Politika

HDP'li Zozani: Anayasa değişikliği paketinin arkasında CHP'nin zımni rızası mevcuttur

"Ulusalcı kanat referandum yenilgisi için avuçlarını ovuşturuyorlardır"

25 Ocak 2017 14:34

24. Dönem HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, TBMM’de kabul edilerek referandum sürecine giren anayasa değişikliğini teklifini "parlamentarizm – başkanlık sistemi kırması bir deneme" olarak tarif etti. "Türkiye'nin sistem sorunu referanduma konu olan anayasa değişiklik paketiyle çözümlenmeyecektir" diyen Zozani, "bu değişiklikle sistem sorunun daha karmaşık hale geleceğini" savunarak "Mevcut sistem krizinden kurtulalım derken başka türlü bir krizle karşı karşıya kalacağız" diye konuştu. "Kesin olarak söylemeliyim ki rejim değişikliği de gündemde yok. Bir karambol hali yaşanıyor" değerlendirmesinde bulunan Zozani "Perde arkasında CHP’nin de anayasa koalisyonu içinde yer aldığını düşünüyorum. Ulusalcı kanat referandum yenilgisi için avuçlarını ovuşturuyorlardır" görüşünü savundu. 

Paketin kabul edilmesi halinde daha güçlü vali ve kaymakamlar dönemi başlayacağına dikkat çeken Zozani, bunu bir döneme damgasını vuran isimlerle hatırlatarak, "Vakti zamanında Ankara’nın hem valisi, hem belediye başkanı hem de CHP il başkanı olan Nevzat Tandoğan mezarında ters dönecektir” diye ifade etti.

Anayasa değişiklik düzenlemesinde CHP'ye değişik açılardan yüklenen, referandum sürecinde ulusalcıların ciddi olarak asılmayacakları iddiasında bulunan Zozani, "Sistem aktörlerinin CHP’ye biçtiği rol neyse, CHP o role göre hareket ediyor. Baykal, komisyon aşamasında baklayı ağzından kaçırmıştı. 'CHP’nin bir kaybı olmayacak' diyerek. Mevcut kurguya göre doğru da söylüyor. Ebedi muhalefet partisi olarak varlığını sürdürebilir. Kılıçdaroğlu’nu kurban edip yollarına devam edebilirler. Zaten, nisan sonrası CHP senaryosu bundan ibaret. Ulusalcı kanat referandum yenilgisi için avuçlarını ovuşturuyorlardır" diye konuştu.

Zozani’nin T24’ün sorularına yanıtları şöyle:

- "Türkiye’nin sistem sorunu var" görüşleriniz biliniyor. Anayasa değişiklik paketi bu sorunu çözüyor mu?

Türkiye’nin sistem sorunu referanduma konu olan anayasa değişiklik paketiyle çözümlenmeyecektir. Sorun biraz daha karmaşık hale gelecektir. Mevcut sistem krizinden kurtulalım derken başka türlü bir krizle karşı karşıya kalacağız.

"Daha güçlü vali ve kaymakamlar dönemi başlayacak"

- Biraz açabilir misiniz?

Öncelikle yapılmak istenen değişikliğin bir kimliği yok. Kimse ne yapılmak istendiğini tam anlamış değil. Cumhurbaşkanlığı sistemi deniyor. Bu tanımlamayla 'Türk tipi bir sistem düzenlemesi' yapıldığı söylüyorlar. Siyaset biliminden anlayanlar buna gülerler. Yok böyle bir şey; olsa olsa parlamentarizm – başkanlık sistemi kırması bir denemedir bu. Bunun adına devletin idari kurgusunda yapısal düzenleme denemeyecektir. Yerelde toplumun yaşamına doğrudan temas eden hususlarda hiçbir değişiklik olmayacaktır. Daha güçlü vali ve kaymakamlar dönemi başlayacaktır. Bu düzenlemeyle vakti zamanında Ankara’nın hem valisi, hem belediye başkanı hem de CHP il başkanı olan Tandoğan mezarında ters dönecektir.

