13 Mart 2017 22:19
A Haber ve ATV’nin ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Salih Nayman ve Banu El'in sorularını canlı yayında yanıtladı.
Erdoğan, 16 Nisan'da yapılması planlanan referandum için "Hayırcılar ve terör aynı safta. Hayır demek bölücü terör örgütüne destek vermektir. Hayır diyenlerin bu ülkede bir dikili ağacı yok" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Anadolu Ajansı'nın (AA) PYD'nin Menbiç'te özerklik ilan ettiğine ilişkin yaptığı habere dair, “Bunların hepsi hikâye. Bunlar blöf yapıyorlar. Orada özerklik ilanı filan. Daha önce Kuzey Suriye’de özerklik ilan etmişti, ne oldu? Buralarda Türkiye’nin onayı olmadan adım atamazlar. Bunların hepsi adım adım takip ediliyor. Böyle bir psikolojik ortam ilan edildiği için böyle bir şeyi ilan etmeyi gayretinin içerisine giriyorlar. Zaten Münbiç kenarında bazı köyleri de almış vaziyetteyiz” dedi.
Erdoğan, sunucunun “Menbiç operasyonu başladı ve yürüyor diyebilir miyiz?” sorusuna “Tabii” yanıtını verdi.
Erdoğan, Hollanda'da aşırı sağcı lider Geert Wilders'ın Türkiye'yle ilgili yaptığı açıklamalara tepki göstererek "Sen kimsin ya, haddini bil" dedi. "Hollanda'ya tam destek veriyorum" diyen Almanya Başbakanı Angela Merkel'i de eleştiren Erdoğan, "Sana yazıklar olsun ya diyorum" dedi.
İsviçre'de yayımlanan Blick gazetesinin "Erdoğan'ın diktatörlüğüne 'Hayır' oyu kullanın" başlığıyla yayımlanan haber için Erdoğan “İsviçre gazetesinin attığı başlık çok manidar. Ama seviniyorum. Mutluyum. Niye? Çünkü İsviçre'nin bu gazeteleri de Türkçe'yi öğreniyor. 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne Hayır oyu kullanın' diyor. Doğru söylüyor. Diktatörlüğüm yok ki. Bu ne demektir? Tersinden okursanız bu Evet demektir" yorumunu yaptı.
Türkiye Barolar Birliği (TBMM) Başkanı Metin Feyzioğlu'nun yurt dışında "Hayır" çalışması yapmasına tepki gösteren Erdoğan, "Benim bir daha kapımı çalamazsın, kapattım. Karşına bunun faturası çıkar" ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Tabi burda ilk madde yargının bağımsızlığı mevcut durumda var. Biz buna tarafsızlığı da ekleyerek çok daha güçlü hale getiriyoruz. İkincisi milletvekili sayısının 600' e çıkarılması var. Kılıçdaroğlu bunu eleştiriyor. 450 bile yeter diyor. Bunu elştirmek isterim."
"Özellikle hem nurfusumuzun artışıyla temsilde adaleti getirelim istedik. Bununla da gerek hükümet gerek MHP yetkilileri yaptıkları çalışmada AB'de durumun nasıl oldupğunu gözden geçirdileri. Bizde yapılan çalışmada üzerinde durulan en önemli konu şu; Türkiye'de bununla ilgili olarak 103.000 seçmen bir vekil düşüyor. Almanya'ya falan baktığımız zaman bu sayının daha düşük olduğunu görüyoruz. Bu durumda 600 vekile az demek dünyayı takip etmemenin bir göstergesidir. Biz artık bunları aşalım dedik."
