Balyoz Davası tutuklu sanığı emekli orgeneral Ergin Saygun'unkızı Ece Saygun, ‘’Adalet Bakanlığı, benim basına yansıyan demeçlerim doğrultusunda; babam Emekli Org. Ergin Saygun'un sağlık şartları, cezaevi ve cezaevindeki yaşam şartları hakkında soruşturma başlattı’’ dedi.
Ece Saygun, sözlerine şöyle devam etti:
Dün (Salı) akşam saatlerinde, Çağlayan Adliye’sine müfettişler tarafından davet edildim ve müşteki sıfatı ile ifade verdim. Aynı anda soruşturma cezaevinde de sürerken, babam Ergin Saygun da akşam saatlerinde tedavi gördüğü Silivri Devlet Hastanesi'nde ifade verdi
Ece Saygun’un ifadesi:
Adli Tıp 1. raporunda, babamın tutuklanabilmesi için “Diyeti, tedavisi ve poliklinik kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında infazına devam edilebileceği” yolunda bir değerlendirme yaptı.
Bu doğrultuda cezaevi de resmi bir rapor ile Adli Tıp Kurumu şartlarının cezaevinde yerine getirilmesinin mümkün olmadığını belirtti. (GATA Tıp Fakültesi’nce detayları zorunlu tutulan diyet yemek uygulanması cezaevi mutfak birimlerine bildirilmiş olmakla birlikte gönderilen diyet yemek belirlenen özelliklere haiz değildir. (Ergin Saygun’un) tedavisinin sadece revir koşullarında uygulanması mümkün değildir.
Buna rağmen 10. Ağır ceza mahkemesi tahliye talebimizi reddetti.
Durumu kötüleşen babam , İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı ve tam 1 ay yatarak tedavi gördü. Adli Tıp şartlarına ek olarak, babamın yaşabilmesi için MAEH ek şartlar koydu. (1) DİYET: Kolestrol, tuz ve şeker içeriği düşük. 2) POLİKLİNİK KONTROL: İki haftada da bir INR, hemogram, sodyum, üre, kreatnin takibi ve gerektiğinde yatarak tedavi. 3) KAN TAKİBİ VE İNSÜLİN AYARI: Günde üç kez kan şekeri takibi ve insülin tedavisinin kan şekeri takibine göre düzenlenmesi, 4) KLİNİK STABİLİZASYON: Acilen klinik stabilizasyonunun sağlanamadığı durumlarda nöroloji, endokrinoloji, kardiyoloji merkezlerinin bulunduğu bir klinikte takibi. 5) NEBÜLİZATÖR: Hastanın nefes darlığı nedeniyle nebülizatör ihtiyacı olmaktadır. Bu nedenle nebülizatör kullanması uygundur.)
Adli tıp raporunun şartlarını yerine getiremeyeceğini belirten cezaevinin, hastane raporunun da şartlarını yerine getiremeyeceğinden tekrar tahliye talebinde bulunduk, mahkeme “ölüm tehlikesi riski ile” Adli tıp’a sevk etti.
Adli Tıp, 1. Raporuna benzer ancak bu sefer diyet, tedavi ve poliklinik kontrollere ek olarak Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’sinin de şartlarını ekleyerek, “ancak bunları sağlarsanız cezaevinde kalabilir” dedi.
Bu süreçte yine kötüleşen babam bu sefer Silivri Devlet hastanesi’ne kaldırıdı. Şu anda orada tedavi görüyor, durumu stabil hale getirilmeye çalışılıyor.
Görüleceği gibi, babam resmen kurumlar arasında paslaşılıyor. Oradan oraya taşınıyor ve olan canına oluyor. Şu anda kalbinin sadece %30’u, akciğerlerinin ise sadece %40’i çalışıyor. kalanı tamamen öldü ve tıbbı olarak yapılacak hiçbir şey yok.Yani artık tedavi edilemez. 18 ayrı hastalığı için her gün 25 ilaç kullanıyordu, bugün itibari ile bu sayı 33 oldu.
Babamın cezaevinde kalmasının mümkün olmadığını, bana sorulan sorulara ek olarak, babamın en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden almaya çalışan 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden şikayetçi olduğumu belirttim.
'Cezaevi personelinden şikayetçi değilim'
''Uzun tutukluluk sürelerinden kaynaklanan yargı sorunlarını ve bu alandaki eleştirileri gidereceği, babam gibi sağlık sorunu bulunanlara tahliye imkanı sağlayacağı söylenen 3. Yargı Paketi ile şu ana kadar pek çok tutuklu cezaevinden tahliye edilmişken, o cezaevinde bir saniye bile kalmaması gereken babama yeni kanunun neden hala uygulanmadığını anlamanın mümkün olmadığını belirttim.
Bugüne kadar babama ellerinden geldiğince, imkanları doğrultusunda bakmaya çalışan cezaevi personelinden ise şikayetçi olmadım.''