Eğitim

Dershaneler öğrencileri açık liselere yönlendiriyor

Pandemiyle birlikte başlayan çevrim içi sınav uygulaması halen devam ediyor. Dershane öğretmenleri, öğrencileri açık liselere teşvik ederken, yapılan çevrim içi sınavlara da öğrenciler adına kendileri katılıyor

16 Kasım 2022 17:30

Büşra Kızılay - Büşra Tosun

Eğitim sistemindeki sorunlara her geçen gün yenisi ekleniyor. 4+4+4 sistemine geçiş halen tartışılırken şimdi de 12’nci sınıf öğrencilerinin açık öğretim liselerine geçmeleri için teşvik edildikleri iddiası gündemde. İddiaya göre; 12’nci sınıfa geçen öğrenciler, üniversite sınavına rahat bir şekilde hazırlanmaları için, dershane öğretmenleri tarafından, açık liseye kaydolmaları konusunda teşvik ediliyor ve yapılan çevrim içi sınavlara yine öğretmenleri destek veriyor. Geçişlerin sürmesi durumunda örgün öğretimde öğrenci kalmayacağını söyleyen öğretmenler konuya çözüm getirilmesini ve dershanelerin denetlenmesini bekliyor.

“Şubeler kapatılıyor”

Kocaeli’de bir lisede öğretmenlik yapan N.Ç, örgün liselerden açık liselere geçişlerin pandemiyle birlikte başladığını ve bu dönem 12’nci sınıf şubelerinden iki sınıfın kapatıldığını söyledi. N.Ç, okul yönetimlerinin de öğrencileri açık liseye geçmeleri için teşvik ettiklerini aktardı.

“Açık lise öğrencilere çok cazip geliyor”

Bu durumun devam etmesi halinde 12’nci sınıf örgün öğretimde öğrenci kalmayacağını belirten, İstanbul Bakırköy’de bir devlet lisesinde 10 yıllık öğretmenlik yapan İ.E, “Açık lise öğrencilere çok cazip geliyor. Okulu zaman kaybı olarak görüyorlar. Çünkü açık liseye geçmiş olan akranları onların iki dönemde bitirdiği ders yükünü tek dönemde tamamlıyor. Bu da öğrenciler arasında eşitsizlik sağlıyor” dedi.

Öğrencilerin açık liseye geçiş sebeplerinin Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından denetlenmediğini söyleyen İ.E, müdür ve müdür yardımcılarının bu olaya göz yumduğunu vurguladı. Pandemiyle başlayan çevrim içi sınavların artık okullarda güvenli ortamda yüz yüze yapılması gerektiğini ifade eden İ.E, “Bilgisayar ve tablet üzerinden yapılan sınavların kesinlikle güvenilirliği yok. Öğrencinin bilgileriyle herkes sınava girebilir. Kaldı ki zaten sınavlara dershane öğretmenleri giriyor.  Sınav ortalamalarına bakıldığında hepsi 90’ın üzerinde. Hatta öğrencilere okulun gereksiz olduğu ve açık liseye kaydolmaları söyleniyor” şeklinde konuştu.

İ.E, okullarda sınıflar kapatılınca öğretmen fazlalığı oluştuğunu söyledi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Okula atanan bir öğretmen öğrenci olmayınca başka okullara yollanıyor. Duruma tepki göstermeye çalışan öğretmenler ise bir şekilde sindiriliyor. Bu arada şu anda en çok sömürülenler ise dershane öğretmenleri. Hafta sonları ve tatilleri yok ayrıca düşük ücretlere çalıştırılıyorlar”

“Durumun çözülmesi eşitliği sağlamayacak”

İstanbul’da özel bir dershanede 3 yıldır öğretmenlik yapan İ.K ise, durum ne kadar korkunç görünse de aslında olumlu baktığını belirtirken, “Öğrencilerin sınav yoğunluğunu ve stresini bildiğim için ben bu durumu olumlu karşılıyorum, özellikle 12’nci sınıflar adına. Sınav odaklı sistemde yoğun ders çalışma temposundan sıkılan öğrenciler bunlarla uğraşmak istemiyor. Hem açık liseye gider üniversite sınavına hazırlanırım hem de sosyal yaşama devam ederim düşüncesiyle bu yola başvuruyorlar” diye konuştu.