Gençlerimize hakaret edildi
"Millet vekili seçilme yaşının 25'ten 18'e i,ndirilmesi olayıdır. burada geçlerimize çok büyük hakaretler edildi. Çok ayıp oluyor. 418 yaş olayı sadece benim ülkem erkekleri için geçerli değilki . Kızlarımız için de geçerli. kaldı ki parlamentoda görev yapmak askerlikten daha aşağı değil. Şu anda 18-25 yaş arası 7 milyon genç var ülkemizde. Kalite sürekli yükseliyor. Bu kaliteyi yok sayamayız. Gözden kaçırdıkları şu. İki yıl sonra emekli olmuyor. Milleti aldatma. 65 yaşı beklemek zorunda. 65'ine geldiği zman emekli oldupunda ondan sıonra vekil sıfatıyla emekli olma hakkı kazanacaktır. Biz gençliğe ufuk veriyoruz. Gençlik kedine verilen değeri görüyor. Bir de eşitleme yapılıyor. Seçme ve seçilme 18. Bundan daha güzel ne olabilir?. Bu gençliğimizin önünün açılmasıdır: Ve ben geçlerime güveniyorum. Bunu 15 Temmuz da gördük."
"Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimi ile meclis seçimi 5 yılda bir yapılacak. Bu zat ( Kılıçdaroğlu) nediyor? Meclisin yetkisi kalmayacak diyor. böyle bi şey yok ya. Cumhurbaşkanı eğer seçimlerin yenilenmesi talebinde bulunursa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de yenilenmesi gerekecektir. Bu bir fesih değildir. Bunun oranı 5'te 3. Meclis bu orana ulaştığı takdirde seçimler yenilenir. Anayasa düzenlemesi tabiki farklı ve zor olacak . Bu çocuk oyuncağı değil. Şimdi seçim 5 yılda bir yapılıyor. Seçim günü geldiğinde 100 bin kişi ile halk aday gösterebilir. vatandaşın bu hakkı yoktu. Artık var. Sadece partilerin tasarrufunda olmayacak. Zaten 5 yılda bir olacağı için her şey yerli yerinde olacak."
"Güven oyu hep iktidarları tehdit etmiştir. Şimdi böyle bir şey olmaycak. Çok daha rahat yürüyebilecekler. Güven oyu oylamasını beş yılda bir halk yapacak. Bu yürüyen bir sistemi yavaşlatmaktır. Gen sorularla bunalan hükümet artık sabahlara kadar o kanunu çıkarmak için çalışıyorç. Neden dolayı? İşte bu gensorularla kaybedilen zamanı telefi etmek için. Ama artık bunlardan kurtuluyoruz."
"Hollanda'daki beyefendi diyor ki bu ülkenin patronu biziz diyor. Bunlar demokrasiyi anlayamamış. Ben patron değilim. Benim ülkemin patronu millettir. Biz millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik."
Hollanda diyor ki oradaki beyfendi, bu ülkenin patronu biziz diyor. Altına da bir fakirin fotoğrafını koymuş. Ben patronu değilim zaten, benim ülkemin patronu millettir. Sen daha demokrasiyi anlamamışsın. Önce demokrasiyi öğren, hiçbir başbakan patron olamaz. Demokrasilerde patron millettir. Patron benim demek, milletine saygısızlık. Zaten bunlarda saygı yok. Biz bu ülkede hiçbir zaman patron olmadık. Efendi de olmadık. Kuruluşumuzdan bu yana meydanlarda, “Biz millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geliyoruz” dedik.
Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı birleştiriliyor. Sadece cumhurbaşkanı olacak. Ve bir ve ya iki tane yardımcısı olacak. Bunlarda dışarıdan gelecek. Kılıçdaroğlu dersini çalışmamış. Yönetimde çok başlılık çok tehlikelidir. Bu kalkacak. Bu dinlediğimiz tablo ana muhalafet partisi başkanının ağzından duymayı arzu ettiğimiz bir şey değildi. Yatıp kalkıp tek adam da tek adam. Hep burdan girdiler. Ya tek adam varsda bu ülkede bu sensin ya. 7 seçim kaybettin hala işin başındasın. Ama millete gittin mi bir şey yapamıyor. Batı'da 2 seçim kaybetsen partinin başımnda durmuyor ya. Böyle liderler tanıdım. ama bu kişiyi anlamak mümkün değil."
