04 Aralık 2016 19:23
Cuma günü vizyona giren 'Görümce' filmine hem senarist hem de başrol oyuncusu olarak imza atan Gupse Özay ve kardeşi rolündeki Buğra Gülsoy, film hakkında bilinmeyenleri anlattı. Gelin-görümce arasındaki çekişmeli ilişkiyi mizahi bir dille ele alan BKM yapımı komedi filmini hayata geçiren Özay, "Görümce benim... Abimi ilk evlendiğinde çok kıskanmıştım. Ağlama krizlerine girdiğim bir dönemdi. Tanıdığım bir hikayeyi daha iyi yazıyorum ben. Dolayısıyla oradaki malzemeleri alıp biraz abarttım. Görümce karakterini daha cadı yaptım" dedi.
Gupse Özay ve Buğra Gülsoy'un Hürriyet'ten Cengiz Semercioğlu'na verdiği söyleşi şöyle:
“Görümce”, beraber ilk projeniz mi bu?
Gupse Özay: Evet...
Buğra Gülsoy: Ben Gupse’yle zaten oynamak istiyordum. Onun kalemini çok seviyorum çünkü. Hatta torpil yaptırdım filminde oynamak için. Necati Abi’yi
(Akpınar) aradım. (Gülüyorlar)
Gupse Özay: Şaka değil. Buğra’nın filmde olmayı kabul ettiği gün benim doğum günümdü ve Necati Bey bana doğum günü hediyesi olarak bu haberi verdi.
Gişe stresi var mı peki?
Gupse Özay: Bende stres değil de heyecan var. Yani çok istiyorum filmin izlenmesini. Ne kadar çok izlenirse o kadar film yapma şansım olacak...
Buğra Gülsoy: Çok seyirciye ulaştığında oyuncu olarak da çok mutlu oluyorsun. Dolayısıyla çok heyecanlıyız.
"Bu filme kadar tanışıklığımız yoktu"
Buğra, önceden beğenir miydin Gupse’nin kalemini, oyunculuğunu?
Buğra Gülsoy: Zaten bir tane televizyon işi vardı; “Yalan Rüzgarı”...
'Avrupa Yakası'ydı o.
Gupse Özay: Ha gayret, bulacaksınız. Biri “Yalan Rüzgarı” diyor, diğeri “Avrupa Yakası”! “Yalan Dünya” be, “Yalan Dünya”! (Kahkahalar)
Buğra Gülsoy: Şaka bir yana, bu gerçekten çok gurur verici. Gupse, bir kadın olarak şu anda sinemada kendi işlerini yazıp oynuyor. Dizi sektöründe baş etmen gereken çok şey var. Haftanın 6 günü çalışıyorsun, gecen gündüzün olmuyor, karakterin ve hikayenin sonunu göremiyorsun, bir şekilde o reyting rüzgarının içinde savruluyorsun... Gupse’ye gıpta ediyorum bu konuda. Dizi sektöründen elini ayağını çekti, kendi hikayelerini yazıp sinema sektöründe ayakta durmaya çalışıyor ve bunu da çok iyi yapıyor. O yüzden ben onunla oynamak istiyordum. Aslında bu film bana hediye gibi oldu.
Gupse Özay: Yaaa... Teşekkürler...
Sen Buğra’yı nasıl buluyordun Gupse?
Gupse Özay: Ben zaten oyunculuğunu beğeniyor olmak değil, ölesiye hayran olmak gibi bir durumdaydım. Hem dramda, hem aşkta hem de komedide harikalar yaratmış biri. Çok başarılı. Bir de üstüne yakışıklı. Biz “O Ses Türkiye”nin yılbaşı programında şarkı söylerken arka arkaya denk gelmiştik. Orada da merhabalaşınca, “Ne kadar tatlı, ne kadar mütevazı bir adam” demiştim.
Öncesinde tanışıklığınız yok muydu?
Gupse Özay: Yoktu.
Buğra Gülsoy: Birbirimizi gördüğümüz zaman “merhaba merhaba” diyorduk, o kadar.
"Çekimler bitince ağlayarak ayrıldık"
Senarist karakter yazarken kafasında biri şekillenir ya... Sen “Görümce”deki Ahmet karakterini yazarken Buğra’yı mı düşündün?
Gupse Özay: Ben Leonardo DiCaprio’yu düşünerek yazdım ama ulaşamayınca Buğra oldu işte. (Kahkahalar)
Buğra Gülsoy: Yok yok Adam Sandler istiyormuş.
