Yaşam

Ertuğrul Özkök: 1 trilyonluk ülkenizi Foucaultcu bu iki tipe emanet edebilir miydiniz?

"Lüks markaların iki titanının muazzam vizyonu neyi fark etti?"

Alessandro Michele - Harry Styles

27 Kasım 2022 17:05

Ertuğrul Özkök, "Pazar Mektubu" başlığı altında,  yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün, dünyanın en büyük markalarından Gucci'nin baş tasarımcısı Alessandro Michele ile markanın yollarının ayrılmasına değindi. 

Özkök, "1 trilyonluk ülkenizi Foucaultcu bu iki tipe emanet edebilir miydiniz?" başlıklı yazısında şunları kaydetti:

1 trilyonluk ülkenizi Foucaultcu bu iki tipe emanet edebilir miydiniz?

Bugün İstanbul'da AKP'nin büyük bir gençlik şovu var.

Galatasaray'n NEF Arenası'nı seçtiler bu olay için.

Yanılmıyorsam Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fethullah Gülen'e o tarihi çağrıyı yaptığı günden beri ilk defa gidiyor oraya…

Yarın ise Ankara'da Altılı Masa'nın, kuruluş ilanını yaptığı 28 Şubat toplantısından sonraki en önemli toplantısı yapılacak.

Artık yürümediği halkın çoğunluğu tarafından kabul edilen bu rejimden, parlamenter sisteme geçiş anayasasının ilkelerini açıklayacaklar.

Seçimlerde, gayrısafi milli hasılası 1 trilyona giden ülkemizi yönetmesi içini bu iki kutuptan birine oy vereceksiniz.

İşte bu iki büyük olayın hemen öncesinde ben de sizi bambaşka bir yere götüreceğim…

Amacım aklınızı çelmek değil…

Çünkü birazdan öyle büyük bir haber bombardımanına uğrayacaksınız ki, kimse aklınızı oradan uzaklaştırmayacak…

Benimki ise öylesine bir şey…Onlar başlamadan aklınıza başlıktaki küçük soruyu takmak istiyorum…

Bir trilyonluk ülkenizi şimdi anlatacağım  iki zıpıra emanet eder miydiniz…

Moda dünyası geçen hafta şok bir ayrılık haberi  ile sarsıldı.

Dünyanın en büyük markalarından Gucci'nin baş tasarımcısı Alessandro Michele'in ayrıldığı haberiydi bu.

Önce fotoğrafa bakın. İsterseniz soruyu biraz daha şahsileştirerek sorayım..

10 milyar dolar paranız olsa, fotoğraftaki bu iki  "tipe” emanet eder miydiniz?

Dünyanın en zengin insanlarından biri 10 milyar dolar geliri olan şirketini ona emanet etti

Dünyanın en zengin iş insanlarından biri olan François-Henri Pinault, 10 milyar dolarlık işini onlara  emanet etti.

Hem de öyle üç beş günlüğüne değil tam 7 yıllığına…

Hem de Gucci gibi grubunun lokomotifi olan bir markayı… 

Ama önce fotoğraftaki iki tipi tanıtayım.

Soldaki saç sakal adamın adı Alessandro Michele…

Moda ve tasarım dünyasının dahi çocuklarından biri…

Yanındaki Harry Styles

O da, şu an dünyanın en ünlü şarkıcılarından biri.

Son şarkısı “As It Was” benimki de dahil dünyanın neredeyse bütün ülkelerinin Top 20'sine girdi ve gelecek yılın Grammy adayları arasında en şanslılarından biri.

Ama aynı zamanda bir stil ikonu.

Bu fotoğraf birlikte gittikleri Met Gala'da çekildi.

Gucci'yi, LVMH gibi bir devle göğüs göğüse savaşta kazandı

Alessandro Michele, bugün 49 yaşında.

Fashion dünyasına çok genç yaşta giren dahi bir tasarımcı.

Alexandre McQueen kuşağı sonrasının önde gelen iki üç isminden biri.

