Politika

HDP: Türkiye'nin Suriye'de ateşkes kararı karşısındaki tavrı sorumsuzluk

"Çocuk istismarı konusunda bile ayrımcılık yapabilen bir anlayışla karşı karşıyayız"

28 Şubat 2018 20:01

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, BM'nin Suriye'ye dair almış olduğu ateşkes kararı karşısında Türkiye'nin tavrını "sorumsuzluk" olarak niteledi. Bilgen  "Doğu Guta’da BM kararlarının uygulanmasını istiyorsanız, BM kararındaki 'tüm Suriye' ifadesinin Afrin’i de kapsadığını bileceksiniz ve gereken tavrı sergileyeceksiniz" dedi.

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, Ayhan Bilgen, partinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bilgen, ilk olarak dün toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının gündemini aktararak, "Öncelikle cezaevlerinde 90’larda bıraktığını sandığımız uygulamalar var. Cezaevlerinden gelen haberler ağır işkence vakalarını yeniden Türkiye’nin gündemine soktuklarını gösteriyor. Yine içinde PM üyelerimizin de bulunduğu Iğdır başta olmak üzere kimi şehirde kaçırma olaylarını duyuyoruz. Böyle uygulamalar da 90lı yılarda olduğu gibi başlamış durumda. 8 Mart ve Newroz hazırlıklarıyla ilgili ön taslaklar da paylaşıldı" dedi.

"Türkiye'nin BM kararı ile ilgili tavrı sorumsuzluk"

Afrin operasyonunun da toplantıda gündeme geldiğini ifade eden Bilgen, "Başından beri Suriye politikasının yanlış olduğunu, kalıcı çözüm ve barış için halkların birlikte yaşamını güvence altına alacak bir anayasa için olumlu tavır sergilenmesinin altını çiziyoruz. Ne yazık ki komşular ateşi bitirmek değil ateşi körükleyen tavra devam ediyorlar. Türkiye’nin son BM kararıyla ilgili tavrı tam bir sorumsuzluktur. Eğer siz Doğu Guta’da BM kararlarının uygulanmasını istiyorsanız BM kararındaki 'tüm Suriye' ifadesinin Efrin’i de kapsadığını bileceksiniz ve gereken tavrı sergileyeceksiniz. BM kararını dikkate almazsanız İsrail’in benzer hiçbir kararını dikkate almayan yaklaşımlarıyla ilgili söylediklerinizin hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır. Ortadoğu’da sadece güce dayalı, hukuk tanımaz yaklaşım devam ederse bu sürecin tek kazananı silah tüccarları olacaktır. Kalıcı barışı destekleyecek adımlar atılmadıkça vesayet savaşı sürecektir" diye konuştu.

"Kaybeden HDP olmayacak"

HDP'li Ahmet Yıldırım ve İbrahim Ayhan'ın milletvekilliklerinin düşürülmesine de tepki gösteren Bilgen, şunları söyledi:

"Elbette bu ilk değil şimdiye kadar da milletvekillerimizin tutuklu yargılanması, milletvekillerimizin sadece yargı süreçleriyle değil yoklama gerekçesiyle de düşürülmüş olması, söz konusu HDP seçmeni olduğunda halk iradesine tahammülsüzlüğün, iradenin yok sayılmasının göstergesidir. Dün milletvekilliği düşürülen arkadaşlarımızla ilgili durum dünya demokrasi tarihi açısından örnek vaka olarak ele alınabilir. 2 milletvekilimizden biri olan Ahmet Yıldırım’ın milletvekilliği 'cumhurbaşkanına hakaretten' düşürüldü. Urfa milletvekilimiz İbrahim Ayhan’ın da 'Aziz Güler ölümsüzdür' yazılı sosyal medya paylaşımı nedeniyle milletvekilliği düşürüldü. Bu bir halkın bir partiye oy veren seçmenin cezalandırılmasıdır. Yoksa bizim hiçbir arkadaşımız koltuğa rozete değer vermiyor, bir halkın mücadelesini, bir toplumsal mücadeleyi her şart altında yürütme kararlılığı içerisindeler. Bu kararla kaybeden HDP olmayacak. Kaybeden göstermelik siyasi platformlar ve parlamento olacak."

Bilgen, iki ismin vekilliğinin düşürülmesi sonrası partisinin tavrına ilişkin de "Bugüne kadar uyarılarımızı yaptık ve kimseyi siyasete karşı umutsuzluğa sürükleyecek ve siyasete güveni dibe vuracak yaklaşımlarla ilgili tepkimizi gösterdik. Dünkü duruma da hiçbir şey olmamış gibi davranmak mümkün değil. Grup yönetimimiz 2 gün genel kurul çalışmalarına katılmama kararı aldı. Bundan sonra ne kadar katılacaklarına dair kararlarını da alacaklardır. Her iki milletvekilimizle ilgili karar bir tahammülsüzlüğün yansımasıdır. Bir siyasetçinin doğal eleştiri hakkı olarak kabul edilmesi gereken cümleleri suç gibi tarif etmek ve bu kadar keyfi milletvekilliği düşürmek korkunun ifadesidir" diye konuştu.

"Ayrımcılıkla karşı karşıyayız"

Başbakan yardımcısının çocuklara dönük istismar konusundaki çalışmalar kapsamında MHP ve CHP'yi ziyaret etmesine rağmen HDP'ye herhangi bir randevu talebinde bulunmamasının ayrımcılık olduğuna dikkat çeken Bilgen, şöyle konuştu:

"Çocuk istismarı konusunda bile ayrımcılık yapabilen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu anlayış bizim hafta sonu katıldığımız Hak ve Adalet Platformu’nun toplantısını da gizli toplantı diye manşet yaptı. Medya sansürü uygularsanız, her etkinliğimize sansür uygulamayı alışkanlık haline getirirseniz bizim herkese açık toplantımızı gizli toplantı diye servis edersiniz. Siyasette farklı yaklaşımlar var biz kendi yaklaşımımızı her platformda söyleme cesaretine sahibiz. Davet edildiğimiz her platformda bize sorulduğu kadar paylaşırız. Bu Türkiye siyaseti açısından olumlu bir durumdur. Yoksa eski ezberlere dair yaklaşımlarla Türkiye’nin sorunları siyaset aracılığıyla çözülemez. Ama belli ki birileri kimse kimseyle konuşmasın, yan yana gelmesin diyerek bir korkuyla toplantıyı kriminalize etmeye çalışıyor."

"Seçim güvenliği askıya alınıyor"

Basın mensuplarının "ittifak yasası" görüşmeleri konusunda HDP'nin tavrına ilişkin soruya ise Bilgen, "Eğer bu iki gün içinde alt komisyon ve genel kurul çalışması olursa genel kurula katılmayacağız. Bu milletvekillerimizle ilgili alınan karara tepki gereğidir. Biz kararımızı irademizi her platformda sokakta da dile getiririz. Bu seçim güvenliğinin tümüyle askıya alınmasıdır" yanıtını verdi.