Politika

HDP Sözcüsü: AKP, rehine siyaseti uyguluyor; belki de bir pazarlık arayışındalar

"Gerçekçi olmayan Ankara’da masa başından yapılan hesaplarıdır"

19 Kasım 2016 15:25

HDP’li Ayhan Bilgen, DBP’li belediyelere kayyım atanmasına, belediye eş başkanlarının tutuklanmasına ilişkin olarak "Rehine siyaseti uygulanmak isteniyor. Baskı, şantaj, tehdit… Belki de bir pazarlık arayışıdır. Ayrıca rövanşist bir tutum var" dedi.

İçişleri Bakanlığı tarafından 11 Eylül'den bu yana DBP'nin yönetimde olduğu 106 belediyeden, 3'ü büyükşehir, 4'ü il belediyesi olmak üzere toplam 34 belediyeye kayyum atandı. 4 ilçe belediyesinin faaliyetleri ilçe kaymakamlıklarının iznine bağlandı, 52 belediyede görevden alma oldu, 39 Belediye eşbaşkanı ise tutuklandı. DBP’nin belediye başkanlığı seçimlerini kazandığı ve kayyum atanmayan sadece Ağrı ve Bitlis illeri kaldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Gültan Kışanak, Fırat Anlı'nın da bulunduğu 39 eş başkan tutuklandı. HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen ve CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun DBP’li belediyelere kayyum atanmasını Birgün'den Burcu Cansu'ya değerlendirdi.

HDP’li Bilgen, rehine siyaseti uygulanmak istendiğini belirtirken, Torun da belediyelerin sandık dışında ele geçirilmeye çalışıldığını söyledi.

Masa başı hesaplar

Bilgen, başkanlığa giden yolda engel olarak görünen bütün muhaliflerin tasfiye edilmeye çalışıldığının altını çizerek, "Rehine siyaseti uygulanmak isteniyor. Baskı, şantaj, tehdit… Belki de bir pazarlık arayışıdır. Ayrıca rövanşist bir tutum var. Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelere karşı bir şey yapamamamın intikamı iç kamuoyunda HDP ve DBP’den sorulmaya çalışıyor. Bunun sonunda bir biçimde yeni bir parti kurdurtma, yeni bir muhatap inşa etme arayışları da var" diye konuştu. Ankara’nın masa başında hesaplar yaptığını belirten Bilgen, şöyle devam etti: "Biz herkesin barış ve çözüm süreçlerine katılmasından yanayız. Gerçekçi olmayan Ankara’da masa başından yapılan hesaplarıdır. Niyet sürece farklı çevreleri katmak olsa bunu biz bunu takdir ile karşılardık ama belli ki bu tasfiyenin aracı kılınmak isteniyor. Bunu toplum görüyor. Bu niyetle bir arayışa girdiklerinde de hiçbir karşılığı olmuyor."

Öncelikle çatışma sürecinin bitmesi gerektiğinin altını çizen Bilgen, “Ne kadar toplarsak, ne kadar tutuklarsak o kadar elimizi güçlendiririz arayışı gibi görünüyor. Toplumsal aktör, siyasi muhatap inşa etmek gibi hatta silahlı bir takım yapılar inşa etmek gibi bir arayış bile var. ‘Topyekün mücadele’ dedikleri kavrama uygun bir hazırlıkla karşı karşıyayız. İşin sonunun nereye gideceği ile ilgili büyük kaosa sürüklenme ve belki de iç savaş provası yapmaya dönük işaretler ve sinyaller var. Temennimiz olmamasıdır ve bunu önleyecek güçlü muhalefeti yaygınlaştırmaktır. Bunun dışında da yapabileceğimiz bir şey yok. Bunu önleyecek siyasi etkili iradeyi geliştirmemiz lazım” diye konuştu.

Sandık dışında ele geçirilmek isteniyor

CHP’li Torun ise “AKP, belediye başkanlarını sadece görevden almak derdinde değil, yapılmak istenen bu belediyelerin, sandık dışında ele geçirilmesidir” dedi.

Belediye başkanlarının görevden el çektirilmesinde en önemli kriterin “teröre ve terör örgütlerine destek verme” olarak kullanıldığını ifade eden CHP’li Torun, “Bu kriter ‘belediye başkanı olma niteliğini yitirmesi’ için yeterli sayılmaktadır. Bu konudaki kritik konu görevden el çektirilen belediye başkanına yönelik bu tür bir suçlamanın herhangi bir mahkeme kararına dayanmaması ya da hüküm giyme durumu aramamasıdır” diye konuştu.

Torun, bu düzenlemenin demokratik işleyişe bütünüyle aykırı olduğunu belirterek şunları söyledi: “AKP siyasi bir tercih olarak asıl meseleyi bu tür görevden alma yoluna gidilen yerlerde, söz konusu belediyelerin yönetimini ele geçirmeyi hedeflemektedir. KHK’ler aracılığıyla yönetim TBMM iradesini ortadan kaldırmakta, daralan demokratik alan kapanma noktasına getirmekte, sorunları çözmeyip, içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bu haliyle KHK yoluyla yapılan düzenleme, birçok başka alanda yaptığı gibi, yerel yönetimler alanını da tahrip etmenin önünü açmıştır. Bu anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir.”