Ünlü Fransız iş insanı Pinault'a ait, dünyanın 2 numaralı lüks marka şirketi Kering, grubun lokomotif  markası efsane Gucci'nin başına 2015'te baş tasarımcı olarak Alessandro Michele'yi getirdi.

Hersek için çok şaşırtıcı bir haberdi bu ve büyük bir kumardı.

1990'lı yıllarda Fransa ekonomisine damgasını vuran olay, LVMH Grubu'nun sahibi Bernard Arnault  ile Kering Gurubu patronu François-Henri Pinault arasındaki savaştı..

Lüks marka toplayıcısı iki devin patronları Gucci markasını satın almak için kıyasıya bir hukuk savaşına girmişti.

Kazanan Pinault oldu.

Gucci artık Tom Ford'un markasına haline gelmişti ve yeni patron geldi

Gucci, o yıllarda başında olan baş tasarımcı Tom Ford'un vizyonu ile müthiş bir atılım yapmıştı.

Ama marka artık onun çiftliği haline geliyordu.

Pinault'un Gucci'yi almasından sonra attığı ilk radikal adım 2004'te Tom Ford'la yollarını ayırmak olmuştu. Çok riskli  bir karardı.

Herkes merakla Tom Ford gibi bir ismin yerine gelecek tasarımcıyı merak ediyordu.

Pinault bir değil iki farklı şey yaptı.

Teksaslı bir erkek olan Tom Ford'un  yerine İtalyan bir kadın tasarımcı getirdi. 

Frida Giannini o yılların ancak gelecek vadeden tasarımcılarından biriydi.

Ancak bunu yapmadan 2 yıl önce daha az gürültüyle daha radikal bir şeyi yapmış ve Gucci'nin aksesuar bölümünün başına tasarımcı olarak Alessandro Michele'yi bulup getirmişti.

Tom Ford'dan sonra Gucci'ye, ihtiyacı olan devrimi yaptıracak insan aslında oydu.

 

Billie Eilish'e Gucci giydiren adam o koltuğa oturuyor

Frida Giannini 2014 yılına kadar o görevde kaldı ve sonunda işine son verildi.

Tom Ford'un ayrılmasından sonra gelenler aynı başarı çizgisini tutturamamıştı.

2015 yılında baş tasarımcı koltuğuna, Gucci'ye bir anlamda arka kapıdan sessizce sokulan  Alessandro Michele oturacaktı.

Oturdu ve Gucci'yi uçurdu.

Onu izleyen üç beş yıl içinde  bu lokomotif markasının geliri 10 milyar dolara ulaştı.

Gucci kaybettiği gençliğini yeniden bulmuştu.

Michele geçen yıl Billie Eilish gibi genç ve çılgın bir isyankara bile Gucci giydirmeyi başarmıştı.

Harry Styles gibi genç bir stil ikonunu Gucci'yle sinerjiye soktu.

Marka yenilendi, gençleşti, yepyeni bir estetiğe kavuştu.

Konuşmalarında Michel Foucault ve Roland Barthes'a atıf yapan modacı

İlginç bir karakter Alessandro Michele…

Konuşmalarında, sosyal medya paylaşımlarında Fransa'nın 1970'lerdeki düşünce akımının öncülerinden Michel Foucault ve Roland Barthes'e sık sık göndermede bulunuyor.

Tasarım anlayışının işte böyle felsefi bir düşüncenin üzerine oturtmaya çalışıyor.

Ne saçı sakalı ne fikri yapısı, ne giyim ve hareket tarzı, bir zamanların İtalyan klasizminin temsilcisi olan Gucci ile uyuşmuyor.

Ama bu zıtların birleşiminden harika bir yeni marka doğdu.

Ama şunu da kabul edelim.

Lüks markaların iki titanının muazzam vizyonu neyi fark etti?

Lüks markaların  bu muazzam dönüşümünde Bernard Arnault  ve François-Henri Pinault gibi iki Fransız iş insanının inanılmaz vizyonu var.

Birincisi 1990'larda oluşan yeni dünyada bollaşın paranın lüks markalara olan talebi arttıracağını görüp, o lüks markaları tek tek bir yapı altında toplama vizyonu vardı.

