Politika
BBC Türkçe

Diyarbakır'da yeni süreçle ilgili düzenlenen iki farklı konferans: 'Ankara'nın saadeti, Diyarbakır'ın huzuruna bağlıdır'

18 Şubat 2025 00:14

Güncelleme: 18 Şubat 2025 00:17

Hatice Kamer

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla dört ay önce başlayan süreç, İmralı heyetinin ziyaret trafiği ile devam ederken, Diyarbakır'da hafta sonu iki farklı konferans düzenlendi.

Bunlardan biri, Hak İnisiyatifi Derneği tarafından düzenlenen 3. Kürt Forumu, diğeriyse HÜDA PAR'ın 'Kürt Meselesinde İnsani Çözüm' başlığıyla düzenlediği çalıştaydı.

Her iki programda Kürt sorununun tarihsel kökenleri ve çözüm önerileri üzerine uzun tartışmalar yapıldı. Bahçeli'nin açıklamaları ile başlayan görüşmelerin Orta Doğu ve Suriye'deki gelişmelerden bağımsız ele alınamayacağı ve buna çözüm süreci denemeyeceği görüşüne yer verildi.

Hak İnisiyatifi ve HÜDA PAR, yeni sürecin temel motivasyonunun PKK'nın silah bırakması olduğu görüşünde hemfikir.

HÜDA PAR'ın iki gün devam eden ve yoğun ilgi gören çalıştayı, "Kürtçe'nin anayasal güvenceye kavuşturulması, eşit vatandaşlık temelli yeni bir anayasa, anayasadaki herkesin Türk olduğu tanımından vazgeçilmesi" gibi önerilerin öne çıktığı 15 maddelik sonuç bildirgesiyle sona erdi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, çalıştayın sonuç bildirgesiyle "Türkiye'nin bölünmesinden yana olduklarını ilan ettiler" ifadesini kullandı.

Uçum, ''Terör diyemeyen, terör örgütüne karşı çıkamayan bu grup iki millet, iki vatandaşlık, iki eğitim dili, hatta iki resmi dil ve iki ülke diyerek Türkiye düşmanlığını ve bölünme niyetlerini ortaya döktüler'' dedi.

'Ankara'nın saadeti, Diyarbakır'ın huzuruna bağlıdır'

Abdurrahman Kurt, Galip Ensarioğlu, Orhan, Miroğlu gibi AKP'li siyasetçilerin de konuşmacı olduğu HÜDA PAR konferansı Kuran okunarak başladı ve Kürt meselesini İslami perspektifle ele alan konuşmalar öne çıktı.

Tartışmalara neden olan sonuç bildirgesinde, "Kürt meselesinin çözüm adresinin siyaset kurumu olduğuna işaret ediliyor ve ulusçu resmi ideolojinin, inkâr ve asimilasyon politikalarını terk etmesi gerektiği" ifade edilerek "temel hak ve hürriyetlerin pazarlık konusu yapılmaması" gerektiğinin altı çiziliyor.

HÜDA PAR yeni başlayan bu sürece nasıl bakıyor?

BBC Türkçe'ye konuşan HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, bu sürece silahların bırakılması amacıyla girişildiğini düşünüyor. Silah ve şiddet ile Kürt meselesinin çözümüne katkı sağlanamayacağını belirten Ramanlı, 30 yıl önce sivil siyaset alanının olmadığını söyledi.

Ramanlı'ya göre seçmeli Kürtçe ders, anadilde savunma, TRT Kurdi gibi kazanımlar da silahla değil, devletin kendini dönüştürmesi vesilesiyle gerçekleşti.

Çalıştayda İslami kesimin Kürt meselesine bakışı üzerine bir konuşma yapan Abdurrahman Kurt da süreç için "daha ortaya çıkmadan kaos uçlarını kontrol altına alma eğilimiyle ilgili'' dedi.

Kurt, "Kürtlerin maruz kaldığı varlık sorununun AKP ile aşıldığını" söyledi ve "Kürtlerin artık varlık değil, eşitlik sorunu yaşadığını" ifade etti.

Kurt, ilk "çözüm sürecinde" Akil İnsanlar heyetinde de yer almıştı. O sürece ilişkin gözlemlerini paylaşan Kurt, ''Kürtlerin taleplerinin, Türklerin bölünme korkularını tetiklediği tespiti önemliydi'' dedi ve "bunu dengeleyecek bir çözüm bulmanın önemine" dikkat çekti.

Öcalan'ın "90'lı yıllardan beri silahın miadını doldurduğu görüşünü öne çıkarmaya çalıştığını" belirten Kurt, "miadını doldurmuş bir şeyi kimsenin pazarlık aracı olarak görmek istemediğini" öne sürdü.

AKP'li siyasetçi, "Türkiye'nin bu adımla önünde bekleyen tehlikelerin tedbirini aldığını" söyledi.

Kurt ''Özellikle Amerika ve İsrail'in Orta Doğu'da yaratmak istediği kaosa ilişkin, daha önce Gezi'de olduğu gibi, daha ortaya çıkmadan kaos uçlarını kontrol altına alma eğilimiyle ilgili olduğunu düşünüyorum" dedi.