Gupse Özay: Tabii ya Adam Sandler... Olmayınca benzerini bulduk... (Gülüyor) Lafı gelmişken söyleyeyim; annem “3 Adam”da izlemiş seni. “Yaa ben bu çocuğu nasıl seviyorum, nasıl içime sokasım geliyor” diyor. Cengiz bu arada Buğra’nın aşina olmadığınız bir tarafı da var; inanılmaz senaryo yazıyor. Herif böyle üç günde bir senaryo bitiriyor filan. Fabrika gibi yani.
Evet biliyorum, “Mahalle” filmini yazmıştı. Bir de “Benim Hayatım” var şimdi değil mi?
Buğra Gülsoy: “İşte Benim Mükemmel Hayatım”... Onunla ilgili sürpriz gelişmeler var, yakında öğreneceksiniz. Bu arada tiyatro da var. Ben şu aralar dizi sektöründen biraz uzak kalıp, tiyatro ve sinemaya ağırlık vereceğim.
Ne kadar sürdü “Görümce”nin çekimleri? 4-5 hafta mı?
Gupse Özay: 7 haftada bitti.
Sürdü mü o kadar?
Gupse Özay: Evet.
Buğra Gülsoy: Sindire sindire çektik.
Gupse Özay: Aynen aynen. Ama hiç öyle 7 hafta gibi gelmedi bize, ağlayarak ayrıldık birbirimizden.
Buğra Gülsoy: Bu arada filmin senaryosu bana ilk geldiğinde Gupse’nin yanı sıra yönetmen Kıvanç Baruönü’yle de çalışmayı çok istedim. Kıvanç’ın rejisini çok sevmiştim daha önceki filmlerini izlediğimde. Dolayısıyla iyi bir film çıkacağından emindim. Senaryomuz iyi ama sonuçta senaryoda iki boyutlu bir şey okuyoruz ve gülüyoruz. Sonrasında rejinin gerçekten iyi olması gerekiyor.
Reji oyuncuları yönlendirmeli ve senaryonun üstüne çıkmalı. Kıvanç da bunu başardı...
Gupse, Buğra’yla çalışmak nasıldı senin için?
Gupse Özay: Buğra, daha ilk görüşmeye cebinde fikirlerle geldi ve senaryoyu Everest’in en altından en üstüne çıkardı.
Buğra Gülsoy: Mütevazılık yapıyor. Ben senaryoyu okuduğumda beğenmiştim zaten. Beraber beyin fırtınası yaptık.
Gupse Özay: Zeki insanlarla çalışmak çok güzel.
Öncesinde tanışmadığınızı söylediniz. Ya kan uyuşmazlığı olsaydı?
Buğra Gülsoy: Karşındaki insanın enerjisini hissediyorsun. İyi bir enerji olacağını hissetmiştim...
7 hafta boyunca birbirinizi baydığınız zamanlar olmadı mı?
Buğra Gülsoy: Yok, daha sıkı fıkı olduk.
Gupse Özay: Aynen.
“Görümce”nin hikayesi nasıl ortaya çıktı Gupse?
Gupse Özay: Görümce benim... Abimi ilk evlendiğinde çok kıskanmıştım. Ağlama krizlerine girdiğim bir dönemdi. Tanıdığım bir hikayeyi daha iyi yazıyorum ben. Dolayısıyla oradaki malzemeleri alıp biraz abarttım. Görümce karakterini daha cadı yaptım. Güncel bir karakter yaratma konusunda da sosyal medyadan yararlandım. Şu an bir makyaj, bakım, estetik patlaması var ya sosyal medyada, o kadınlardan birini temsil etmek istedim bir de...
Söylendiği gibi Seda Sayan değil yani karakter?
Gupse Özay: Yok değil.
Filmde kimseyle paylaşmıyorsun kardeşini. Evlenmesini de asla istemiyorsun.
Gupse Özay: Aynen, deliriyorum kıskançlıktan.
Buğra Gülsoy: Yeliz’in yani ‘görümce’nin kardeşini paylaşmak istememesinin altında yatan şeyler var tabii.
Gupse Özay: Sadece duygusal bir kıskançlık değil bu. Neden öyle olduğunu anlatıyoruz filmde. O da sürpriz olsun...
Buğra, senin hayatında var mı böyle ‘görümce’ gibi biri?
Buğra Gülsoy: Yok...
Eş, dost, akrabaların arasında yok mu seni kıskanan?