"Paketinin arkasında CHP’nin
de zımni olarak rızası mevcuttur"

- Rejim değişikliği görüşleri öne çıkıyor?

Sistem tartışmasını kimin muktedir olduğu üzerine yaparsanız, evet devri-Erdoğan’ı yaşıyoruz. Ancak Erdoğan’ın da her şeye muktedir olduğu/olacağı yanılgısı yaşanıyor. Sistemin oyun koyucuları Erdoğan’ın da oyun alanını belirliyorlar. Sisteme hakim teknokratik yapının kendi içinde hakimiyet kavgası var. Siyasetin çekişmeye malzeme olmak dışında bir işlevi söz konusu değildir. Türkiye’nin yapısal değişimi/dönüşümü söz konusu değildir. Kesin olarak söylemeliyim ki rejim değişikliği de gündemde yok. Bir karambol hali yaşanıyor. Perde arkasında CHP’nin de anayasa koalisyonu içinde yer aldığını düşünüyorum.

- CHP’nin AKP ve MHP ile ortak hareket ettiğini mi söylüyorsunuz?

7 Haziran seçimlerinden hemen sonra Erdoğan ile Baykal arasında Dışişleri konutunda gerçekleşen bir görüşme var. O görüşmenin içeriği üzerinde kimse kafa yormuyor. Onlar da konuşmuyorlar. Ben söyleyeyim; o görüşmede Erdoğan CHP’ye karşı dizayn hamlesini devreye soktu. O görüşme de seçimlerin yenilenmesi konuşuldu. Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından Mehmet Sevigen’in evinde Baykal ile yaptığı görüşmeyle nasıl düzenleyici aktör olma fırsatını elde ettiyse, Dışişleri Konutundaki görüşmeyle de aynı şeyi yaptı. Dersiniz ki, Baykal’ın bunda çıkarı ne oldu? Bu sorunun cevabını nisan referandumundan sonra bulma olanağımız olacak. CHP içindeki ulusalcılar referandum sürecinde ciddi olarak asılmayacaklardır. Referandum yenilgisinin ulusalcılar açısından CHP’yi yeniden fethetmek anlamı olacaktır.

"Ulusalcı kanat referandum yenilgisi için avuçlarını ovuşturuyordur"

Dolayısıyla mevcut anayasa değişiklik paketinin arkasında CHP’nin de zımni olarak rızası mevcuttur. Hep söyleriz; Ak Parti’ye uzun süreli iktidarı bahşeden muhalefetin alternatifsizliğidir. Bu bir… İkincisi; Türkiye toplumunun ezici çoğunluğunun değişim yönünde baskısı vardır. Türkiye’nin idari ve siyasi sistem değişikliği talebi toplumun baskılaması sonucunda gündeme gelmiştir. Mevcut sistemin kurucu aktörleri danışıklı döğüşle bu toplumsal talebi karşılıyormuş gibi yapıp, mevcut olanın revizyonuyla yola devam etmekte ısrarlıdırlar. Referanduma konu değişiklikle, sokaktaki Ali’nin, Ayşe’nin yaşamında hissedilir bir değişikliğe tekabül etmiyor. Üçüncüsü; mevcut sistemin üniter yapısı içinde kendisine yer bulamayan Kürtler ve diğer farklı inanç ve kültürel kimliklerin ünitarizm dışı yapısal değişim talebine karşılık ret cephesi oluşturuldu. Sistem aktörlerinin CHP’ye biçtiği rol neyse, CHP o role göre hareket ediyor. Baykal, komisyon aşamasında baklayı ağzından kaçırmıştı. ‘CHP’nin bir kaybı olmayacak’ diyerek. Mevcut kurguya göre doğru da söylüyor. Ebedi muhalefet partisi olarak varlığını sürdürebilir. Kılıçdaroğlu’nu kurban edip yollarına devam edebilirler. Zaten, Nisan sonrası CHP senaryosu bundan ibaret. Ulusalcı kanat referandum yenilgisi için avuçlarını ovuşturuyorlardır.

