Politika

Devlet herşeyi izleyebilir

Mahkemelerin MİT ve Emniyet'e verdiği geniş yetki, devlete, vatandaşı üzerinde muazzam bir izleme olanağı veriyor

16 Haziran 2008 03:00

Mahkemelerin MİT ve Emniyet’e verdiği geniş yetki, devlete vatandaş üzerinde muazzam bir izleme imkânı veriyor.

Devlet, bir vatandaşın;
1 - Kiminle konuştuğunu
2 - Kime faks gönderdiğini
3 - Kime SMS gönderdiğini
4 - Kime e-posta gönderdiğini
5 - Cep telefonuyla konuşurken hangi semt ya da sokakta hareket ettiğini tespit edebiliyor.

Üstelik bu tespitler geçmiş yılları da kapsıyor. Milliyet Ankara Bürosu 10 soru-yanıtta, kamuoyunda büyük tartışma yaratan teknik izleme konusunu büyüteç altına aldı:

1- Türk kamuoyu son günlerde mahkeme tarafından Emniyet ve MİT’e verilmiş olan teknik izleme yetkisini tartışıyor. Bu, telefon dinlemeden farklı, yalnızca haberleşme trafiğinin saptanmasına ilişkin bir yetki. Bu yetki söz konusu kurumlara hangi zamandan beri veriliyor?

Emniyet’in ve MİT’in, GSM firmalarının faaliyete geçtiği 1990’lı yılların ortalarından itibaren mahkemelerden benzer izleme kararları çıkararak Türkiye genelindeki iletişim trafiğini izleyebildiği biliniyor. GSM firmalarıyla birlikte Türk Telekom‘un sabit hatları da izleniyor. Bu dönemde, suçu önleyici çalışmalar yapan kolluk birimleri, Türk Telekom ve GSM firmalarından mahkeme kararıyla, düzenli olarak iletişim bilgilerini aldı. Bu dönemde kimin kiminle, ne kadar süreyle, ne zaman konuştuğu belirlenebiliyordu.

Ancak, güvenlik birimlerinin bu tip izlemeler yaptığı kamuoyunda büyük bir tartışma yaratmadı, tartışmalar daha çok dinlemeler üzerinde yoğunlaştı. Sonuçta, izleme yetkisi için alınan mahkeme kararlarının yasalara uygunluğu üzerinde kamuoyunda çok fazla durulmadı.

Kararlara itiraz eden merci olmaması, konunun Yargıtay’ın hukuksal denetimi dışında kalmasına yol açtı. 2005’ten itibaren Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) kurulmasıyla, polis, MİT ve jandarmanın izleme-dinleme esasları yeniden düzenlendi. TİB aracılığıyla yürütülmesine karar verilen faaliyetler için hangi sınırlamaların uygulanacağı MİT, Emniyet ve Jandarma’nın görev yasalarında detaylarıyla gösterildi.

BÜTÜN HABERLEŞME BİLGİLERİ HAVUZDA

2- Bu yetki vatandaşların haberleşme özgürlüğüyle ilgili hangi alanları kapsıyor? Emniyet ve MİT, bir vatandaşın hangi faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olabiliyor?

Mahkemelerin verdiği genel nitelikteki kararlar, Türk Telekom, GSM firmaları ile internet ve uydu telefon erişimi sağlayan firmaların, müşterilerinin yaptığı tüm sesli ve görüntülü iletişim kayıtlarının (kimin kimi, ne zaman aradığı vb.) TİB aracılığıyla Emniyet ve MİT’e göndermelerini sağlıyor. Alınan mahkeme kararlarıyla güvenlik birimleri, özel bilgi havuzu oluşturuyor.

Daha sonra MİT ve Emniyet, takibe aldığı kişinin kayıtlarını servis sağlayan firmalardan sürekli akan bilgilerden oluşturulan “bilgi havuzu”ndan çekebiliyor. Böylece bu kişinin hem araştırma başlatıldığı anda, hem de geriye dönük süreçte kiminle, ne zaman, kaç dakika süreyle görüştüğü gibi tüm iletişim bilgileri elde edilebiliyor. İlgili kişinin yurtdışıyla SKYPE gibi araçlarla yaptığı iletişim, SMS ve faks gönderimi bile bu yolla öğrenilebiliyor.

