16 Şubat 2025 22:55
Güncelleme: 16 Şubat 2025 23:03
Yapay zeka gelecekte psikoterapi ihtiyacını karşılama konusunda da kullanılabilir. ChatGPT'nin hastalara verdiği bazı yanıtlar, gerçek psikologların verdiği yanıtları aratmıyor. Ama uzmanlar yine de temkinli.
Modern dünyada insanların psikolojik desteğe duyduğu ihtiyaç giderek artıyor. Mevcut psikoterapi olanakları ise ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalıyor.
Olası bir çözümü, son aylarda dünya gündemine damgasını vuran yapay zekada aramak mümkün. Yapay zeka teknolojisi, tanı koyma ve davranış terapilerinin yanı sıra üzerlerindeki yük giderek artan psikoterapistleri organizasyon konusunda destekleme gibi yeni olanaklar sunuyor.
Psikolojik sorularının yanıtlarını, arama motorlarına ek olarak chatbotlarda arayan kişilerin sayısının da gelecekte artması bekleniyor.
Mevcut teknolojilerin getirdiği olanaklardan biri, kişinin sorularını yazarak veya telefonu ile gayet normal konuşur gibi sorabilme imkanına sahip olması.
Erlangen-Nürnberg Üniversitesi'nde klinik psikoloji ve psikoterapi profesörü olan Johanna Löchner, yapay zekanın utanç duygusundan arınmış bir alan olduğuna dikkat çekiyor. Ruhsal hastalıklar hakkında konuşmanın hâlâ birçok toplumda bir tabu olması ve birçok insanın toplumsal açıdan utanca yol açabilecek sorunlardan ötürü psikoterapiye ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Löchner, "çekingen kişiler için psikoterapi görmenin" zor olabileceğini ifade ediyor.
Bu noktada da devreye yapay zeka giriyor. Çünkü yapay zeka, gerçek bir insanla konuşuyormuşsunuz izlenimi vermesine rağmen, hasta, karşısında bir terapistin oturmadığını ve en mahrem sorunlarını bir başka insanla paylaşmak zorunda kalmadığını biliyor.
Tüm bunlara rağmen yapay zekanın psikoterapinin yerini tamamıyla alamayacağı görüşünü ifade eden Löchner, ChatGPT gibi ileri yapay zeka teknolojilerinin, profesyonel terapi görüşmeleri yürütme veya tıbben güvenilir terapi planları geliştirme kabiliyetine sahip olmadığına dikkat çekiyor. Dolayısıyla yapay zekanın gelecekte psikologları işsiz bırakması, Löchner'e göre imkansız.
Yapay zekanın hastaların talepleri ve ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi için, önce teknolojiyi geliştirme noktasında kayda değer bir yol kat edilmesi gerekiyor. Yapay zekanın bu alanda nasıl kullanılacağını düzenleyen hukuki ve etik birer çerçevenin oluşturulması da cabası.
ChatGPT gibi sistemlerden iyi yanıtlar alabilmek için, soruların ve talimatların keskin ve açık biçimde formüle edilmesi şart.
Yaptığımız bir test, yapay zekanın, belirli ifade şekillerindeki detayları ve satır aralarını anlamakta ve bunlara doğru yanıtları vermekte güçlük çektiğini ortaya koyuyor. Örneğin depresyonun klasik semptomlarını ortaya koyan bir ifadeyi sokak diliyle dile getirdiğinizde, ChatGPT'nin cevabı da biraz muğlak oluyor.
ChatGPT'ye yazılan metin:
"Bana ne oluyor? Cidden çok sinirlerim bozuk. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Normalde yemek yemeye gidiyorum ama son zamanlarda hiç iştahım yok. Onun yerine yatakta çok vakit geçiriyorum ama ona rağmen uyuyamıyorum."
ChatGPT'nin verdiği yanıt:
"Kendini şu anda böyle hissettiğin için üzgünüm. Bu kulağa gerçekten yorucu geliyor. Stres, kaygılar veya bir tükenmişlik dönemi, beden ve ruhu gerçekten yorabilir."
Kendisine duygu yüklü bir metin yazılan ChatGPT'nin, kişisel ve insani bir yanıt vermek için çaba sarf ettiği görülüyor. Yapılan çeşitli testlerde, bu tür mesajlar aldığında, kişinin sorunlarından üzüntü duyduğunu dile getiren ChatGPT'nin, aynı zamanda "Son zamanlarda üzerinde çok mu yük vardı?" gibi sorular da yönelttiği gözleniyor. Yazılım aynı zamanda, kişiye "Bir dışarıya çık, temiz hava iyi gelir" veya "Biriyle dertleş" gibi önerilerde de bulunuyor.
