03 Ağustos 2012 13:36
Ergenekon Davası'nda eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, ''Muhtıra verelim sözünü Aytaç Yalman söyledi. Yalman muhtemel bir hareket tarzı olarak söyledi'' dedi. Özkök, "Balyoz Planı Semineri"ne katılamadığını ancak daha sonra inlettiğinde senaryonun amacının dışına çıktığı için uyardığını söyledi.
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Silivri'deki Ergenekon davasında tanık olarak ifade verdi.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 273 sanıklı “Ergenekon” davasının 214'üncü duruşması sona erdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli orgeneraller İlker Başbuğ ve Hurşit Tolon, Mustafa Balbay, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ve gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 45 tutuklu sanık katıldı. Bu arada, duruşma başlamadan önce salona gelen İlker Başbuğ, izleyiciler tarafından alkışlandı. Başbuğ bir süre sonra izleyicilerin bulunduğu bölüme gelerek, buradakileri selamladı. Bu sırada da izleyicilerin Başbuğ'u alkışladıkları görüldü.
CHP milletvekili Mehmet Haberal, emekli tuğgeneraller Levent Ersöz ile Veli Küçük ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, bu davada tutuksuz yargılanan “Odatv” davasının tutuklu sanığı Yalçın Küçük ile diğer tutuksuz sanıklar Nusret Senem, Fatma Sibel Gürcihan ve Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu.
Davanın tutuklu sanıklarından emekli Albay Dursun Çiçek’in aynı zamanda avukatlığını da yapan kızı İrem Çiçek’in basında “ ‘Özkök darbe girişimi var’ dedi” şeklinde haberler yer aldığını hatırlatarak “Siz böyle bir şey söylediniz mi?” diye sordu. Hilmi Özkök ise Çiçek’in bu sorusuna “Hayır” diye yanıt verdi.
2003 yılında kuvvet komutanlarıyla yapılan toplantıda 'muhtıra' sözünün geçtiğini söyleyen Özkök, o komutanın ismini verdi.
Dursun Çiçek'in avukatı ve kızı İrem Çiçek'in “Dün sorular üzerine toplantıda 'muhtıra' sözünün geçtiğini belirttiniz. Buradaki herkes zan altında kalıyor. Hangi toplantıda, kim tarafında söylendiğini açıklar mısınız?” şeklinde soruya, Özkök, “Ordu komutanlarının katıldığı toplantıda, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından bir teklif olarak değil, bir hareket tarzı olarak ifade edildi” dedi.
Özkök, tutuklu sanıklardan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu'nun avukatı Burak Candan'ın, 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı'nda yapıldığı belirtilen “Balyoz Plan Semineri”ni hatırlatarak, “Darbenin Aytaç Yalman tarafından önlendiği söyleniyor. Bu konuda bilginiz nedir?” şeklindeki sorusu üzerine, sorunun görülen davayla ilgisini kuramadığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese de "Bu soruyu sormaktaki amacınız nedir?" diye avukata sordu. Avukat Candan ise, "Müvekkilim Mehmet Otuzbiroğlu hem Balyoz Davası'nda hem bu davada sanık olarak yargılanmaktadır. Bu nedenle sordum" dedi.
Candan'ın, müvekkilinin “Balyoz Planı” iddiasına ilişkin de yargılandığı anımsatarak, soruyu tekrarlaması üzerine Özkök şunları söyledi:
“Silahlı kuvvetlerde çeşitli durumlara ilişkin Milli Güvenlik Kurulu'nda kararlaştırılan ve hükümet tarafından onaylanan milli strateji belgesinde, harp oyunları, plan seminerleri ve plan tatbikatları vardır. Genelkurmay, her 2 yılda, 1. Ordu, 2. Ordu, 3. Ordu'ya hangi planların oynanacağını, seminerlerin yapılacağını, ne şekilde oynanacağını ve tarihleri bildirir. Bu, benden önce rutin olarak yayımlanmıştır. Uygulanması gerekir. Ben yoğunluğumdan katılamadım. Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılmasını emrettim. Bu seminer icra edilmiş, fakat en tehlikeli senaryo amacını biraz aşkın şekilde oynanmış. Siyasi kişiler ve siyasi olaylar, gerçekmiş gibi oynanmış. Ben de Kara Kuvvetleri Komutanı'na incelettim.”
Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun, "Siz 1 Mart tezkeresi öncesinde tavrınızın nötr olduğunu söylediniz. ‘Siyasilerin kararıdır’ dediniz. Basında, tezkerenin geçmesi için hükümete baskı yapmanız istendiği yönünde haberler yer aldı" demesi üzerine Hilmi Özkök, “Evet, Paul Wolfowitz (ABD Savunma Bakan yardımcısı) benim baskı yapmamı istedi. Ancak ben baskı yapmadım. Görüşmelerde tezkerenin geçip geçmemesine ilişkin güvenlikle alakalı görüşlerimi söyledim. Baskı yaparak siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim. Sadece güvenlik boyutu konusunda Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a bilgi verildi" dedi.
Haşıloğlu'nun sorusu üzerine “Ayışığı ve Yakamoz” belgeleri geldiğinde o dönemde Genelkurmay Adli Müşaviri olan Sadi Çaycı'ya bilgisayarları inceletmeyi düşündüğünü söylediğini ifade eden Özkök, “Bilgisayarlara girebilir miyiz' dedim. 'Girmeseniz iyi olur' dedi” şeklinde konuştu.
Emekli Albay Dursun Çiçek'in avukatı İrem Çiçek'in, dünkü beyanlarından sonra “Özkök, darbe girişimi var dedi” şeklinde haberler yayımlandığını belirterek, konuya açıklık getirmesini istediği Özkök, “Dünkü beyanlarımın hepsi kayda geçmiştir. Benim böyle bir beyanım olmadı. Gazetelere göre hüküm vermeyeceğiz” diye konuştu.
Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun “Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan 'Genç subaylar rahatsız' başlıklı haberle ilgili 'Demokrat olmam suç mu? Lanetliyorum' şeklinde beyanlarınız var. Ne sebeple kullandınız. Biraz daha açar mısınız?” sorusuna Özkök, şu cevabı verdi:
“Demokrat olmam konusu; hükümete bağlı olmam şeklinde algılandı. Bu hep tenkit edildi. Tabii ki bir Genelkurmay Başkanı hükümete bağlıdır, ancak farklı yansıtıldı. O dönem Başbakan'a genç subayların rahatsız olduğunu söylediğim iddia edildi. Ben böyle bir şey demedim. Hepimiz tedirgindik. Basın toplantısı yaptım. 'Darbeyi tasvip etmiyorum. Lafı dahi olamaz' dedim.”
Haşıloğlu'nun, “Sizde 'Genç subaylar rahatsız' manşeti neden bu kadar infial uyandırdı? Tedirginliğiniz neydi?” sorusu üzerine Özkök, “Silahlı kuvvetler üzerinde yarattığı etki ve 27 Mayıs'ta slogan olarak kullanılmış olmasıdır” diye konuştu.
Özkök, yine bir soru üzerine eski Genelkurmay Başkanlarından İlker Başbuğ ile aralarında hükümet konusunda bir görüş ayrılığının olmadığını söyledi. Özkök, Başbuğ için ''Benim için doğru bilgileri toplayan düzgün bir insandı'' dedi.
Özkök, Cumhuriyet gazetesinde, kendisiyle ilgili 18 yıl yurt dışında kaldığına ilişkin çıkan haber nedeniyle Genelkurmay 2. Başkanı veya İletişim Daire Başkanı ile Mustafa Balbay'a haber gönderdiğini ifade ederek, “(Yazılarını yazarken kullanılıyor olmasın, kendini kullandırmasın) dedim” dedi.
Yazının yayınlandığı dönemde düzeltilmesi konusunda bir şey söylemediğini, ancak emekli olduğu zaman Balbay'a sitem ettiğini dile getiren Özkök, Wikipedia internet sitesinden biyografisine bakıldığında yurt dışında ne kadar görev yaptığının ve Türkiye gerçeklerini ne kadar bildiğinin görüleceğini Balbay'a da söylediğini aktardı.
Haşıloğlu, bu açıklamanın ardından Balbay'ın, bu bilgileri veren haber kaynağı için “üst düzey bir subay” olduğunu ifade ettiğini hatırlatarak, Özkök'e, bu konuda araştırma yapıp yapmadığını sordu. Özkök ise böyle bir araştırma yapmadığını, Balbay'ın kendisine “Çok güvenli bir kaynak” dediğini anlattı.
Haşıloğlu'nun, “Gazetelerin sizi yıpratma kampanyasından söz ettiniz. Örnek verir misiniz?” sorusunu yönelttiği Özkök, Cumhuriyet Gazetesi'nde kendisiyle ilgili çıkan bir haberi anlattı.
