İklim kriziyle mücadelede altı sıradışı ve etkili yöntem
İklim değişikliğini tersine çevirmeye çalışmak, insanlığın karşılaştığı en zorlu süreçlerden biri
03 Haziran 2021 06:40
İklim değişikliğini tersine çevirmeye çalışmak, insanlığın karşılaştığı en zorlu süreçlerden biri. Neyse ki, çevreyi etkileyen sorunların çözümlerine kafa yoran insanlar var.
BBC'nin Gezegeni Kurtarmanın 39 Yolu serisinde yer alan en iyi ve en sıra dışı altı çözüm şunlar:
1. Kız çocuklarının eğitimi
Eğitimin dünya çapında iyileştirilmesi, pek de kolay görünmüyor. Ancak özellikle kız çocuklarının eğitimini güçlendirmek, sadece sosyal ve ekonomik fayda sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadeleye de yardımcı oluyor.
Bunun nedenleri arasında kız çocukların eğitim hayatları devam ettiği sürece çocuk sahibi olmayı da daha ilerleyen yaşlara bırakmaları yer alıyor.
Dünyadaki kız çocuklarının tamamı ortaokulu bitirirse, 2050 yılına kadar tahmin edilen dünya nüfusu yaklaşık 840 milyon daha az olabilir.
İklim değişikliği söz konusu olduğunda nüfusun tartışmalı bir konu olabileceği bir gerçek. Dahası yoksul ülkelerde yaşayanların zengin ülkelerdekilere kıyasla karbon ayak izleri çok daha düşük. Bununla birlikte üzerinde yaşadığımız gezegenin kaynakları üzerindeki baskı artarken, yükselen nüfus da önemli bir etken olarak ortaya çıkıyor.
Kız çocuklarının eğitim imkanlarına erişimini iyileştirmek, nüfustan çok daha büyük etkiler yaratabilir. Çalışma hayatı, iş dünyası ve siyasette yer alabilen kadınlar, iklim sorunun çözümünün de anahtarını elinde tutuyor olabilir.
Araştırmalar, iklim politikalarından sorumlu kadınların sayısının artırılmasının daha iyi uygulamaların hayata geçirilmesine yol açabileceğini gösteriyor.
Bunun arkasında da aynı pandemi döneminde de görüldüğü gibi kadın liderlerin, bilimsel tavsiyeleri dinlemeye daha meyilli olmaları yatıyor.
Bugün birçok hayır kurumu eğitim için önemli maddi kaynaklar sağlıyor ve bunlar işe yarıyor. Örneğin Bangladeş'te ortaokula kaydolan kız çocuklarının sayısı 1980'lerde yüzde 39 seviyesindeyken, bugün neredeyse yüzde 70'e ulaştı.
2. Bambular sadece pandalar için değil
Bambu, dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi. Bir günde bir metreye kadar büyüyebilir ve karbonu ağaçlardan çok daha hızlı emme özelliğine de sahipler. Ayrıca İşlenmiş bambu çelikten daha güçlü olabiliyor.
Bütün bunlar potansiyel olarak bu bitkinin mobilya ve inşaatlar için süper sürdürülebilir bir malzeme haline getiriyor.
Çin'de bir zamanlar bambu, "fakirlerin kerestesi" olarak görülüyordu. Ancak bu imaj, artık değişmeye başladı. Bambu bazlı ürünler; çelik, PVC, alüminyum ve beton gibi malzemelere sürdürülebilir ve karbon ayak izi düşük bir alternatif sunabilir.
Bambu yetiştirmenin başka ekolojik faydaları da var. Bu bitkiler, haşerelere karşı dirençli olma eğiliminde. Böylece toprak verimliliği artırılabilir, erozyonlar önlenebilir ve sel riski de azaltılabilir.
Arief Rabik, Endonezya'da tarım arazilerinin yenilenmesi ve 1000 adet "bambu köyü" kurularak karbon emisyonlarının azaltılması üzerine çalışmalar yapan Çevresel Bambu Vakfı'nı yönetiyor.
Bu proje kapsamında, her yerleşim alanının, içinde hem tarım ürünleri hem de canlı hayvanların olduğu yaklaşık 20 kilometrekarelik bir bambu ormanıyla çevrili olması öngörülüyor. Hedefleri, bu projeyi dokuz ülkeye daha yayma.
Arief, "Toplucar, her yıl 1 milyar ton karbondioksiti atmosferden emecek ve dışarı atacaklar" diyor.
3. Çevreye zarar verenlerle hukuk mücadelesi
Çevre savunucuları, iklim değişikliğine karşı mücadelede hukukun gücünü giderek daha fazla kullanmaya başladı. Esasen hukuk sistemi, çevreye zarar veren şirket ve devletleri kontrol altında tutmak için eldeki en güçlü silahlardan biri.
Kısa bir süre önce Hollanda'daki bir mahkeme, petrol devi Shell'in, Paris İklim Anlaşması'nda belirlenen hedeflere uyumlu politikalar yapabilmek için emisyonlarını azaltmak zorunda olduğuna hükmetti. Bu karar bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Dünyanın imdadına yetişen sadece çevre kanunları da değil. Avukatlar, iklim değişikliğiyle mücadelede insan hakları hukukunu, istihdam yasalarını ve hatta şirketlerin tüzüklerini kullanarak yaratıcı hukuki yollar buluyorlar.
