Ergenekon soruşturması sırasında kanser nedeniyle hayatını kaybeden Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır, Gürcistan üzerinden Ermenistan’a giden savcı Zekeriya Öz’ün devlet tarafından kaçırıldığını savundu. Sabriye Okkır, “Zekeriya Öz kaçmış, e kaçmadan neredeydiniz o zaman? Niye engel olmadınız? Tekrar ediyorum, o kaçmadı, kaçırdılar… Devlet kaçırdı onu.. Yapılan işlemlerde göstermelik” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "hükümeti devirmeye teşebbüs"le suçlanan Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın ülkeyi terk etmesiyle ilgili olarak u acımasız kararları verenler Gürcistan üzerinden Ermenistan’a kaçıyorlar. Tabi oradan da kimbilir nereye kaçacaklar, ayrı mesele… Şu anda Türkiye olarak bizler de iz sürüyoruz. Bunlarla ilgili, kırmızı bültenler hepsi… Bir kısmı Romanya’da yakalandı. Bunlar da yaka paça buraya gelip, yaptıklarının hesabını verecekler" demişti.
Ergenekon’un kasası olduğu iddiasıyla 2007'de tutuklanan ve 2008 yılında kanserden hayatını kayneden Kuddusi Okkır’ın cenazesi, eşinin imkanı olmadığı için belediye tarafından kaldırılmıştı.
17/25 Aralık operasyonlarının ardından Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın "Milli orduya kumpas kuruldu" demesiyle başlayan süreçte, Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan tutuklu ve hükümlüler tahliye edilmişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Ergenekon ve Balyoz süreçleriyle ilgili olarak “Tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldık” sözlerine tepki gösteren Sabriye Okkır, özür beklediğini ifade etmişti.
Sabriye Okkır, 2007-2011 yılları arasında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz'ün hakkında darbe suçlaması nedeniyle yakalama kararı çıkarılmasından birkaç saat önce önce Gürcistan'a ardından Ermenistan'a gitmesini Çağdaş Ses gazetesinden Erman Çimen'e değerlendirdi.
Sabriye Okkır, şunları söyledi:
“Zekeriya Öz’ün yurt dışına çıkması ile ilgili olarak ben diyorum ki; o kaçmadı kaçırdılar! Gündem değiştirdiler… Herşey eski tas eski hamam. İşbirlikleri devam ediyor… Zekeriya Öz kaçmış, e kaçmadan neredeydiniz o zaman? Niye engel olmadınız? Tekrar ediyorum, o kaçmadı, kaçırdılar… Devlet kaçırdı onu. Yapılan işlemlerde göstermelik…
'Müslümanım diye geçinenlere yazıklar olsun'
Biliyorsunuz benim eşimde delil karartma ve kaçma şüphesi ile serbest bırakılmasına izin verilmemişti. Avukatımızın Zekeriya Öz’e yaptığı başvuru 2 saat içinde reddedildi. O sırada eşim ağır hastaydı, şuuru kapalıydı. Kaçması ne kadar mümkündü? Bu insanlık dışı bir uygulamaydı. Bu kararı alan insanların düşüncelerine bir anlam veremiyorum. Yapılarını anlayamıyorum. Bunları bir insana layık görenler hala Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun hepsine… Tabi AKP’li yetkililerde dahil bu söylediklerime.
'Herkes birbirinin hakkına tecavüz ediyor'
İnsan olarak bizim bir onurumuz, şahsiyetimiz için yaşarız. Bir şey söyledik mi, yaptık mı mertçe bunun arkasında da durmalıyız. Birbirimize saygı göstermek zorundayız.. Ama öyle bir ortamda yaşıyoruz ki herkes birbirinin hakkına tecavüz ediyor. Çünkü neden, hukukumuz yok! Olanda doğru çalışmıyor… Peki, ne yapacağız bu ortamda. Kime başvuracağız? Herkes kendi hakkını kendimi savunacak? Hukukçularımız böyleyse biz kime güveneceğiz?
Eğer bir Adli Tıp kalkıp eşimin ölümüyle ilgili devletin bir kusuru yoktur diyebiliyorsa söyleyecek başka bir şey yok zaten. Bu alenen hukuksuzluktur. Gerçek suçlular ne zaman hesap verecek bu ülkede merak ediyorum. Bana göre Kuddusi Okkır’ın ölümü bir cinayettir! Aksini kanıtlayacak olan varsa çıksın ortaya. Yargı önünde hesap versin. En azından ben yapmadım desinler. Ama diyemezler. Çünkü suçlular…
Şimdi Zekeriya Öz kelle koltukta kendisini koydu ortaya, kendini kullandırttı, şimdi formalite icabı tutuklanması gerektiği zaman kaçtı deniliyor. Hayır efendim, kaçmadı, kaçırıldı.. Devletin işbirliği ile kaçırılmıştır. Başka türlüsüne bizi inandıramazlar!”
