Medya

Ertuğrul Özkök: Bir Arap kasabası, kaç Türk'ün canına bedel?

"Sınırımızı Peşaver'e çeviren, bizi Suriye toprağına girmek zorunda bırakan bu derinliksiz Suriye politikası değer miydi?"

10 Mart 2017 11:18

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'de yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekâtı ile ilgili olarak "Bütün eyaletlerin tümü bir İngiliz’in canına değmez ise bir tek kasaba kaç Türk’ün canına değer. Hayır. Ben hesabı yapmayacağım. Yapmam. Eleştirmeyeceğim de. Eleştiremem" görüşünü dile getirdi.

Ertuğrul Özkök'ün "Bir Arap kasabası, kaç Türk'ün canına bedeldir?" başlığıyla yayımlanan (10 Mart 2017) yazısı şöyle:

Menbiç’te Rus askerinin kolundaki PKK amblemini görünce şaşırdınız mı...

Ben şaşırmadım...

***

Daha önce Amerikan askerinin kolunda gördüğümde de şaşırmamıştım.

Sadece üzülmüştüm, kahrolmuştum... Yine öyle oldum.

***

Bir de “İngiliz casusu Arabistanlı Lawrence” diye bildiğimiz T.E. Lawrence’ın“Bilgeliğin Yedi Sütunu” adlı kitabındaki o cümleleri hatırladım.

***

Kitabın girişinde şöyle diyordu:

“Türklere karşı 30 muharebeye katıldım ve bunlarla gurur duyuyorum.”

***

Bir de şunu diyordu:

“Bir ideal uğruna savaşıyorduk...”

***

Peki neydi bu uğruna ölünen ve öldürülen o muazzam ideal...

Bugün geriye baktığın zaman değer miydi?

***

Lawrence bu sorunun cevabını kitabın 31’inci sayfasında kanımı donduran şu cümleyle veriyordu:

“Biz bu şeylerin bedelini onur ve masum yaşamlarla fazlasıyla ödedik...”

***

Peki kardeşim değer miydi?

Lawrence o günlerden sadece 8 yıl sonra, o Ortadoğu için hissiyatını şöyle dile getirmişti:

“Bana göre, söz konusu olan Arap eyaletlerin tümü, tek bir İngiliz’e değmezdi...”

***

El Bab adlı bir Suriye kasabası uğruna 70 şehit...

Bütün eyaletlerin tümü bir İngiliz’in canına değmez ise bir tek kasaba kaç Türk’ün canına değer...

***

Hayır. Ben hesabı yapmayacağım... Yapmam...

Eleştirmeyeceğim de... Eleştiremem...

***

Çünkü çok iyi biliyorum ki, dibimizdeki IŞİD belası orada durdukça, PYD tehdit ettikçe, bize huzur yoktu...

Artık yapacak bir şeyimiz de yoktu ve oraya gitmek zorundaydık....

***

Ama şu soruyu mutlaka soracağım...

Sınırımızı Peşaver’e çeviren, bizi Suriye toprağına girmek zorunda bırakan, böylesine çaresiz hale getiren bu derinliksiz, stratejisiz Suriye politikası değer miydi...

Bilelim ki Ortadoğu'da bir kere daha yalnızız

Şunu açıkça görüyoruz değil mi...

Hiçbir konuda anlaşamayan iki süper güç ABD ve Rusya iki konuda anlaşıyor.

- BİR: IŞİD’e karşı bölgesel Kürtleri devreye sokmak.

- İKİ: Türkiye’nin Suriye içindeki hareket kabiliyetini sınırlamak.

Ve bugün için henüz yüksek sesle telaffuz edilmeyen üçüncü bir ortak nokta:

Irak ve Suriye’de artık bir Kürt coğrafyası oluşturmak.

Suriye politikamızın şimdilik özeti budur.

Bilelim ki Ortadoğu’da tıpkı Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi yapayalnızız.

Ve buradan bir Kût-ül Amâre çıkmaz.