Gündem

Hakkârililer: Suriye'ye, Irak'a gideriz; il olmaktan çıkarılmasının sebebi Erdoğan'a domates atılması

"Hakkâri'nin en büyük geçim kaynağı il olması"

14 Ağustos 2016 11:13

Hakkari ve Şırnak il olmaktan çıkarılıyor. Hakkari'de yaşayanlar duruma tepkili. Hakkarili 74 yaşındaki İbrahim Özdemir"Biz göçmen değiliz, bu toprağın yerlisiyiz. Bize sorulmadan nasıl karar verilir" şeklinde tepki koyarken 1994'te Çukurca'ya bağlı köyünü boşaltıp ailesiyle Hakkari merkeze yerleşen Şaban Güzel, "Buradaki memurlar giderse Hakkari biter, biz bir daha mı göç edeceğiz" diye soruyor. Bir başka Hakkarili ise "İl olmaktan çıkarsa gideriz. Irak’a, Suriye’ye, ekmeğimiz neredeyse oraya gideriz" dedi. Cumhuriyet'ten Pınar Öğünç, Hakkari'nin il olmaktan çıkarılmasının sebebine dair kentteki genel kanının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kişisel öfkesi olduğunu aktardı. Bir ziyaretinde Erdoğan’a domates fırlatılmış. Mazlum-Der yöneticisi, Ticaret Odası eski başkanlarından Cemal Erip 'cumhurbaşkanının bunu unutamadığını' söyledi.

Cumhuriyet gazetesinden Pınar Öğünç'ün Hakkari'den aktardığı izlenimler şöyle:

“90 yıldır vilayet olan bir yere bu yapılan darbedir, kabul etmiyoruz” diyor 71 yaşındaki Muhammed Cida, “Bak Erdoğan böyle puan kaybeder. Bunu yaz, eğer Hakkâri ilçe olursa tepki olsun diye hepimiz gideriz. Irak’a, Suriye’ye, ekmeğimiz neredeyse oraya gideriz.”

 

"Kaymakam yaşadı"

 

Yüksekova’nın il olması beş altı yıldır türlü şekillerde dile getiriliyordu lakin Hakkâri’nin aynı anda ilçe yapılması kararı, kent sakinlerinde şok tesiri yaratmış. Kimle konuşsak şaşkınlığa eklenen öfke ama en çok da kırgınlık var. Hakkâri bunu onur kırıcı bir karar gibi çekmiş içine, mertebe düşürülmekten düpedüz incinmişler. Büyük bir ekonomik çöküşe kesin gözüyle bakıyorlar, çünkü burada en sık zikredilen cümle şu: Hakkâri’nin en büyük geçim kaynağı il olması. İsminin Çölemerik’e değiştirilmesi ise ayrıca aşağılayıcı geliyor çünkü bölgenin kadim ismi Hakkâri’yken, Çölemerik, Kürtçe ismini karşılamayan, üstelik daha küçük bir bölgenin adı olarak kabul ediliyor. Avukat Erol Çallı “Buranın adı Çölemerik’tir demek, Kürt ‘kart-kurt’tan geliyor kadar uydurma bir teoridir” diyor.

Lafını bir gazeteye eriştirmenin heyecanıyla etrafımızdaki çemberin büyüdüğü kahvenin tam çaprazında bir inşaat var. İhtişamına rağmen Hakkârililer için bir eziyet gibi büyüyen taş binanın kapısında “Hakkâri Valiliği Hükümet Konağı” yazıyor. Osmanlı-Selçuklu mimarisinden motifler karılan 17 bin metrekarelik alanda yedi katlı binanın inşaatı dört yıl önce başlamış, bitmek üzere. Bitecek de ne olacak? Çalışan işçilere yanaşıp “Kaç odası var bu binanın? Burası Hakkâri’nin AKsaray’ı mı” diye soruyorum, gülüşüyorlar. “Abla gelecek kaymakam yaşadı, Türkiye’de böyle kaymakamlık binası mı var” diyorlar.