Özkök, Bursa'da Işıklar Askeri Lisesi'nde okumasına rağmen gazetede Kuleli Askeri Lisesi'nde okuduğu dönemlerde cuma namazına gittiği şeklinde haber çıktığını belirterek, “Hakkımda zaman zaman gazetelerde, internet sitelerinde haberler yayınlandı. Bunlar beni baskı altına aldı. Yanlış yazılar ve yorumlarla görev yapmam beni menfi olarak yıprattı” dedi.
Hilmi Özkök, hakkında bu şekildeki yazıların Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gelinceye kadar olmadığını belirterek, “Sicilim tertemiz. Genelkurmay Başkanlığı'na adım geçince bazı sıkıntılar başladı. Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu benim irticaya karşı iyi mücadele yapamayacağımı söyledi. Dolayısıyla beni Genelkurmay Başkanı yapmak istemedi. O zamana kadar bir problem yoktu” diye konuştu.
Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, "Tuncay Özkan ve Kemal Yavuz'un yaptığı televizyon programında sizinle ve komutanlığınızla ilgili yıpratıcı yayınlar yapıldı mı?" diye sordu. Özkök, "Evet aleyhime ve haksız yayınlar oldu. Bana haksız ithamlarda bulunmuştur. Hatta televizyonda bana salak demiştir (Tuncay Özkan). Ağzından kaçmıştır diye nitelendirdim" diye cevap verdi. Bunun üzerine Tuncay Özkan söz alarak kendisinin bir Genelkurmay Başkanı'na böyle bir söz söylemeyeceğini hatta bu konuda yargılandığını ve beraat ettiğini belirterek programa ilişkin kasedi deşifre eden subayların yanlış yaptığını belirtti.
Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun görev yaptığı dönemde karargaha evden yemek getirmesine ilişkin sorusu üzerine Özkök, "Sefer tası falan yoktu. Evimden paket halinde sebze getiriyordum. Genelkurmay Başkanlığı'nın ikinci yılından itibaren 2005'e kadar olabilir" diye cevap verdi.
“Sağlığınız nedeniyle herhangi bir spekülasyon yapıldı mı?” şeklindeki soru üzerine Özkök, “Hayır. 'GATA'ya muayenelere gitmiyor' diye yazıldı. Benim bir sağlık sorunum yok. Ben hala her sene GATA'ya kontrole giderim” diye konuştu.
Özkök, Genelkurmay Başkanlığı'na atanmasına ilişkin soru üzerine, bu şekildeki atamalara ilişkin teamülleri anlatarak, kendisinin de teamüllere göre atandığını anlattı.
Ecevit hükümeti döneminde Genelkurmay Başkanı olduğunu ifade eden Özkök, “Benim bir yerden gelip de birisi tarafından savunulduğum düşüncesi yanlıştır” dedi.
“Genelkurmay Başkanlığı göreviniz sırasında sivil ve askeri taraftan istifanızı sağlama yönünde doğrudan ya da dolaylı bir etki oldu mu?” şeklindeki soru üzerine de Özkök, böyle bir şey olmadığını belirterek, ancak basında hakkında çıkanlardan dolayı “Acaba beni istifaya zorluyorlar mı” diye aklından geçirdiğini söyledi.
Hilmi Özkök'ün perşembe günü (2 Ağustos 2012) saat 9.30'da başlayan ifade verme işlemi bugün saat 14.55'te tamamlandı.
Bir soru üzerine Dursun Çiçek’i şahsen tanımadığını belirten Özkök, basında çıkan haberler nedeniyle kendisini basın yolu ile tanıdığını söyledi. İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı haber konusu yapılmadan önce görmediğini, basında yer aldığı kadarı ile bildiğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Avukat İrem Çiçek'in bazı sorularının yorum olduğu gerekçesiyle Özkök'e sorulmasına izin vermedi. Bunun üzerine sinirlendiği görülen Dursun Çiçek, "Kağıt parçası yüzünden 3,5 yıldır yatıyorum" diye bağırdı. Bunun üzerine mahkeme başkanı, Dursun Çiçek'in duruşma salonundan çıkarılmasını istedi. Çiçek de “Ben çıkıyorum” diyerek salondan ayrıldı. Başkan salonda bulunan jandarmadan tutanak tutulmasını istedi.
Başkan Özese’nin İrem Çiçek’in yerine oturmasını söylemesi üzerine, İrem Çiçek, “Buraya oturmaya gelmedim. Soracak sorularım var” dedi. Mahkeme başkanının yerine oturması konusunda ısrar etmesi, İrem Çiçek’in de oturmaması üzerine mikrofonunun sesi kısıldı. Dursun Çiçek de bir süre sonra duruşma salonuna geri döndü.
© Tüm hakları saklıdır.