Politika

ERDOĞAN'DAN KADINLARA ÇAĞRI İSTANBUL (A.A)

23 Ekim 2010 16:19

-ERDOĞAN'DAN KADINLARA ÇAĞRI İSTANBUL (A.A) - 23.10.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, modern dünyada kadının istismarına, bir meta olarak, bir reklam aracı olarak kullanılmasına şiddetle karşı çıktıklarını, kadının bir reklam aracı olarak kullanılmasına karşı bütün kadınların da mücadele vermesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, ''Kadının Güçlendirilmesi ve Beşeri Güvenliğin İnşası'' konulu Küresel Eylem İçin Parlamenterler 32. Yıllık Forumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, Batı'da kadın hakları tartışma konusu dahi edilmezken, Türkiye'de kadınların 1847 yılında özel haklar elde ettiklerini, 1843 yılından itibaren kadınların resmi olarak da çalışma hayatında yer almaya başladıklarını, tıp fakültelerinde okuyarak ebe ve hemşire olma haklarını kazandıklarını söyledi. Kız çocuklarının okutulmasını zorunlu hale getiren yasanın tarihinin 1860 olduğunu, kadınların devlet memuriyetinde görev alma hakkını, 1913'de elde ettiklerini anlatan Erdoğan, modern cumhuriyetle birlikte kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik alanda daha aktif yer almalarının teşvik edildiğini, 1934 yılında, Batı'da örneği yokken Türkiye'de kadınların seçme ve seçilme haklarına kavuştuklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, Hükümet olarak bu hakları daha ileriye taşımak, kadınların toplumsal katılımını güçlendirmek için kararlı adımlar attıklarını, atmaya devam ettiklerini dile getirerek, AK Parti'de kadınların her zaman aktif ve öncü rol oynadıklarını kaydetti. Sadece Kadın Kolları Başkanlığının, bu anlamda Türk kadının en etkili temsilcisi olduğunu olmaya da devam ettiğini belirten Erdoğan, 8 yıl önce iktidara gelişlerinin hemen ardından Anayasa'da yaptıkları değişiklik çerçevesinde kadın-erkek eşitliğini güçlendirdiklerini söyledi. Anayasanın 10'uncu maddesine, ''Kadın ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür'' ibaresini eklediklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin, anayasasında kadın-erkek eşitliğini ve kadınların durumunu düzeltmeyi devlete görev olarak vermeyi hükme bağlayan çok az sayıdaki ülkeden biri olduğunu belirtti.  Başbakan Erdoğan, Hükümet olarak, yeni bir İş Kanunu çıkararak iş yerlerinde cinsiyet ayrımcılığını kaldırmaya yönelik güçlü bir adım attıklarını, Türk Ceza Kanunu'nu değiştirerek kadına yönelik şiddeti önlemeye dönük genelge çıkarıp, bunu da yakından takip ederek, şiddet olaylarının önüne büyük ölçüde geçtiklerini vurguladı. Belediyeler Kanunu'nu değiştirdiklerini, kadın ve çocuklar için kendilerini güvende hissedecekleri tesisler oluşturduklarını bildiren Erdoğan, ''Haydi Kızlar Okula'', ''Ana-Kız Okuldayız'' gibi sosyal kampanyaları başlattıklarını ve 350 bine yakın kız çocuğunun ve kadınların okuma yazma öğrenmesini, okula gitmesini sağladıklarını kaydetti. Kadın girişimciliğini teşvik ettiklerini, esnaf ve sanatkara sağladıkları düşük faizli kredide kadınlara pozitif ayrımcılık uyguladıklarını dile getiren Recep Tayyip Erdoğan, işveren sigorta primlerinde yine kadın çalışanlara ayrıcalık tanıdıklarını belirtti. TBMM'de ''Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu''nun kurulduğunu anımsatan Erdoğan, Anayasa'nın 90'ıncı maddesinde yaptıkları düzenleme ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalarla, ulusal kanunların arasındaki ihtilaflarda, uluslararası anlaşma hükümlerinin esas alınmasını sağladıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, bu çerçevede örneğin, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin de ulusal düzenlemeler karşısında üstün konuma getirildiğini ifade ederek, en son Anayasa'nın 26 maddesinde değişiklik öngören bir paket hazırladıklarını ve bu paketin içerisinde kadınlara, çocuklara, yaşlılara, gazilere ve şehit yakınlarına pozitif ayrımcılık hakkını anayasal güvenceye kavuşturduklarını belirtti. Erdoğan, milletin de bu düzenlemelere destek vererek 12 Eylüldeki referandumda yüzde 58 oranında ''Evet'' oyu kullandığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Modern dünyada kadının istismarına, bir meta olarak, bir reklam aracı olarak kullanılmasına da şiddetle karşı çıktığımızı burada ifade etmek istiyorum. Kadının bir reklam aracı olarak kullanılmasına karşı bütün kadınlarımızın da bana göre engel olma mücadelesini vermesi gerekir. Kadına yönelik her türlü şiddet ne ise kadının bir reklam aracı olarak bana göre taciz edilmesi de aynıdır. Ayrımcılık, baskı ve sindirmenin, hangi ülkede, hangi coğrafyada olursa olsun, tüm kadınlar tarafından karşısında durulması gerektiğine inanıyorum. Bir kez daha tekrarlamak durumundayım. Evet, sorun, bir insanlık sorunudur, bir vicdan sorunudur, bir insan hakkı sorunudur. Sorun, en az kadınlar kadar, erkeklerin, bizlerin de sorunudur. Ancak sorunun asıl sahibi olan kadınlar, güç birliği yaptıkça, iş birliği yaptıkça, sorunlarını daha kısa bir zamanda cesaretle dile getirdikçe, eminim ki çözümün karşısındaki her türlü direnç de eriyip gidecektir.''