Medya

Faruk Bildirici: Uğur Dündar, Suphiye Orancı hakkındaki belgeleri yayınlayacağı programdan vazgeçti, gazetecilik açısından daha doğru oldu

"Sözünü ettiği gibi davayla ilgili yeni belgeler bulduysa Uğur Dündar onları mahkemeye sunmalıydı; dava bittikten sonra ekrana getirmesi, haberciliği, kişisel sorunu için kullanması anlamına gelir. Doğal olarak böyle bir yayında da nesnellik olamaz, duygular devreye girer; 'kamusal yarar'dan söz edilemez"

27 Kasım 2024 11:35

T24 Medya

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Dilara Gülatan'ın Uğur Dündar'a açtığı babalık davası üzerine yapılan haberleri ele aldığı yazısında gazetecilik etiğine dair önemli tartışmaları gündeme getirdi. Bildirici Sabah ve Takvim gazetelerini tarayarak Sabah grubunun bu davaya yaklaşımını inceledi. Bildirici'nin yazdığına göre geçen nisan ayı içinde Uğur Dündar hakkında Sabah'ta 11 haber, Takvim'de 13 haber kullanıldı. Bildirici aynı zamanda Dündar'ın geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı "D.G'nin hayatımda hiç tanımadığım annesi Suphiye (Sofi) Orancı hakkında ARENA'ya ulaşan yüz kızartıcı belgeleri yayınlamaya başlayabiliriz. Bunlar arasında öyleleri var ki ekrana getirdiğimizde içinizden tükürme duygusu geçecek" paylaşımını etik açıdan doğru bulmadığını ve dava bittikten sonra anne aleyhine belge ekrana getirmesinin, haberciliği, kişisel sorunu için kullanması anlamına geleceği eleştirisini Dündar'a iletti. Dündar da Bildirici'nin eleştirisine hak vererek bu yayından vazgeçti. Bildirici, bu kararın gazetecilik açısından daha doğru olduğunu söyledi.

Bildirici şöyle yazdı: 

Sabah ve Takvim'in kampanyası

"Sabah ve Takvim gazetelerini tarayarak Sabah grubunun bu davaya yaklaşımını inceledim. Geçen nisan ayı içinde Uğur Dündar hakkında Sabah'ta 11 haber, Takvim'de 13 haber kullanılmıştı. Başlıkları da şöyleydi:

Sabah (15 günde 11 haber) Uğur Dündar'a babalık davası (16 Nisan), İşte Uğur Dündar'a babalık davası açan Dilara (17 Nisan), Annem ‘Baban Uğur Dündar' dedi (18 Nisan), Yeni DNA testi istiyoruz (19 Nisan), DNA testinde 5 kural ihlal edildi (20 Nisan), Uğur Dündar'ın pişkin tavrı tepki çekti (21 Nisan), Araştırmacı gazetecilik basına yasak getirmek mi? (22 Nisan), Uğur Dündar'la Çınar Otel'de görüştüler (23 Nisan), Basın yasağı bu kadar kolay verilmemeli (24 Nisan), Büyük korkusunu yıllar önce itiraf etti (25 Nisan), Uğur Dündar'ın verdiği röportaj delil oldu (26 Nisan).

Takvim (15 günde 13 haber) Kim bu gazeteci? (16 Nisan), DNA raporu sahte mi? (18 Nisan), DNA testine inanmıyorum (19 Nisan), Tarihi skandal (20 Nisan), Kapak geliyor kapak (21 Nisan), Gerçeklerin zamanı gelince gün yüzüne çıkma huyu vardır (22 Nisan), Çınar Otel'de birlikteydi (23 Nisan), Sakin ol koca Çınar (24 Nisan), Vay babasını (25 Nisan), Daha neler var neler (26 Nisan), Duygusal çağrı (27 Nisan), Allah haklı olduğumu biliyor (29 Nisan), Seksend The City (30 Nisan).

