Kanadoğlu: Bir gün gecikmemeli
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yargıtay’ın dosyaya öncelik verip bu sorunu çözmesi gerektiğini vurguladı. Nöbetçi dairenin, içeridekiler için infazın durdurulmasına karar vermesi gerektiğini kaydeden Kanadoğlu, “Nöbetçi dairenin bir an önce faaliyete geçmesi lazım. Bir gün geciktirmeden incelemek lazım” dedi.
Hamdi Yaver Aktan: İnfaz hâkimliği infazı durdurabilir
Yargıtay Onursal Daire Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Yaver Aktan, Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesinin içeriği itibarıyla “kutlanacak bir davranış” olduğunu kaydetti. Aktan, “Derhal inceleyip tebliğname gibi karar çıkacağını düşünmekteyim. Hemen karar verip şu anda infazları görülmekte olan yazarların da tahliyesine karar verebilir. Bu tebliğnameden sonra infazın yapıldığı yerdeki infaz hâkimliği de infazı durdurabilir. Hangisi yapacaksa yapsın, bir an önce bunun sonuçlanması gerekir. Bu mağduriyetin giderilmesi gerekir” ifadesini kullandı.
Muharrem Özen: Mahkemeler, mevcut yargı paketindeki iradeyi de değerlendirmeli
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Muharrem Özen, Yargıtay dairesinin, bozma kararını cezası kesinleşenler yönünden sirayet ettirebileceğini, bunun şartlarının mevcut olduğunu kaydetti.
Ceza Muhakemesi Yasası’nın 280. maddesinin 3. fıkrasındaki, “Sanık lehine olması halinde, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanırlar” hükmüne işaret eden Özen, CMK’nin 306. maddesi kapsamında Yargıtay’ın vereceği kararın bozma anında halen cezaevinde olanlara uygulanabileceğini kaydetti. Özen, cezası kesinleşen ve temyize gidemeyen eski Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin tahliyesini ilk olarak ilk derece mahkemesinin yapması gerektiğini kaydetti.
5275 sayılı İnfaz Yasası’nın 98. maddesinin 3. fıkrasında “Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir” denildiğini anımsatan Özen, “Bu nedenle doğru düzgün gerekçe verilebilirse mahkemenin ‘Dosya bende değil’ demesini tutarlı bulmuyorum. İlk derece mahkemesinin karar vermesinin hukuki ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Ancak mevcut durumda nöbetçi ceza dairesi de karar verebilir. Veya ‘Ben yetkili değilim’ diyerek, dosyayı yerel mahkemeye gönderebilir. Ancak ortadaki ciddi hak ihlalini önlemek için iki mahkemeden biri bir an önce karar vermeli. Mahkemeler, mevcut yargı paketindeki iradeyi de değerlendirmeli” diye konuştu.