Gündem

Hilal Kaplan: Genel yayın yönetmenlerinin, Başbakan'ın karşısında el pençe divan durduklarını gördüm

TESEV ile Friedrich Ebert Stiftung-Derneği Türkiye Temsilciliği 'Piyasa, İktidar ve Sahiplik Kıskacında Medya: Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Sorunu' başlıklı konferans düzenledi

23 Kasım 2012 22:55

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Demokratikleşme Programı,  Friedrich Ebert Stiftung-Derneği Türkiye Temsilciliği ile birlikte  “Piyasa, İktidar ve Sahiplik Kıskacında Medya: Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Sorunu” başlıklı konferans düzenledi.

Konferansın konuşmacıları arasında yer alan Yeni Şafak Yazarı Hilal Kaplan "Ben Başbakan'ın uçağında bulundum. Gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin karşısında el pençe divan durduklarını gördüm." dedi

Üç panelden oluşan konferansın birinci oturumunda, Dilek Kurban ve Ceren Sözeri tarafından tarafından MEDIADEM projesi çerçevesinde hazırlanan "İktidarın Çarkında Medya: Türkiye’de Medya Bağımsızlığı ve Özgürlüğü Önündeki Siyasi, Yasal ve Ekonomik Engeller"  isimli rapor okundu ve tartışmaya açıldı.

İkinci oturumda, birinci panelde ele alınan medya-devlet-sermaye ilişkisi ile medya politikalarının, basın ve haber alma özgürlüğü ile gazetecilik mesleği açısından yansımaları, çeşitli medya kuruluşlarında görev alan muhabir, editör ve yöneticiler tarafından ele alındı.

Konferansın son panelinde ise, internet sonrası oluşan yeni medyanın sağladığı yeni iletişim alanları ve mekanizmalarının, düzenleyici ve denetleyici politikalar, sahiplik ilişkileri, medya-yurttaş etkileşimi, basın özgürlüğü ve doğru habere erişim açısından sunduğu fırsatlar, içerdiği yanıltıcı içerik ve nefret söylemi boyutu da göz önüne alınarak irdelendi.

Konferansta yapılan konuşmalar TESEV'in twitter sayfasına şu şekilde yansıdı:

Dilek Kurban: "Bu çalışmada Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunu yapısal, hukuki, siyasi ve ekonomik sorunlarıyla bütüncül olarak ele aldık." 

Ceren Sözeri:(Galatasaray Üniversitesi):"Medya alanında yapılan yasal düzenlemelerde milliyetçi ve muhafazakar değerler ön plana çıkıyor." 

Ceren Sözeri: "Bu değerlerin merkeziyetçi ve bürokratik süreçler sonucunda ortaya çıktığı gözlenmiştir." 

Ceren Sözeri: "Bilgi Teknoloji Kurumu üyeleri Bakanlar Kurulu tarafından atanıyor, denetlenmesinde parlamentonun etkisi yok." 

Ceren Sözeri: "Hemen her medya grubunun enerji, telekomünikasyon, finans, inşaat gibi alanlarda yatırımları bulunuyor." 
 
Ceren Sözeri: "Bu medya gruplarının ihalelere katılımlarını engelleyen herhangi bir yasal düzenleme yok." 
 
Ceren Sözeri:"6112 no'lu yasa medya sahipliğinin düzenlenmesinde reklam gelirini esas alan yeni yöntem uyguluyor. Şeffaflaşma talebimiz var" 
 
Ceren Sözeri: "TV yayıncılığı pazarındaki rekabet, 6112 sayılı kanunla birlikte yabancı sermaye payının arttırılmasıyla canlandı." 
 
Ceren Sözeri: "Medya şirketlerinin birleşme operasyonları sırasında gazetecilerin özlük hakları hiç bir şekilde gündeme gelmiyor." 
 
Ceren Sözeri: "Doğan ve Turkuaz medya grupları reklam gelirlerinin yüzde 80'inden fazlasını alıyor. Diğer gazeteler zarar ediyorlar." 
 
Ceren Sözeri: "Basın İlan Kurumu tarafından dağıtılan resmi ilanlar küçük ve yerel yayınlar için yasamsal öneme sahip." 
 
