Bilim / Teknoloji

Duygusuz, sapkın davranışlı zeki robotlarla dost olmak ister misiniz?

Eskiden sadece bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz 'zeki robotlar' artık o kadar da uzak bir hayal değil... Peki bu duruma ne kadar hazırız?

06 Kasım 2014 19:41

Teknoloji ilerledikçe, robotlar hayatımızın içinde daha çok yer almaya başlıyor. Öyle ki, artık günümüzde tasarlanan bazı sosyal robotlar, eskiden sadece bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz “insanlaştırılmış robotlar”ın ileride gerçekten var olabileceğine yönelik fikirleri olası kılıyor. Elbette, böyle bir olasılık, pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.

Ünlü yönetmen Ridley Scott’ın 1982 yapımı “Blade Runner” filmi, köle olarak üretilmiş insansı robotların(replicantlar) sonunda isyan etmesini anlatırken, bir yandan da seyirciye yapay zekânın ne kadar ileri gidebileceğini sorgulatıyordu. Peki, sınırlı ve bizim kontrolümüzde olduğunu düşündüğümüz robotların ileride gerçekleşebilecek yükselişine hazır mıyız?

Chris Baraniuk, BBC Future’daki “Sosyal Robotlar’ın yükselişine hazır mıyız?” başlıklı “soru-cevap şeklindeki” yazısında bu soruyu ele alıyor ve ileride robotlarla ilgili karşılaşabileceğimiz olası durumları tartışıyor.

 

Robotlar mekanik hizmetçi gibi midir?

 

Artık değil. Bazı makineler basit bir şekilde bizim isteklerimize cevap vermek için programlandı, ancak günümüzde dikkatler artık daha çok bizimle konuşabilen, sosyalleşebilen ve tek başlarına yaşayabilen robotlar üzerine yoğunlaşmış durumda. Bizi duygusal olarak anlayabilecek robotlar, örneğin yaşlandığımızda, bizimle ilgilenebilirler. Avrupa’daki çalışanlarının yarısın 2060’ta emekli olacağı tahmin ediliyor. Bu da, bir açıdan neden pek çok kişinin robotlara yaşlanan bir nüfusla başa çıkmakta yardımcı olması için bel bağladığının sebebi olarak sayılabilir.

“Ailenizin yeni üyesi” olma iddiası ile pazarlanan “Jibo” gibi ticari sosyal robotlar, ev işlerine veya kişisel amaçlara hizmet edebiliyor. Jibo’nun sosyal bir robot olarak tanımlanmasının sebebi, insanlarla etkileşime geçebilmesi. Bunun çok önemli bir gelişme olduğunu iddia eden yapımcısı MIT Media Laboratuvarı Kişisel Robot Grubu Direktörü Dr. Cynthia Breazeal şunları ekliyor:

“İnsanların, diğer makinelere kıyasla, sosyal robotlarla daha iyi anlaşıyor. Sosyal robotlar diğer makinelere göre daha iyi öğreniyorlar; tasarlanmış programlarını yönetmek konusunda çok daha başarılılar.”

Sosyal robotlar ileride kurumsal alanlarda bile rol alabilirler. Örneğin çeşitli alanlarda rehabilitasyon amaçlı kullanılabilirler. Bu yıllardır hayvanlarla uygulanıyor, robotlarla neden olmasın? Hatta belki robotlar bu iş için daha iyi bile olabilirler.

 

‘Sosyal robotlar’ hâlâ aptal mı?

 

İnsan zekâsı ile karşılaştırıldığında, robotların bilişsel yetenekleri daha sınırlı. Ancak sosyal robot tasarımcıları bu durumu nasıl telafi edeceklerini öğrenmiş durumda. Bazıları duygularımıza hitap edecek oyuncaklardan esinleniyor.

Örneğin yapımcısı Pixar’ın animasyon lambası ile özdeşleştirilen “Jibo”yu Yıldız Savaşları ve NASA’nın Mars’taki robotlarından esinlenerek tasarladığını söylese de, tasarımlarında, hareketleriyle duygusal etkileşime geçtiğini belirten Disney animasyonlarından ipucu aldığını itiraf ediyor.

Tüm bunların dışında, robotlar isteklerimizi idare etmede gittikçe iyileşiyorlar. Örneğin 'Jibo'ya onun anlamadığı bir şey söylediğinizde, sizden emrinizi tekrarlamanızı istemek yerine, çıkardığı bazı seslerle söylediğinizi anlamakta zorluk çektiğini söylüyor. Yani, insanlarla daha iyi ve daha karmaşık bir iletişim kurmaya başlıyorlar.

 

Her şey mükemmel olacak mı?

 

Belki evet… Ama mesela ileride sosyal robot ordusu gibi bir durumla karşılaşabiliriz.

Bazı robotlar spesifik olarak empati gibi bazı duygusal tepkileri geliştirmede ve derinleştirmede bize yardımcı olmak için tasarlanıyorlar. Bu özellikleriyle ilgili, MIT Media Laboratuvarı’ndan Kate Darling gibi araştırmacılar, “Bu robotların, diğer robotların bu tür tepkileri provoke etmede iyi olmadıkları takdirde, ters yönde etkilenebileceğinden, böylece şiddet içeren ve duygusuz davranışlar sergilemeye başlayabileceğinden” endişeleniyor.

Darling sosyal robotların olumsuz davranışlar sergileyebileceğiyle ilgili, “Bazı insanlar tarafından robotların sapkın ve kötü davranışları geliştirmesi için de kullanılabileceğini” de ekliyor.

 

En azından sosyal robotlar kendi başlarına

kötü olmayacaklar, değil mi?

 

Aslında, olabilirler. Tufts Üniversitesi’nden bilgisayar mühendisi Matthias Scheutz bir makalesinde, “Sosyal robotların faydasının ileride bir gün bize karşı olabileceğine” işaret ediyor.

“Ağzımızdan çıkan her bir kelimeyi veya her görüntüyü kaydetmeye başladığında, sosyal robotların ‘hack’lenmesi gibi tehlikelerin de olabileceğini” hatırlatan Darling, “ileride kullandığımız robotların mahremiyetimizi önemli ölçüde tehdit edebileceğini” ifade ediyor.

Araştırmacıların öne sürdüğü bu tür tartışmalar ileride karşılaşabileceğimiz olası problemleri önceden tahmin edebilmemizi sağlıyor. Fakat bunlar, robotlar konusunda hevesimizi kırmamalı. Çünkü Breazeal gibi robot tasarımcıları, “Bu tür güvenlik problemlerinin sadece sosyal robotlara özgü olmadığını, uzun vadede olumlu etkilerinin daha ağır basacağını” ifade ediyor.

Yazının İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.