Eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, “ABD, Taliban ile olan savaşa kesinlikle son vermiyor. Sadece vekâlet savaşına dönüştürüyor Kâbil Havaalanı'nın savunulması için ABD'nin taşeronluğunu yapmak akıl dışı, şuursuz bir karar” yorumunu yaptı.
Sözcü yazarı Uğur Dündar'ın sorularını yanıtlayan Elekdağ, Türkiye'nin, ABD ve NATO güçlerinin çekilmesinin ardından, Kâbil Havaalanı'nın güvenliğini üstlenmesi kararıyla ilgili olarak konuştu.
"Biden yönetimi, Afganistan'dan çekilirmiş gibi yapıyor, ama gerçekte çekilmiyor!"
Elekdağ, şu ifadeleri kullandı:
Biden yönetimi, Afganistan'dan çekilirmiş gibi yapıyor, ama gerçekte çekilmiyor!.. Savaşı vekâlet savaşına dönüştürüyor. Nitekim ABD ve NATO, bu amaçla AUO'nun desteklenmesi için 2024'e kadar 4 milyar dolar finansman sağlama sözü verdiler. Öte yandan ABD Merkezi Kuvvetler Komutanı Orgeneral Mckenzie, Taliban'ın ilerlemesini durdurmak için hava taarruzlarını yoğunlaştırdıklarını belirterek AUO'na hava desteği verileceğini vurguladı. ABD'li komutan bu arada, siyasi çözüm inisiyatiflerinin de sürdürüldüğünü belirtmeyi ihmal etmedi. Bunlara ilaveten, AUO kuvvetlerini takviye etme çabaları da sürüyor. Nitekim NATO, Afganistan'daki askeri eğitim programını şimdi ülke dışında sürdürüyor. Bu maksatla ilk eğitim programına Türkiye'de başlanacak. Afgan özel askeri birliklerine mensup ilk kafile eğitim amaçlı olarak Ankara'ya gelmiş bulunuyor. Yani Türkiye şimdiden ABD'nin vekâlet savaşına angaje olmuş durumda!..
"Washington'un Türkiye'yi tatmin edecek adımlar atacağını düşünmek gerçekçi değildir"
Türkiye, Kâbil'de üstleneceği riskli misyona karşılık olarak ABD'den beklentilerini elde edebilir mi? Nedir bu beklentiler? Bu beklenti listesinin başında, ABD'nin, (Suriye'de) PYD/PKK garnizon Kürt devletini kurmaktan vazgeçmesi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sorunlarında Yunanistan'ı ve Kıbrıs Rumlarını körü körüne desteklemeyi bırakıp tarafsız ve adil bir politika izlemesi, S-400'ler sorununun “S-300'lerin Girit çözüm formülü” uyarınca veya NATO denetimi çerçevesinde hallini kabul etmesi, Ermeni soykırım iddiasını ABD anayasası ile BM Soykırım Sözleşmesi'nin temel ilkeleri çerçevesinde ele alınmasını uygun görmesi ve FETÖ'yü iade etmesi gibi meseleler yer alıyor. Victoria Nuland'ın Kongre'de Türkiye'yi öven açıklamaları perspektifinden bakılırsa, 14 Haziran'daki Erdoğan- Biden görüşmesinde, Türkiye'nin üstlendiği ağır riskler taşıyan Kâbil misyonu karşılığında, Erdoğan'ın, Biden'dan, saydığımız sorunların halli ve ikili ilişkilerin onarımı hususunda somut “taahhütler” istemiş olması gerekiyor. Ancak, Erdoğan'ın ne istediği, Biden'ın da ne vaat ettiği konusunda hiçbir bilgimiz yok. İki taraf da varılan mutabakat konusunda hiçbir açıklamada bulunmadı. Böyle olunca, Türkiye'nin beklentileri konusunda tahmin yaparken; 1) Kongre'nin AKP iktidarına karşı hasmane tutumunu, 2) Biden yönetiminin Türkiye'ye müzmin önyargılı bakışını ve 3) Ortaklaşa çalışan Türkiye düşmanı “İsrail-Yunan/Rum-Ermeni lobileri”'nin Biden yönetimi üzerindeki aşırı etkisini dikkate almak durumundayız. Bu üç olumsuz faktörde ciddi bir değişiklik olmadığı sürece, Washington'un belirttiğimiz sorunların hallinde Türkiye'yi tatmin edecek adımlar atacağını düşünmek gerçekçi değildir.
"AKP iktidarı hatalarından hiç ders almıyor"
"AKP iktidarı hatalarından hiç ders almıyor. Cihatçıların, IŞİD'in ve El Kaide'nin şantiyesi İdlib cehennemine de boş hayaller peşinde koşarak girdi. Mehmetçik, ulusal çıkarlarımızla zerre kadar alakası olmayan nedenlerle ciddi kayıplar verdi. Şimdi İdlib'de ağır riskler altında eziliyor, girdiğimiz cehennemden bir türlü çıkamıyor, bocalayıp duruyoruz. Öte yandan Ankara, Türk halkını toptan geri zekâlı sayarak, Kâbil Havaalanı'nın güvenliğini “muharip güç” olmayan Türk askeriyle sağlayacağını açıklıyor. Taliban, böyle aldatmaları yutmuyor. Daha baştan, Ankara'nın havaalanının güvenliği konusunda atacağı adımları “menfur” (nefret edici, tiksindirici) olarak niteledi. Bu bağlamda, Taliban'ın 13 Temmuz'da yayınladığı 8 maddelik bildiriyi de hatırlamakta fayda var. Bu bildiride Taliban, havaalanının savunması için Kabil'e gelecek “Mehmetçiklere” karşı “cihat” ilan edeceklerini açıkladı. Bir kere daha tekrar edeceğim, Kâbil Havaalanı'nın savunulması için ABD'nin taşeronluğunu yapmak akıl dışı, şuursuz bir karardır" ifadesini kullandı.