Politika

Erdoğan: Yüreğimiz yandı  ANKARA (A.A)

30 Eylül 2011 00:09

-Erdoğan: Yüreğimiz yandı  ANKARA (A.A) - 29.09.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Geçtiğimiz günlerde eli kanlı terör örgütünün saldırılarıyla hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız yüreğimizi yaktı'' dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi. ''Türkiye bir yandan büyürken öte yandan hain pusularla durdurulmak isteniyor'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Geçtiğimiz günlerde eli kanlı terör örgütünün saldırılarıyla hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız yüreğimizi yaktı. Cinayet örgütünün kime, nasıl, nerede saldırdığına herkesin iyi bakması gerekir. Hayata, masumiyete, huzura kasteden gözü dönmüş bu cinayet örgütü ne istiyor, kimin taşeronluğunu yapıyor? Düğün evini cenaze evine çevirene, futbol oynayan polise kurşun atan insana insan diyebilir miyiz? Siirt'te birlikte bir mutluluğu paylaşmaya, birlikte yemek yemeye giden masum genç kızlara alçakça pusu kuran bu terör örgütü neyin mücadelesini vermiş oluyor? Yüzlerce kurşunla hayatlarının baharındaki evlatlarımızı öldüren bu terör örgütü neyin mücadelesini vermiş oluyor? Ankara Kumrular Sokak'ta evine helal bir lokma götürmek için alın teri döken genç insanları bombayla öldüren bu şebeke hangi insani değerler adına hareket etmiş oluyor? Batman'da hamile bir kadını, Mizgin Doru'yu ve 6 yaşındaki Sultan'ı öldüren yine bu örgüt değil mi? Sabah namazına hazırlanan imama kurşun sıkan, bütün mukaddes değerleri hedef alan, cami minaresinden roketatarla terör estiren nasıl bir vicdandır? Hayatlarını kaybeden şehitlerimize ve bütün canlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diliyoruz. Aziz milletimize metanet diliyoruz. Türkiye bu musibeti bertaraf edecektir. Hukuk ve meşruiyet zemininden ayrılmadan gereken her adım atılacaktır. Bundan bütün vatandaşlarımızın emin olmasını istiyorum.'' -Emin adımlarla ilerliyoruz- Konuşmasında ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, Türkiye'nin güçlü bir kamu maliyesi, sağlam bir bankacılık sektörü ve canlı bir iç piyasası bulunduğuna işaret etti. Erdoğan, en olumsuz küresel şartlara rağmen ihracatı arttırmaya devam ettiklerini söyleyerek, "9 yılda kişi başına gelirimizi 3 bin 492 dolardan, 10 bin doların üzerine çıkardık. Ancak biz bunu yeterli görmüyoruz, 2023 yılında 25 bin dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirdik. Enflasyonist kısır döngüyü kırarak, insanımızın cebindeki parayı günden güne eriten o kara düzene son verdik. Tüketici enflasyonu 1964 yılından beri görülmemiş düzeylere kadar inmiş durumda; Bu yılın mart ayı enflasyon oranı 47 yılın en düşük oranıdır.'' Erdoğan, bu ağır kriz sürecinde dünya ekonomilerinin en büyük sıkıntılarından birinin de işsizlik oranlarındaki artışlar olduğunu vurgulayarak, bu süreçte, gelişmiş ekonomilerin çoğunda işsizlik oranları çok yüksek artışlar gösterirken, Türkiye'deki işsizlik oranı artışının sınırlı seviyede kaldığını kaydetti. Türkiye'nin, 2010 sonu itibariyle Avrupa Birliği üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında, kamu dengesi en iyi durumda olan 4 ülkeden biri olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Almanya'dan, Fransa'dan, İngiltere'den çok daha iyi bir konumdayız. Bugün, gelişmiş ülkeler borç sorunlarıyla boğuşuyor, komşumuz Yunanistan'ın borçlarını ödeyemeyeceği konuşuluyor. Yunanistan'ın yanı sıra İrlanda gibi, Portekiz gibi ülkeler de IMF ve Avrupa Birliği destekli kurtarma paketlerine başvurdu ama bunlar da yeterli olmadı. Borç krizinin İspanya ve İtalya'ya yayılmasından endişe ediliyor. Dünya ekonomisinde sorunların aşılması için başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bütün ülke liderlerinin inisiyatif almasına ihtiyaç vardır. Sorunların çözüm yolu ana hatlarıyla bellidir, asıl mesele bunu uygulayabilecek siyasi iradeyi ortaya koyabilmektir. Gelişmiş ülkelerin daha fazla gecikmeden koordineli biçimde harekete geçmelerini, cesur davranarak, siyasi baskılara boyun eğmeden gerekli tedbirleri hayata geçirmelerini bekliyoruz. Üzülerek ifade edeyim ki bu tedbirlerin gecikmekte olduğuna dair somut göstergeler ortaya çıkmaya başlamıştır.'' Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart and Poors'un Amerika'nın tarihinde ilk kez kredi notunu düşürmesine karşın Türkiye'nin ulusal para cinsinden kredi notunu 'yatırım yapılabilir' seviyeye yükselttiğini hatırlatarak, şunları söyledi: ''Gelişmiş ülkelerin kredi notları düşerken, Türkiye'nin kredi notundaki artış, ülkemizin dünya ekonomisindeki güçlü konumuna işaret ediyor. Türkiye yabancı para cinsinden kredi notu artışını da çoktan hak etti; Türk tahvillerinin uluslararası piyasalardaki risk primleri bunu açıkça ortaya koyuyor. Güçlü bir ekonominin temelinde güven ve istikrar kavramları vardır; biz ekonomi yönetimimizi işte bu kavramlar üzerine oturttuk. Bu sebepledir ki olumsuz küresel şartlara rağmen uzun vadeli planlar yapabiliyor, geleceğe güvenle bakabiliyoruz. Türkiye'ye inanıyor, milletimize güveniyoruz. Ülkemizi mutlu ve müreffeh geleceğine taşıyacak yolda emin adımlarla ilerlemeye kararlılıkla devam ediyoruz.'' -Dış Politika-  Erdoğan, bir coğrafyada eğer petrol rezervleri varsa ve herhangi bir nedenle batılı ülkelerin o rezervlerdeki menfaatleri tehlikeye giriyorsa, o zaman yine başta BM olmak üzere bütün uluslararası kurum ve kuruluşların adeta seferber edildiğini söyleyerek, "Artık bu ikiyüzlü zihniyetlerden dünyanın kurtulması lazım'' dedi. Uluslararası toplumun hızla birikmekte ve ağırlaşmakta olan dünya meseleleri karşısında sorumluluğunu hakkıyla taşıyamadığını aciz kaldığını vurgulayan Erdoğan, "Başta BM olmak üzere bütün uluslararası kurum ve kuruluşların bu gerçeği bir an önce idrak etmesi ve en objektif haliyle kendi öz eleştirisini yapması lazımdır'' diye konuştu.  Dünya barışının tesisi ve insanlığın esenliği için bütün ülkelerin aynı samimiyet ve kararlılık çizgisinde buluşarak birlikte hareket etmesinin şart olduğunu söyleyen Erdoğan, "Dünya gündemindeki zorlu meseleleri her ülke kendi menfaatleri çizgisinde ele alır, ikircikli tavırlar içine girerse, bundan bir sonuç alınamaz. Üzülerek ifade edeyim ki insanlık için çözümler üretmek üzere kurulmuş bulunan bütün bu uluslararası KURUM VE kuruluşlar, birkaç büyük ülkenin kısır menfaat hesaplarına teslim edilmiş durumdadır'' değerlendirmesinde bulundu.  -Gerginlik istemiyoruz- Erdoğan, Kıbrıs'ta bir an önce çözüme ulaşılmasını istediklerini belirterek, ''Biz gerginlik istemiyoruz, sorun istemiyoruz" dedi.   bu doğrultuda son olarak KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'a 4 maddelik yeni bir teklif vererek Türk tarafının konuya ne kadar yapıcı biçimde yaklaştığını bir kere daha ortaya koyduğunu ifade etti.  Erdoğan, şunları söyledi:  ''Bu teklifle Eroğlu, Rmların petrol ve doğalgaz arama çalışmalarında ısrar etmesi durumunda, iki tarafın temsilcilerinin yer aldığı özel amaçlı bir komisyon kurulmasını öneriyor. Bu doğrultuda hem anlaşmalar hem de arama ruhsatları konusunda iki tarafın da yazılı onayının alınması ve bulunacak zenginliğin paylaşım oranlarının müzakere ile belirlenmesi teklif ediliyor. Ancak burada önemli bir ayrıntı var; bu aramalar sonucunda elde edilecek gelirler silah alımlarına harcanmayacak. Son derece yapıcı ve adil bir öneri, krizin aşılması için de iyi bir fırsat. Eğer, bu iyi niyetli çaba da karşılıksız bırakılırsa, o takdirde ne Türkiye'nin ne KKTC'nin böyle oldu bittilerle hak kaybına uğratılmasına asla izin vermeyeceğimizi de herkesin bilmesi gerekiyor. Krizden medet umanlar, gerginlik politikalarından menfaat bekleyenler bu yanlış hesaptan bir an önce dönmelidirler.''