15 Şubat 2015 09:04
Latin Amerika turu dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “one minute” çıkışıyla dünyada yalnızlaştığı iddialarıyla ilgili olarak, “Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için halkın nezdinde bir durumdur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüyoruz ki halk bizi yalnızlığa itmemiş. Bağrına basmış. Dünyaya baktığınızda halklar nezdinde de yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil” dedi.
Meksika Cumhurbaşkanı Enrique Pena Nieto’nun ilk döneminde ABD’den destek aldığını hatırlatan Erdoğan, “Benim de Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi ‘Beyaz Ev’ denilen yerde ailece ağırladılar. Orada birebir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı” diye konuştu.
Meksika ziyaretini bir gün erken bitirmesinin nedeninin heyet içinde yaptığı anket olduğunu belirten Erdoğan gazetecilere “Sizlere de sordum. Dönelim dediğiniz için dönüyoruz. İstişare yaptık sizinle. Yani eğer siz deseydiniz ki kalalım, kalacaktık. Anket yaptık, dönmek istediniz, dönelim dedik. Tamamen demokratik” dedi.
Küba ziyaretinde Havana’daki saraya ilişkin de değerlendirmeler yapan Erdoğan, “Küba’daki saray beni adeta büyüledi. Beton yığınının içine girmiyorsunuz mesela. Küba’daki saray muhteşemdi. Yürürken mesela duvarların arasından geçmiyorsunuz. Ağaçların, dalların, ormanların arasından geçiyorsunuz. Sanırım oraya harcanan rakam bizim Cumhurbaşkanlığı külliyesine harcanandan daha fazladır. Eskiden adalet sarayıymış. O binada oturmak istemedikleri için böyle bir yer yapmışlar. Bu tabii öyle doğal filan değil. Hayli bir harcama yapılarak yapılan bir mimariden bahsediyorum. Bizim külliyeyi yaptırmadan burayı görseydim bu şekilde yeşil ağaçlandırılmasını arzu ederdim. Her şey doğal. Ağaçlar sonradan yerleştirilmiş” diye konuştu.
Kolombiya, Küba ve Meksika’yı kapsayan Latin Amerika seyahatini planlanandan bir gün önce sonlandıran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hürriyet gazetesinden Akif Beki’nin Erdoğan ile yaptığı söyleşi şöyle:
Küba’da ‘One minute’ ile biliniyorsunuz. Bu çıkışınız nasıl bulunuyor bu ülkelerde?
Nyeto (Meksika Cumhurbaşkanı) ile bu konuları konuştuk. Örneğin ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözünü söylediğimde, Nyeto bunu onayladığını ifade etti. Meksika’nın yüzde 80 ihracatı Amerika’ya. Nyeto’nun başkanlığına da Amerika destek olmuştu. Benim de Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi ‘Beyaz Ev’ denilen yerde ailece ağırladılar. Orada birebir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı. Biz ‘One minute’ derken, ‘Allah’tan başka kimse bize başka bir çizgi çizdiremez’ dedik. Bu çizgi doğruysa gideriz. Ama doğru değilse kimse bizi zorlayamaz. Biz ‘One minute’ derken kime dediğimiz belli. Bu zat (Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres) bana, cumhurbaşkanı olmadan önce bir teklifte bulundu. ‘Burada, Batı Şeria’da bir yapılanmaya gideceğiz, parayı biz bulalım siz de inşaatta iyisiniz’ dedi. Biz de tamam dedik, ‘Parayı siz bulun biz de TOKİ ile yapalım’. Tabii fazla uzun sürmedi, kendisi cumhurbaşkanı oldu. Fakat cumhurbaşkanı makamı ona farklı bir hava getirdi. Ne oldu Batı Şeria meselesi dediğimizde ‘Görüyorsunuz İsrail’in işleri ile uğraşıyorum’ dedi.
