Devrimci Karargah soruşturması kapsamında 3 yıl 9 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Emniyet Müdür Hanefi Avcı, şikâyetçi sıfatıyla 14 Haziran’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade verdiği ‘Milli Damar’ adlı örgütle ilgili soruları yanıtladı. Avcı, örgütün cemaatin devlet içindeki kadroları arasında yaşanan bir ayrışmada ayrılan ekip tarafından kurulduğuna değinerek, örgütün 'Cemaati en iyi biz tanıyoruz. Onlarla biz mücadele edebiliriz' diyerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı, soruşturmaların etkin yapılmasını engelleyerek cemaati idare ettiğini savundu.
Odatv'den Barış Pehlivan'a konuşan Hanefi Avcı'nın sözleri şöyle:
-Nereden çıktı bu Milli Damar?
Çok önceden duymuştum; Gülen Cemaati’nin içindeydiler. Ta ki 2000’lerin ortalarına kadar... İddia o ki; Cemaat’te bir bölünme yaşandı ve bugün kendilerine ‘Milli Damar’ diyen küçük bir ekip ayrıldı. Cemaat onlara ciddi bir operasyon yapmadı ama izlemeyi de bırakmadı. Cemaat’in güçlü olduğu süreçte bir nevi sessizdiler, ama ne zaman ki özellikle Emniyet’te tasfiye başladı; bunlar yeniden ayağa kalktı. ‘Kozanlı Ömer’ diye bilinen Emniyet İmamı’nın yardımcılığını yapan ve eskiden Cemaat’in içinde olan bir polis itirafçı oldu. Kendi içlerinden ayrılan ‘Milli Damar’ ekibinin neler yaptığını takip etme görevi ona verilmişti. O polis şimdi yurtdışında bir görevde.
Kim bu Milli Damarcılar?
-Peki, kim bu ‘Milli Damar’ın lideri? Etkin bir şekilde örgütlüler mi?
Liderleri C.A. adlı biri. Eski bir istihbaratçı olduğu söyleniyor. Sorsan, Türkiye’yi aslında o yönetiyormuş. Hatta, Erdoğan bile onu dinliyormuş. Yeni Türkiye’yi onlar kuruyormuş. Böyle konuşuluyor devlet içinde. Hem birebir üyeleri, hem de onlarla dirsek teması içinde olanlar başta İstihbarat Daire Başkanlığı olmak üzere Emniyet’in kritik noktalarında görevli. Hatta, Cumhurbaşkanı’nın çok yakınında bile adamları var”
-Gülen Cemaati’nin Silivri Davaları ile Türkiye’de gerçekleştirdiği dönüşüm belli. Ya bu Milli Damarcılar? Onların nihai hedefi neydi? Neler yapıyorlar?
Cemaat’in tüm kumpasları illegal dinlemeler aracılığıyla başladı. Bunun ana kumanda merkezi ise Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’ydı. Bakın birçok emniyet müdürü, devletin üst düzey görevlileri, hatta bakanlar sahte isimlerle, uydurulmuş suçlarla burası tarafından dinlendi. İstihbarat Daire Başkanlığı’nın haberi bilgisi olmadan, Cemaat’in illerde kumpas kurması fiilen imkansız. Çünkü tüm teknik sistem oradan geçer; tüm illerde yapılan, planlanan her şeyi orası bilir. Tüm sahte isimlerle dinlemelerin, kumpasların, sahte delil hazırlamaların delileri burada bulunabilir. Zannediliyor mu ki 17 ve 25 Aralık operasyonları, Selam Tevhid kumpasları buradan koordine edilmedi? Burası olmadan operasyonlar asla yönetilemez, İstanbul’da 1-2 savcı ile iki polis müdürü mü bunları planladı? Hayır, Cemaat’in operasyon merkezi burası idi. Bundandır ki, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda her şeyin delili emaresi vardır; buradaki bilgiler olmadan Cemaat üst yönetimi, çalışma biçimi ve tüm operasyonları anlaşılamaz. Geçmiş operasyonları yönetecek akıl, birikim, yetenek ve imkan sadece buradadır. Bugün Cemaat’in suçlarının tam olarak ortaya çıkması, İstihbarat Dairesi’nin hukuka aykırı dinleme ve izlemelerin bütün boyutlarıyla aydınlatılmasıyla ve diğer kumpaslara ait bilgilerin savcılara ve soruşturmacılara verilmesi ile olur. Peki, şu an olan ne? İstihbarat Dairesi bu yasa dışı dinlemelere dair hiçbir tespit yapmadı. Şaşırmayın, evet yapmadı. Yetmedi, binlerce insanı hukuksuzca birebir dinleyen polislerin isimlerinin hiçbirini vermedi. Müfettişler ve savcılar istemesine rağmen... Neden mi bu isimleri saklıyor? Çünkü, eğer dinlemeyi yapan polis memurlarının ismini verirse şu açığa çıkacak: Dinlemelerin Emniyet’in ilgili yerinde değil de, Cemaat tarafından oluşturulan farklı ve illegal bir birimde yapıldığı ifşa olacak. Bakın, şu anda bu olayların ortaya çıkmaması özel çalışma yaptıklarının emareleri var; savcılara ve soruşturma birimlerine eksik-yanlış bilgiler veriyorlar. İlerde savcılara ne kadar yanlış ve eksik bilgi verdikleri, soruşturmaların nasıl yanlış yönlendirildiği ortaya çıkacak… Hep beraber bir kısmını göreceğiz.
