Kalkınma Bakanlığı’nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2018 yılı bütçe görüşmelerinde HDP’li milletvekilleri, sürdürülebilir kalkınma için toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine dikkat çekti ve “ Kalkınma iş güvenliğidir, işçidir, emektir” dedi.
HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, ücretsiz kadın emeğinin yüzde 47’lere ulaştığını, kamu sektörü ve özel sektörde her seviyedeki kadın yönetici oranlarının toplamı ancak yüzde 12,2’ olduğuna dikkat çekti.
İstanbul Milletvekili Garo Paylan da, “Kalkınma dediğimiz iş güvenliğidir, işçidir, emektir ama biz işçimizi neye mahkûm ettik? Hem güvencesiz işçilik hem de sömürülen bir işçilik” diye konuştu.
HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan’ın Kalkınma Bakanlığı Bütçesi’ndeki konuşması şöyle:
"Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok ciddi adımlar atması gereken ülkeler arasında. Türkiye siyasi katılım, üreme sağlığı, eğitim ve iş gücüne katılımda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini yansıtan Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel, Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda da 145 ülke arasından 130’uncu sırada. Bu sonuca aslında çok şaşırmamak gerekiyor. Hatta ilerleyen senelerde listenin son sıralarını da zorlayabiliriz bu gidişle.
Gene Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye’de her 3 evlilikten 1’ini 18 yaş altında evlendirilenler oluşturuyor. Çocuk yaşta evliliğin pek çok toplumsal sonucu var; eğitimden, çalışma yaşamından, insan haklarını kullanmaktan mahrum kalmaya, ekonomik bağımsızlığa sahip olamamaya, şiddete maruz kalabilmeye, daha da uzatabiliriz bu listeyi. Oysa sürdürülebilir barış, sürdürülebilir kalkınma ve sağlam bir gelecek için bu toplumun toplumsal cinsiyet eşitliğine hava gibi, su gibi ihtiyacı var.
Türkiye'nin kadın iş gücü ve istihdam oranları yüzde 27’lerden ileriye gidememekte. Bu oranlarla Türkiye Avrupa’da kadın istihdamında yüzde 40’ın altında olan tek ülkedir. Ayrıca Avrupa Birliğine üye ülkelerin ortalama kadın istihdam oranı yüzde 60’tır. Ülkemizde çalışan her 2 kadından 1’i kayıt dışı çalıştırılmakta. Ucuz iş gücü, hatta ücretsiz iş gücü olarak görülmeleri nedeniyle kadınların çalışma yaşamında sömürü şartlarında çalışmaları yetmezmiş gibi sosyal sigorta, prim ve istihdam teşviklerinin farklı koşullara sahip olması ile mevzuatta oluşan karmaşıklık da prim teşviklerinden yararlanmayı zorlaştırmakta. Yani devlet de bu eşitsizliklere tuz biber olmaktadır.
"Toplumsal cinsiyet eşitliği ön koşul olmalıdır"
İş gücündeki toplam emeğin yüzde 55’ini kadınlar oluşturmaktayken ücretsiz kadın emeği yüzde 47’lere ulaşmıştır. Kamu sektörü ve özel sektörde her seviyedeki kadın yönetici oranlarının toplamı ancak yüzde 12,2’dir. Oysa Toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm amaç ve hedefler için, kritik ve sürdürülebilir kalkınma için bir ön koşul olmalıdır."
Paylan: Kalkınma dediğimiz iş güvenliğidir, işçidir, emektir
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın bütçe konuşması şöyle:
"15 yıldır iktidarsınız, tam 15 yıl. Dünyada çok az partiye nasip olmuş bir süre bu ve şimdi gelip söylediğiniz hep “-ecek, -acak”. “Bunu yapacağız, şunu yapacağız.” Birkaç örnek vereyim: “Yüksek teknoloji ürün ihracatı payının artırılması” diye bir hedef koyuyorsunuz ama 15 yılda yüzde 6’dan yüzde 3’e düşmüş bir yüksek teknoloji ürün ihracatından bahsediliyor. Katma değerli ürün üretiminden bahsediyorsunuz, “Bunları artıracağız” diyorsunuz ama artmıyor.
"Kalkınmanın da adaletli olması gerek"
Özellikle AKP’nin kuruluş yıllarında hem “adalet” hem “kalkınma” vaadi vardı. Ben bunun adaletli bir kalkınma olmasını hayal ettim, bunu istedim. Yani “adalet” ve “kalkınma” önemli kavramlar. Kalkınmanın da adaletli olmasını istedim. Ama özellikle son birkaç yıldır adaletten ciddi anlamda uzaklaştığınız için adaletli bir kalkınmadan da ciddi anlamda uzaklaştınız.
"Üniversitelerde bilim üretilemiyor"
Beşerî sermayeden bahsettiniz. Evet, çok önemli ama beşerî sermaye ülkemizden kaçıyor. Fikri olanlar, özgür bir habitat hayal edenler bu ülkeden kaçıyorlar çünkü özgürlük alanlarını o kadar daralttınız ki, üniversitelerimizi, rektörlerimizi o kadar zapturapta aldınız ki o üniversitelerde bilim üretilemiyor, beşerî sermaye geliştirilemiyor. Fikri olan, özgürlük alanı arayan gençlerimiz de bu ülkeden ziyade başka ülkelerde bu fikirlerini hayata geçirmeyi hayal ediyorlar.
Tek bir kere “işçi”, “emek” demediniz
Sunumunuzda olmayanlar da vardı. Mesela Sayın Bakan, kalkınma neyle olur? Üretim neyle olur, hangi araçlarla olur, hangi bileşenlerle olur? Emekten tek bir kelime bahsetmediniz. Tek bir kere “işçi” demediniz. Tek bir kere “emek” demediniz.
Dün Çamlıca kulesinden bir işçi arkadaşımız düştü 220 metreden ve hayatını kaybetti. Bursa’da bir fabrikada bir patlama oldu, iyi denetlenmeyen bir fabrikada ve 5 işçimizi kaybettik. Kalkınma dediğimiz iş güvenliğidir, işçidir, emektir ama biz işçimizi neye mahkûm ettik? Hem güvencesiz işçilik hem de sömürülen bir işçilik.
"Hasankeyf’i o dinamitlerle patlattığınızı söylemediniz"
Peki, başka ne geçmiyor sunumunuzda? “Hasankeyf” demediniz. Hasankeyf’i o dinamitlerle patlattığınızı söylemediniz Sayın Bakan. 10 binlerce yıllık tarihe sahip dünyanın en kadim topraklarında yaşıyoruz ve o tarihe ne kadar saygı gösterdiğimiz sizin Bakanlığınızla ilgili. Tarihe saygılı bir kalkınma mı, yoksa saygısız bir kalkınma mı? Ilısu Barajı o konuda sembol bir örnektir ama “Hasankeyf” de demenizi beklerdik.
"Eşitsizliği gidermenin yolu o bölgelere pozitif ayrımcılık yapmaktan geçer"
Bölgeden eşitsizliklerden hiç bahsetmediniz, tek kelime duymadım. Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu konusunda eşitsizlik asla ve asla giderilemiyor. Şuraya bir harita yansıtsaydınız veya her yaptığınız yatırıma bir pin koysaydınız, inanın, Marmara, Ege, Akdeniz, biraz İç Anadolu’da o pinler çoğalırdı, Doğu’ya doğru seyrelirdi.
Eşitsizliği gidermenin yolu o bölgelere pozitif ayrımcılık yapmaktan geçer; emeğe, doğaya, tarihe saygılı projelerle.