"Artık her işlem cumhurbaşkanına sorumluluk yükleyecek. Yeni süreçte sorumluluk noktasında daha sıkıntılı bir süreç başlayacak. Artık milletin adamlığı var tek adamlık yok. Millet sahipleniyorsa eyvallah. Sahiplenmiyorsa o makamda kalamazsın. Bir diğer mesele ve bunun üzerinde farklı durulması lazım. Şuan hala Bakanlar Kurulu yetkisi elinde olan OHAL cumhurbaşkanına veriliyor. Bakın biz OHAL'i niye ilan ettik? 15 Temmuz'u yaşayan ve 249 şehit veren ülkemizde niye bunu ilan ettik? Çünkü bu FETÖ'yü kimler, nereden idare ediyor bütün bunları bulmamız lazımdı. Mevcut yasayla olmaz. Bu yüzden OHAL ilan ettik. Bakın Hollanda'da belediye bir kaç saat içinde OHAL ilan etti. Niye? Benim bakanımı nasıl sınır dışı edecek? Ve hala AB'den bir ses çıkmıyor. Ama biz darbe sebebiyle OHAL ilan ediyoruz hepsi endişeli. Ziyarete geliyorlar. 'Ya bu OHAL'i ne zaman kaldırıyorsunuz?' diye soruyorlar. Biz ne zaman darbe girişimini neticeye kavuşturursak o zaman kaldıracağız. Tabi bu yeni sürece girildiğinde aynen yine bu tür kararlar alınsa dahi karar meclis onayına gidecek. Böyle bir süreç var. Artık askeri mahkemelerin baktığı olaylara da askeri mahkemeler bakacak. Böyle bir sürecin içine giriyoruz. Bununla birlikte tabi askeri ve sivil mahkeme çift başlılığı ortadan kalkacak"
"Berlin'in ortasında çadır kurup para topluyorlar. Sen diyor Kürtsün o zaman bize destek vereceksin. Vatandaşlarıma sesleniyorum. Hayır demek terör örgütlerine destek vermektir. Kandil, İmralı hepsi hayır diyor. Hayır demek bunlarla beraber yürümektir. Hayırcılar ve terör aynı safta. 5'te 3 çoğunlukla meclis HSYK'ya 7 üye seçiyor. 4 üyeyi de cumhurbaşkanı seçiyor. Hani meclis işlevini yitiriyordu. Kılıçdaroğlu ayıp ya."
"Cumhurbaşkanının tek yetkisi var kanun noktasında. Bütçe. Ona da meclis onayı lazım. Meclis onaylamazsa geçmez. Cumhurbaşkanlığı sisteminin özellikleri nelerdir? Hükümeti seçme yetkisi doğrudan millete ait. Ama o zaten sizin yetkileriniz elinden alınıyor diyor. İstikrar ve güven bir ülkede olursa o ülke süratle kalkınır. Bu düzenlemede milli irade esastır. Dinamik ve dönüşümcü bir modele kavuşuyoruz. İşleri, karar alma süreçleri çok çok seri olacak. Brökratik oligarşide biz çok çektik. Başkanlık sisteminde bu oluşamayacak. O firsatı bulamayacak. Çünkü bir defa reformların süretle hayata geçirilme şansını yakalıyoruz. Şuan böyle bir şey mümkün değil. Bundan sonra böyle gbir derdimiz yok. Adil ve rekabetçi bir sistem."
"Cumhurbaşkanının dikkat etmesi lazım. İstişare'nin çok iyi çalışması lazım. Adil olması lazım. Topumsal uzlaşma zemini genişler. Mecliste de millette de. Bunun için halkıyla kucaklaşan bir iktidar anlayışı en büyük hedefimiz. Cumhurbaşkanının hem siyasi hem cezai sorumluluğu var. Bu da cumhurbaşkanını kendisine çeki düzen vermesini gerektirir. Bu sistemde güçlü liderler gelecek. Yasama ve yürütme arasında denge sistemi olacak. Güven oyunun kaynağı doğrudan halk. Ne zaman 5 yılın sosnunda. Halk kararını verecek ve sen artık gidicisin diyecek. Yasamanın yürütme üzerinde ki denetimi daha etkili. Kanun teklif etme yetkisi sadece yasamaya ait."