Başlıklardan da anlaşılacağı gibi, haberleri sürdürmek için özel çaba harcanmıştı. Hemen her gün Uğur Dündar aleyhine yeni bir veri aranmış; bulunamazsa da özellikle Takvim'de 'Vay babasını', 'Sakin ol koca Çınar', 'Seksend The City' gibi başlıklar atılarak düzey iyice düşürülmüş, magazinleştirilmişti. Uğur Dündar'ın yıllar önce verdiği bir demeç bile bu davayla ilgili kanıt olarak sunulmuştu."

"Önyargı ve düşmanlık"

"Sabah grubunun Uğur Dündar hakkındaki bu haberleri, önyargı ve düşmanlık duygularının gazeteciliği nasıl zehirlediğini kanıtlıyor. Zira Sabah ve Takvim'in Uğur Dündar'ın babalık davasıyla ilgili haberleri, baştan aşağı önyargı ve düşmanlık kokuyor.

Böyle bir yayın salt habercilik kaygısıyla yapılsa ilk haberden sonra babalık davasındaki gelişmeleri izler; somut verileri ve mahkeme sonucunu da ayrıntılı olarak okurlarına iletir; onları yanlış ve eksik bilgilendirmezlerdi.

Elbette 54 yıllık televizyon habercisi ve yazar Uğur Dündar'ın gazeteciliğini beğenmeyebilir, kişisel duruşundan, politik tavrından da hoşlanmayabilirler. Ama haberler, nesnelliği yok eden duygularından arınmalı; somut veriler ve mesleki kurallar üzerinden ilerlemeliydi. Oysa Sabah ve Takvim, bu davayı tek yanlı ve önyargılı yaklaşımla Uğur Dündar aleyhine itibar lincine dönüştürdü.

Sabah ve Takvim'in, Uğur Dündar'a açılan babalık davası haberlerini inceledim. Gazetecilik, suçlamalar ve savunmayı dengeli yayımlamayı ve önyargısız olmayı gerektirir. Sabah ve Takvim'in haberleri ise tek yanlı bir itibar linci. Öyle önyargı yüklü ki, mahkemenin ret kararını bile görmezden gelebildiler! Ancak Uğur Dündar'ın son paylaşımı da etik açıdan sorunluydu. Dava bittikten sonra anne aleyhine belge ekrana getirmesi, haberciliği, kişisel sorunu için kullanması anlamına gelirdi. Nitekim eleştirimi iletince Uğur Dündar da bu yayından vazgeçti."

Uğur Dündar'ın son paylaşımı

"Tabii Uğur Dündar'ın son paylaşımı da etik açıdan sorunlu. 'D.G'nin hayatımda hiç tanımadığım annesi Suphiye (Sofi) Orancı hakkında ARENA'ya ulaşan yüz kızartıcı belgeleri yayınlamaya başlayabiliriz. Bunlar arasında öyleleri var ki ekrana getirdiğimizde içinizden tükürme duygusu geçecek' yazdı bu paylaşımında.

Sözünü ettiği gibi davayla ilgili yeni belgeler bulduysa Uğur Dündar onları mahkemeye sunmalıydı; dava bittikten sonra ekrana getirmesi, haberciliği, kişisel sorunu için kullanması anlamına gelir. Doğal olarak böyle bir yayında da nesnellik olamaz, duygular devreye girer; 'kamusal yarar'dan söz edilemez.

Bu eleştirimi, yazımı yayına vermeden önce Uğur Dündar'a da ilettim, bir kez daha düşünmesini önerdim. Kendisi de eleştirime hak verdi ve sözünü ettiği yayından vazgeçti. Ortak noktada buluşmuş olmaktan dolayı sevindim doğrusu. Hem böylesi gazetecilik açısından daha doğru oldu."

Yazının tamamı için tıklayın.


"Doğal gıdaya ulaşmanın bir yolu var!"