21 Mart 2020 08:35
Çin'in Vuhan kentinden yayılarak binlerce insanın ölümüne sebep olan ve Türkiye'de de görülen yeni tip Koronavirüs'ün salgını nediyle hastalık endişesi ve ez izolasyonunun stresi giderek artıyor. Doktorlar ise Koroanvirüs paniğine karşı uyarıyor. Prof. Dr. Ömer Böke, "Bizler kendimizi korumak için devamlı televizyon ve sosyal medyada sürekli bunu takip etmeyeceğiz” derken; Prof. Dr. Raşit Tükel de, "Sosyal temas gerektirmeyen, ev içi etkinliklerinize ve hobilerinize zaman ayırın” diyor.
– Gece gündüz her an Korona virüsü konuşuyoruz. Tüm bu süreç insanlar üzerinde nasıl bir etki yapıyor?
Olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. Birçok kişi 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük felaketle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. Medyada konuşulması tabii ki doğal bizler kendimizi korumak için devamlı televizyon ve sosyal medyada sürekli bunu takip etmeyeceğiz. Bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzda her insanın vereceği ilk tepki anksiyetedir. Buradaki en önemli problem var olan tehlikenin ağırlığının olduğu kadar hissedilmesi. Ne kadar tehlikeyle karşı karşıyayız bunu bilmemiz lazım. Öncelikle kamu tarafından doğru bilgilendirilmemiz çok önemli. Biz bilgiyi takip ederken güvendiğimiz çok iyi birkaç kaynaktan takip etmeliyiz. Mesela Aytaç Yalman'ın ölümü konusunda Sağlık Bakanlığı'nın geç açıklama yapması güvenilirlikle ilgili bir zorluk oluşturabilir. Toplum yararı düşünülerek bile yapılacak farklı göstermeler süreci zorlaştıracaktır.
– Türkiye'deki vaka sayısının binlere ulaştığı bilgisini sağlık çalışanlarıyla paylaşan Doktor Güle Çınar'ın videosuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bu videonun habersiz kayıt edilip, yayınlanması büyük bir yanlıştı. Ancak sonrasında oluşanlar, doktor hanımla ilgili soruşturma açıldığı bilgisi, özür dilekçesi yazdırılması ve bunun Ankara Üniversitesi resmi hesabından paylaşılması sağlık çalışanlarının motivasyonunu olumsuz yönde etkileyebilir. O videonun temeli mesajı sağlık çalışanlarını motive etmekle ilgiliydi. Salgının şiddeti ile ilgili bilgi, motivasyon için bir araç olarak kullanılıyordu. Sağlık idarecilerinin bunu görmesi gerekirdi. Bu süreçte sağlık çalışanlarının önemli bir desteğe ihtiyacı var. Biz topluma “Evde durun izole olun” derken sağlık çalışanlarına hastanın yanına gidin diyoruz. Onların motivasyonunu sağlamak için özellikle hasta başında çalışanlar için motivasyon sağlamak hepimizin görevi.
İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel de içinde bulunduğumuz salgın hastalık koşullarıyla ilgili vatandaşları şöyle bilgilendirdi:
İnsanlar bu dönemde, salgın ile ilgili gelişmelere bağlı olarak çeşitli psikolojik tepkiler verebiliyorlar. Bunları kaygı, endişe, panik, öfke, çaresizlik, şaşkınlık, heyecan, rahatlama, merak gibi sıralayabiliriz.
Artan kaygı ve paniğin giderilmesi, endişe yaratan sorulara yanıt verilebilmesi; sağlık otoritesinin tutarlı ve güven verici bir tutum göstermesi, doğru bilgi vermesi, gerçekliği tam olarak yansıtmasıyla doğrudan ilişkili. Tersi bir durum ise yanıltıcı bilgilere, kurgusal haberlere fırsat veren, belirsizliği ve toplumdaki kaygı düzeyini artıran, kaotik bir duruma yol açıyor.
Salgının doğurduğu korkularımız ve endişelerimizle başa çıkmanın basit ama etkili bir yolu olarak, bilgilerimizi güvenilir kaynaklardan sağlamalıyız. Stres karşısında umudunuzu diri tutmalıyız.
Medyayı rahatsız edici bir boyutta izlemek için harcadığımız zamanı azaltmalı; dinlenmek ve rahatlamak için kendinize, sosyal temas gerektirmeyen ev içi etkinliklere ve hobilerimize zaman ayırmalıyız.
© Tüm hakları saklıdır.