Özetle, devlet, bir vatandaşın telefonla kimleri hangi tarihte, hangi saatte aradığı, ne kadar konuştuğu, benzer şekilde kimlerin bu vatandaşı ne zaman arayıp, ne kadar konuştuğunu öğrenme imkanına sahip. Benzer şekilde, bu vatandaşın cep telefonundan hangi başka cep telefonlarına ne zaman SMS mesajı gönderdiği, kimlerden SMS mesajı aldığı da tüm dökümü ile devlet tarafından öğrenilebiliyor.

ELEKTRONİK POSTALARA DİKKAT

3- Bilgisayarlar üzerinden gönderilen elektronik posta trafiği de buna dahil mi?

Evet. Gelişen teknolojinin etkisiyle, baz istasyonları üzerinden hücresel takip ve izleme, yer tespiti yapılabilme olanağı sağlanıyor. Böylelikle, internet üzerindeki sesli-görüntülü ve yazılı görüşmeler de izlemeye alınabiliyor. Sonuçta, bir vatandaşın bilgisayarından yaptığı elektronik posta trafiğinin dökümü de yine Emniyet ya da MİT tarafından öğrenilebiliyor.

Bir başka anlatımla, bilgisayarınızdan kime hangi tarihte, hangi saatte elektronik posta gönderdiyseniz, geliş trafiği de dahil olmak üzere devlet bunu öğrenme imkanına sahip. Devlet, istediği takdirde arkadaşına cep telefonuyla mesaj atanı da, elektronik posta göndereni de bulabiliyor.

Ancak bu noktada bir konunun aydınlığa kavuşturulması gerekiyor. Genel nitelikli bu izleme kararları, yapılan iletişimin içeriğine erişim imkanı sağlamıyor. Yani devlet, bu kararlarla, telefon görüşmelerinin, elektronik postaların, SMS mesajlarının içeriğini değil, sadece arama bilgilerini görebiliyor. Dinleme için ya da elektronik haberleşmenin içeriğinin de gözlenebilmesi için her hedef kişi için hakim kararı çıkartmak gerekiyor.

TRAFİKTEKİ HAREKETLERİNİZ BİLE CEPTEN İZLENEBİLİR

4- Bu yetki vatandaşların haberleşme dışındaki hareketleriyle ilgili verilerin de izlenmesini içeriyor mu?

Evet, içeriyor. Emniyet ve MİT’in elinde, numarası tespit edilen kişinin yaptığı görüşmelerin hangi baz istasyonu üzerinden gerçekleştirildiğini saptayan programlar bulunuyor. Böylece her iki kurum da saptadığı numaraları ve bu numaraların yaptığı görüşme trafiğini servis sağlayıcı GSM firmalarından gelen baz hareketlerini örtüştürerek takip başlatabiliyor. İstenildiği takdirde görüşmelerin yapıldığı sırada kullanıcının nerede olduğu ve hücresel takip sistemiyle telefonu kullanan kişinin güzergahı belirlenebiliyor.

Bir başka deyişle, devlet, isterse cep telefonu kullanan bir vatandaşın ülke ve bir kent içindeki hareketlerini de ana hatlarıyla izleyebilir. Örneğin, Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesi olayında, özel harekâtçı polislerin Boğaz’ın Avrupa yakası sahilinde yolu boyunca cinayet yerine doğru yönelen bir güzergahta yol aldıkları dakikası dakikasına bu şekilde saptanabilmişti.

YALNIZCA YETKİLİ PERSONEL İZLEYEBİLİYOR

5- İsteyen MİT ya da emniyet yetkilisi sisteme istediği zaman istediği şekilde girerek herhangi bir vatandaş hakkında istediği bilgiyi çekebilir mi?

Yasal olarak, her Emniyet ya da MİT görevlisinin sistemi istediği gibi kullanma hakkı bulunmuyor. Bu yetki sadece Teknik Şube veya Teknik Büro adıyla oluşturulan dinleme ve izleme merkezlerinde görevli personele veriliyor. Yasal biçimde yetkilendirilen Emniyet ya da MİT görevlileri, talep edilen isim ve numaralar üzerinde istenilen çalışmayı yapabiliyor. Adli izlemelerde, geçmişe dönük olarak bilgi edinmek mümkünken, önleyici izlemelerde kolluk günlük olarak güncel bilgi alabiliyor.

İKTİDAR GAZETECİLERİN KAYITLARINA BAKABİLİR Mİ?

6- Siyasal iktidarın bir gazetecinin haber kaynaklarını öğrenmek amacıyla bu bilgilerden kolaylıkla yararlanabilmesi mümkün müdür? Bu şekilde vatandaşların özel hayatı hakkında da bilgi edinilebilir mi?

Teorik olarak bu ihtimal her zaman var. Ama siyasal iktidarın bu tip bilgilere ulaşması hem kendisi, hem emniyet, hem de MİT açısından suç oluşturur. Mahkemelerin verdiği genel yetkiyi eleştiren çevreler, kötü niyetli kişilerin sistemi kullanarak suç ve suçluyla ilgisi olmayan kişilerin iletişim bilgilerine ulaşması ve bunları şantaj amaçlı kullanmasının mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Ancak Emniyet ve MİT kaynakları, özellikle terörle mücadelede kullanılan bu bilgilerin farklı amaçlara asla hizmet edemeyeceğini savunuyor. Bu tartışma, Türkiye de dahil olmak üzere demokratik toplumlarda her zaman rahatsızlık konusu. Bu konudaki şüpheler hiçbir zaman dağılmıyor.

YETKİNİN GENEL NİTELİKLİ OLMASI SIKINTI YARATIYOR

7- Bu bilgilere erişim sağlanmasında hangi prosedür uygulanıyor?
Mevzuata göre, iletişimin izlenmesi ya da dinlenmesi için ilgili kolluk kuvvetinin mahkemeden karar alması gerekiyor. Dinlemeyle ilgili kararlarda izlenecek kişinin kimliği, numarası gibi somut bilgilerin yer alması gerektiği ifade ediliyor. Ancak haberleşme bilgilerini içeren izlemeye ilişkin kararlar genel nitelikli oluyor, yani bütün vatandaşları kapsıyor.

Halen büyük bir tartışma konusu olan bu geniş kapsamlı izleme kararları, tüm iletişim bilgilerinin toplu biçimde TİB’e, TİB aracılığıyla da Emniyet ve MİT’e verilmesini sağlıyor. Mahkeme aracılığıyla alınması nedeniyle Emniyet ve MİT’in bu bilgilere erişiminde yasal engel bulunmuyor. Ancak, son olarak Yargıtay bu şekilde geniş yetkili izin verilemeyeceğine hükmetti.

SİSTEMİN DENETİMİ MÜMKÜN, ANCAK...

8- Sistem içinde herhangi bir denetim mekanizması var mı?

Yasa, dinleme ve izleme faaliyetlerinin denetimini ilgili kuruma (Emniyet ya da MİT), İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’na ve Başbakan’ın özel olarak yetki verdiği kişi veya komisyona bırakıyor. TİB ise, “Başkanlık faaliyetleriyle ilgili olarak talep ettiğinde” derhal Başbakan’a bilgi vermekle yükümlü.

Aslında teknik izleme sisteminin kendi içinde katı kuraları var. İzleme yapma yetkisi olan personel sisteme adını, şifresini ve hakkında bilgi toplayacağı kişinin ismini yazarak sisteme giriyor. Sistemin hafızası hangi personelin ne zaman, hangi kişi hakkında hangi bilgileri sorguladığını kaydediyor. Dolayısıyla yapılacak denetimlerde yetki dışına çıkılan ihlalleri saptayabilmek mümkün. Ancak ihlali yapan kişi ile denetimini yapan personelin amaç birliğine girerek birlikte hareket etmeleri durumunda bu ihlallerin üstünün örtülebilmesi pekala mümkün.

