Evli kadınlara evlilik dışı ilişki için fırsat sağlayan Fransız şirketi Gleeden, mahkemeye verildi. Gleeden'in toplu taşıma araçlarında yer alan kışkırtıcı reklamlarına kızan Katolik Aileler Derneği, sitenin yasallığı hakkında özel hukuk davası açtı.
Fransız yasalarında sadakat kavramı evliliğin bütünleyici unsurlarından biri olarak tanımlanıyor. Medeni Kanun'un 212. Maddesinde "Evli çiftler birbirlerine saygı, sadakat, yardım ve destek vermekle yükümlüdür." deniyor.
Fransız yargıçları yasaları yorumlamakta serbest olsa bile, çok fazla manevra alanları bulunmuyor.
Katolik Aileler Derneği'nin başkanı Jean-Marie Andres, "Bireyler arasında cinsel ilişkiyi teşvik eden pek çok internet sitesi var. Ama Gleeden'in farkı, evlilik içinde aldatmayı esas alması. Açıkça evli kadınlara evlilik dışı cinsel ilişki fırsatları sunuyor. Ama Fransız halkı ve parlamentosu, evliliğin bir kamusal taahhüt olduğu konusunda birleşmiş durumda. Bu, yasalarda mevcut. Biz bu davayla Medeni Kanun'un bir anlam taşıdığını göstermeyi hedefliyoruz." dedi.
Gleeden sitesinde kadınların abonelik ücreti ödemesine gerek yok. Erkekler kredi satın alıyor ve kayıtlı kadın abonelere erişim olanağı buluyor. Verilen bilgilerin doğru olduğunu kesinleştirmek mümkün olmasa da, Gleeden, siteye abone olan kişilerin % 80'inin gerçekten evli olduklarını söylüyor. Paillet'in asıl vurguladığı noktaysa, ifade özgürlüğü. "Aldatma kavramını biz icat etmedik. Biz burada olsak da, olmasak da sadakatsizlik devam edecek." diyen Paillet, "Bizim tek yaptığımız bir talebi karşılamak. İnsanlar reklamlarımızı görüp şok geçirebilir, kimse bunu yapmakla yükümlü değil. Bir reklamda güzel bir otomobil gördüğünüzde onu satın almak zorunda olmuyorsunuz. Kendi kararlarını kendileri versinler." şeklinde konuşuyor.
'Medeni Kanun'da yer alan yükümlülüklerini ihlal etmeye yönlendiriyor'
Aile Hukuku uzmanı Stephane Valory ise, davanın sağlam bir temeli olduğunu ve evli kişiler arasında ilişki kurulmasını örgütlemekle, Gleeden'in çiftleri Medeni Kanun'da yer alan yükümlülüklerini ihlal etmeye yönlendirdiğinin savunulabileceğini belirtiyor.
Valory, bununla birlikte mahkemenin, modern toplumun değişen ahlak değerlerini de dikkate alacağını kaydederek sadakat yükümlülüğü kavramının artık hayli esnek bir anlam taşıdığına işaret ediyor ve "Bundan 50 yıl önce, Gleeden sitesi pek çok kişiyi şoka uğratırdı. Ama bugün sadece bir azınlık bunun farkında. Dolayısıyla mahkeme de 50 yıl öncesinde olduğu gibi karar almayacaktır." diyor. Bu, doğru olabilir. Bundan 50 yıl önce, Fransa'da, eş aldatmayı suç kabul eden eski Ceza Kanunu yürürlükteydi. 1810 tarihli kanun, zina yaparken yakalanan kadının iki yıl süreyle hapsedilmesini, erkeğin ise yalnızca para cezasına çarptırılmasını öngörüyordu.
Bugünse, özellikle Charlie Hebdo saldırısından bu yana, kamu hayatında dinin rolü, çok daha hassas bir konu haline geldi. Din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasının sık sık vurgulandığı Fransa'da, mahkemelerin, bir Katolik derneğin duyduğu nefret duygusuyla açtığı davaya olumsuz bakması da muhtemel.