İsrail de cumhurbaşkanının bir fonksiyonu yoktur. Biliyorsunuz başbakan etkilidir İsrail’de. Sonra Davos’ta bir araya geldiğimizde, benim de taşı gediğe koymam gerekirdi. O toplantıdan önce plaj bombalaması olmuş, çocuklar ölmüştü. Sonrasında Gazze’ye yönelik bombardıman yaşanmıştı. Biliyorsunuz biz Olmert (Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert) ile bir araya geldiğimizde aslında İsrail-Suriye arasında sorunun da son raddesine gelmiş, son cümleyi tamamlayıp imza aşamasına kadar gelmiştik. O son cümle edilse Suriye ile İsrail arasında sorun kalmayacaktı. ‘Cumaya erteleyelim’ dediler. Cuma da Gazze’yi bombaladılar. O bombalamadan sonra 15 gün Olmert’e ulaşmaya çalıştım. Tabii Olmert’ten daha bir üst akıl, güç vardı. Tüm bunlar olunca Davos’ta karşı karşıya geldiğimizde böyle bir durum oluştu.
‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken, neredeyse sadece bu 5 ülkenin dediği oluyor. Geri kalan ülkelerin dediği olmuyor. Filistin meselesinde de durum aynı. Tabii burada baskı, sindirme olayı devreye giriyor. Tüm dünya devletlerinin adaletli şekilde kurula gelebilmesi için, mesela rotasyon olmalı. BM de bunu kabul ettiğinde, yani rotasyon BMGK’da da olmalı. Yani bu demektir ki her 10 yılda bir her ülkeye sıra gelir. Kıtalar, inançlar ona göre dengelenip her ülkenin hakkı olur. Mesela BMGK’da bir Müslüman ülke yok. Olmaz. Nasıl olacak. Geçici üyelik göz boyamadan ibaret.
Obama’ya çağrınızın gerekçesi neydi? Kimileri bunu sert bir açıklama olarak niteledi. Size gelen bir bilgi üzerine mi böyle bir açıklama yaptınız?
Olaydan haberim vardı. Obama’ya yönelik sertti, yumuşaktı derseniz bilmem. O sizin takdiriniz. Ama bir olay olduysa benim muhatabım o ülkenin başkanıdır. Benim çağrım onlaradır. Sonrasında yardımcısına da seslendim. Bu olmaz. Mesela bu ülkede değil de bizim ülkemizde olsaydı sessiz kalmazdık. Örnekleri var. Mesela büyükelçilik saldırısında biz tüm açıklamaları yaptık. DHKP-C ile ilgili araştırmalarımızı ve olayın detaylarını ABD ile paylaştık. Stratejik müttefiklik bunu gerektirir. Biz de kendilerinden aynı şeyi bekliyoruz. Bir şey daha söyleyeyim: Mesela Ukrayna meselesi. Bunu Sayın Putin ile de birkaç kez görüştüm. Ülkede 5-6 bin kişi öldü biliyorsunuz. Görüşmeler yapıyorlar, müzakereler yapıyorlar, gidiyorlar geliyorlar, yine Ukrayna’yı konuşuyorlar. Suriye’de 350 bin kişi öldü. Bu nedir diye sormayacak mıyız? Hâlâ Esed’le devam etme fikrindeler. Bir şey demeyecek miyiz? Ukrayna için gösterdikleri hassasiyeti aynen Suriye için de bekliyoruz, Mısır’da da bekliyoruz. Mısır’da darbe oldu, bu ülkeler bu darbecileri desteklediler. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bunları konuştuğunuzda yalnız kalıyorsunuz. Ama bu durum halklar nezdinde değil. Halklar nezdinde olunca karşılığını buluyor.
Paralel medya Amerika’da 3 Müslüman’ın öldürülmesini, öldürülenlerin dini kimliğine vurgu yapmadan sadece ‘3 kişi öldürüldü’ şeklinde verdi. Bu tutum ne anlama geliyor?
Paralel Yapı, hiçbir zaman dini kimliği kullanmamıştır. En önemli örnek Mavi Marmara olayıdır. Başlarındaki zatın (Fethullah Gülen) o konu ile ilgili İsrail’e övgülerini hatırlayın. Tavandakiler böyle. Taban ile bunları ayırmak lazım. Geç de olsa farkına varacaklar ama gecikiyoruz, taban bunun bir an önce farkına varmalı.