ChatGPT'ye açık talimatlar ve belirli anahtar terimleri içeren mesajlar yazıldığındaysa durum farklılaşıyor. Sürekli yorgunluk, tükenmişlik, nefes alamama, uyku sorunları, iştahsızlık gibi tabirler içeren bir mesaj aldığında, ChatGPT'nin koyduğu tanı ve çözüm önerileri biraz keskinleşiyor:
"Bahsettiğin şey, ağır bir duygusal yorgunluğun göstergesi. Nefes alamama, kötü uyku ve iştahsızlık, sıklıkla depresiflikle bağlantılı. O yüzden sorunlarınla ilgili destek için bir doktor veya terapiste danışman doğru olur."
Öte yandan kısa süre önce ABD'de yürütülen bir araştırma, ChatGPT'nin özellikle de birbirleriyle sorun yaşayan çiftlerin sıklıkla başvurduğu çift terapilerinde faydalı olabileceğini ortaya koydu.
Araştırmayı yürütenler 13 terapiste ve ChatGPT'ye 18 çifte ait terapi seanslarındaki görüşmeleri değerlendiren metinler yazdırdı.
Araştırmaya katılan 830 kişiden de bu metinleri değerlendirmeleri ve söz konusu metinlerin terapist tarafından mı yoksa ChatGPT tarafından mı yazıldığını tahmin etmeleri istendi.
Araştırmanın sonucunda, katılımcıların gerçek terapistler tarafından yazılan metinleri, ChatGPT yanıtlarından ayırmakta güçlük çektikleri tespit edildi. Daha ilgi çekici olan detaysa, katılımcıların ChatGPT'nin verdiği yanıtları, psikoterapistlerin verdiği yanıtlardan daha iyi bulması oldu.
Söz konusu çalışma, ilk bakışta yapay zekanın psikoterapistlerin yerini alabilecek durumda olduğuna dair ibareler içerdiği yorumlarına yol açtı.
Ancak hayata geçirilen deneyin tasarımını eleştiren bağımsız uzmanlar da var. Onlardan biri olan Johanna Löchner, söz konusu deneyin, "yapay zekanın psikoterapide etkili olup olamayacağı sorusuna yanıt vermek için yetersiz olduğu" görüşünde.
Freiburg Üniversitesi'nde tıp sosyolojisi alanında çalışmalar yürüten Lasse Sander de deneyi eleştiren uzmanlardan biri. Sander, "Çift terapisi, psikoterapi değildir. Psikoterapinin amacı, ruhsal bir hastalığın semptomlarını azaltmaktır" diyor.
Ancak Sander, bir chatbot olan ChatGPT'nin, terapi olanaklarının kısıtlı olduğu şartlar altında "devasa avantajlar" sunduğu görüşünü dile getiriyor. Sander, bu avantajları şöyle sıralıyor:
"ChatGPT, kaynakları tutumlu biçimde kullanıyor, 7/24 erişilebilir durumda ve kişiler anonim biçimde ChatGPT'ye dertlerini danışabiliyor ve bu çok çekingen olan insanlar için büyük bir avantaj. Psikolojik sorunu olan birçok kişi ücretsiz bile olsa, psikoterapi almak için uğraşmıyor."
Buna ek olarak yapay zekanın, davranış terapisi seanslarını iyileştirme potansiyeline sahip olduğu da belirtiliyor. Yapay zeka, hastaların tedavisi için egzersizler üretme veya terapi seansları arasındaki zaman diliminde ekstra bir sohbet partneri olma kabiliyetine sahip.
Freiburg Üniversitesi'nde psikoloji alanında araştırmalar yapan Markus Langer ise yapay zekanın potansiyelinin günümüzde "daha ziyade terapistlerin, gündelik idari işlerinde desteklenmesi noktasında kullanılmasının" doğru olacağı görüşünde. Langer, şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Yapay zeka, terapistlerin sağ kolu olarak işlev görebilir. Terapiden önce ve terapi sırasında, uzun bekleme sürelerinin yarattığı boşluğu doldurabilir, kişinin sohbet edebileceği bir kişi fonksiyonu görebilir, terapinin öncesi ve sonrasında gerekli işlemleri yapabilir."
© Tüm hakları saklıdır.