Dershanelerin kapatılması tartışması ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından başlayan tartışmalarda pek çok kelime farklı anlamlarda kullanılmaya başladı.
Tempo Dergisi özel bir sayı hazırlayıp siyasi gündemin çokça telaffuz edilen kavramlara açıklık getirmeye çalıştı.
Ananas
''Derin'' anlamlarıyla gündeme düşen masum, tropik meyve. Siyaset arenasına, Fethullah Gülen ile yapıldığı iddia edilen şu telefon kaydıyla girdi: "Bu dostlarımıza Uganda'dan ananas falan gelmiş…"
'‘Dostlar’'dan kastedilen Türkiye’nin önde gelen bazı işadamlarıydı. Ancak Uganda’dan gelen ‘ananas’ın şifresi çözülemedi. Kimi elmas, kimi altın olduğunu iddia etti. Sosyal medyada ‘ananas cumhuriyeti’, ‘ananas lobisi’ geyikleri aldı yürüdü. Topa, son olarak Başbakan Erdoğan girdi: "Ananas devleti kurdurmayız."
Ayakkabı kutusu
Yolsuzluk operasyonu sonrası anlam yitimine uğrayan nesne. Yeni anlamı ‘para zulası’. Sebebi; Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evindeki kütüphanede bulunan ve içinden 4.5 milyon dolar çıkan ayakkabı kutuları. Şu sıralar gözde ve ironik bir protesto materyali.
Çıt çıt çıt
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a göre, tweet atarken çıkan ses. Bazı bakan ve danışmanların aktif Twitter performanslarını, “Bu işten vazgeçsinler, öncelikle bakanlar... Danışman sıfatı taşıyan insanlar, 'çıt çıt çıt, şu kadar tweet attım, şu kadar retweet aldı.' Elinin körü oldu. Bunlar iş değil” diye eleştiren Arınç, meramını tam anlatamamış olacak ki, kendi partisinden milletvekili Fatih Şahin, şu ilginç tweet'i attı: “Çıt çıt çıt çıt çıt çıt da çıt çıt çıtı çıtı çıt çıt''
Dış mihrak
Başbakan’ın, Gezi eylemleri sırasında andığı ‘faiz lobisi’nin büyük büyük dedesi. Geçmişi siyasi tarihimiz kadar uzun, ama günümüz politikacıları ve yazarları tarafından da severek kullanılıyor. Kapsama alanı geniş; kimi zaman ABD’yi, kimi zaman İsrail’i, kimi zaman bir finans kuruluşunu simgeliyor. Ama genel olarak, yabancı devlet ve kuruluşların Türkiye üzerindeki karanlık işlerini anlatmak için kullanılıyor.
Dostmodern darbe
Eski dostlar (bu örnekte AKP hükümeti ve Gülen cemaati) arasındaki husumetin büyüklüğünü anlatan yeni nesil siyasi terim. İlk olarak kimin kullandığı meçhul olsa da, yolsuzluk skandalı patlak verince, hükümete yakınlığıyla bilinen Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca’nın ‘Dostmodern Darbe’ başlıklı bir yazı kaleme aldığı biliniyor. Birkaç gün sonra da, Başbakan Erdoğan tarafından telaffuz edildi (bkz. “28 Şubat postmodernse, bu dostmodern darbedir”).
Faydalı aptal / Kullanışlı aptal
Pek de matah olmayan siyasi güçleri savunan ve o güçler tarafından kullanıma müsait kişileri niteleyen aşağılayıcı politik terim. Kesin bilinmese de, ilk olarak Lenin tarafından, Sovyetler'e sempati besleyen Batılılar için kullanıldığı sanılıyor. ‘Faydalı Aptallar’ isimli bir BBC belgeseli, söz konusu Batılılar arasında Doris Lessing, George Bernard Shaw gibi ünlü isimleri de sayıyor. Tanım, günümüz Türkiye’sinde ise, AKP’ye destek veren liberaller (nam-ı diğer ‘yetmez ama evet’çiler) için kullanılıyor.
Goygoycu
Kimse tam anlamını bilmediği için geyik muhabbeti, yancılık, dalkavukluk gibi pek çok anlamda kullanılıyor. Oysa doğru anlamı bir Türk Dil Kurumu araması kadar yakın: “Boşu boşuna, bilgisiz olarak gereksiz yere çok konuşan kişi, şakşakçı.” Sözlükteki varlığını, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın olay yaratan ‘Yezid’ içerikli açıklamasına borçlu. (bkz. “O zaman siyasetinin merkezinde oturan goygoycular Yezid’i dolduruşa getirdi.”)
Haşhaşin
Başbakan’ın cemaate yönelik ‘paralel devlet’, ‘çete’ benzetmelerinin bir başka halkası. (bkz. “Virüs vücuda girmiş, sinsi bir şekilde yayılmış. (…) Tarihte de bunu gördük. ‘Haşhaşiler’ denilen örgütün devlet bünyesini nasıl ele almaya çalıştığını gördük.”) Haşhaşinler, ‘Semerkant’ ve ‘Fedailerin Kalesi Alamut’ kitapları sayesinde popüler kültürde kendine yer edinmiş, tarihi 11’inci yüzyıla dayanan bir dini-siyasi tarikat. Kurucusu Hasan Sabbah. Tarikat, dönemin önemli isimlerine düzenlediği suikastlar ve cennet vaadiyle afyonla uyutulan müritleriyle biliniyor.
'İnsan gerçekten hayret ediyor'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün efsane tweet’i. Bu tweet, Gül’ün 2011 yılının nisan ayındaki Endonezya ziyareti dönüşünde attığı tweet’lerin bir halkası. Gül, Türklerin 1538 yılında Portekiz istilasına karşı Endonezya halkına yardımını anlatıyor ve uçakla 12 saat süren adalara atalarımızın hangi zorluklarla gittiğine "İnsanın gerçekten hayret ettiği"ni belirtiyordu. Artık kimse söz konusu tweet’in hangi bağlamda atıldığını hatırlamasa da, gündemin iyice absürtleştiği günlerde bu cümlenin alıntılanması ya da retweet edilmesi moda. Tweet o kadar popüler ki, bugüne kadar yaklaşık 40 bin kez retweet edildi!
Kefen
Ölülerin bedenlerinin sarıldığı beyaz bez(di). Ta ki bir grup kanlı canlı insan, Trabzon’da kefenler içinde slogan atar halde görülene dek. Trabzon Havalimanı’nda, Başbakan Erdoğan’ı karşılamaya gelen Çarşıbaşı Ak Gençlik üyelerinin başlattığı akım, memleket sınırlarını aşıp Belçika’ya kadar ulaştı. Kefeni, günümüz siyasi jargonuna sokan kişi Erdoğan, ilham kaynağı ise “Biz yola kefenimizi giyip çıktık” diyen merhum Başbakan Adnan Menderes. Yeri gelmişken, Trabzon’dan önce, bir grup DYP’linin Menderes’i mezarı başında kefen giyip andığını hatırlatalım.
Paralel devlet
‘Devlet içinde devlet’ anlamında kullanılıyor. Kullanımı daha eskiye dayansa da, popülaritesini yolsuzluk operasyonu sonrası Başbakan’a borçlu. Hemen her konuşmasında ‘paralel devlet’in adını anan Erdoğan'ın kastettiği cemaat. Ama kavramın alıcısı çok. Şu ana kadar, çeşitli cenahların ‘paralel devlet’ olmakla suçladıkları arasında; KCK, İsrail, Ermeni ve Rum lobileri de bulunuyor.
Sağlam irade
Hükümet-cemaat kavgası sürerken, Erdoğan’a destek amacıyla yapılan Sivil Dayanışma Platformu kampanyası. Başbakan’ın kendinden emin bir tavırla uzaklara baktığı dev posterler ve tam sayfa gazete ilanları, ‘sağlam’dan sonraki kelime değiştirilmek suretiyle alaycı dokunuşlara da hedef oldu.
Tape
'Bant kaydı’ anlamına geliyor. Ama nedendir bilinmez, 'tape' kullanımı çok tuttu. Dilimize Fransızca’dan geçse, bu şekilde yazılıp okunmasının bir anlamı olabilirdi. Ama Türk Dil Kurumu’na göre, kelimeyi İngilizce’den ‘teyp’ olarak aldık. Özetle; 'tape'nin daha esrarengiz bir havası olsa da, "bant kaydı",
Yiyici
Show TV’de yayınlanan ‘Kelime Oyunu’ ile gündeme gelene dek kendi halinde, sevimsiz bir kelimeydi. Yolsuzluk operasyonunun hararetli günlerinde, Ali İhsan Varol tarafından “Halk ağzında rüşvet alan kişi”nin karşılığı olarak sorulunca, bir TV programını da ‘yeme’ye muktedir olduğunu gösterdi. (‘Kelime Oyunu’, ertesi gün, bir açıklama yapılmaksızın yayından kaldırıldı.) ‘Yiyici’, o gün bugündür her zamankinden meşhur.
Uçan tekme
Yolu TBMM'den geçen bir dövüş sanatı klişesi. Meclis Komisyonu’ndaki HSYK teklifi görüşmeleri sırasında AKP ve CHP milletvekilleri arasında çıkan, tabletlerin havada uçuştuğu büyük kavgada, AKP'li Zeyid Aslan tarafından icra edildi. Yazık ki, bu bir Bruce Lee filmi değildi; Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu kafasına aldığı darbe nedeniyle beş gün iş göremezlik raporu aldı.
Zamanlama manidar
Türk siyasi hayatının en eski tekerlemelerinden. Kullanım alanı geniş ama en çok komplo teorisyenleri ve köşeye sıkışmış siyasiler tarafından tercih ediliyor. Son günlerdeki çıkışını ise, eski Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a borçlu. Bacanağının adının karıştığı İzmir Liman İşletmesi’ndeki yolsuzluk operasyonunun zamanlamasını manidar bulan Yıldırım, pimi çekmiş oldu; "zamanlama manidar" patladı.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) nedir?
Türk yargı sisteminin en başındaki idari kurul. Hayatımıza 1982 Anayasası ile girdi, ama adını birkaç yıldır duyar olduk. HSYK üzerindeki ilk büyük fırtına, 12 Eylül 2010 referandumu sürecinde, sonuncusu ise 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında koptu.
Görevleri neler?
Bir mahkeme değil. Ancak hâkim ve savcıların atanması ile görevden uzaklaştırılması dâhil geniş idari yetkileri var. En kritik görevlerinden biri Yargıtay ve Danıştay’a üye seçmek. Yani yüksek yargının iki önemli mahkemesini şekillendirmek.
Temel tartışma konusu ne?
Siyasi güce alet edilmesi. HSYK'ya Adalet Bakanı'nın başkanlık etmesi, Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın kurulun doğal üyesi olması, öteden beri tartışma konusu. AKP'nin gündeme getirdiği son yasa teklifi de, Adalet Bakanı'nı kurulla ilgili geniş yetkilerle donattığı için 'kuvvetler ayrılığı' tartışmasını başlattı.
Referandumda ne olmuştu?
HSYK'nın yapısı, AKP'nin önerdiği şekilde değiştirildi. Üye sayısı 7’den 22’ye çıkarıldı. Kurula üye seçen merciler çeşitlendirildi, Adalet Bakanlığı bünyesindeki Teftiş Kurulu ve sekretarya kurul bünyesine alındı. ‘Evet’ cephesi, bu değişiklikleri kurulu çoğulcu bir yapıya kavuşturacağı ve öncekinden daha demokratik bir yapı getirdiği gerekçesiyle destekledi. ‘Hayır’cılar ise, değişikliği ‘biçimsel' bulup reddetti. Ancak, Ekim 2010’daki HSYK seçimlerinde "Bakanlık listesi" denilen listenin tamamının kazanması, “HSYK’da güç el değiştirdi” yorumlarını güçlendirdi.
Son durum ne?
17 Aralık'taki yolsuzluk operasyonu sonrası Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirildi. Emniyet ve jandarmaya 'adli olaylarda amire bilgi verme' zorunluluğu getirildi. HSYK, duruma 'şerh'li açıklamayla tepki gösterince, hükümetin cevabı sert oldu ve kurulda köklü değişiklikler öngören bir kanun teklifi gündeme girdi. Ancak teklif bu kez, "Yetmez ama evet"çilerden de, AB'den de yoğun eleştiri aldı. Son kertede, rafa kaldırıldı.