Bazı rahatsızlıklar insanda yanlış hafıza kayıtlarına neden olabiliyor. Bu halde olanlar neler hissediyor? Belirsiz bir geçmişle yaşamaya alışmak nasıl bir duygu?
Beyin ameliyatından birkaç ay sonra Matthew bilgisayar programcısı olarak işine geri döndü. Bunun zor olacağını biliyordu. Kalıcı bir beyin hasarı ile yaşaması gerektiğini patronuna söylemesi gerekiyordu.
Görüşmelerinde patronu, işe yeniden uyum sağlaması konusunda kendisine nasıl yardımcı olabileceklerini sormuştu. Ama ertesi gün Matthew’in hatırladığı tek şey patronun onu kovacağıydı; tekrar işe dönmesine onay vermelerinin olanağı yoktu.
Ve bunu çok net hatırlıyordu. Oysa doğru değildi bu hatırladıkları. Beyin hasarı sonucu oluşan “hafızada boşluk doldurma” bozukluğunun ilk belirtisiydi bu.
Bu tür rahatsızlığı olan insanların bu yanlış anıları onların yalan söylemesiyle ilgili değildir. Hafıza oluşum süreçleri ile ilgili ciddi sorunlar nedeniyle, gerçek ile bilinçaltının ürünü olan hayali birbirinden ayırmakta zorluk çekerler.
Matthew’in sorunları ilk olarak parmak uçlarında his kaybı, baş ağrısı ve çift görme gibi şeklinde başlamıştı.
Yapılan beyin taraması, sinir dokuları çevresinde beyin omurilik sıvısının dolaşmasına yardımcı olan ventriküllerden birinin girişinde bir kist olduğunu gösterdi. Bu kist, sıvının çıkışını engelliyor ve beyin dokusunu sıkıştırıyordu. Genişleyen ventrikül ayrıca optik sinirlerden birini baskıladığı için çift görme sorunu oluyordu.
Doktorlar kafatasında bir delik açıp kistin bir kısmını almak ve biriken sıvıyı boşaltmak için Matthew’u ameliyata aldı. Fakat ameliyat sonrasında hastane odasında yatarken hafızasında sorun olduğunu fark etmişti. İnsanların odaya girip çıktığını unutuyor, sanki birden odada belirmişler gibi hissediyordu. Doktoru, bunu hatırlamayla ilgili dokulardaki hasara bağlıyordu.
Hafıza boşluklardan hoşlanmaz. Matthew’in hafızası da amnezi sonucu oluşan boşlukları yaratıcı bir şekilde doldurmaya başlamıştı. Bir ara nörologlarına kızgın bir mektup yazarak hafızasında hala sorunlar olduğu için kendisini hastaneden erken çıkarmalarının yanlış bir karar olduğunu ifade etmişti. Oysa hastaneden çıkma kararı kendisine aitti. Ama doktorların çıkardığına dair yanlış bir hafıza kaydı oluşmuştu.
Matthew kaygılıydı; hafızası sanki artık kendisine ait değildi. “Beyniniz sadece gerçekleri üreten bir makine değil” diyor. “Sizin algıladığınız şeylerle, yaşadığınız dünyayı anlamanız için beyninizin size ürettiği şeyler arasında bir fark oluyor” diyor.
Beynin ürettiği yanlış hafıza genellikle bir olayın nasıl olduğuna ilişkindir. Örneğin, ameliyat sonrasında işe geri döndüğünde hafıza sorununu patronlarının iyi karşılamayacağına dair kaygıları vardı. “İşverenin iş konusunda oldukça katı olduğunu biliyordum. Bu yüzden beynim onları belli bir kategoriye koymuş ve belli bir yönde davranış bekliyordu” diyor.
Amnezi olarak da bilinen hafıza kaybı nedeniyle onlarla yaptığı toplantının ayrıntılarını hatırlamıyordu; ama beyni, hafızasındaki o boşluğu kendi beklentilerine uygun olarak doldurmuştu.
Bazı yönleriyle bu inşa süreci, herkesin yaşadığı hatırlama sürecine ait abartı olarak görülebilir. Geçmişi hatırlamaya çalışırken beynimiz, olması en muhtemel ayrıntıları seçerek olayı yeniden canlandırmaya çalışır.
“Beynimiz arka planda bilgi ayıklama ve test etme konusunda birçok şey yapıyor. İlgili anıların ne kadar güçlü olduğunu kontrol edip ilgisiz olanları bastırıyor” diye açıklıyor Matthew.
Bu süreçte ortaya çıkan her şey normal insanlar açısından da her zaman doğru olmayabiliyor. Kazara yanlış bilgiyi çekip hiç olmamış şeyleri içeren “yanlış anılar” üretebiliyoruz. Sağlıklı beyinlere bile yanlış anılar yerleştirmek oldukça kolay aslında.
Yeni Zelanda ve Kanada’da yapılan bir deneyde psikologlar, denekler gökyüzünde balon gezisine çıkmışlar gibi gösteren fotoğraflarla onlara gizlice telkinde bulundular. Fotoğraflarla ilgili konuşmalarında deneklerin yarısının buna inandığı görüldü.
Önemli ayrıntıları çoğunlukla doğru hatırlarız; ama Matthew beyin hasarı nedeniyle doğruları denetleme süreci bozulmuş, daha fazla yanlış anı üretir olmuştu.
Ama ondan daha kötü durumda olanlar da vardı. Bazıları gerçek olması mümkün olmayan şeyler de hatırlayabiliyordu. Örneğin bir hasta, uzay aracı inşa edip Ay’ın etrafında uçtuğunu söylüyordu. Başka bir hasta komadan uyandıktan sonra, kız arkadaşının ikiz bebek beklediğini söylemişti. Ultrason resimlerini gördüğünü ve sevgilisinin karnının fotoğrafını çektiğini hatırlıyordu. Oysa kadın hamile değildi.
Matthew artık not defteri tutarak nereye gittiğini, ne yediğini, insanlarla ne konuştuğunu vs. kaydediyor. Böylece kurduğu ana çatı etrafında olayları hatırlamaya çalışıyor. Bazen bu durumda bile yanlış anılar kaydettiği de oluyor. Bu daha çok kaygı duyduğu konularda kendi kaygıları etrafında şekilleniyor.
Ancak Matthew’in canını sıkan en büyük sorun bu hafıza kaybı ve yanlış anı kaydı değil. Ameliyat sonrasında hissettiği yorgunluk hala devam ediyor. “Bu yorgunluk ortadan kalktığında mutlu olurum artık. O zaman hafıza kaybı ile baş edebilirim” diyor.
Geleceğin garanti olmadığının farkına vardığını söyleyen Matthew içinde bulunduğu anın tadını çıkarmaya çalışıyor. “Yaşadığınız an sahip olduğunuz tek şey” diyor.