İ.K, öğrencilerin örgün eğitimden ne kadar verim aldıklarının da soru işareti olduğunu söylerken, “Açık liseye gidenlerin daha başarılı olduğunu söyleyemem. Sınavlarda destek verildiği için not ortalamaları yükseltiliyor. Durumun önüne geçilmesiyle de eğitimde eşitlik sağlanmış olmayacak. Çünkü öğrencileri sorunun ne olduğunu bilmeden üniversite sınavlarına hazırlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Durumu MEB'e sorduk

Haber için görüş almak istediğimiz üst düzey Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerinden telefon ve mail üzerinden geri dönüş alamadık. MEB Çağrı Merkezinden, geçiş işlemlerinin Halk Eğitim Merkezleri tarafından yürütüldüğünü öğrendik. İstanbul’daki bir Halk Eğitim Merkezinde görevli Z.P, “Bizler halk eğitim olarak bakanlığın sistemini yürütüyoruz. Örgün eğitimden açık liseye geçiş, genelde ya son sınıfta üniversite sınavına hazırlanmak için oluyor ya da belirli sebeplerden dolayı örgün eğitimini yarıda bırakmış kişiler tarafından tercih ediliyor. Buraya gelip kayıt yaptırıyorlar, destekleyici etüt merkezleri ya da dershanelere giderek üniversite hazırlık aşamasındaki eğitimlerini orada tamamlıyorlar. Burada da açık lise sınavlarına giriyorlar. Pandemiden önce bu sınavlar yüz yüze oluyordu ama şu an çevrim içi olarak devam etmekte” dedi.

“Öncelikli sebep ekonomi”

İsmini vermek istemeyen bir akademisyen , bu eğilimin öncelikli nedeninin ekonomi olduğunu belirtirken, ikinci sebep olarak üniversite sınavına hazırlığın gösterildiğini ifade etti ve “Öğrenciler 12’nci sınıfta öğrendikleri konularla sınavda karşılaşmadıklarını söylüyor ve onun yerine bütün zamanlarını dershanede sınava hazırlanarak geçirmek istiyorlar” şeklinde konuştu.

Akademisyen, eğitim öğretim kavramlarının birbirinden uzaklaştığını vurgularken, “Okul sadece öğretim yapılan bir yer değildir. Eğitim de yapılan bir yerdir. Eğitim kavramının içinde duygusal, maddi, manevi pek çok değer var. Sadece tarih, coğrafya, fizik, kimya öğretilmiyor. Sosyalleşme, akran öğrenmelerinin de olduğu bir yer” dedi.

“Eğitim toplumu ileriye götürür”

Okulun çok değerli bir kavram olduğunu söyleyen akademisyen, “Okul kavramını sadece öğretime, ders başarısına ve üniversite başarısına indirgediğimiz için eğitimin aslında toplumu ileriye götürecek olan özellikleri göz ardı ediliyor. Okul, akranlarla düşüncelerin paylaşılarak, soru cevaplarla bir konuyu farklı yönleriyle ele alarak aynı zamanda sosyal özellikler kazandığımız bir yer” diye konuştu.

“Okulun varlık amacı değişiyor”

Toplumdaki eşitlik kavramının da milli eğitim sisteminin temel değerleriyle oluştuğunu belirten akademisyen, “Herkes farklı aile yapılarından geliyor ama sokağa çıktığımızda aynı otobüse biniyoruz. Aynı davranış kalıplarıyla davranmak zorunda kalıyoruz. Okuldaki eğitim sayesinde aslında biz toplumsal uyum da sağlayabiliyoruz. Şimdi açık liselere yönelmeyle bir kopuş da gerçekleşiyor. Eğitimdeki tıkanmayla birlikte okulun varlık amacı değişiyor” ifadelerini kullandı.

Akademisyen, eğilimin üçüncü nedeni olarak öğrencilerin istedikleri okullara kayıt olamadıklarını vurgularken , “Açık liselere belli yaş sınırı getirilmeli, açık liseler kapatılmamalı ve 16 yaşındaki gençlerin açık liseye geçişleri bu kadar kolay olmamalı” dedi.