“Hem cemaati hem Erdoğan’ı idare ediyorlar”
-Yani siz, bugünkü Emniyet İstihbarat Dairesi eliyle Cemaat’in suçlarının üstünün kapatıldığını mı söylemek istiyorsunuz? Bunu yapan Mili Damarcılar mı? Eğer öyleyse, onlar da aslında Cemaat’e mi çalışıyor?
Hem evet, hem hayır. Kendilerine ‘Milli Damar’ diyen bu ekip hem Cemaat’i hem de Erdoğan’ı idare ediyor. İki tarafa da çalışıyor. Cemaat’i de direkt hedef almak istemiyorlar, Erdoğan’a ise özetle ‘Cemaat’i en iyi biz tanıyoruz ve onlarla mücadele ediyoruz’ diyorlar. Ama aslına bakılırsa, bugün Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı eliyle yürütülen ciddi bir Cemaat operasyonu yok. Deyim yerindeyse, yapılan operasyonlar ‘kazma kürekle’, zorlukla yürütülüyor. O nedenle sürekli sorunlar çıkıyor.
“Benim göreve gelmemi istemiyorlar”
-Suç duyurunuzda, Milli Damar’ın size de operasyon yapmak istediğini söylüyorsunuz. Cemaat’in eski imamlarından olan ve bugün Erdoğan’a yakın diye bilinen Kemalettin Özdemir grubuna yakın olduğunuz söyleniyor. Nedir bunun aslı?
Uzun süredir benim KÖZ diye adlandırdıkları, Kemalettin Özdemir grubuyla ilişkili olduğum yalanını yayıyorlar. Doğru değil. Sadece bu da değil. Benim insanları tutuklattığımı, bir yerlere atadığımı ve bir yandan da aslında Cemaat’e yakın olduğumu iddia ediyorlar. Bunu da hem yurtiçi hem de yurtdışından onlarca sahte ihbar mektubuyla soruşturmaya çeviriyorlar. Yani klasik Cemaat taktiği. Bu yalanları o kadar yayıldı ki, bana ve Cemaat karşıtlığı bilinen bazı eski emniyet müdürlerine operasyon yapılacağı bilgisi de geldi. Artık, ‘sükut ikrardır’ diye düşünülsün istemedim ve suç duyurusunda bulundum.
-Peki, sizi neden hedef olarak görüyorlar?
Bilmiyorum, ama benim yeniden devlet içinde bir göreve gelmemi istemiyorlar; bundan eminim. Bugün yapmadıkları şeylerin ortaya çıkmasından çekiniyorlar. Halbuki, benim böyle bir talebim ve girişimim de olmadı, göreve gelmek istemiyorum. Ayrıca hukuken göreve gelmem mümkün de değil, memuriyetten ihraç kararlarım, örgütten aldığım cezalarım var. Bunlar temyizen bozulsa da daha hukuken ortadan kalkmadı, Emniyet’te yaş haddim de doldu. Bunu her ortamda söylüyorum.
"Dosya kapatılacak"
Avcı Milli Damar örgütüyle ilgili ifadesinin ve soruşturmanın detaylarının Yeni Şafak gazetesinde yayımlanması ise şu sözlerle yorumladı:
“Bu, Milli Damar soruşturmasının kapatılacağı anlamına geliyor. Artık hem şüpheliler hem de tanıkların ismi deşifre oldu. Şüpheliler önlemini aldı, tanıklar da artık konuşmaz. Dosya kapatılacak ve benim ‘suç uydurduğumu’ söyleyecekler. Bir de, ben hiç yargı mensubu birinin ismini vermedim, ama birileri bana atfederek isimler yayıyor.
Daha hiç tanık dinlenmemiş, hiçbir araştırma yapılmamış, böylesi bir ortamda neyi doğru neyi yanlış söylediğim bilinemez; ama biri ‘uydurdu’ diyorsa, niyet bellidir. Söyleyenin konumuna göre de, neticeyi tahmin etmek mümkün.”