Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fethullah Gülen'in 15 Temmuz'daki darbe girişiminin arkasında olduğuna dair en ufak bir şüphe bulunmadığını ifade ederek "Darbenin başarılı olması durumunda yerimize geçecek kişilerin isimlerinin bulunduğu listeleri de bulduk. Hepsi söz konusu terör örgütü ile bağlantılı kişiler. Tüm bu bilgileri ABD ile paylaşacağız ve Gülen’in iadesini talep edeceğiz. Ancak önce Gülen’in geçici tutuklanmasını talep ettik. Amerikalıların Gülen’in başka bir ülkeye kaçmasına izin vermemeleri gerekiyor" dedi.
Çavuşoğlu, "İstihbaratların bu kadar geniş bir teşebbüsün hazırlığından önceden bilgi edinememiş olmaları büyük bir zafiyet işaretidir" dedi.
Çavuşoğlu, Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung'a konuşan Çavuşoğlu, darbe girişiminden ABD istihbarat servislerinin haberdar olup olmadığına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, yeterli derecede kesin bilgiye sahip olmadan, ABD’nin veya başka ülkelerin istihbaratlarının darbe hazırlıklarından haberdar oldukları ve bunu Türkiye'yle paylaşmadıkları sonucuna varmanın yanlış olacağını söyledi.
Gerek Türkiye’deki gerek yurt dışındaki istihbaratların zafiyeti ile karşı karşıya olunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Normalde dost ülkelerin istihbaratları, bilgilerini birbirleriyle paylaşır. 15 Temmuz’daki darbe teşebbüsü Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde küçük bir grup tarafından desteklenmesine rağmen, istihbaratların bu kadar geniş bir teşebbüsün hazırlığından önceden bilgi edinememiş olmaları büyük bir zafiyet işaretidir" dedi.
Çavuşoğlu, Türk istihbarat birimlerini de bu eleştirileri kapsamında tutup tutmadığı yönündeki soruya ise şöyle yanıt verdi:
"Evet, bunu da zaten kabul etmiştik. Ancak, Fethullah Gülen terör örgütünün bu darbe planının ordu içinde yapılmasından ve genelde silahlı kuvvetlerin ve özelde Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine kapanık, kapalı devre sistemler olduklarından dolayı, bilgiye erişmek de tabiatıyla kolay olmadı. Ancak darbe teşebbüsü ABD’de yaşayan bir kişi tarafından organize edildi. Bu nedenle bu ülkedeki gizli servisler ve ilgili merciler esasen bu konuda en çok bilgi sahibi olmaları gerekir."
OHAL kararı
Fransa'nın da OHAL ilan ettiğini belirten Çavuşoğlu, "Biz on benzer terör saldırısı yaşadık ve OHAL getirmedik. Ancak şimdi çok ciddi bir durum içindeyiz. Avrupa ve uluslararası camiayla diyaloğa hazırız. İletişimi sürdürmeye ve her türlü soruyu cevaplamaya varız. Yakın işbirliğini amaçlıyoruz. Ancak Avrupalılar önyargılı olmamalıdır. Avrupalılar dolaylı olarak darbecileri meşrulaştırmaktan ve onları masum bir şekilde göstermekten uzak durmalıdır." ifadesinde bulundu.
Türkiye'de ilan edilen OHAL'in günlük hayatta, insanların temel özgürlüklerine herhangi bir kısıtlama getirmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Devletimiz OHAL’i halkına değil kendi kurumlarına uyguluyor. Halkımız konu hakkında espriler dahi yapıyor: Eskiden OHAL olduğunda vatandaşlar evlerinden çıkamazdı. Bugün demokrasi ve Erdoğan lehinde ve darbeciler aleyhinde gösteri yaptıklarından dolayı evlerine giremiyorlar. Hatta bu gösteriler, Cumhurbaşkanımızı diktatör olarak niteleyen Avrupa’daki çevrelere de bir mesajdır" dedi.
Yargılamaların açık mı, kapalı mı olacağına ilişkin olarak yargının karar vereceğini belirten Çavuşoğlu, "Adalet Bakanlığı ile birlikte Dışişleri Bakanlığı olarak sürecin şeffaf olması için elimizden geleni yapacağız." dedi.
İdam cezası
Çavuşoğlu, idam cezasının geri getirilmesi tartışmalarına ilişkin soruyu ise, "Bu günlerde siz de meydanlarda ve sokaklarda değil miydiniz? Oralarda çok insanın toplandığını ve 'idam cezasını geri istiyoruz' şeklinde bağırdıklarını fark etmediniz mi? Binlerce kısa mesaj ve tweet alıyoruz. Bize 'idam cezasını geri getirmezseniz, bir daha sizin partiye oy vermeyiz' diyorlar. Bu tür talepler darbeyi bizzat yaşamış, bombalanmış, tanklar altında ezilmiş ve helikopterlerle taranmış halktan geliyor." diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yalnızca TBMM'nin bu yönde bir karar alması durumunda idam cezasının geri gelmesine yönelik yasayı imzalayacağını beyan ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Şu anda hiçbir karar resmen alınmış değil. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan halkın taleplerini dikkate aldığında, buna popülizm denmemesi gerek. Çünkü Cumhurbaşkanının buna ihtiyacı yok. İnsanlar onu seviyor. Son olayların ardından popülaritesi yüzde 70’lere çıktı. Hatta muhalefet dahi darbe gecesi Erdoğan’ı televizyonda sağ salim görünce rahatladığını teslim etti. Fakat Cumhurbaşkanımız halkın taleplerine karşı kulaklarını kapamaz ve onları dikkatlice değerlendirir." ifadesinde bulundu.