 

Salça fabrikası

 

Peki neden? Yüksekova’nın il olması için Hakkâri’nin il olmaktan feragat etmesi gerekmiyor. Mesele büyüme potansiyelinin olmayışı mı, Hakkâri’den ne kadar büyümesi bekleniyor? Neden? Abdurrahman Er, yeni valilik binasının müteahhidi. Er, siyaseten yakın durduğu aşikâr olan Erdoğan’la bu yıl iftarda görüştüğünü anlatıyor. “Sayın Cumhurbaşkanı, Hakkâri gibi bir sürü il var. 7 bin yıllık kadim kente yapmayın’ diye rica ettik, ‘Yok ya, ne tarihi kenti’ diye sinirlendi. ‘Ramazanın hürmetine bir daha düşünün, dedim. ‘Bana ikide bir aynı şeyi söylemeyin’ dedi. Kararını vermiş, önceki gelişlerinde çok sinirlenmiş.”

Uzaktan pek anlaşılmıyor ama Hakkâri’de yaygın kanı, bu kararda Erdoğan’ın kente dair kişisel öfkesinin etkili olduğu. Bunu türlü şekillerde kendisi de ifade ettiği için paranoya da sayılmaz. Erdoğan’ın şimdiye dek şehre yaptığı dört ziyaretten birinde çöpler tepki olarak toplanmamış. Bir defasında AKP mitingine pek itibar edilmezken, bir hafta sonraki Kılıçdaroğlu mitinginde meydan doluymuş. En mühimi de domates. Nasıl diyeceksiniz? Bir ziyaretinde Erdoğan’a domates fırlatılmış. Mazlum-Der yöneticisi, Ticaret Odası eski başkanlarından Cemal Erip, Cumhurbaşkanının bunu unutamadığını söylüyor: “İki domatesin acısını bütün Hakkâri çekiyor. Unutamadığını kendi söyleminden de biliyoruz. Yakın zamanda külliyede yaptığı bir toplantıda, bir gence nereli olduğunu soruyor. Hakkârili olduğunu duyunca, ‘Size salça fabrikası kuracağız’ diyor birden. Domates atılmasını biz de tasvip etmiyoruz ama bir lider böyle şeylerle muhatap olabiliyor. Kimlere yumurtalar, ayakkabılar atıldı...” O yıllarda AKP’nin bir ilçe teşkilatında yönetici olan, baştaki ruhunu kaybettiği gerekçesiyle 2011’de partiden ayrılan Eyüp Zibek, Erdoğan’ın öfkesine yakından tanık, “O zamandan belliydi takacağı” diyor.

Erdoğan, bu yıl mayısta Kocaeli Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada da şehri anmıştı. Hakkâri’ye de üniversite götürdüklerini ama “oradakilerin kadir kıymet bilmediğini” söylemişti.

 

Erdoğan’ın hatıra ormanı

 

Avukat Erol Çallı “Bu kişisel kinin, merkezi yetkiyi kullanarak bir kentin kaderini nasıl değiştirebileceğini gösteriyor. Biz tek şahıs iradesiyle hareket edilmesin, Hakkâri’ye danışılsın, referandum yapılsın isterdik. Bu, teslim alınamayan iradeye tasfiye girişimidir. Yüksekova’yı, Sur’u yerle bir eden Hududi gibi darbeci generallerin planıdır” diyor. Mazlum- Der Hakkâri Şube Başkanı Cengiz Şen de bunun asimilasyon politikasının devamı olduğunu savunuyor, “Çocuklarımızın ismini Hakkâri koyacağız, inadına kültürümüzü unutturmayacağız” diye ekliyor.

Hakkâri Valisi Cüneyit Orhan Toprak’la da görüşmek istiyoruz, “Hakkâri’nin son valisi” olarak tarihe geçecek gibiyse de, müşkül bir durumda kalmış olmalı. Konunun siyasi olduğu gerekçesiyle görüş bildirmeyi uygun bulmuyor. Kent büyümeye mi elverişli değil, il statüsünün alınmasının ardında fiziki, coğrafi, toplumsal gerekçeler var mı diye sokaklarında yanıt aradığımız Hakkâri’nin derdinin “siyasi” olduğu onaylanmış oluyor böylelikle.

