Teknoloji geliştikçe, günlük hayatımızdaki alışkanları da değiştiriyor. Sayfalarca yazılan mektupların yerini emojiler almaya başlayalı birkaç yıl geçti bile. Gençler, ‘duygu belli eden surat resimcikleri’ ile kendilerini ifade etmeyi kelimelere tercih ediyorlar. Emojileri sevdik; peki ya onları bırakmanın da zamanı gelecek mi?
Emojilerle geçen bir yıl
2017’de dünya genelinde emoji kullanma oranı yüzde 766 arttı. ‘The Emoji Movie’de, telefonlarımızın klavyelerinde gördüğümüz insan suratları ve meyvelerin birbirleriyle dövüştüklerini sinema salonlarında izledik. ‘Dünya Emoji Günü’ diye bir tarih bile belirledik. Apple, Samsung gibi şirketler, yeni telefonlarını tanıtırken emojilere dair yeniliklerini de duyuruyorlar artık. Microsoft, kişilerin art arda kullandıkları kelimelerin ardından gelebilecek olan emojiyi tahmin edecek bir yazılım üzerinde çalıştığını da açıkladı.
Dünyanın önde gelen yayın kuruluşlarından New York Times, 6 Mart 2018’de yayınlanan bir haberinin başlığında ‘¯_(ツ)_/¯’ emojisini kullandı. İngiliz Daily Mail’in paylaştığı okur verileri de gazetenin emoji kullanarak Facebook’ta paylaştığı haberlerinin, yalnızca metinle paylaşılanlardan iki kat fazla etkileşim aldığını gösteriyor. Bu yüzden gazete, bol bol emojili paylaşım yapıyor. Bütün bunları özetlemek gerekirse, büyük bir emoji çılgınlığı içindeyiz.
Teknoloji devleri Google, Apple, Huawei, SAP ve IBM, kâr amacı gütmeyen bir yapının içinde buluştu. ‘Unicode Consortium’ adındaki bu grup, dünyanın her noktasında kullanılabilecek 2600’den fazla emoji tespit etti. Bu topluluğun bir arada olması, farklı şirketler tarafından tasarlanan benzer emojilerin teknoloji platformlarında anlaşılır hâlde bulunmasını sağlıyor. Daha basit bir deyişle: iPhone’dan WhatsApp aracılığıyla yollanan gülen kakanın, Samsung cihazda ağlayan surat olarak gözükmesinin önüne geçiyorlar.
Moby Dick'i bir de emojilerden okuyun
Michigan ve Pekin üniversitelerinden araştırmacıların 212 ülkeden, 4 milyona yakın telefondan gönderilmiş 427 milyondan fazla mesajın analizini baz alarak hazırladığı rapora göre Fransızlar, açık ara farkla en çok emoji kullananlar. Türkiye de listede beşinci sırada.
Araştırmacılardan biri ‘’Emojiler her yerde; farklı kültürlerden insanları bir araya getiren bir dil gibi’’ diyor. Toronto Üniversitesi'nden antropolog Marcel Danesi ise ‘emojilerin okur-yazarlık, edebiyat ve sanatın geleceğinde önemli rol oynayacağını’ dile getiriyor, emojilerin bütün bu dallarda radikal değişimlere sebep olabileceğini öne sürüyor. Mühendis Fred Benenson de Danesi’yi haklı çıkarmak istiyormuş gibi, Hermann Melville’in dünya klasiği olarak nitelendirilen Moby Dick romanını emojilerle yeniden yazmış. Romanın fenomen ilk cümlesi ‘’Ishmael deyin bana’’ telefon, insan suratı, yelkenli ve balina emojileriyle ifade edilmiş. Elbette bu girişimi, Danesi’yi ‘haksız çıkartma’ hamlesi olarak yorumlayanlar da var.
‘’Hepimiz salağız!’’
Conrad’ın yaptığı ankete göre günümüzde ABD’li gençler, kendilerini kelimelerden ziyade emojilerle daha kolay ifade edebildiklerini söylüyorlar. İngiliz The Guardian gazetesi, bu veriden yola çıkarak “iletişim kalıplarının kırıldığını” söylemek yerine “Aman Tanrım! Hepimiz salağız” yorumunda bulunuyor.
Öte yandan Newsweek yazarı Kevin Maney, emoji çılgınlığının zaman içerisinde azalacağını savunuyor. Amazon’un Alexa’sına dikkat çeken yazar, yeni trendin ‘ses’te olduğunu söylüyor. Yapay zekânın ‘ses algılaması’ iyileştikçe kullanıcıların emojilere ihtiyaç duymamaya başlayacağının altını çiziyor. Apple’ın Siri’sine de elbette aynı mantıkla yaklaşmak mümkün. Öte yandan emojinin yükselişinin, ABD’deki ‘anti-entelektüel’ ve ‘anti-bilim’ akımının bir parçası olabileceğini de dile getiren Maney, bu trendin Donald Trump’ı ABD Başkanı yaptığını söylüyor. ‘’Bir kez daha seçilirse?’’ senaryosunun sonucu da doğal olarak daha çok ‘anti-entelektüelizm’, daha çok bilim karşıtlığı ve daha çok emoji: ‘’Dış politikamızı da artık Rus bayrağı, kalpler ve bir patlıcanla özetleriz.’’
Fotoğraf, karakter ve Japon piyasası
Bu çılgınlığın izini sürdüğümüzde, akıllı telefonlardan bile eskiye dayanan bir geçmişle karşılaşıyoruz. Hello Kitty ve Pikachu gibi karakterler yaratan Japonların fikri aslında insanın duygularını ifade eden resimcikler. 1990’larda, Japon teknoloji firmaları güç kaybetmemişken NTT DoCoMo şirketi ‘i-mode’ adında bir servis geliştirdi. ‘İyiyim’ ya da ‘üzgünüm’ gibi insanlık hâllerini ifade eden küçük semboller de böylelikle ortaya çıktı. 176 adet ifade ürettiler. Emoji de zaten Japonca ‘fotoğraf’ ve ‘karakter’ kelimelerinin bir araya getirilmesiyle ortaya çıktı.
2007 yılında ilk iPhone’u tanıtarak telefon piyasasına adım atan Apple’ın ise emojilere yatırım yapması tamamen iş odaklı. Japonya’da ‘i-mode’ ile popülerleşen emojilere bir alternatif, ‘daha iyisini’ sunmak istedi Apple. Japon pazarına güçlü bir giriş yapmak için yalnızca emojilerden oluşan bir klavye icat etti.