Ekonomide 1990'lar sonrasını damgasını vuran en önemli hareketlerden biri buydu.

İkincisi ise şuydu. 

Lüks markalar yaşlanıyor ve 20. yüzyılda kalıyordu. 

Bu markalara genç bir vizyon gerekiyordu.

Bu iki lüks marka avcısı  dev markalarını çok genç, avantgarde hatta marjinal tasarımcılarla bir araya getirmeleri gerektiğini çok erken farkettiler.

Gallianolar, Mcqueen'ler Raf Simon ve Marc Jacobslar

Dior,  Galliano'yu,  Chanel, Alexandre McQueen'i; daha sonra  yine Dior,  Raf Simon'u ve Louis Vuitton, Marc Jacobs'u buldu. 

Bu genç marjinal tasarımcılar o eski, yıllanmış, demodeleşmiş dev hantal markaları hafifletti ve uçurdu.

Yirminci yüzyılın “grandiouse” markaları, bir kısmı Uzak Doğu'dan, bir kısmı Arap ülkelerinden ve Rusya'dan gelen yeni bir tüketici nesli ile başka tür bir büyüklüğü yakaladılar. 

Marc Jacobs'un Louis Vuitton için yaptığı 2008 koleksiyonu,  LV'yi damgalı bir çanta markası olmaktan çıkarıp kadın modasının titanları arasına soktu.

Devler bu gencecik insanlarla iş birliğinde o kadar mütevazı bir tutum sergilediler ki, Louis Vuitton'un pandemi öncesi Louvre Müzesi'nden açılan sergisininin kapısında 150 yıllık markanın kurucusu Louis Vuitton ile 30'lu yaşlarındaki Marc Jacobs'un kabartmaları neredeyse aynı boyuttaydı.

Burnundan kıl aldırmayan markaları, bu gençlerin epilasyonu ile gençleşti ve 10 milyar dolarlık cirolara geldiler.

Kafka kahramanına dönüşen zavallı patronlara gelince

Bütün bunlar iş dünyasının dinozorlarına şunu gösterdi:

Ayakta kalabilmek için, sadece iyi  yaptığınıza  inandığınız işi yapmakta devam etmek yetmez.

Bir süre sonra birer Kafka kahramanlarına dönersiniz.

Yani her sabah kalkıp, çantasını alıp, şoförünün açtığı kapıdan arabasına binip,  olmayan bir işe, olmayan bir ofise giden trajik kahramanlar gibi olursunuz.

Onun için parlak insanlarla iktidarınızı ve markanızı paylaşmayı öğrenmelisiniz. 

O tuhaf dövmeli, yaka bağır açık tipler var ya, işte onlara güvenip, gençleşmeniz,  yenilenmeniz, kök hücre nakli yapmanız gerekir.

Yani 10 milyar dolarlık işinizi gerektiğinde avantgarde, yenilikçi Foucaultcu  gençlere emanet etmeyi kabullenmelisiniz.  

 

Üç beş TikTok paylaşımı sizi kurtarmaz: Dombrayla devam mı, tamam mı demelisiniz

Peki ya siyasetçiler…

Bunu onlara anlatmak mümkün mü?

İmkânsız olmasa da çok zor.

Türkiye'yi cumhuriyetin 100. yılına, “Z kuşağını yakalamanın tek yolunun TikTok'ta paylaşım yapmaktan ibaret olduğunu sanan bir siyasetçi profili götürüyor…

Pinault 10 milyar dolarlık şirketini Foucaultcu bir radikale emanet etmişti.

Şimdi o bile eskimeye başladığı için yeni birini arıyor.

Bugün İstanbul'da AKP, yarın Ankara'da Altılı Masa; seyredelim, dombraya devam mı tamam mı?

AKP bugün İstanbul'da NEF Arena'da bir gençlik şovu yapıyor.

Altılı Masa yarın Ankara'da yeni anayasa ilkelerini açıklayacak.

Bunları izleyeceksiniz.

Zaten şu 48 saat içinde ikisini de göreceksiniz...