Ceren Sözeri:Statükoyu destekleyen ve toplumda tartışılan konularda yayın yapmaktan kaçınan tutumu nedeniyle TRT'nin finansmanı tartışılıyor 
 
Ceren Sözeri: "RTÜK; tarihi şahsiyetlerin mahremiyeti, eşcinsel ilişki, argo ve alkol kullanımı konusunda TV'lere yaptırımlar getiriyor." 
  
Ceren Sözeri: "Gazetecilerin medya sahipleri karşısındaki güçsüzlüğünün nedenlerinden biri kendi aralarındaki yatay dayanışmanın zayıflığı." 
 
Ceren Sözeri: "Çalışanların yüzde 25'i 1000 tl'nin altında ücret alıyor, kayıtlı çalışanların ortalama maaşı 1.250 tl." 
 
Ceren Sözeri: "Öte yandan ayda 35 bin TL maaş alan köşe yazarlarının bulunması, çalışma barışını engelliyor." 
 
Ceren Sözeri:"Medya politikalarının demokratikleşmesi,düzenleyici kurumların bağımsızlığı,basın özgürlüğünün güvence altına alınması gerek" 
 
Vahap Darendeli (RTÜK Üyesi): "Yazılı basın RTÜK'ü ceza verse de eleştiriyor, vermese de. Bu anlamda bir haksızlık var." 
 
Vahap Darendeli:"RTÜK olarak "AB uzmanlarının söylemlerini ve raporlarını değerlendiriyorduk. Artık bu anlayıştan vazgeçtik." 
 
Vahap Darendeli:"RTÜK, Avrupa'dan lisanslı isen ve TR'den reklam alıyorsan,yargı yetkimiz olmalı diyor. AB'ye bu konu yanlış yansıdı." 
 
Vahap Darendeli: "RTÜK'ün Biomen reklamı konusunda verdiği karar, cinsiyet ayrımcılığı maddesiyle ilgili olumlu bir örnekti." 
 
Vahap Darendeli: "Müge Anlı'nın Van depremi sonrasndaki yayını ile ilgili din, ırk ve dil ayrımını ihlal maddesiyle yaptırımda bulunduk." 
 
Vahap Darendeli: "RTÜK'ü TBMM seçiyor, tüm siyasi partilerin temsilcileri var. Bu RTÜK'ü diğer kurumlardan daha bağımsız kılıyor." 
 
Dursun Güleryüz (Radyo TV Yayıncılığı Meslek Birliği Başkanı): "TV'nin reklamdan aldığı pay yüksek ama TR'de yıllık reklam gelirleri düşük." 
 
Dursun Güleryüz: "TR'de özel yayıncılığının başlaması Anayasa değişikliğiyle mümkün olabildi.94'de özel kuruluşlar yasal mevzuata bağlandı." 
 
Dursun Güleryüz:"Meslek standartlarını belirledik, sertifaka vererek belgelemek istedik.Sertifikayla mesleklerini bilerek konumlanacaklar." 
 
Dursun Güleryüz: "Editöryal bağımsızlıkla ilgili sorunun bu şekilde çözüleceğine inanıyoruz." 
 
Türkiye'de Gazetecilik: Medya Politikaları Basın Özgürlüğüne Nasıl Yansıyor? oturumu Defne Asal (İMC TV), Vedat Kurşun (Azadiya Welat) Gazeteci-yazar Ali Akel'in katılımıyla başladı. Bu oturumda bağımsız medya, kürt medyası ve haber alma özgürlüğü ele alınacak. 
 
Defne Asal (İMC TV): "Medya dediğimiz zaten bağımsız olmalı ama biz alternatif medya/bağımsız medya gibi tanımlar geliştirdik." 
 
Defne Asal:"Bağımsız medyanın önünde medyanın mülkiyet yapısı bir handikap.3-5 büyük holding siyasi idareye,güç odaklarına ve reklama bağlı" 
 
Defne Asal:"Editöryel bağımsızlık için toplumun bağımsız haber talebinin yüksek olması,editöryel bağımsızlığın garanti altında olması gerek" 
 
Defne Asal: "90'ın üzerindeki gazeteci tutuklu. Bir gazeteci doğruluğundan emin olduğu haber yüzünden tutuklanmayacağından emin olmalı." 
 
Defne Asal: "Bir gün bağımsız medyayı değil, medyayı konuştuğumuz günlerin geleceğini umuyorum. Bu bir demokratikleşme süreci." 
 
