Bingöl’de 8 uzman çavuşun tecavüz ettiği iddia edilen 14 yaşındaki E.A., mahkemenin tutuklu tek sanığı da serbest bırakmasına isyan etti. E.A. "Herkes kurtuldu, benim hayatım bitti" dedi.
E.A. 14 yaşındayken iki yıl boyunca tecavüze uğradı. Kâbuslar görüyor. Geceleri uyuyamıyor. Depresyon ilaçları kullanıyor. Yaşadığı ağır travma yüzünden okuluna bile gidemedi. Lise 1. sınıfta devamsızlık yüzünden sınıfta kaldı. 4 kez intihar girişiminde bulundu. Yaşadığı tecavüzü anlattığı için akrabaları tarafından dışlandı. E.A.’ya “cinsel istismar” suçundan biri tutuklu sekiz uzman çavuş (Uzman çavuşlar 30 Temmuz 2013’te TSK’dan ihraç edildi) yargılanıyordu.
Önceki günkü mahkemede tek tutuklu sanık da serbest bırakıldı. Diğer sanıkların tutuklanmasını beklerken tutuklu olan bir sanığın da tahliye olmasının ardından E.A.’nın yorumu, “Hayallerim yıkıldı. Hayatım mahvoldu. Başıma gelenlerden dolayı akrabalarım bile bize sırtını döndü. Akrabalarım beni dışladı. Onlar ceza alırlarsa ancak o zaman hayata tekrar umutla bakacağım” oldu.
Bingöl’de 14 yaşındayken sekiz uzman çavuşun iki yıl boyunca cinsel istismar ve tecavüzüne uğrayan E.A.(16) duruşmasında şok edici bir gelişme yaşandı.
Müdahil avukatlar diğer sanıkların da tutuklanmasını talep ederken tutuklu sanık M.T. de tahliye edildi. Duruşma savcısının, sanıklardan Y.A. ve İ.Y. hakkında eylemlerin gerçekleştiği tarihte E.A.’nın 15 yaşından küçük olması sebebiyle tutuklanmaları talebi de mahkeme tarafından reddedildi.
Mahkemenin tutuklanmayı reddetmesinin gerekçesi ise “Delillerin büyük oranda toplanması, toplanacak delillerin az olması, mağdurenin dinlenmiş olması” oldu.
Hukukçular ise karara tepkili. Böyle bir kararın verilmesinin asıl nedeninin ise mahkemenin mağdur çocuk E.A.’nın ruh sağlığının bozuk olmasını dikkate almaması olarak görüyor. Açılan davada da ruh sağlığının bozuk olması dikkate alınmadan ceza istemine gidilmiş.
‘Akrabalarım bile bana sırtını döndü’
Taraf’tan Bahar Kılıçgedik’e konuşan E.A. yaşadıklarını şöyle ifade etti:
“Herkes kurtuldu, benim hayatım bitti. Artık bir geleceğim olmayacak. Başımdan geçenleri anlattığım akrabalarım bile bana, aileme sırtını döndü. Suçluların cezalandırılmasını istiyorum. Onlar cezalandırılırsa benim için her şey tekrar güzel olabilir. Okulumu özledim. Tekrar okuluma kaldığım yerden devam etmek ve meslek sahip olmak istiyorum.”
Tahliyeler, delilleri etkilemeye neden olabilir
E.A.’nın avukatı Canan Çakabey, tahliye kararına itiraz edeceklerini belirterek, mahkeme heyetinin, “delillerin toplanmış olması, sanıkların kaçma ihtimalinin bulunmaması” gerekçesiyle verdiği tahliye kararını eleştirdi.
Sanıkların mahkemeye tanık olarak sunduğu kişilerin ifadelerinde bile çelişkiler olduğunu söyleyen Çakabey, “Bu sanıkların, tanıkların ifadelerini değiştirme ihtimali yüksek bir ihtimal. Asker olmaları nedeniyle Adli Tıp Kurumu raporunu bile etkileyebilirler. Dolayısıyla mahkemenin bu kararını yerinde bulmuyoruz” dedi.
Avukat Çakabey, ailenin E.A.’nın 1997 değil 1998 doğumlu olduğunu söylediğini ve mahkemenin bu nedenle kemik yaşının tespiti kararını verdiğini söyleyerek “E.A. sağlıklı bir görünüme sahip olsa da ruh sağlığı bozuk. Yaşadığı travma raporlarda da mevcut. Ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’na gönderilecek. Muhtemelen gelecek raporda ruh sağlığının bozulduğu yönünde tespit olursa bu durum sanıkların cezasının artmasına ve tutuklanmasına neden olabilir” dedi.
Bu tür tecavüz davalarında mağdur ve ailenin kendi ailesi, akrabaları ve toplumdan baskı gördüklerini de belirten Avukat Çakabey, “Cinsel istismar davalarında sanıkların ceza almaları ya da tutuklanmaları en azından tecavüzü yaşayan ve sessiz kalan kişilere de cesaret verecek” yorumunda bulundu.
Ruh sağlığının bozuk olduğu dikkate alınmadı
Davaya müdahil olan Diyarbakır Baro Başkanı avukat Tahir Elçi, “Mağdure bu olayın ardından intihar girişiminde bulunmuş. İfadesinin alındığı sırada da doktor ruh sağlığının bozulduğunu belirtiyor. Duruşmayı izleyen psikolog da aynı görüşte. Bu olayda 103/6. maddeden dava açılması gerekirdi. Yani, cinsel istismar ve tecavüz nedeniyle mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur” maddesinin uygulanması gerekirdi. Bu durumda sanıkların da tutuklu yargılanması gerekecekti. Ancak mahkeme Adli Tıp Kurumu raporunu bekleyerek hareket ediyor” dedi.