Dink cinayetinde kamu görevlileriyle ilgili açılan davanın ek klasörlerinde, Hrant Dink’in öldürülmesinden sadece üç ay önce korunması için İstanbul’daki bütün emniyet birimlerine yazı gönderildiği ortaya çıktı. Ortaya çıkan resmi yazışma aynı zamanda tehditlerin geldiği boyutu da ortaya koyuyor.
İstanbul Emniyet Müdürü Yardımcılarından birinin imzasıyla gönderilen yazıda, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop Mutafyan’ın koruma sağlanması için emniyete başvuruda bulunduğu ve bunun üzerine koruma tedbirleri alınması için gerekenlerin yapılması isteniyor. Agos'tan Uygar Gültekin'in haberine göre, 12 Ekim 2006 tarihli yazı Emniyet Komuta Kontrol Merkezi’nde gönderilen yazıda şu ifadelere yer verildi,
“Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan tarafından Valilik Makamına hitaben verilen 11 Ekim 2006 tarihli yazıda, gayet gergin olan siyasi ve sosyal ortamın göz önünde bulundurularak Türkiye Ermenileri toplumuna ait tüm okulların, hastanelerin, kiliselerin ve diğer tüm kurumların güvenliğinin sağlanması talebinde bulunulmuştur. Fransa Meclisi’ne sunulan sözde Ermeni soykırımını inkâr edenlere ceza verilmesi hususundaki teklifin 12 Ekim 2006 tarihinde Fransa Ermeni Meclisi Genel Kurulunda kabul edilmesi de göz önünde bulundurularak ekli listede isim ve adresleri yazılı Ermeni vatandaşlarımıza ait yerlerde daha önceden alınmış emniyet tedbirlerinin gözden geçirilerek emniyet tertip ve tedbirlerinin arttırılmasını, görevlilerin uyarılarak müteyakkız bulunmalarının sağlanması ile gelişmelerden Güvenlik Şube Müdürlüğüne bilgi verilerek herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesini arz ve rica ederim”
Yazı, İstihbarat Şubesi, Terörle Mücadele Şubesi, Koruma Şube Müdürlüğü, İstanbul Valiliği ve İstanbul’daki bütün ilçe emniyet müdürlüklerine gönderilmiş.
Gönderilen yazının ekinde yer alan Ermeni toplumuna ait kurumlar listesinde, bütün kiliseler, dernekler ve hastanelerin yanı sıra Agos Gazetesi de bulunuyor.
Emniyet tarafından gönderilen yazının ardından Agos Gazetesi’nde hiçbir koruma tedbiri alınmamış ve Hrant Dink, yazıdan üç ay sonra gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti.
Gizli yönetmelik ortaya çıktı
Emniyet teşkilatının koruma verilmesi konusunda uyguladığı gizli yönetmelik de Dink cinayeti davası dosyasına girdi. Yönetmelik, Emniyet’in kimleri nasıl koruyacağı konusunda açık hükümler içeriyor. Yönetmeliğin 11. Maddesinde hayatı ciddi tehdit altında olanların talebi aranmaksızın koruma altına alınması gerektiğin belirtiyor. Yönetmeliğin ilgili maddesinde “Hayatının ciddi biçimde tehdit altında bulunduğu Milli İstihbarat Teşkilatı ile diğer istihbarat birimleri tarafından tespit edilenler ve korunmaları zaruri görülenler, bu kuruluşların teklifi üzerine güvenlik birimlerince, talepleri aranmaksızın korumaya alınırlar” ifadelerine yer veriliyor.
Acil koruma uygulaması var
Ayrıca yönetmelikte acil korunması gereken kişilerle ilgili koruma talepleri değerlendirilene kadar koruma verilmesi gerektiği belirtiliyor. Yönetmeliği 20. Maddesinde, “Koruma talebinde bulunan şahısların koruma talepleri incelenip karara bağlanıncaya kadar geçecek süre içinde, korunacak kişinin can güvenliğinin bulunmadığını gösteren bilgi ve belgelerin resmi makamlarca önceden tespit edilmesi halinde, ilgili Valiliklerce, koruma tedbirleri derhal aldırılır. Bu tedbirler yetkili komisyonlarca incelenip aksine bir karar verilinceye kadar devam eder” ifadelerine yer verildi. Yönetmelik, koruma tedbirlerinin uygulanması konusunda İl Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanını sorumlu tutuyor.
Yönetmeliğin yanı sıra bazı gazeteci ve yazarlara nasıl koruma sağlandığına dair örnekler de ayrıntılarıyla dosyada yer aldı. Örneklerde, bazı gazeteci ve yazarlara, kendi talepleri olmaksızın, MİT Bölge Başkanlığı, Terörle Mücadele Şubesi ve İstihbarat Şubesi’nin yazıları üzerine İl Koordinasyon Kurullarının kararıyla koruma verildiği görülüyor.
Hrant Dink’in öldürüleceğine dönük istihbarat raporlarının olduğu, yargılama süresince ortaya çıkmıştı. Ancak Dink’in korunması için hiçbir somut adım atılmamıştı.
İddianame: Kasıtlı olarak korunmadı
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, “Hrant Dink'e yönelik tehditler şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirleri alınması için talimat vermesini zorunlu kılmaktadır. 2004'te Hrant Dink'in ölüm tehditleri aldığı anda Agos gazetesi ile Dink'in evine yönelik alınmasına karar verilen güvenlik tedbirlerinin yanı sıra Dink'e şahsi ve fiziki koruma tedbirleri alınması için talimat vermesi gerekli iken bu talimatı vermemiştir" değerlendirmesi yapılmıştı.
19 Nisan’da başlayacak duruşmada İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler TCK’nın 83. maddesinden (kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi)suçlamasıyla, dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ise görevi kötüye kullanma suçlamasıyla hâkim karşısına çıkacak.