2009 yılında düzenlenen Kopenhag İklim Zirvesi'nin başarısızlığını takip eden beş yıllık hayal kırıklığından sonra, 2014 iklim değişikliğinin yeniden uluslararası gündeme girdiği yıl olarak tarihe geçebilir. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon Eylül ayında New York’ta özel bir iklim konferansı düzenleyerek bu konunun BM’nin önceliklerinin arasında olduğuna işaret etti. Bu arada, dünyanın en büyük gaz salınımı yapan ülkeleri Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) iklim değişikliği konusunda adım atmak istediklerinin sinyallerini verdiler. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) son raporu, acilen eyleme geçilmesi gerektiğini vurguluyor.
Almanya’nın Potsdam kentindeki İklim Sonuçları Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Stefan Rahmstorf raporu kaleme alan yazarlardan. Rahmstorf şunları belirtiyor: “Son yüz yılda küresel sıcaklıkların neredeyse bir santigrat derece arttığını, küresel deniz seviyesinin neredeyse 20 santim yükseldiğini, dağ buzullarının hızlı bir şekilde geri çekildiğini, Arktik bölgesi buz örtüsünün çekilme halinde olduğunu, Grönland ve Antartika’nın kıtasal buz örtüsünün küçüldüğünü ve deniz seviyesinin yükselmesine katkı sağladığını görüyoruz. Ayrıca olağandışı olayların da yükselişte olduğunu, mesela, sıcaklığın rekor seviyelere ulaştığı ayların sayısının sabit bir iklimde olduğundan beş kat daha fazla arttığını görüyoruz.”
En fazla iki derece
Uluslararası toplum da eldeki bilimsel verilere dayanarak dünyayı yıkıcı bir iklim değişikliğine maruz bırakmamak için iki derece sıcaklık yükselişinin mümkün olan en fazla artış olması konusunda hem fikir. Fakat Rahmstorf emisyonun hala yükselişte olduğunu ve bu yükselişin önlenmesi hedefinin görünürde olmadığını söylüyor: “İklim değişikliği uzun süreden beri var ve insanların hayatlarını etkiliyor. Bu, küçük bir miktar küresel ısınmadan, sadece bir santigrat derecelik sıcaklık artışından sonra gerçekleşti. Eğer biz bu süreci durdurmazsak, sıcaklık iki santigrat dereceden daha fazla artacak ve insanlık tarihinin alışkın olduğu sıcaklık aralığını geride bırakacağız. Holosenin dışında keşfedilmemiş yerlere gidecek kadar uzakta olacağız ve ben bunların çok tehlikeli sular olduğunu düşünüyorum.”
Uzmanlar emisyon yakın tarihe kadar büyük ölçüde azaltılmazsa dünyanın en az dört derecelik bir sıcaklık artışı görebileceğini söylüyorlar.
BM İklim Sekreteryası Başkanı Christiana Figueres'ya göre bu yüzden Peru, diğer tüm iklim konferansları gibi önemli. Figueres ayrıca iklimi korumanın devam eden bir süreç olduğunu vurguluyor.
Berlin Duvarı'nın yıkılması gibi
Lima’daki müzakerecilerin zor bir görevi var. Geniş yakıt rezervleri olan ülkeler gelir kaynaklarına zarar vermesi muhtemel olan emisyonun azaltılması konusunda isteksiz. Fakat yıllar süren durağanlık ve hayal kırıklığından sonra, hem BM görüşmelerinde hem de bu görüşmeler dışında iklim değişikliği konusunda bir sürecin devam ettiğinin işaretleri var. Bu konudaki çoğu gelişme yavaş gerçekleşse de, Alman bilim adamı Rahmstorf önemli bir ilerleme elde edilmesi ihtimalini 25 yıl önce yıkılan Berlin duvarına benzetiyor ve şunları ifade ediyor: “Eğer insanlara sadece birkaç ay önce duvarının yıkılmasının ne kadar muhtemel olduğunu sorsaydınız, kimse size bunun gerçekleşebileceğini söylemezdi. Bence toplumdaki süreç tıpkı buna benziyor. Kolayca tahmin edilemiyor ama ben çok cesaret verici işaretler görüyorum. Yenilebilir enerjiler hakkında büyük başarı öyküleri var. Mesela dünyanın bazı bölümlerinin, Avrupa Birliği gibi, bir yandan ekonomik büyüme kaydederken diğer yandan 1990’dan beri sera gazı emisyonun azatlığını görüyoruz… Bunlar size emisyonun ekonomik büyüme ve refahla bağlantılı olmadığını gösteriyor.”