Hak İnisiyatifi, sürecin toplumsallaştırılmasını istiyor

Hak İnisiyatifi Derneği'nin düzenlediği forumda, 28 konuşmacı, Kürt meselesinin tarihsel süreçte dönüşümü, güncel gelişmeler ışığında siyasete yansıması, sivil toplumun ve İslami camianın bu sorunu nasıl ele aldığı, meselenin yeniden çözme girişimi ve beklentileri gibi konu başlıkları tartışıldı.

Yedi maddelik bir deklarasyon ile sona eren Kürt Forumu, "sürecin kapalı kapılar ardında yürütülen bir pazarlık olmaktan çıkarılarak toplumsallaşmasını, ana dilde eğitimin hayata geçirilerek anayasal güvenceye alınmasını, yerel yönetimlere hukuk dışı müdahalelerin son bulmasını, kayyum atanan belediyelerin iadesini" istiyor.

İlki 1993'te yapılan Kürt Forumunun ikincisi, 2012 yılında, binlerce Kürt siyasi tutuklunun cezaevlerinde başlattığı kitlesel açlık grevleri döneminde gerçekleşmişti.

Bu forumların önemli toplumsal ve siyasal eşiklerde gerçekleştiğine dikkat çeken Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkanı Fatma Bostan Ünsal, "çok net olmayan ve adı konulmayan bu sürecin belirsizliği ile harekete geçtiklerini" ifade etti.

Ünsal ''Geleneksel olarak barış süreçlerini destekleyen aydın kesimler çok endişeli, hatta umutsuz. Ama bize düşen, bu umudu oluşturmak'' dedi ve "ilk adımın Bahçeli'den gelmesinin önemli olduğunu" söyledi.

Forumun açılış konuşmacılarından biri olan Yurttaşlık Derneği'nden Ümit Fırat, "Öcalan'ın 93'ten beri silahlı mücadele dosyasını kapatmak için meşru zemin arama çabasında olduğunu" savundu.

Bahçeli'nin açıklamaları ile başlayan görüşmelere bir süreç gözüyle bakmadığını ifade eden Fırat, ''Daha çok bir sürecin önünü açma çağrısı diyebiliriz, belki bu çağrı ile yeni bir süreç başlayabilir ama henüz başlayan bir süreç yok'' dedi.

'Ortaya Türk-Kürt ittifakı çıkacak'

Bölgedeki gelişmelerin tarihsel olarak yeni bir denklem oluşturduğunu söyleyen Mümtazer Türköne de, atılan adımların Orta Doğu ve Suriye'deki gelişmelerle ilgili olduğunu ifade etti.

''Sürecin, Kürtlerin talep ettiği haklar, özgürlükler, bunlarla sınırlı bir çözüm olacağını düşünmüyorum, ben ortaya bir Kürt-Türk uyumunun, ittifakının çıkacağını düşünüyorum. Birlikte hareket eden, aynı hedefe yönelmiş, yani tam anlamıyla kader birliği etmiş bir toplumun ortaya çıkacağını düşünüyorum. Devlet de böyle bir fırsatın önünde durduğunu görmüş oldu.''

Meclisteki birçok partinin bu sürece destek vermesini büyük bir şans olarak gören DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ise, sürecin sonunda bir anlaşma paketi beklemediğini dile getirdi.

Ömer Öcalan aracılığıyla Abdullah Öcalan'ın ''Bana imkan ve fırsat verilirse, ben meseleyi silah ve şiddet zemininden, demokrasi ve siyaset zeminine çekebilirim" açıklaması yaptığını hatırlatan Ekmen, "Meseleyi çözmekten bahsetmiyor. Meselenin çözümü için Bahçeli'nin meşhur 22 Ekim ve 5 Kasım konuşmaları ve TBMM ısrarla adres olarak gösteriliyor. Demek ki toplumsal rıza ve yasama süreçleri kendi dinamiğiyle ayrıca yürüyecek'' yorumunu yaptı.

Yerine kayyum atandıktan sonra beş yıl hapis yatan eski Erciş Belediyesi Eş Başkanı Diba Keskin ve HDP'nin 25. Dönem Erzurum Milletvekili Seher Akçınar da, "Suriye'deki rejim değişikliği ve oradaki Kürtlerin statüsünden kaynaklanan süreçle ilgili Türkiye'nin bu adımları atmaya mecbur kaldığını" öne sürdü.

Keskin ''Türkiye sanki bu adımları dışarıdan zorlamayla yapıyor gibi ya da algı o yönde. Kayyum meselesi ise sanki masada otururken karşı tarafın elini zayıflatmak için yapılan kasti baskı gibi geliyor, fakat karşı taraf kararlı, o masa kurulacak ve çözüm olacak'' dedi.

Seher Akçınar ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sürece 'Terörsüz Türkiye' adını verdiğini hatırlatarak, bu süreci barış ya da çözüm süreci olarak görmediğini ifade etti.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir