Politika

Gülen Cemaati'nden MGK yorumu: Demek ki muktedir olmak beklenmiş

Osman Şimşek: Hakaret ve çirkin sözler öz kardeşimizden bile sadır olsa onlara katılmıyor ve nezaketsizliği kınıyoruz

29 Kasım 2013 23:23

Gülen Cemaati'ne yakınlığı ile bilinen herkul.org sitesi editörü Osman Şimşek, Twitter'dan yaptığı açıklamalarda MGK'nın 2004'te yaptığı toplantıda imzalanan cemaate yönelik karar hakkında, “Demek ki muktedir olmak beklenmiş" ifadelerini kullandı.

Şimşek açıklamalarında ayrıca "Hakaret ve çirkin sözler öz kardeşimizden bile sadır olsa onlara katılmıyor ve nezaketsizliği kınıyoruz. Biz iftira ve tezvire kilitlenmiş olanlara dahi bir kerecik olsun 'Allah onları kahretsin' demedik. Bize zulmedenleri, hakkımızda akla-hayale gelmedik komplolar kuranları bile mülâyemetle savmaya çalıştık" sözlerine yer verdi.

Osman Şimşek'in twitter paylaşımları şöyle:


Birazdan Bamteli çekimi yapacağız; Hocamızın açıklamaları olursa yayınlarız. Şimdi şahsî düşüncemi yazacağım:

Çeşitli kesimlerden “sükûnet” çağrısı alıyoruz; bu dileği seslendirenlerin çoğunun samimiyetine de inanıyoruz.  Müminlerin uhuvveti için çırpınan ve manzarayı hüzünle seyreden dostların sulh dileklerine candan katılıyoruz. Fakat bize “sükut” diye bağıranların diğer muhataplara da hiç olmazsa kısık sesle “insaf” demeleri gerekmez mi?

2004’te MGK’da alınmış “Hizmet’i bitirme kararı” ile iyice şiddetlenen yürek yangını kendiliğinden söner mi?

Mü’min hüsn-ü zanna memurdur ve hususiyle inananlar hakkında her zaman güzel düşünmeye mecburdur. Bundan dolayı biz 2004-MGK-Hizmet’i bitirme kararını imzalayanlar hakkında bile hüzn-ü zan etmeye çalışıyoruz. "Mutlaka hayır murad etmiş ve o günün şartlarında mecburen böyle bir müdârâta girmişlerdir!” demek istiyoruz.

Ne var ki birkaç bakan eskiten "kapatma planı"nın hala uygulanmak istenmesi ve halkın sesine kulak verilmemesi “Demek ki muktedir olmak beklenmiş!” düşüncesini hasıl ediyor zihinlerde!
 
Hüsn-ü zanda bulunmak bir esas olduğu gibi, başkalarını sû-i zanna sevketmemek de çok önemli bir düsturdur. İşin bir garaza bağlanmadığı ve oldu-bittiye getirilmek istenmediğine inandığımız zaman gönüllü sükut ederiz.

Hakaret ve çirkin sözler öz kardeşimizden bile sadır olsa onlara katılmıyor ve nezaketsizliği kınıyoruz. Biz iftira ve tezvire kilitlenmiş olanlara dahi bir kerecik olsun “Allah onları kahretsin.” demedik. Bize zulmedenleri, hakkımızda akla-hayale gelmedik komplolar kuranları bile mülâyemetle savmaya çalıştık.

Tahriklere kapılmadan ve üslubumuzu bozmadan hakikatleri nazikçe seslendirmeyi ve insaf beklemeyi sürdüreceğiz. Ayrıca, bize geceleri hep seher kuşları gibi inleyip durmak ve âh u enînlerle gök kapılarını zorlamak düşüyor. Belki de başka vesilelerle çözülemeyen problemler bir gün gözyaşlarıyla ve Hakk’a yakarışlarla çözülecektir.