1998 yılında Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Müdürlüğü’ndeki personelin bu şekilde Hürriyet Gazetesi’nin Ankara Bürosu’nu gazete bürolarını, sendikaları, siyasileri, hakkında suç isnadı olmayan vatandaşları, hatta Genelkurmay Başkanlığı’nın telefonları üzerinde hem dinleme, hem de “teknik izleme” yaptıkları ortaya çıkarılmıştı. Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişleri bilgisayar hafızasından tespit etmişlerdi.

KARANLIKTA KALAN NOKTALAR NELER?

9- Bu konudaki eleştiriler hangi noktada toplanıyor?

Uygulamayı eleştirenler, denetimlerin nasıl yapıldığı, suçla ilgisi olmayan kişilerin bilgilerinin farklı amaçlarla saklanıp saklanmadığı gibi konuların karanlıkta kaldığını, elde tutulan bu bilgilerin nasıl kullanıldığını kimsenin bilemeyeceğini savunuyor. Bu noktada, suçu önleyici faaliyetler ile adli faaliyetler için farklı formatta mahkeme kararları alınması gerektiğinin üzerinde durulması gerekiyor.

Adli kapsamdaki kararlar sonrasında bir suç tespit edilememesi halinde takip veya dinleme yapılan kişiye bildirimde bulunulması yükümlülüğü varken, bu durum önleyici hizmet kapsamındaki işlemlerde uygulanmıyor.

Bunun da önleyici dinleme veya izleme kapsamında kötü niyetli personelin suistimallerine neden olabileceği belirtiliyor. Bu noktada, önleyici dinleme veya izleme kapsamında kullanılacak abone bilgilerinin kararlar verilmeden önce savcılar veya hâkimler tarafından doğrulanmasını sağlayan bir sistem geliştirilmesi gerekliliği de savunuluyor.

JANDARMA İZLEME YAPABİLİYOR MU?

10- Jandarma da MİT ve Emniyet gibi genel nitelikli izleme yapıyor mu?

Jandarmanın da geçmiş yıllarda MİT ve Emniyet’inki gibi genel nitelikli izleme yaptığı tahmin ediliyor. Ancak bugüne kadar Jandarma için verilen bu tip bir karar kamuoyuna yansımadı.

2005 yılında görev kanununda yapılan değişiklikle Jandarma’nın sadece kendi görev sahası ile sınırlı olmak üzere önleyici izleme ve dinleme yapabileceği düzenlendi. Bu tarihten sonra Jandarma’nın da mahkemelerden bu yönde kararlar alarak kendi görev sahasında izleme yaptığı biliniyor.

Ancak 2007 yılında Emniyet gibi Türkiye genelinde izleme yapmak için başvuru yapan Jandarma’nın bu talebi önce hakim kararıyla kabul edilip sonra mahkeme kararıyla kaldırıldı. Bunun üzerine görev sahasıyla sınırlı olmak üzere genel nitelikli izleme yapma kararı çıkartan Jandarma’nın bu girişimi de Adalet Bakanlığı’na takıldı. Bakanlık konuyu Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay da önceki gün genel nitelikli tüm izlemeleri engelleyen içerikteki kararını kararı verdi.
Buna karşılık, Jandarma’nın suçu önleme, adli soruşturmalar kapsamında izleme ve dinleme yapma yetkisi görev yasasında bulunuyor.

Jandarma, buna dayanarak geçmişte Beyaz Enerji Operasyonu gibi somut kişi ve olaylara dayanan izleme ve dinleme çalışmaları yaptı. Bu çalışmalara yönelik herhangi bir yasaya aykırılık itirazı da olmadı.

(Milliyet gazetesi: 6 Haziran 2008)