Vedat Kurşun: "Azadiya Welat gazetesi sayesinde insanlar Kürtçe okumayı öğrendi. Azadiya Welat dili sadeleştirmeye çabaladı."

Vedat Kurşun (Azadiya Welat): "Kürt medyasının tarihi 114 yıl öncesine dayanıyor İlk Kürt gazetesi Kahire'de çıkıyor.

Vedat Kurşun: İlk 3 sayısı Kürtçe yayınlanıyor. En önemli yayınlardan biri de Havar dergisi.2.dünya savaşı döneminde Fransa'yla ilgili haber yayınlıyor."  
 
Vedat Kurşun:"Özgür Gündem Diyarbakır'da değil,İstanbul'da çıktı.Kürt basını kendi coğrafyalarında hazırlanamadı. Bu baskıyı gösteriyor." 
 
Vedat Kurşun:"2006 yılında Kürt medyası engellemelere rağmen günlük yayına başladı.Öncesinde Kürt basını öldürmelerle gündemdeydi " 
 
Vedat Kurşun: "Bu panelde medya üzerindeki baskılar ele alındı.Kürt medyasına bu baskılar devlet eliyle yapıldı.Bu patron baskısından ağır." 

Utku Çakırözer (Cumhuriyet):Gazetecilik, halkın bilgi alma özgürlüğünün temsilcisi ve siyasi otoritenin deenetiminde işlevi olan unsurlardan"

Utku Çakırözer:"2007 seçimlerinden sonra iktidarın eleştiri yapan kurumlara ve basına karşı tahammülsüzlüğü arttı." 

Utku Çakırözer:"Bunun son örneği,AK Parti'nin son kongresine Cumhuriyet ve kimi gazetelerin akreditasyonunun yasaklanmasıdır." 

Utku Çakırözer:"Siyasi partiler hazineden para alırlar, bu para vatandaşın vergileriyle karşılanır. Bu engellemenin demokrasi geleneğiyle  bağdaşmadığını düşünüyorum."

Utku Çakırözer:"Basın özgürlüğünü kısıtlayan unsurlar var,bunlardan biri mali yaptırımların ağırlaştırılması.Cumhuriyet de bunu yaşıyor." 

Utku Çakırözer: "Hükümet çoğulculuğu ve hoşgörüyü geriye itti ve hukuk bunun aracı hale geldi. Her kitlesel davanın bir medya ayağı var." 
 
Ali Akel (Gazeteci): "Krizden sonra medyada değişikler yaşandı,sahipleri farklı olan kuruluşlar AKP iktidarından sonra el değiştirdi." 
 
Hilal Kaplan (Yeni Şafak): "Ben Başbakan'ın uçağında bulundum. Gazetelerin GYY'lerinin karşısında el pençe divan durduklarını gördüm." 
 
Hilal Kaplan: "Gazetecilik derken haberden değil, demokratik tavır almaktan bahsediyoruz. Bu TR'de her şeyin siyasi iklime göre ele alındığını gösterir. 
 
Hilal Kaplan: "Gazetecilik yandaş ya da muhalif olarak kısıtlanıyor, niteliğe değil, duruşa bakıyoruz." 
 
Abdülhamit Bilici (Zaman): "1925'te girilen Takrir-i Sükun dönemi günümüze kadar sürdü." 
 
Abdülhamit Bilici:"Merkez kavramının önemli olduğunu düşünüyorum. Merkez makbul olanın yer aldığı çevre olarak tanımlanıyor." 
 
Abdülhamit Bilici: "Çevre ise, makbul edilmek istenen, ama buna direnen Kürtler, dindarlar, Aleviler vs. geniş bir çevre." 
 
Abdülhamit Bilici: "Merkez ile çevre AK parti iktidarından sonra bilek güreşine tutuştu." 
 
Abdülhamit Bilici: "Umutlu olduğum taraf, TR'nin sosyokültürel dinamiğinin demokrasi dışındaki istikameti kabul etmeyeceğini düşünmem." 

Hilal Kaplan: "Merkez medyanın her şeyi biz biliriz gibi bir üsten bakan tavrı sürdürdüğünü düşünüyorum."

Ali Topuz (Radikal): "Ahmet Şık dosyasını yakından inceledim. Özel yetkili mahkemeler dönemindeki tüm hataları içeren bir yargılama." 

