Derelerden ve karstik kaynaklardan gelen sular ile göl yüzeyinden buharlaşan su miktarı arasındaki denge bozulmuştur. Dengenin bozulmasına bir yandan tarım alanlarını sulamak için yeraltı suyundan çekilen su, öte yandan iklim değişikliği sürecinde artan sıcaklık ve buharlaşma etkili olmuştur. Gölün suyundaki tuzlar önce hidro-manyezit halinde çökelmekte ve giderek huntit mineraline dönüşmektedirler. Bu mineraller sanayide ısı yalıtımında, araç gereç ve ısıya dayanıklı giyim üretiminde kullanılmaktadır. Gölün sularında yaşayan, fotosentez yapan ve oksijen üreten tek hücreli siyanobakteriler, mavi-yeşil algler, iki milyar yıl önce dünyada fotosentez yaparak karbonhidrat üretip, bu enerji ile solunum yapıp, yeni bir yaşama şekli başlattılar. Sudaki mineralleri ipliğimsi yapıları ile tutarak, deniz yüzeyinin hemen altında organo-mineral kayaları, stromatolitleri oluşturdular. Stromatolit oluşumu dünyanın birkaç yerinde devam etmektedir. Avustralya, Çin, Rusya, Afrika, Kanada ve ABD’de Yellowstone Milli Parkı’nın sıcak kaynaklarında bunlara rastlanmıştır. Bu sürecin devam ettiği yedinci yer ise Salda Gölü’dür.
"Turizm kirlenme kaynağı"
Göl çevresindeki mevcut turistik tesisler ve plajlara yılda 100-120 bin kişi gelmektedir. Bu miktar bile kapalı bir göl için çok yüksektir ve önemli bir kirlenme kaynağıdır. Buraya turistik tesis yapmak, gelecek insan sayısının ve de kirlenmenin daha çok artacağını göstermektedir. Salda Gölü ve çevresinde kuru bir iklim tipi etkilidir. İklimin kuruluğu yanında gölün ve çevresinin güzelliği yörenin sağlık turizmi için uygundur. Böyle bir yörenin Türkiye’deki solunum yolları ve akciğer hastalarının tedavisi için Sağlık Bakanlığı’nca gölden uzakta, halka açık prevantoryum ve sanatoryum için kullanılması kamu yararı bakımından daha uygundur.”