Medya

Fehim Işık, Artı Gerçek ve Artı TV'den ayrıldı

"Başka mecralarda özgür basının bir neferi olarak mücadeleyi sürdürmeye, habercilik yapmaya devam edeceğim"

24 Kasım 2018 01:23

Gazeteci Fehim Işık, Artı Gerçek ve Artı TV'den ayrıldı. Işık, Artı Gerçek'te yayımlanan son yazısında ayrılığa ilişkin, "Başka mecralarda özgür basının bir neferi olarak mücadeleyi sürdürmeye, habercilik yapmaya devam edeceğim. Ancak bu aşamadan sonra gazeteciliğimi de haberciliğimi de yorumculuğumu da olanaklarım ölçüsünde ağırlıkla Kürtçe yaparak sürdürmek niyetindeyim" açıklamasında bulundu.

Fehim Işık'ın "Artı Gerçek ve Artı TV’ye veda" başlıklı yazısı şöyle:

"Yaklaşık bir aydır Artı Gerçek’teki yazılarım ile Artı TV’deki programlarıma ara vermiştim. Birçok arkadaş haklı olarak nedenini soruyordu.

Özetle belirtmem gerekirse Erdoğan Türkiye’sinde demokrasi, barış ve özgürlük eksenli yayıncılık yapacak alternatif bir medyanın ihtiyaç olduğuna inandım ve önerildiğinde de gönül rahatlığı ile bu girişimin kurucularından, emektarlarından biri oldum. Bu nedenle, 12 Eylül’ün en debdebeli döneminde, 90’ların en zor koşullarında, işsiz güçsüz kalıp çocuklarımla birlikte açlıkla terbiye edilmek istendiğim 2000’lerin başında bile ayrılmayı hiçbir zaman düşünmediğim ülkemden ve Türkiye’den ayrıldım.

Görünen, görünmeyen, gönülü ya da profesyonel birçok arkadaşla birlikte emek verdiğimiz alternatif medya girişimimiz, gazeteciliği siyasetin bir parçası olarak gören benim için reddedilecek bir şey değildi. Tam da bu nedenle Türkiye’deki uğursuz gidişata demokrasi ve barış eksenli mücadelemizin bir parçası olacağına inandığım bu adım ile karşı çıkmanın, kendi açımdan bir görev olduğuna da inanıyordum. Tereddüt etmedim. İnandıklarımın gereğini yerine getirdim. Çünkü benim için gazetecilik, birçok kez yazdığım gibi sadece bir meslek değil, aynı zamanda özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinin, özcesi siyasal mücadelenin bir parçasıydı.

Elbet Artı Gerçek ve Artı TV, o kadar kolay ortaya çıkmadı. Kuruluşunda yer aldığım ilk kurum değildi ancak tamamen yabancısı olduğum bir ülkede, yurt dışında, göçmenlikte kuruluşuna katıldığım ilk kurumdu. Bu nedenle zorlukları da vardı. Bu zorluğu kolaylaştıran en önemli etken bize gönüllü destek veren dostlarımız, meslektaşlarımız oldu. Onlar olmasaydı bu yükün altından kalkmak o kadar kolay olmayacaktı. İyi ki dostlarımız vardı, iyi ki gazeteciliği mücadelenin bir parçası olarak gören meslektaşlarımız vardı ve iyi ki kapısını çaldığımız her bir dost, her bir meslektaşımız bize sadece destek vermekle kalmadı, yüreğini de açtı. Salt yüreğini değil kesesini de açan çok sayıda insanımız oldu. Bu vesileyle her birine bir kez daha gönülden teşekkür ediyorum.

Hiçbir şey ebedi değil. Nihayetinde ben de iyisiyle kötüsüyle bugüne kadar geldim. Sınırımın bu kadar olacağını görünce de ayrılma kararı aldım. Bu benim tercihim. Bir kırgınlık veya kızgınlığın ürünü değil.

Şu bir gerçek: Ülkeyi faşizan baskılarla yöneten acımasız, hukuksuz, zorba tek adam yönetimine karşın, biliyorum ki ancak bizler birlikte olunca başarırız. Doğrudur, hiçbir zaman egemenlerin gemisinde olmadık, olmayız da. Özgür günlere ise şiarı ‘ya hep beraber ya hiç birimiz’ olan insanlar olarak inanıyorum ki ancak hep birlikte varabiliriz. Bunu da hiç kuşkunuz olmasın başaracağız.

Bu son yazımla birlikte dostluk ilişkilerim baki olmakla birlikte bundan böyle Artı Gerçek ve Artı TV’de olmayacağımı, okura ve izleyiciye saygının bir gereği olarak belirtmek istiyorum.

Gönlüm bir an önce ülkeme dönmekten yana. Koşulları oluşur mu bilmem. Umarım kısa sürede son birkaç yılın binlerce zorunlu sürgününün yanı sıra tüm eski sürgünlerle, tüm mücadele arkadaşlarımızla birlikte ülkemize özgürce dönebilme koşulları oluşur.

