HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Milletvekili Deniz Baykal'ın görüşmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan'ın koalisyon çalışması içinde olduğunu söyleyen Baluken, Baykal'ın görüşme sonrasında yaptığı açıklamaları da inandırıcı bulmadığını söyledi.
Erdoğan'ın AKP Genel Başkanı gibi davranmasının ve gerçekleşen toplantının Anayasa'ya aykırı olduğunu ifade eden Baluken, "Sayın Baykal daha önce CHP Genel Başkanlığı'nı yapmış da bir siyasetçi. Belli ki bir aracı pozisyonunda, gayri resmi boyutta ilk görüşmeyi yapmış bulunuyor. İlk görüşmeyi Cumhurbaşkanı ile yapmış olması çok büyük siyasi hata olarak değerlendiriyorum" dedi.
'Baykal'ın açıklamaları inandırıcı değil'
Baluken'in konuşmasının satır başları şu şekilde:
-Bana çok inandırıcı gelmedi Sayın Baykal'ın açıklamaları. Baykal seçilmiş bir meclis başkanı değil, sadece Meclis’ in ilk oturumunu yönetme durumu söz konusu. Böylesi bir pozisyon için, cumhurbaşkanının görüşmesi gibi bir teamül tanık olduğumuz şey değil.
-Belli ki AKP ve CHP koalisyonunun yolunun döşenmesi açısından bazı kilit taşları yerleştirilmek isteniyor. Burada cumhurbaşkanının pozisyonu tabi son derece tartışmalı. CHP yönetiminin böyle bir pozisyona düşmesi büyük bir talihsizlik olmuştur. Cumhurbaşkanı AKP Genel Başkanı gibi koalisyon çalışmalarıyla ilgili aktif rol alıyor. Açık şekilde anayasayı ihlal etmeye devam ediyor. Kendisinin koalisyon formülleriyle ilgili herhangi bir yetkisi yok.
-2,5 saate yakın yapılmış olan toplantının kendisi anayasaya aykırıdır. Baykal, bütün izlenimlerimi hemen gidip genel başkana aktaracağım demesi de söz konusu. Belli, yani Sayın Baykal daha önce CHP Genel Başkanlığı'nı yapmış da bir siyasetçi. Belli ki bir aracı pozisyonunda, gayri resmi boyutta ilk görüşmeyi yapmış bulunuyor. İlk görüşmeyi Cumhurbaşkanı ile yapmış olması çok büyük siyasi hata olarak değerlendiriyorum.
'HDP'nin ana muhalefet işlevi gören bir pozisyon içinde olacağını tahmin ediyorum'
-Biz AKP'nin Çözüm Süreci'ni rafa kaldıran, partimizi hedefleştiren, son dönemde de Türk siyasi tarihinde görülmemiş saldırılarla karşı karşıya bırakan anlayışıyla bu saatten sonra koalisyon içinde yer alamayız.
-Diğer formasyonlara da baktığımızda çok fazla mantıklı görünmüyor. MHP'nin dahil olduğu bir hükümette, çözüm süreci karşıtlığını göz önünde bulundurduğumuzda, HDP'nin pozisyonu ana muhalefet işlevi gören, bir pozisyon içinde olacağını tahmin ediyorum. Parti yetkili organlarımız da bu konuda önemli tartışmayı yürütüyorlar.
-Dikkat ederseniz Yalçın Akdoğan ve çözüm süreci heyetinde bulunan Efkan Ala, ne zaman konuşmaya başlasa, hemen silahlarla ilgili toplumsal hafıza canlandırıyor. hemen sonrasında da silahlarla provokasyon düzenlenmeye başlanıyor. Akdoğan'ın açıklamalarından sonra Diyarbakır'da kanlı bir gün yaşandı.
'Diyarbakır'da yaşananların sorumlusu AKP hükümeti'
-Aslında seçim öncesinde de bunun işaretlerini vermişlerdi. HDP'ye oy vermenin kaosa oy vermek olduğunu, demokrasi için tehlike doğuracağını, B ve C planının açık olduğunu söyleyenler, Ağrı’da Mersin'de Diyarbakır'da pervasız şekilde silahlar ve bombalar patlatmışlardı.
-Dün de Diyarbakır'da silahları patlattılar. Bunların tamamının sorumluluğu AKP hükümetidir. Şüphelerin yoğunlaştığı kişiler de Yalçın Akdoğan başta olmak üzere, heyetin üyelerinde ve başbakan ve cumhurbaşkanında olduğunu ifade etmek istiyorum.
-Resmi müzakerelere geçişle ilgili AKP'nin karar vermesi gereken süreçte, AKP HDP'yi tehdit eden bir pozisyona hızla savruldu. Ya resmi müzakerelere geçilip silahların devreden çıkarıldığı aşamaya gelecekti, yada AKP farklı yolları arayacaktı. Ortaya çıkıyor ki, resmi müzakerelerden kaçış çok bilinçli bir politika şeklinde ortaya konmuş.