Buğra Gülsoy: Çok yok yani. Ben de Ahmet karakteriyle deneyimledim bu “arada kalan adam” durumunu. Ahmet’in nişanlısı Deniz’in bir süre hiçbir şeyden haberi olmuyor. Çünkü Ahmet arayı bulmaya çalışıyor. Ablasının ona müdahale etmesini engellemek için uğraşıyor ama bu arada çok yoruluyor. Her zaman söylüyorum; arada kalan erkeklerin işi çok zor.
Gupse Özay: Aslında evet. Onu es geçiyoruz hep. Yaşanan sanki “gelin-görümce” savaşı gibi geliyor ama aslında en çok yıpranan arada kalan erkek oluyor. Bir tarafta sevdiğin kişi var, diğer tarafta kardeşin ve dengeyi kurmak zorundasın. Yazık... Şimdi mesela abimi düşündüğümde, empati yaptığımda o dönem ne kadar yorulmuş çocuk... Hiç unutmadığım bir şey var. Kahvaltı yapmak üzere sözleşmiştik abim ve Jennifer’la. Bunlar benden önce yemeğe başlamışlar diye ağlayarak terk etmiştim mekanı. (Kahkahalar) O durumda abimi bir düşünsene! Kıza durumu açıklayacak, beni sakinleştirecek filan. Kız Amerikalı bir de. Yazık yani...
Görümcenin İngilizce karşılığı var mı?
Gupse Özay: Görümceye de baldıza da ‘sister in law’ diyor onlar.
Buğra Gülsoy: Demek ki bu görümce bize özel bir şey.
Gupse Özay: Sadece o mu? Kayın, kaynata, kayınço, kayınbirader, baldız, elti...
Buğra Gülsoy: Eltinin de İngilizce karşılığı yok o zaman, yine ‘sister in law’ olarak geçiyor.
Gupse Özay: Hiç yok. Bizim kültürümüzde var hepsi.
Peki bu terimleri senaryoyu yazarken mi öğrendin, yoksa hepsini biliyor muydun?
Gupse Özay: Yok biliyordum. Ama hâlâ ‘kayın’la ilgili kafam karışık. (Gülüyorlar) Kaynım ne?
Buğra Gülsoy: Bilmiyorum. (Kahkahalar)
Gupse, “Deliha” da senaryosunu yazıp oynadığın bir filmdi. “Görümce”yle ikisini kıyasladığında hangisi ağır basar?
Gupse Özay: Aslında biraz farklı. “Deliha” full komediydi. Bu romantik komedi. Hakikaten dram tarafları da var bu seferki karakterin. Benim biraz daha büyüdüğüm ve kendimi geliştirdiğim bir film bu. Ama Deliha’yı da çok özlüyorum, n’apıyor o kız diye de merak ediyorum yani.
Buğra Gülsoy: Bu arada hakikaten bu iki karaktere baktığınız zaman Gupse’nin ne kadar yetenekli olduğunu anlıyorsunuz. Hem fiziksel olarak hem de oyunculuk anlamında bambaşka her ikisi de.
Fiziksel olarak farklı dedin de, çok zayıfladın film için değil mi Gupse?
Gupse Özay: Evet. Çünkü kafamdaki ‘güzellik kaygıları olan kadın’ rolü için tombiş olamazdım. O kadınlar biliyorsun gramla yerler yemeklerini filan. O yüzden Deliha’dan sonra normal kiloma gelmiştim.
Kaç kilo verdin?
Gupse Özay: Totalde 20 kilo alıp verdim.
Geri alacak mısın o kiloları?
Buğra Gülsoy: “Deliha 2”yi yaparsa alacak. (Kahkahalar)
Gupse Özay: Yoo “Deliha kilo vermiş”i yaparım! (Kahkahalar)
“Deliha”da sevgilin Barış Arduç’la birlikte oynadın. Barış mı daha iyi oyuncu, Buğra mı?
Gupse Özay: Ohoo zor sorular...
Buğra Gülsoy: Barış’ın “Deliha”da oynadığı karakterle benim burada oynadığım karakter bambaşka ama...
Gupse Özay: Barış’ın üçüncü projesiydi “Deliha”. Buğra’nın çok fazla projesi var ve tecrübesi çok fazla. Barış’a sorsanız “Deliha”daki halini beğenmiyor mesela...
O zaman ben buradan “Buğra daha iyi oynuyor” anlamını çıkarabilirim...
Buğra Gülsoy: Hayır öyle bir şey yok...
Gupse Özay: Biri erkek kardeşim, biri sevgilim... Nasıl ayırabilirim Cengiz?
“Aşk Yeniden” dizisi de romantik komediydi. “Görümce” de romantik komedi. Böyle iki iş üst üste gelince, bu türün üzerine yapışmasından korkmadın mı?
