Levent Arslan - Berlin
Berlinale’de Altın Ayı için yarışacak ilk filmler açıklandı. 2019'un 7-17 Şubat'ında gerçekleşecek 69. Berlinale - Berlin Uluslararası Film Festivali ana yarışma için ilk filmler seçildi. Emin Alper, Fatih Akın, François Ozon, Marie Kreutzer, Denis Côté, ve Angela Schanelec Altın Ayı için yarışacak.
Daha önce açıklanmış olan açılış filmi Lone Scherfig’in “The Kindness of Strangers”ın yanı sıra, Almanya, Fransa, Yunanistan, Kanada, Hollanda, Avusturya, Sırbistan ve Türkiye'den altı yapım yarışmaya davet edildi.
Kız Kardeşler isimli film ile Berlinale’de yarışacak yönetmen Emin Alper daha önce Tepenin Ardı, Abluka gibi filmlere imza atmıştı. Filmin oyuncu kadrosunda Cemre Ebüziyya, Ece Yüksel, Helin Kandemir, Kayhan Açikgöz, Müfit Kayacan, Kubilay Tunçer yer alıyor.
Berlinale’de Dünya Prömiyerini yapacak ve Ana yarışmada yer alacak ilk altı film:
By the Grace of God
Fransa
Yönetmen: François Ozon
Internationale Premiere
Ich war zuhause, aber
Almanya / Sırbistan
Yönetmen: Angela Schanelec
Ghost Town Anthology
Kanada
Yönetmen: Denis Côté
Der Boden unter den Füßen
Avusturya
Yönetmen: Marie Kreutzer
Der Goldene Handschuh
Almanya / Fransa
Yönetmen: Fatih Akin
Kız Kardeşler
Türkiye / Almanya / Hollanda / Yunanistan
Yönetmen: Emin Alper
Programda yer alacak diğer filmler önümüzdeki haftalarda açıklanacak.
Berlinale DNA’sı
Berlinale’de gösterilen filmlere bakarak bir Berlinale DNA’sı çıkartmak mümkün. Bu her türlü faşizm ve ötekileştirme fikirlerine duyarlı, sonsuz film fikirlerinin sonsuz estetik yaklaşımlarla işlendiği bir DNA.
Berlinale bu sene de tıpkı önceki senelerde olduğu gibi 10 gün boyunca, yaklaşık 400 filmle dünyanın dört bir yanına seyahat etme ve bu filmlerde çok farklı ortam, yaşam tarzı ve tutumları izleyerek kendi değer ve önyargılarımızı farketmek fırsatı verecek. Bir çok izleyicinin Panorama, Forum ya da Generation yan bölümlerinde gösterilen filmlerin son jeneriklerinde, dünya görüşlerinin yeni ölçümünde zamanlarını anlamlı bir şekilde değerlendirdiklerini düşününce, gözleri ışıldayacak.
Sinema endüstrisi içinde yer almayan film severler, çok çeşitli queer, uluslararası ve politik filmleri nerede bulabilir? Cannes veya Venedik festivalleri, her ikisi de sadece ‘doğru kartı’ olanlara özeldir. Oysa Berlinale, tıpkı Berlin gibi her şeyden önce kapsayıcıdır ve kesinlikle bir Cannes veya Venedik değildir. 1951'de "özgür dünyanın vitrini" olarak başlayan Berlinale, bu özgür dünyanın nerede bulunabileceğini yıllardır sorgular. Berlin Film Festivali Venedik ya da Cannes'dan daha fazla siyasi risk alan bir özgür düşünce festivalidir ve mevcut küresel politik durum karşısında bir kimlik sergiler: İçinde bulunduğumuz çalkantılı dönemde, kapsayıcı olmaktan, herkesi bir araya getirip, bir arada yaşamaya olanak vermekten daha önemli ne olabilir!
Dünya gözlerini toplu cinayetlere kapatıyor.
ABD ve Meksika arasında duvar hayali kuran, koruyucu gümrük tarifeleri getiren, dışişleri bakanını Twitter üzerinden işten çıkaran "özgür dünyanın lideri" denen, ABD'li bir milyarder cinsel taciz ile suçlanıyor.
Suriye bombalanıyor.
Rusya ile ABD arasındaki savaşlar devam ediyor.
Türkiye'nin çıkarları, Kürtler, Beşar Esad, bir İslam devletinin distopyası, vb...
Berlinale için bütün bunlar kadar programında ‘geçmişin suçlarını unutma konusunda ısrar etmeye karşı durmak’ eğiliminin devam etmesi de her daim önemli. Forum bölümü başındaki Christoph Terhechte bir röportajda meseleyi şöyle özetler: "Geçmişle uğraşmak, özellikle de geleceğe bakış dünya çapında çarpıtılmış olduğu için film yapımcılarını şu anda çok meşgul eden bir konu. Medeniyetimizin 20 ya da 50 yıl içinde nasıl görüneceğini gerçekten hayal edemezsiniz. Bu sorunun cevabı geçmişle ilgili olmalı, çünkü bugünün nedenleri orada yatıyor."
Berlinale her zaman diktatör rejimlerin çöküşüne dikkat çekici bir şekilde odaklanmıştı:
Filipinler’de Marcos ya da İspanya’da Franco rejimlerinden, Avusturya Federal Cumhurbaşkanı için çalışan eski BM Büyükelçisi Kurt Waldheim’dan (Waldheim, bu dönemde Nazi geçmişini unutmuştu ve böylece bir suç ortağı olarak değil, Nazi rejiminin kurbanı olarak görülen bütün bir ülkenin sembolü olarak ortaya çıktı.) Slovakya’daki medeniyetler çatışması hazırlıklarından Uruguay’daki askeri diktatörlükten sonra çıkarılan bir af yasasına dünyada ne olup bitiyorsa Berlinale’de apaçık izlemek mümkün.
Dev bir kültürel etkinlik ve uluslararası film endüstrisinin en önemli olaylarından biri olan Berlinale 69’uncu kez politika yanısıra sanat, ışıltılı partiler ve iş dünyasını da buluşturucak.
Öğrenci, gazeteci ve film profesyonelleri aşağıdaki linkten 6 ocak 2019 tarihine dek Berlinale’ye akredite olabilirler.