Örneğin, 2020 yılında elinde sadece 35 dolar değerinde hisse olan yatırımcılar, Polonya'da inşa edilen bir kömür santralinin yapımını durdurmayı başardı. Peki bu nasıl oldu? Çevre grubu ClientEarth, enerji şirketi Enea'nın kömür santrali inşasını destekleme kararına itiraz etmek için hem elindeki şirket hisselerini hem de şirketler kanununu kullandı.
Mahkeme, yeni bir kömür santrali açmanın "ticari açıdan yasadışı ve kötü bir hamle" olacağına hükmetti.
4. Gazlı buzdolaplarının peşine düşmek
Buzdolabı, derin dondurucu ve klima gibi cihazlar, hidroflorokarbonlar (diğer adıyla HFC'ler) gibi kimyasal soğutucular içerir.
Ancak HFC'lerin buzdolabında harika bir işlev göstermesini sağlayan yalıtım gücü, aynı zamanda dünya için tehlikeli bir battaniyeye dönüşmesine neden oluyor.
Aslında, HFC'ler karbondioksitten bile daha güçlü bir sera gazı. 2017'de dünya liderleri bu maddelerin kullanımını aşamalı olarak sona erdirmeye karar verdi.
Tek başına bu adımın küresel ısınmayı 0,5 derece azaltacağı tahmin ediliyor.
Ancak halihazırda var olan buzdolabı ve klimaların sayısı da çok yüksek. Buzdolabı emisyonlarının çok büyük bir bölümü kullanım ömürlerinin son dönemlerinde ortaya çıkıyor. Bu da bu cihazların geri dönüşümünü ve güvenli bir şekilde imha edilmesini kritik bir hale getiriyor.
Neyse ki, dünya genelinde uzman ekipler tehlikeli soğutucu gazların izini sürüyor ve bunları imha ediyor.
Bu gazları güvenli bir şekilde bulmayı, korumayı ve bunlarla başa çıkmayı amaçlayan bir şirket olan Tradewater'ın Maria Gutierrez, "Bize buzdolabı Hayalet Avcıları lakabını taktılar" diyor.
Bu şirket, eski depoları ve atık imha alanlarını araştırarak sorunlu soğutma ünitelerini buluyor ve uygun bir şekilde imha ediyor.
5. Su üzerinde daha kaygan gemiler
Küresel ticaret söz konusu olduğunda, birkaç küçük yaratık çok ciddi bir külfet yaratabilir.
Deniz taşımacılığı, küresel ekonomimiz için hayati öneme sahip.
Küresel ticaretin yüzde 90'ı gemilerle yapıyor. Denizcilik sektörü, insan yapımı emisyonların yaklaşık yüzde 2'sini oluşturuyor. Üstelik bu rakamın önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.
Küçük bir deniz canlısı olan kaya midyesi, insanlık için bu kadar hayati öneme sahip deniz taşımacılığında büyük bir sorunu da beraberinde getiriyor.
Kaya midyesi, midye ve yosunla kaplı gemiler, yanları pürüzsüz bir yapıya sahip olan "kaygan gemilere" kıyasla yüzde 25 daha kirli deniz dizeli kullanıyor. Böylece hem emisyonlar artıyor hem de yakıt faturası da yılda 31 milyar dolar yükseliyor.
Uzmanlar, bu midyelerin neden olduğu karbon emisyonu sorununu azaltmak için gemilerin su üzerinde daha kaygan hale gelmesini sağlayacak yaratıcı çözümlerin peşinde koşuyor. Bunlar arasında özel UV boyaların kullanılması ve küçük ölçekli elektrikli klorlamadan gövde bakım robotlarına kadar bir dizi yöntem yer alıyor.
Tüm bunların arkasındaki ana fikir ise oldukça basit: 'Bir sorunu önlemek tedavi etmekten daha iyidir.' Buradaki amaç da bu tarz yapışkan deniz canlılarının sürü haline gelmeden gemilerin altında ve etrafında birikmesinin önüne geçmek.
Ne de olsa, plak birikimini önlemek için dişlerimizi düzenli olarak fırçalıyoruz, o halde neden aynı şeyi gemilerin bakımı için de yapmayalım ki?
6. Süper pirinç
Pirincin yetişme sürecinde karbon ayak izinin de çok yüksek olduğunu biliyor muydunuz? Aslında pirincin karbon etkisi havacılık sektörüyle aynı.
Bunun arkasında da pirincin büyük bir bölümünün yabani otların oluşumunu engellemek için suyla dolu çeltik tarlalarında yetiştirilmesi yatıyor. Ancak bu kadar yüksek miktardaki su, oksijenin toprağa ulaşmasını engelliyor ve bu da metan üreten bakteriler için ideal koşullar ortaya çıkarıyor.
Metan gazının küresel ısınmaya etkisi, kilogram başına karbondioksitin 25 katı.
İklim kriziyle mücadelede bilim insanları bir pirinç devrimine öncülük ediyor. Bunun yerine kuru tarlalarda yetiştirilebilen, su tasarrufu sağlayan, çiftçilere yardımcı olan ve metan emisyonlarını azaltan yeni pirinç çeşitleri geliştiriyorlar.
Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü'ndeki 650 yeni pirinç çeşidi üzerinde çalışmalar yapıldı ve tarımsal faaliyetlerde en iyi türlerin kullanılmasına başlandı.
On yıl içinde üretilen pirinçlerin büyük bölümünün gaz emisyonu daha düşük türlerden geleceği umuluyor.
Görseller: Bu haberdeki ilüstrasyonlar, BBC'nin The Open University işbirliğiyle hayata geçirdiği İklim Çözümleri projesi kapsamında hazırlandı.