Buğra Gülsoy: Yok. “Kuzey Güney”den sonra da iki projede Güney benzeri roller gelmişti. Ben ise başka bir şeye yöneldim. “Aşk Yeniden”den sonra da romantik komedi dizileri gelir demiştim ama tam tersi dram dizileri geldi. “Görümce”yi de kabul etmemezlik yapamazdım, çünkü içinde olmayı çok istedim. Romantik komedinin bir de filmini yapayım dedim. Bundan sonra dramla da devam edebilirim. Oyuncuyuz biz. Ne heyecanlandırıyorsa o oluyor aslında...
Ama bu sezon ekranda yer almama kararı verdin değil mi?
Buğra Gülsoy: Evet. Belki eylül ayından sonra bir diziyle devam edebilirim.
Gupse Özay: Üretebilen insanların böyle bir şansı olabiliyor. Mesela Buğra kendi işlerini ürettiği için “Bu sene dizi istemiyorum” diyebiliyor. Bir de çok büyük bir şans her iki türde de başarılı olmak. Buğra’ya baktığında böyle ağır abi, delikanlı filan duruyor. Ama yemin ediyorum en büyük komedyenlerden daha büyük komedyen aslında. İnanılmaz bir mizah anlayışı var. Beni öldürüyor gülmekten.
Dizi sektörüne kapılarını tamamen kapattın mı Gupse?
Gupse Özay: Dizilerde haftada bir sinema filmi çekiyor gibi çalışıyor insanlar. Sinemada iyi giderken niye gireyim bir diziye diyorum.
Sinemanın ekonomisi seni kurtarıyor mu?
Gupse Özay: Kurtarıyor. O kadar paraya ihtiyacım da yok açıkçası şu an. Ama “dizi kötüdür, iğrençtir” de demiyorum. Sadece süresinden dolayı rahatsızım. Şu an dijital platformda da diziler başlamak üzere. Mesela çok tatlı 60 dakikalık bir dizi yapabilirim.
Buğra Gülsoy: Dijital platformlarda dizilerin başlaması çok güzel bir gelişme.
Konuştuğum tüm oyuncularda dijital platform heyecanı var.
Buğra Gülsoy: Nasıl olmasın? Haftanın 6 günü değil, 8 günü çalışıyoruz diyorum ben. Gupse,
neden dijital platformda yayınla-nacak bir dramda oynamasın? Çok iyi dram oyuncusu. Filmde öyle bir duygusal sahnesi vardı ki, ağzım açık kaldı izlerken.
O kadar iyi mi oynadın?
Gupse Özay: O sahnenin çekiminden önce beni dövmüştü. (Kahkahalar) Şaka bir yana karşısında bu kadar iyi bir oyuncu olunca, insan utanır kötü oynamaya.
Ben geçmişte “İyi kadın komedyen çıkmıyor” derdim. Ama bu algımı Gupse kırdı. Buğra, sen ne diyorsun kadınların komedi yapmasıyla ilgili?
Buğra Gülsoy: Komedinin kadını erkeği diye bir şey yok. Tabii biz ataerkil bir toplum olduğumuz için ya da sürekli erkekler üzerine komedi yapıldığı için “kadınlar yapamaz” diye bir algı var. Ama işte gördük Gupse’nin işleri izleniyor.
Gupse Özay: Beni yetiştiren kişi de Gülse Birsel. Üniversite dönemimde idolümdü. Demet Akbağ da yıllardır hayran olduğum biri...
Buğra Gülsoy: Gupse de artık insanların kafasında yer etti. Bundan sonra yolu daha açık olacak.
Bu mizah kalemini bir sit-com için kullanır mısın?
Gupse Özay: Kullanırım tabii, niye kullanmayayım?
Buğra Gülsoy: Dijital olursa kullanır. Dram işinde sahneyi istediğin kadar uzatıyorsun ama komedide öyle olmuyor. Hızlı gitmesi gerekiyor.
Gupse Özay: Bölüm yetiştirme kaygısıyla komedi yazılamaz. Komedi diye yazılıp dram çıkar.
Barış’ın hayranları saldırıyor mu sana hâlâ?
Gupse Özay: O bitmez. Bu kadar tatlı ve başarılı olmaya devam ettiği sürece saldırmaya devam edecekler. Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim; Barış’ın da sürprizleri olacak.
Ne gibi?
Gupse Özay: Yeni projeler olabilir.
Beraber mi, yoksa ayrı ayrı mı?
Gupse Özay: Yo yo ayrı. Bizim artık kariyerimiz çok ayrı.
