Kültür-Sanat

Eskişehir’de milattan önce 3 bin yıllarına dayanan küp mezarlarda çocuk iskeletleri bulundu

27 Ağustos 2021 19:10

Eskişehir’de Küllüoba Höyüğü'ndeki arkeolojik kazılarda, milattan önce 3 bin yıllarına dayanan küp şeklinde 25 çocuk mezarıyla iskeletlerin yanı sıra ‘ölü hediyesi’ olarak bırakıldığı tahmin edilen mühür, saç halkalar ve takılar bulundu.

Seyitgazi ilçesi Yenikent Mahallesi’nde Küllüoba kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle 1996 yılında başladı. Aradan geçen zamanda kazı alanında ilk Tunç çağının kültürel özelliklerini ortaya çıkaran objelerin yanı sıra hayvan kemikleri ve yerleşim yerleri tespit edildi. Kazılarda, Milattan Önce 3 bin yılına uzanan taş sanduka ve çömlek mezar olmak üzere toplam 20 mezar alanı belirlendi.

Bu yıl da devam eden Küllüoba Höyüğü'ndeki kazıda Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) öncülüğündeki Batman ve Hacettepe üniversitelerinden öğretim üyeleri ve öğrencilerden oluşan 35 kişilik ekip görev yaparken, yeni bir mezarlık alanı daha tespit edildi. Alanda yaklaşık 5 bin yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen küp şeklinde 25 mezar ortaya çıkarılırken, içlerinde de çoğunlukla anne karnındaki duruş olarak tabir edilen, dizleri karına çekik vaziyette çocuk iskeletlerine ulaşıldı. Ayrıca küplerde mühür, saç halkaları ve takılara rastlandı.

BŞEÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Türkteki, 30’dan fazla mezara ulaştıklarını ifade ederek, “Bu seneki çalışmalarımızı höyüğün Milattan Önce 3 bin yıllarına tarihlenen mezarlık alanında ve yine bu mezarlıkla aynı döneme tarihlenen yerleşim alanında sürdürüyoruz. Bu seneki verilerimizin en büyük özelliği, daha önce tahmin ettiğimizden çok daha büyük bir yerleşmeyle karşı karşıyayız. Aynı zamanda mezarlık alanında da yeni verilere ulaştık. Mezar sayımız şu anda 30’dan fazla. Özellikle çömlek mezar geleneğinin burada yaygın olduğunu görüyoruz. Az da olsa ‘taş sanduka’ dediğimiz mezar tipleri de var. Bu çömlek mezarlarda daha çok çocukların gömüldüğünü, bebek ve çocuk ölümlerinin çok fazla olduğunu söyleyebiliriz. Yine bu mezarlarda zaman zaman daha çok ‘ölü hediyeleri’ ile karşılaşıyoruz. Bunlar içerisinde mühür, koruyucu anlamı olan mühürler veya saç halkası, küpe, iğne gibi bazı bronz eşyaları da buluyoruz. Anadolu’nun en eski şehirlerinden birisi burası. Tunç çağı Anadolu için şehirleşmenin başlangıç aşaması. Şimdi daha erken dönem tabakalara inerek, buradaki gelişimi daha açık bir şekilde görmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.

Mezar alanındaki küpler içindeki iskeletler çıkarıldıktan sonra incelenmesi için Hacettepe Üniversitesi Antik DNA Laboratuvarı'na gönderildi. İskeletler üzerinde yapılacak çalışmalarla hastalıkları, ölüm nedenleri, yaşam koşulları gibi verileri sağlayacak. Antik DNA çalışmaları akrabalık ilişkilerini daha net bir şekilde ortaya çıkacak.

Kafataslarında yara izleri var 

Bulunan iskeletler üzerinde yapılan ilk incelemelerde bazı bireylerin çeşitli kafatası yaralanmalarına bağlı olarak ölmüş olmaları, sosyal çatışma veya savaş olgusunu da gündeme getiriyor. Şu ana kadarki çalışmalarımızda çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 30’a yakın bireye ulaşılan kazılarda ‘ölü hediyesi’ olarak mezar alanına çeşitli kaplar, mühür ve bazı metal eşyaların konulduğu saptandı. Öte yandan alanda farklı bitki türlerine ait tohumların, çeşitli kaplarda ağızları hava almayacak şekilde kille sıvanarak saklandığı tespit edildi. Kil topaklarından birinde bu işi yapan kişiye ait parmak izleri de belirlendi. Tohum bankalarını anımsatan bu görüntü, Küllüoba yaklaşık 5 bin yıl önce yaşayanların tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için önlem aldığını ortaya koydu.

İlk şehir yapılanması ortaya çıkarıldı 

İlk Tunç çağına ilişkin yürütülen kazı çalışmalarında geçen dönem, 5 bin yıl önce Anadolu’daki ilk şehirleşme yapılanmasının yanı sıra çömlek mezar içerisinde 2-4 yaşlarında ve 13-14 yaşlarında iki iskelet daha bulunmuştu.