21 Mart 2025 12:11
Güncelleme: 21 Mart 2025 12:37
T24 Haber Merkezi
Gazeteciler Cemiyeti (GC) Başkanı Nazmi Bilgin, “Seçilmiş bir belediye başkanının yargı süreciyle görevden uzaklaştırılması, halk iradesine yönelik soru işaretleri doğurur. Türkiye’nin Avrupa güvenliği açısından artan stratejik önemi, insan hakları ve demokrasi ilkelerinin göz ardı edilmesine gerekçe olamaz. Demokrasi, halkın iradesine saygıyı gerektirir" dedi.
Bilgin, yaptığı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 100’den fazla iş insanı, siyasetçi, akademisyen ve gazetecinin gözaltına alınması sürecini şöyle değerlendirdi:
“Seçilmiş bir belediye başkanının yargı süreciyle görevden uzaklaştırılması, halk iradesine yönelik soru işaretleri doğurur. Türkiye’nin Avrupa güvenliği açısından artan stratejik önemi, insan hakları ve demokrasi ilkelerinin göz ardı edilmesine gerekçe olamaz. Demokrasi, halkın iradesine saygıyı gerektirir. “Siyasetçilerden akademisyenlere, gazetecilerden iş dünyasının temsilcilerine kadar geniş bir kesimi kapsayan bu gözaltılar, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne dair kaygıları artırmaktadır. Bu tür uygulamalar, yalnızca bireyleri değil, toplumun tüm kesimlerini tedirgin etmektedir.
Bu karar, hukuki temelden yoksun, yetki aşımı niteliğinde ve akademik bağımsızlığa gölge düşüren bir girişimdir. Akademik bir kurumun geçmişte verdiği ve resmî olarak geçerli bir diplomayı yok sayması, yalnızca bir kişinin siyasi geleceğini etkilemekle kalmaz, Türkiye’de yükseköğretim sisteminin güvenilirliğini de sarsar.
Ekonomi böyle gelişmeleri sevmez. Belirsizlik ve güven kaybına karşı son derece hassastır. Son günlerde yaşananlar piyasalarda ciddi dalgalanmalara neden olmuş, Türk lirasının değerinde kayda değer bir düşüş yaşanmıştır. Bu durum halkta da büyük bir kaygı yaratmaktadır.
Türkiye’deki demokratik olgunluk, halkın iradesini ifade etme kararlılığı ile bir kez daha ortaya çıkmıştır. On binlerce vatandaşımızın sokaklara çıkması, halkın bu tür gelişmelere duyarsız kalmadığını ve demokratik haklarına sahip çıkma bilincinin güçlü olduğunu göstermektedir.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın gözaltına alınması, Ece Üner’e adli kontrol ve yurtdışı yasağı kararı verilmesi, Halk TV’ye yapılan operasyon ve Genel Yayın Yönetmeninin tutuklanıp ilk duruşmaya kadar hapiste tutulması, Türkiye’de gazeteciliğin daha da baskı altına alınmaya çalışıldığını gösteriyor. Medyaya yönelik bu operasyonlar, ‘haberin cezalandırılması’ ve ‘habercinin görevini yapmaktan caydırılması’ amacını taşıyor. Ancak bu tür girişimler sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Gerçekleri yazmak suç değildir, basını susturmaya çalışmak ise demokratik toplumlarla bağdaşmaz. Seçilmişlere, basına, akademiye ve iş dünyasına yönelik bu baskılar, Türkiye’yi uluslararası alanda giderek daha izole hale getirmektedir. Türkiye’nin geleceği, halkın iradesine saygı duyulan bir hukuk düzeniyle güvence altına alınmalıdır."
8 yaşındaki iki mucit, deprem için geliştirdikleri projeyle ödül kazandı |
© Tüm hakları saklıdır.