Bu umudu yaşama geçirmek elbet o kadar kolay olmayacak. O zaman esas olan şu: Her birimiz daha fazla mücadele edeceğiz. Çünkü kimse bize bir şey bahşetmeyecek. Umudumuzu gerçekleştirecek olan bizzat kendi mücadelemiz olacak.

Şunu da belirterek bitireyim.

Gazeteciliği bırakmıyorum. Başka mecralarda özgür basının bir neferi olarak mücadeleyi sürdürmeye, habercilik yapmaya devam edeceğim. Ancak bu aşamadan sonra gazeteciliğimi de haberciliğimi de yorumculuğumu da olanaklarım ölçüsünde ağırlıkla Kürtçe yaparak sürdürmek niyetindeyim. Elbet Türkçeye de kapalı olmayacağım.

Bir kusurum olduysa, birilerinin gönlünü kırdıysam affola..."

Fehim Işık kimdir?

Eğitimci, siyasetçi, yazar. 1961 yılında Diyarbakır’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Diyarbakır’da tamamladı. 12 Eylül’de kesintiye uğrayan üniversite eğitimini 1988 yılında Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünü bitirerek tamamladı. Mezuniyetinin hemen akabinde kısa bir dönem Batman’da öğretmenlik yaptı. 1989 yılında öğretmenliği bırakıp gazeteciliğe başladı.

Merkezi İstanbul’da bulunan aylık Deng dergisinin Diyarbakır temsilciliğini yaptı. 1990 yılının başında bir yazısı nedeniyle yargılanarak dönemin düşünceyi suç sayan ünlü yasası 142. maddeden 4 yıl 2 ay ceza aldı. 2 yıla yakın Diyarbakır Cezaevinde yattıktan sonra 1991 yılının ortalarında 141-142 ve 163. maddelerin ceza yasasından çıkarılmasıyla serbest kaldı.

Cezaevinden sonra da gazeteciliğini sürdürdü. Bu kez Kürtçe-Türkçe yayımlanan Azadi gazetesinin Diyarbakır temsilciliğini yürüttü. 1993 yılının başlarında Diyarbakır Demokrasi Platformu bünyesinde yaptıkları ortak bir açıklama nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkınca, Irak Kürdistanı bölgesine geçti.

1995 yılının başına kadar yaşamını gazeteci olarak bölgedeki Duhok, Erbil ve Süleymaniye kentlerinde sürdürdü. 1995 yılında kaçak yollardan Türkiye’ye dönerek İstanbul’a yerleşti. Yaklaşık 1 yıl İstanbul’da kaçak yaşadı.

1996 yılında AB Uyum Yasaları kapsamında yasa maddelerinde yapılan değişikliklerden yararlanarak düşünceleri nedeniyle cezaevine bir kez daha girmekten kurtuldu. İstanbul’da haftalık gazetelerde çalıştı. En son Ronahi ve Hêvi adlı haftalık gazetelerin genel yayın yönetmenliğini üstlendi.

İstanbul’a döndükten sonra 1996 yılında kurulan Demokrasi ve Barış Partisinin kurucu üyesi olan Işık, bu parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılıncaya kadar İstanbul İl Örgütü Başkanlığı, Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu üyeliklerinde bulundu. Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı’nın (KÜRT-KAV) üyesi olan Işık, 2002 yılından sonra aralıklarla aynı vakfın yönetim kurulu üyeliğini de yaptı.

Ağırlıkla Kürt dili, edebiyatı ve kültürü alanında olmak üzere birçok konferans, seminer ve panele konuşmacı olarak katılan Işık’ın; Kürt kültürü, tarihi ve edebiyatı alanında kaleme alınmış inceleme ve araştırmaları ile Kürtçeden Türkçeye, Türkçeden Kürtçeye çeviri kitapları da bulunmaktadır.

Tarih Vakfı bünyesinde yapılan bir çalışmada bir grup yazar ile birlikte Ortaöğretim İçin Kürt Dili ve Edebiyatı ders kitabını yazdı. Son birkaç yıldır Türkçe ve Kürtçe inceleme ve araştırma dergileri ile gazetelerin yanı sıra çeşitli internet sitelerinde de yazıları yayımlandı. Kürtçe radyo ve televizyon programları yaptı. İstanbul’da bölgesel yayın yapan Yaşam Radyo’da haftalık Kürtçe "Kültürname" programını yapan Işık, bu radyonun kapanmasından sonra da yayınını uydu üzerinden sürdüren Hayat Televizyonu’nda haftalık olarak yayınlanan Kürtçe "Çandiyar" programını yaptı.

Uzun yıllar ara verdiği öğretmenliğe 2000 yılında yeniden dönen Işık, bir müddet Mardin’in Midyat ilçesinde sürdürdüğü bu görevini, daha sonra İstanbul’da biyoloji öğretmeni olarak sürdürmeye devam etti. Evli olan Işık’ın; biri erkek, üçü kız, dört çocuğu vardır.