Dünya imamları listesi bir gazetede yayınlandı. Ne diyeceksiniz?
Bu Paralel örgütü Kolombiya ve Meksika başkanlarına anlattım. Meksika Başkanı ‘Ben bilmiyordum’ dedi. Anlatılınca hemen bilgileri istedi. Anlattık, orada verdik ama ayrıca büyükelçilik ve Dışişleri kanalıyla tüm bilgileri de vereceğiz. Cevapları şu oldu: Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılanları kendimize yapılmış gibi alırız. Türkiye’ye karşı olanlar bize karşı olmuşlardır. Nyeto bu meseleyi ayrıntılı bilmiyor ama yanındaki elemanlarından bilenler vardı. Ona söylediler.
‘One minute’ gibi çıkışların sizi dünyada yalnızlaştırdığını ileri sürenler var. Ne dersiniz?
Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için halkın nezdinde bir durumdur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüyoruz ki halk bizi yalnızlığa itmemiş. Bağrına basmış. Dünyaya baktığınızda halklar nezdinde de yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil.
Küba’ya Türk eli değmeli dediniz?
Sanırım 60-70 bin doktorları ülke dışında. Bizim Sağlık Bakanımız ile de görüşeceğim dönüşte. Olmazsa oradan doktor ithal edelim. Gelsinler biz de çalışsınlar. Mevzuat belki uygun değil ama ona uygun hale getirelim. Faydalanalım bu durumdan. Madem iyiler bize de faydası olsun.
Fidel Castro ile görüşemediniz...
Talep ettik ama sanırım sağlık şartlarından dolayı mümkün olmadı.
Meksika Başkanlık Sarayı 500 yıllık, muhteşem bir eser, etkilendiniz mi?
Hadi Meksika’nın mali gücü var. 500 yıl önce de varmış demek ki yapmışlar. Küba’ya bakın. Küba sosyalizmden geliyor. Küba’daki saray beni adeta büyüledi. Beton yığınının içine girmiyorsunuz mesela. Küba’daki saray muhteşemdi. Yürürken mesela duvarların arasından geçmiyorsunuz. Ağaçların, dalların, ormanların arasından geçiyorsunuz. Sanırım oraya harcanan rakam bizim Cumhurbaşkanlığı külliyesine harcanandan daha fazladır. Eskiden adalet sarayıymış. O binada oturmak istemedikleri için böyle bir yer yapmışlar. Bu tabii öyle doğal filan değil. Hayli bir harcama yapılarak yapılan bir mimariden bahsediyorum. Bizim külliyeyi yaptırmadan burayı görseydim bu şekilde yeşil ağaçlandırılmasını arzu ederdim. Her şey doğal. Ağaçlar sonradan yerleştirilmiş.
Bahsettiğiniz yerler eski yerleşim olan kentler. Ankara eski yerleşimi olan bir kent olmadığı için ne yaptırırsanız yaptırın yeni olacak. Mesela İstanbul bu konuda düşünülemez mi?
Mesela Dolmabahçe Sarayı ile ilgili düşündük bu anlamda. Mimar çalıştı. Orada kaymakamlık binası vardı. Yıktırdık. Çünkü sonradan yapılan bir yerdi. Müzeye yer verdik. Kafeteryalar filan vardı. Kaldırdık oraları, düzenledik. Başbakanlık Ofisi olarak kullanıldı. Beylerbeyi Sarayı’nı da aynı şekilde düzenledik. Tabii Dolmabahçe için bu yapılabilir miydi? Olmayabilirdi. Ama mesela Yıldız Sarayı olabilir mi diyorlar? Olabilir. Cumhurbaşkanı’nın kabullerini ağırladığı bir yer olabilir.
Erken dönmeniz sosyal medyada spekülasyon konusu oldu.