- HDP’nin tavrı da merak ediliyor. HDP nerede duracak?

HDP’nin durduğu yer belli, yanlışı yanlışla düzeltme şansı yoktur diyor. Yerinde bir tutum. Eş başkanlar içerde, milletvekilleri içerde, belediye başkanları içerde, belediyelere kayyum atanmış, halkın iradesine devlet/hükümet el koymuş durumda. Bu atmosferde HDP, açık toplumun iletişim kanallarını etkili bir biçimde değerlendirmeye çalışacaktır. Hayır’ın gerekçelerini açığa çıkarırken verili sistemle de ortak görüntü vermemek gibi bir sorumluluğu vardır, HDP’nin. Zira, değişim talep eden toplumun bilmesi gereken gerçeklik şu ki; mevcut görece değişiklikle toplumun değişim talebi belirsiz bir zaman dilimi içinde ertelenmiş olacaktır. Referandum sürecinde kullanılacak dil ve argümanlar 2014-2015 HDP’sini yeniden ortaya çıkarabilir. HDP’nin oyunu etkili argümanlarla deşifre etmesini bilmesi gerekir. Bu olması durumunda, referandumun sonucu ne olursa olsun HDP kazanmış olacaktır. HDP’nin toplumsal sinerjinin gündemleştirdiği Türkiye’nin idari ve siyasi sistem değişikliği talebini gündem dışına itilmesine izin vermemesi gerekir. 

- OHAL koşullarında referandumun yapılacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

OHAL koşullarında gerçekleşen yasama tasarruflarının meşruluğu her zaman için tartışma konusudur. Bu yasama faaliyetinin halkoyuna ihtiyaç duyulması neticesinde gerçekleşecek referandumun da sağlıklı bir sonuç üretmeyeceği açıktır. Varsayalım ki, hükümet yarın ‘OHAL’i sonlandırıyorum’ desin. Tartışma bitmez. Mevcut anayasa değişiklik paketinin hikayesi olağan koşullarda yazılmadı. Hikayesi olağan olmayan bir işin neticesinin olağan olmasını beklemek abesle iştigaldir. Ortaya çıkacak sonuç üzerine tartışma hiçbir zaman bitmeyecektir. Anayasa metni, toplumsal mutabakat metnidir. Çoğunluğun iradesinin belirleyiciliğine terk edilemez metinlerdir. Bu yöntemle kendisini ifade etme imkanı bulamayan azınlıkların/dışlanmışların hakkaniyet ölçülerinde haklarına kavuşması hiçbir zaman söz konusu olamayacaktır.

- Bir de yerinden yurdundan göç edip de seçmen kütüğü oluşturulamayan mağdurlar var?

Seçmen kütüğü olup da muhacir olan yüzbinler söz konusudur. Cizre’den Yüksekova’ya, Şırnak’tan Silvan’a, Sur’a kadar olan kuşakta yaşanan çatışmaların mağduru kitleler bu referandumda sandık başına gitme imkanı bulamayacaktır. Demokratik bir sistemde bu durum seçimlerin/referandumun iptaline gerekçedir.

- Referandum sandığından ne çıkar?

Mevcutta benim de bir oyum var; ‘hayırda hayır var’ diyeceğim. Genel sonuç ne olur? Tabii ki bir tahminim var. Yakın çevremde, tahminimi not eden çok kişi var. HDP Sözcüsü Sayın Bilgen’in, Sayın Erdoğan’a çağrısını önemsiyorum: ‘Referandumun sonucunun hayır çıkması durumunda sonucun kendi kabulleri olacağını açıklamasını’ istedi. Sayın Erdoğan veya hükümet ve koalisyon ortağı MHP’nin de aynı şekilde muhalefete çağrı yapacaklarını düşünüyorum. Nihayetinde referandumun sonucu birileri için başarıya tekabül edecekse birileri için de başarısızlığa tekabül edecektir. Bu açıktır. Bekleyip göreceğiz.