Unutmayın, eğer birisi yaptığınız bir şeyi beğenmediyse bu sizi de beğenmiyor ve hiçbir zaman doğmamış olmanızı diliyor demektir, o yüzden yolun ortasına uzanıp ölmeniz en doğrusu olacaktır.
Yaptığınız her şeyi durdurun. Hiçbir şey söylemeyin ve hiçbir şey olmayın. Gözden kaybolmamak şartıyla elinizden geldiğince küçülün. Var olmayın. Ya da var olun ama öncekinden daha farklı şekilde.
Unutmayın: Eleştiri genel bir kınamayla ve ayrıca cinayetle aynı şeydir, ona göre davranın.
Özür dileyin ama samimi olmayın, gizli bir nefret tohumunu kalbinizin o kadar derin bir yerine ekin ki yıllar sonra onu besleyip büyütenin siz olduğunu farketmeyin bile, o kadar sizin parçanız haline gelsin.
Kimsenin sizi bulamayacağı derin bir deliğe dalın.
Hayır. Hayır. Hayır. Hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır HAYIR HAYIR.
ÖLÜN GİTSİN. HASTALANIN VE ÖLÜN ONDAN SONRA BANA O ŞEYLERİ SÖYLEDİĞİN İÇİN BERBAT HİSSEDECEKSİN ÇÜNKÜ BEN ÖLMÜŞ OLACAĞIM VE SEN AŞIRI DERECEDE PİŞMAN OLACAKSIN VE BENİ GERİ GETİRMEK İSTEYECEKSİN AMA GETİREMEYECEKSİN.
Hemen şu an tüm hedeflerinizden vazgeçin.
Tanıdığınız herkese eleştiriden bahsedin ama bunu eleştiriyi gülünç bulduklarını yüksek sesle dile getirmelerini ve içinde bir gerçeklik kırıntısı bile olmadığı konusunda sizi ikna etmelerini beklediğinizi açıkça belli edecek şekilde yapın. Bu işlemi durmadan tekrarlayın, önce ayık kafayla, daha sonra sizden başka pek kimse içmezken Çarşamba akşamüstü birkaç kadeh şarabın ardından. “İnanabiliyor musun?” bunu bu şekilde defalarca sorun. “İnanasın geliyor mu? Benimhakkımda?” Kimse sizinle göz göze gelmek istemeyene kadar sormaya devam edin.
Boğazınız kuruyana kadar tükürün.
Hayatın renkli bir kilim olduğunu unutmayın.
Altından yapılma bir deve dönüşene ve kimse size zarar veremeyecek duruma gelene kadar aşırı derecede zenginleşip güçlenin ki yaptığınız her şey mükemmel olsun ve lazerli elmas gözlerinizi kullanarak düşmanlarınızın ciğerlerini eritebilin.
Konu üzerine kafa yorun.
Ya mükemmelsinizdir ya da tarihte var olmuş en büyük bok parçası, aynı anda ikisi birden olamazsınız dolayısıyla eleştiri doğruysa tarihte var olmuş en büyük bok parçasısınız. Doğru değilse, mükemmelsiniz ve geri kalan herkes haksız.
Sizi eleştiren kişiye aşık olun. Evliliğini mahvedene kadar vazgeçmeyin.
Her gece eleştiriyi kendi kendinize fısıldayın, ta ki kelimesi kelimesine ezberleyene kadar. Eleştiriyi sonsuza kadar hatırlayın. Mezarınıza indirilmeden önce vücudunuzu kaplayacak olan kefene kelimeleri diktirin ki eleştirinizle birbirinizi sonsuzluğa kadar kucaklayabilin.
Eleştiriyi aşmayın. Hiçbir zaman hiçbir şeyi aşmayın.
Eleştirinin tonuyla içeriğini ayırmamaya dikkat edin. Nezaketsizce söylenmişse doğru olamaz. Mantıklı bir biçimde söylenmişse yanlış olamaz.
Eleştirilmeyi neden haketmediğinizle ilgili bir email gönderin, ondan sonra olayın sizin suçunuz olmadığını düşünen matruşkalar gibi her biri bir öncekine açıklık getiren altı email daha gönderin.
Bir zamanlar güzel olan bir şeyi ateşe verin.
Bir mağaraya kaçıp ayak bileğinizi kırın ki insanlar gelip sizi orada bulmak zorunda kalsın ve sizi o güzel mağaranın dibinde yerde görsünler belki arkada bir şelale akıyor ve su kristallerinden süzülen ışıkta inanılmaz güzel gözüküyorsunuz ve “iyi misin?” diye soruyorlar siz de “iyiyim sanırım” diyorsunuz onlar da “aman Allahım bunca zamandır burada kırık bir bilekle tek başına mıydın” diyorlar siz de “önemli değil” diyorsunuz, “çok cesursun” diyorlar ve hakikaten decesursunuz ve mağara kristalleriyle çevrilmişken o kadar güzel gözüküyorsunuz ki herkes etrafınıza toplanmış “inanamıyorum” ve “zavallı güzel şey” ve “mağaraya kaçmana izin verdiğim için çok özür dilerim ama seni bulduğum için o kadar mutluyum ki” gibi şeyler söylüyor siz de sizi eve taşımalarına ve sonsuza kadar en iyi arkadaşınız olmaya yemin etmelerine izin veriyorsunuz ve her şey onların suçu bu arada mağaraya sizin isminizi veriyorlar ve tüm düşmanlarınızdan güzelsiniz ve bütün düşmanlarınız zaten siz mağaradayken kıskançlıktan öldü.
Unutmayın ki dünyada sadece iki tür insan var: size hayran olanlar ve sizi kıskananlar. Hiçbir gerçek hayran sizi veya yaptığınız işi eleştirecek bir şey söylemez; tam tersinde sizi kıskanan hiç kimse de sizin söylediğiniz ya da yaptığınız ve onların hemfikir olmadığı bir konuda iyi niyetli bir tartışmaya girmek isteyemez. Hakkınızda herkesin söylediği her şeyi duymazdan gelin.
Uzağa taşının.
Eğer eleştiriyi getiren yakın bir arkadaşsa, “Bana karşı bu kadar dürüst olduğun için teşekkür ederim” deyin ve sonra onunla bir daha konuşmayın.
Duygularınızla ilgili hemen bir şeyler yapın. Ne olduğu önemli değil. Birine patlayın, heykel yapın, her neyse.
Youtube’a girin ve kendinizi daha iyi hissedene kadar birine “yaşayan Hitler” ve “deri artığı” deyin.
Unutmayın, eğer birisi yaptığınız bir şeyi beğenmediyse bu sizi de beğenmiyor ve hiçbir zaman doğmamış olmanızı diliyor demektir, o yüzden yolun ortasına uzanın ve ölün.
Metnin orjinali için tıklayın
Çeviri: Nigar Hacızade
5harfliler.com