Ülkeme hasretimi sizlerle paylaştım. Sizlere de sordum. Dönelim dediğiniz için dönüyoruz. İstişare yaptık sizinle. Yani eğer siz deseydiniz ki kalalım, kalacaktık. Anket yaptık, dönmek istediniz, dönelim dedik. Tamamen demokratik.
Takip ettiğiniz önemli projeleriniz vardı başbakanlığınız döneminde. 3’üncü Köprü gibi 8-10 proje vardı. Cumhurbaşkanlığınız döneminde bunlarla ilgilenebiliyor musunuz?
Biz şimdi bütün bu yatırımlarımızı adım adım takip ediyoruz. Mesela şimdi 3’üncü Havalimanı’nın tarafımızdan takibi yapılıyor. Mesela Boğaz’ın altından geçen proje ve Kanal İstanbul tarafımızdan takip ediliyor. Kanal İstanbul’u yapacak firmanın yetkilileriyle geçen hafta bir araya geldik. ‘Bir an önce projeye başlamanız lazım’ dedik. ‘Türkiye’nin adını uluslararası platformda duyuracak en önemli projedir Kanal İstanbul’ dedik. ‘Geç kalmayın acele edin’ dedik. Ayrıca Çamlıca’da bir proje gerçekleştirdik. Bir ihale yaptılar, olmadı. Küçük Çamlıca’da olacak, bir kule olacak. O tüm uydu vericileri bu kulede olacak. İstanbul için seyir kulesi olacak. Büyük Çamlıca Camisi’ni de bu vericilerden kurtarmış olacağız. Büyük Çamlıca Camisi’nin kabasının yüzde 60-70’i bitti. İçerisi için hat vs. hazırlıkları da tamamlandı. Altında külliye olacak. Hat tezhip vs. Yeni yazdırdığımız veya yazdıracağımız Kuran-ı Kerim’ler olacak. Cumhurbaşkanlığı olarak geçen bir hattat grubu ile bir araya geldim. Onlarla görüşme yaptım. Yeni hatlarla Kuran-ı Kerim yazdırma konusunda görüştük. 2-3 yıl içinde gerçekleşecek. Bu, Cumhurbaşkanlığı projesidir. Türkiye için önemli hayati projelerden bir tanesi de planlayıp adımlarını attığımız Çanakkale geçişi. Talipler var. Bu geçiş yapıldığı zaman çok daha hassas olacak. En azgın denizin olduğu yerdir orası biliyorsunuz. Ama şimdi köprü yapıldığı zaman bu sorunları tamamen aşmış olacağız.
Lütfi Bey’le (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan) de bir çalışma bitirdiler. FSM ile Boğaziçi arasında bir tüp geçiş projesi hazır. Onu da hazırlayacaklar. Önümüzdeki günlerde açıklayabilirler. 3’lü geçiş olacak. Ankara’da da devam eden projeler var. Keçiören’de Anka Park var. Dünyada bir numara olacak Melih Bey’in söylediğine göre. Ankara’daki raylı sistemlerimiz devam ediyor. Ankara-Sivas, Ankara-İzmir (hızlı) tren yolu var. Atılan bu adımların sonuna kadar yanında olacağız.
Çözüm Süreci ile ilgili birkaç güne kadar silah bırakma çağrısının olacağı yönünde haberler var?
Doğrusu bu açıklamayı cuma günü bekliyordum. Olmadı. Doğrusu dün bugün böyle bir açıklama gelebilir. Ama biliyorsunuz uygulama önemlidir. Geçen Nevruz’da da yaptılar açıklamayı ama uygulamadılar. Biliyorsunuz Habur’u da açtığımızda biz barış ve kardeşlik için yapmıştık, bunu onlar şova çevirip lehlerine kullanmak istediler. Bunu uygulamada göstermeleri lazım, tüm Türkiye’nin buna, bu kardeşliğe, birlikteliğe ihtiyacı var. Başarılırsa bunun huzuru tüm Türkiye’yi etkiler. 78 milyon bu huzurdan nasibini alır. Diyoruz ki biz niye 11 bin dolarda kalalım. Bunu 25 binlere çıkarmamız lazım.
© Tüm hakları saklıdır.