"Kabinede herhangi bir kişinin kanun yetkisi yok. Kararname kanunun üzerinde değil. Eğer o konu hakkında yasama organının çıkarmış olduğu bir kanun varsa bu kararnamenin üzerindedir. Vesaiyet ve darbe girişimlerini engeller. Burada tek vesayet sahibi millettir. Ve ben inanıyorum ki cumhurbaşkanı şile milletin birleşmesi farlı ve güçlü olacaktır. Partili cumhurbaşkanı realiteye uygundur. Geçmişte bunları gördük. Gazi Musatafa Kemal Atatürk partili cumhurbaşkanıydı. Bunlar niye onları rahatsız etmiyor. Bunları da görmemeiz lazım. Kim olursa olsun hangi cumhurbaşkanı olursa olsun. Bizim cumhurbaşkanı olarak milletin hizmetinde olmamız lazım. Ben il il dolaşıyorum. Sürekli ülkemin lehinde daha neler kazanabiliriz. Sürekli bunun gayreti içerisindeyiz. Ve bu 'Evet'le olur. 'Hayır'la olmaz. Çünkü hayırcıların dikili bir ağacı yok. Hayır diyenler kim FETÖ terör örgütü. Hala kalkıyor 'Yenikapı ruhunu ben temsil ediyorum diyor. İşleri güçleri yalan ya bunların. Bunlar doğru konuşmazlar."
"Cumhurbaşkanı anayasaya ters bir kararname çıkaramaz. Ayrıca yasama organına da uygun olmalı. Ben ülkemi adeta bir şirket yönetimi anlayışıyla yönetmek istiyorum derdim. Niye, işte hızla yürümek için. Süratle karar almak için. Dünyada görüyorum 25 yaşında adam bakan olmuş O ülkelrde oluyorda bizim ülkemizde niye olmasın. ecdadımız FAtih 21 yaşında çağ kapatıp çağ açtı. Biz onların torunlarıyız ya. Niye yapamayalım. Siyasi sosyal hayatta rekabet gelecek Güveniyoruz. Gençler siyasete kalite katacak."
"Son dönemde terörle mücadelede çok farklı bir konuma geldik. Bunlar bitişik nizam evlerde tünellerle evleri birbirine bağladılar. Mardin'de yer atında 1500 kişinin sığınabileceği şehir gibi bir yapı vardı. Ben askerimizin, polisimizin, korucularımızın alnından öpüyorum. Şu son bir kaç ayda akla hayale gelmez operasyonlar yaptılar. Ümit ediyorum Münbiç'te de bu YPG orayı terk eder ve yerli halkı oraya yerleşir. Biz artık mücadele konusunda hem masada hem sahada varız. İşte başkanlık sistemiyle bunları çok daha hızlı yapacağız. PYD/YPG'nin özerklil ilanı tamamiyle hikaye. Bunların hepsi hikaye. Kendilerine göre blöf yapıyorlar. Orada böyle böyle özerklik ilanı... Kuzey Suriye'de özerklik ilan etmişlerdi ne oldu? Buralarda Türkiye'nin onayı olmadan bir adım atamazlar. Bunların hepsi adım adım takip ediliyor. Münbiç kenarında bazı köyleri almak aldık. Devam ediyoruz."
"Almanya teröre destek veriyor"
"AB ülkelerinin hepsini aynı kefeye koymak istemiyorum ama bazıları Türkiye'nin bu yükselişini çekemiyor. Almanya çok açık bir şekilde terör örgütlerine destek veriyor. İstediğin kadar sen Hollanda'nın yanında yer al. Sayın Merkel sen teröristlere destek veriyorsun. 4500 dosya elinde ve sen bunun hesabını veremiyorsun. Senin devlet televizyonun 'hayır' için yayın yapıyor. İşte sen busun. Avrupa'daki vatandaşlarıma sesleniyorum. Türkiye sevdalısı kim varsa desteklerinizi onlara verin. Viyana sözleşmesi bunların faşistlikleridir. Bunların Viyana Sözleşmesi anlayışı budur. Bunlar yeni Nazi akımıdır. 32 vatandaşımız Hollanda 'da yaralandı bunların yedisinin durumu ağır. Ve Merkel'de Holanda'nın yanında yer alıyor. Sana yazıklar olsun ya. Demek ki sende onlarla aynı kafadasın.