Abdülhamit Bilici: "90'lar Türkiye'nin karanlık yıllarıydı, 17 bin faili meçhul yaşandı. Bu dönemle kıyaslamayı doğru bulmuyorum."

Abdülhamit Bilici: "Türkiye'de açılımlar da yapıldı, İmralı'yla görüşme iradesi bu iktidar döneminde ortaya çıktı." 

Günün 3. Oturumu @DoganAkinT24, @140journos ve @alirizakeles'in katılımıyla ' Yeni Medya ve Basın Özgürlüğü:Haber Almada Yeni Alanlar'. 

Doğan Akın:Medyadaki dejenerasyonun hem medya sahipliğinden,hem iktidardan kaynaklanan sebepleri üzerinde durmalı, etik kod geliştirmeliyiz.

Doğan Akın: "Türkiye'de yüksek gelirle temel sorunları görmezden gelen, kayıtsız kalan bir medya kitlesi var."

Doğan Akın: "Türkiye'de hemen her gazetede ve TV'deki gazeteciler bedava şirket gezilerinde ağırlanıyor, bence bu bir rezalet."

Doğan Akın: "Gazetelerin deklarasyonu tiraj sorunları nedeniyle değil,gazete internet sitelerinin trafiklerini arttırmaya yönelik girişimdi"

Doğan Akın: "T24'te bir editörün maliyeti 2.000 TL civarında. Gelirlerin artmasıyla daha fazla muhabir ve editörle çalışabiliriz." 
 
Doğan Akın: "Facebook üzerinden yorum seçeneği getirdik, böylece isimsiz yorumları geçersiz kıldık. Buna da onay sistemi getirdik." 
 
Doğan Akın: "T24 olarak sigortasız insan çalıştırmıyoruz, yemek + ulaşım sağlıyoruz. Sarı basın kartı bizde çalışanlar için problem." 
 
Doğan Akın: "İnternet mecrasında kıdem tazminatı ve basın kartı sorunları var." 
 
Doğan Akın:" İnternet gazeteciliği mecrasında genç gazetecilerin kendilerini erken gösterebilmesi, yerleşik mecradan çok daha kolay." 
 
Cem Aydoğdu ve Engin Önder, konuşmalarında değişen medya ve yurttaş gazeteciliği konularına değiniyorlar. 
 
Engin Önder: bir öfke sonucu başladı. Uludere'deki olay karşısında medyanın tutumu bizi böyle bir oluşuma itti. 
 
Engin Önder: vatandaşların profesyonel haber pratiklerini kullanarak internette içerik oluşturmasına yönelik bir hareket. 
 
Cem Aydoğdu : Büyük şirketler sosyal medyadın içeriğini anlayamadı henüz, hala dikte yöntemiyle kullanılmaya çalışılıyor. 
 
Cem Aydoğdu: "Gazeteciliği kutsal bir meslek olarak görmüyorum, bir postacının yaptığı iş bana daha kutsal geliyor." 
 
Cem Aydoğdu : "Zaytung'un da dalga geçtiği yerleşik haber dilini aşmaya çalışıyoruz." 
 
Engin Önder: " mahallede kadınların birbiriyle konuşurken kullandığı gibi bir haber dili kullanıyor. Bu bizce daha dürüst." 
 
Engin Önder: "Holdingçilik oynayarak bağımsız medyanın inşası konusunda şüphelerim var." 
 
Cem Aydoğdu : " Editörsüz, maliyetsiz bağımsız bir medya hareketi olmayı önemsiyoruz." 
 
Cem Aydoğdu : "Gazetecilik eğitiminde medya okuryazarlığının ağırlık kazanması gerektiğini düşünüyorum." 
 
İncilay Cangöz (Anadolu Üniversitesi) Yoksul Hanelerde Yeni İletişim Teknolojilerinin Kültürel Tüketimi sunumunu gerçekleştiriyor.

İncilay Cangöz: "İnternet çoğu evde var, ya da çocukların internet cafeye gitmesine izin veriliyor. Erkek çocuklar savaş, kız çocuklar kendilerine yönelik oyunlar oynuyor. Bu oyunlar geleneksel rollerin yansıması niteliğinde."

Ali Rıza Keleş (Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı): "Dernek olarak konunun daha sosyal tarafıyla; yeni medya, medyada sansür konusuyla ilgiliyiz." 

Ali Rıza Keleş: "İnternet bir hak olarak tanımlanmalı." 

İlgili Haberler