“Asla yan yana gelmeyiz” mi diyorsun?
Gupse Özay: Öyle bir şey demiyorum...
Bu sezondaki ikinci filmin “Haybeden Gerçeküstü Aşk”ta kiminle oynuyordun Gupse?
Gupse Özay: Fatih Artman’la oynadım. Dört çiftiz o filmde. Büşra Pekin-Serkan Keskin, Aylin Kontente-Bülent Emin Parlak, Çağlar Çorumlu-Şebnem Bozoklu, bir de biz. Komutanımız da Yılmaz Erdoğan. Acayip bir tecrübe oldu.
Yılmaz Erdoğan’la Demet Akbağ’ın “Haybeden Gerçeküstü Aşk” oyununu izlemiş miydin?
Gupse Özay: Evet. Çok güzellerdi. İnşallah biz de onlara yaklaşabilmişizdir.
Peki “Mahalle” ne zaman vizyona girecek Buğra?
Buğra Gülsoy: Montajını yeni bitirdik. Kısmetse İstanbul Film Festivali’nde açılış yapmayı düşünüyoruz.
Bu senin ilk yönetmenlik yaptığın ve oynadığın film olacak değil mi?
Buğra Gülsoy: Evet.
“İşte Benim Mükemmel Hayatım” ne zaman gelecek peki?
Buğra Gülsoy: Onunla ilgili pek bilgi vermeyeyim şimdi.
Orada da senaryo senin değil mi?
Buğra Gülsoy: Evet ama orada yönetmen olarak yer almıyorum. Zaten “Mahalle”den sonra Serhat’la (Teoman) dedik ki; “Hem oynayıp hem yönetmek çok zormuş.” Bunu başarabilenlerin de gerçekten ellerine sağlık.
Gupse Özay: Ve yapımcısı da oydu.
Buğra Gülsoy: Evet. Tabii bir de onu düşünüyorsun, kaç karavan geldi buraya, yemekler tamam mı filan... İleride yönetmenlik yapmak gibi bir hayalim var ama o zaman oynamam.
Film çekmek maliyetli bir iş. Niye bu riski aldın?
Buğra Gülsoy: Bu bizim hayalimizdi...
“Mahalle”, vizyona girmeyecek mi?
Buğra Gülsoy: Önce ulusal ve uluslararası festival gezelim biraz diyoruz. Sonra vizyona çıkacak.
Konusu nedir?
Buğra Gülsoy: Aynı mahalleden üç arkadaşın öyküsü... Biri emlakçı, biri kasap, biri bakkal. Mahallede kurtulmaları gereken biri var, adamın deposuna giriyorlar.
Buğra, Barış Arduç’la tanışıklığın var mı?
Buğra Gülsoy: Var tabii. Ailece görüşüyoruz, hep birlikte...
Senin müstakbel eşin ne iş yapıyor? Oyunculuk yapmıyor değil mi?
Buğra Gülsoy: Hayır, oyuncu değil.
Yapmayı düşünmüyor mu?
Buğra Gülsoy: Çok teklif geliyor ama yok, yapmayı düşünmüyor.
Gupse Özay: Ama ben her şeyimi ona danışıyorum. Gerçekten inanılmaz bir insan. Herkesin hayatında olması gereken biri. Hem komik, hem akıllı, hem zeki ve “Görümce”nin senaryosuna da büyük katkısı var. Buradan da selamlar.
Buğra Gülsoy: Ben de yazdığım her işi ilk önce Nilüfer’e okuturum.
Medya sektörüyle ilgisi yok mu?
Buğra Gülsoy: Yok, hiç alakası yok.
Model mi?
Buğra Gülsoy: Hayır, model de değil. Güzel sadece. (Gülüyorlar)
Ne iş yapıyor peki, gizli mi?
Buğra Gülsoy: Matematik ve bilgisayar üzerine okudu. Hatta senaryo konusunda inanılmaz bakış açıları vardır.
Seninle beraber işin matematiğini de öğrenmiştir artık...
Buğra Gülsoy: Aynen. Hatta “Ben senaryo mu yazsam artık?” filan diyor.
İkinizin ilişkisi için de “yaza düğün var” diyorlar...
Buğra Gülsoy: Yok öyle bir tarih, çünkü öyle bir karar yok. Ama şunu söyleyeyim; hayatım boyunca yanımda olacak bir insan Nilüfer.
Gupse Özay: (Gülüyor) Ben bu soruya sadece gülerek yanıt veriyorum...
© Tüm hakları saklıdır.