Kente tepeden bakan Hakkâri Üniversitesi Rektörlüğü’nün hemen yanında Recep Tayyip Erdoğan Hatıra Ormanı tabelası duruyor, ne ironidir ki ilk fidanı diken rektör Ebubekir Ceylan bizim orada olduğumuz gün az aşağıdaki adliyede, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandığı kararını duyuyordu mahkeme başkanından. Erdoğan bazı hatıraları toptan silmiş, belli ki bazılarını da unutmamaya ant içmişti.

 

Bir kentin idamı

 

4 Ağustos’ta Hakkâri’nin en işlek caddesi çoğunluğu esnaf 3 bin kadar şehir sakiniyle doluydu; bütün kepenkler kapalıydı. Hakkâri Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Taş, son umut olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmek için gittiği Ankara’da açtı telefonumuzu. Binlerce yıllık geçmişi olan bir kentin böyle mahvedilişinin dünyada örneği olmadığını söylüyor. Buluşma iyi geçmemiş, sesi kırgın, umutsuz.

“Topoğrafik yapısının dar olduğu söyleniyor, Hakkâri İsviçre’nin birçok kentinden büyüktür. Gelişememe gibi bir sorunu yok. 70 bin nüfusumuzun yüzde 65’i genç. İlçe olmasıyla 7 bin kamu personelinin aileleriyle gidişi 30 bin insan eder. Bu durumda işsiz sayısı 30 bine çıkar, kimse kiracı bulamaz, gayrimenkul fiyatları düşer, toplu iflaslar başlar. Bir kentin idamıdır bu karar” diyor.

 

"İlçe yaptığınız anda köye dönüşür burası"

 

Hakkâri Belediye Eşbaşkanları Dilek Hatipoğlu ve Nurullah Çiftçi, özyönetim ilanları gerekçe gösterilerek 15’er yıl hapis cezası aldığından şu an başkan vekilliğini meclis üyesi Fatma Yıldız yürütüyor. Aynı süreçte tutuklanan belediye meclis üyeleri de var, şu an aranmakta olanlar da. Hakkâri İl Belediyesi’nin ilçe belediyesine dönüşmekten daha ciddi sorunları mevcut yani. Önünde Dilek Hatipoğlu yazan ama yerinde Yıldız’ın oturduğu koltuğa kayyımın oturtulması ihtimali örneğin...

“Hakkâri ilken bile doğru düzgün yatırım yapılmıyordu, eksiği çoktu. 50 yıl altyapısız yaşamış” diyor Yıldız, “iş imkânları o kadar sınırlı ki, ilçe yaptığınız anda köye dönüşür burası”. Bu statü değişikliğiyle ilgili kendilerine bir bilgilendirme yapılmamış, çok öyle bir beklentileri de yok gibi görünüyor açıkçası.

 

"Ceza algısı var"

 

Kritik soru “Neden?”i ona da yöneltiyoruz; sessizlik oluyor. “Zor soru. Ama Hakkâri halkı bunu kendisine verilmiş bir ceza gibi algılıyor. En yüksek oy alınan illere verilmiş ceza gibi. 15 Temmuz’dan sonra biraz daha olumlu gözle bakıyorduk, halk darbeye karşı tavrını çok net gösterdi burada. Anlayamadığımız bir tepki var Hakkâri’ye. Örneğin birçok yerde özyönetim ilanı oldu, cezada bile eşitlik yok, 15 yılla en yükseği bizim eşbaşkanlarımızdır. Kaldı ki burada hendek falan açılmadı.”

Erdoğan’a yönelik protestoların bu karardaki muhtemel etkisini soruyoruz, “Halk böyle düşünüyor” diyor. Örneğin Erdoğan’ın mitingine katılmama ama ertesi hafta Kılıçdaroğlu’nunkine gitmeye dair bir parti kararı var mıydı 2011’de? “Halkın tercihiydi, parti karar vermedi” diye açıklıyor.

DBP ve HDP kongrelerine katılımı da suç gösterilerek kendisi de yargılanan, denetimli serbestlik şartıyla serbest kalan Yıldız, büyük baskı gördüklerinden, nereye gitse Ranger’ların onu takip ettiğinden söz ediyor. Görüşme sonrası belediye binasından çıkarken karşı kaldırımda birilerinin bizim de gizlice fotoğraflarımızı çektiğini görüyoruz sonra.

İlgili Haberler