Türkiye artık güçlenen bir ülke. Onları çıldırtan da bu zaten. Bu kadar güçlenemezsin diyorlar. Ama güçleneceğiz. Bu iki partiye kesinlikle oy vermemeleri lazım. Evet için bakanıma onay vermeyenler Barolar Birliği Başkanı'na izin veriyor. İşte bakın kimler bize nasıl saldırıyor. Ben inanıyorum ki milli düşünen vatandaşlarım 16 Nisan'da evet demek suretiyle gerekli cevabı verecektir."
"Hollanda'da ki vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Bana 15 Temmuz'u hatırlattılar. Oradaki vatandaşım bakanlarıyla yan yana ve ya yüzyüze olamanın da sıkıntısını çektiler. Çünkü ayrı sokaklardaydılar.
O gece ben de 4,5'a kadar uyumadım. Fatma kardeşimle de telefonla konuşuyorum. 'Ben arabanın içinde öleceğim' diyecek kadar ileri gitti!
Ama Fatma Hanım seslerini duyuyor. Buna rağmen kendileri ile mutabakatı sağladığımızda artık saat 4-4,5 gibi ablasıyla beraber alıyor kendsini iki tane goril. Ve o iki goril kendilerini götürüyor. 1 buçuk saatte karakolda bekletiyorlar. Ondan sonra yola çıkıyorlar. Ben inanıyorum ki vatandaşlarımın oradaki duruşu batıya çok iyi bir emsaldir. Yani bugün orada yarın başka bir yerde.
"AB ile ilişkileri gözden geçirme gündemde. Ama şimdi hedef 16 Nisan. Avrupa hala bizi oyalamaya devam ediyor. Malta'nın dönem başkanlığında da maalesef taktik aynı. Mülteciler konusunda verdikleri sözler vardı. Ortada bir şey yok. Vizelerin kaldırılması meselesinde de oyalama taktikleri devam ediyor. Bunlar dürüst değil. Samimi değil. Vize meselesi 2016 sonuna kadar bitecekti ama bitmedi."
"Bu ülkenin rejim tartışmaları 1923'te son buldu. Bu sadece bir yönetim sistemidir. Rejim değil sistem değişiyor. Bu sistem hep koalisyonları getirmiştir. Ve ülkeyi getirdiği durum ortadadır. Başkanlık sisteminin olduğu ülkelere baktığımız zaman bir başarı görüyoruz. sistem takır takır çalışan bir sistem olduğunda ve iyi de bir yönetici olduğunda ülke sıçrama yapar. Güven ve istikrar. Güven olmadan istikrar olmaz. Öyle bir sistem olacak ki güveni yakalayalım. İnşallah Türkiye'yi 2023'te ilk on ülke arasına sokacağız. Hedefimiz bu. En az kişi başı milli geliri 15 bin dolara getirmemiz lazım."
"Milletime şunu hatırlatmak istiyorum. Kılıçdaroğlu BM'nin adresini bilmiyor. Bildiği zaman orada nasıl konuşulacağını bilir. Kılıçdaroğlu'nun küçümsediği milletin evine 16 bine yakın muhtarım geldi. 'Ben ayağınıza geldim o ayağına çağırıyor' diyor. Ben ayağıma çağırmıyorum. Türk milleti adına sahibi oldukları külliyede ağırlıyorum. BM'de konuşmanın dili başka. İşte bu bunların karakteri. Bu ne demek ya. Orada konuşan Erdoğan'ın, ülkenin halkını kandırmaya hakkı olabilir mi? Burada hangi siyasi mesajları veriyorsam, orada da aynı mesajları vermem lazım. Eğer bunu başaramazsam ne renksiz adam derler. 'Muhtarlara konuşulduğu gibi orada konuşulmaz' diyor. Lafa bak ya. Onlar benim muhtarlarımdan daha mi ileri? Onlar da seçilmiş onlar da seçilmiş."
© Tüm hakları saklıdır.