Türkiye, özellikle sismik aktivite açısından oldukça riskli bir coğrafyada bulunuyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı gibi büyük fay hatları, ülkenin birçok bölgesinde zaman zaman yıkıcı depremlere yol açabiliyor. Ancak bu fay hatları dışında, Ege Bölgesi'nde yer alan Denizli ili sınırları içerisinden geçen Pamukkale Fayı, tarihsel olarak büyük depremler üretmiş ve geniş çaplı yıkımlara neden olmuştu. İşte bu fay hattı, son günlerde Denizli’de meydana gelen ve şiddetleri 4 civarında olan sarsıntılarla yeniden gündeme geldi.
Denizli ve çevresi, 18 ve 19 Aralık tarihlerinde, sırasıyla 4.0 ve 3.7 büyüklüğünde iki sarsıntı yaşadı. Bu sarsıntılar, bölgedeki deprem riskinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösterdi. Milliyet'in haberine göre, Prof. Dr. Süleyman Pampal, Denizli’nin ve Pamukkale Fayı’nın sismik geçmişi ve potansiyeli hakkında çarpıcı bilgiler aktardı. MS 60 yılında gerçekleşen ve büyüklüğü 7 ile 7.5 arasında değişen, şiddeti ise 9 olarak ölçülen bir depremle, Denizli’deki Hierapolis ve Laodikya gibi antik kentler ciddi hasar görmüştü. Ayrıca, 1354 ve 1702 veya 1703 yıllarında da bölge benzer büyük sarsıntılar yaşamıştı. Bu tarihlerdeki depremler, bölgenin ne kadar büyük bir sismik enerji biriktirdiğinin ve bu enerjinin zaman zaman ne denli yıkıcı sonuçlar doğurabileceğinin bir göstergesiydi.
1995 yılında Dinar’da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem öncesi ve sonrası, bölgede öncü ve artçı sarsıntıların sayısının yüksek oluşu, büyük depremlerin habercisi olabilecek önemli bir veri olarak kaydedilmişti. Prof. Dr. Pampal, bu tür öncü aktivitelerin, Büyük Menderes Grabeni gibi özellikle aktif sismik bölgelerde gözlemlenebileceğini belirtti. Pamukkale Fayı’nın geçmişte ürettiği büyük depremler ve bölgedeki arkeolojik kalıntılardan anlaşıldığı üzere, bu fayın yıkıcı potansiyeli oldukça yüksekti.
Prof. Dr. Pampal, Denizli ve çevresindeki yapılaşmanın deprem riskini artırdığına dikkat çekti. Özellikle 2000 sonrası hızla artan şehirleşme ve yapı stokunun, depreme dayanıklı olmaması büyük bir risk oluşturuyordu. “Kendimiz ettik kendimiz bulduk” diyerek, geçmişte yapılan yanlışların tekrarlanmasının felaketle sonuçlanabileceğini vurguladı. Türkiye'nin hiçbir yerinin depremden muaf olmadığını, özellikle Denizli gibi sismik olarak aktif bölgelerde ciddi önlemler alınması gerektiğini ifade etti. Denizli'nin, Büyük Menderes ve Gediz grabenlerinin kesiştiği bir noktada bulunması ve tarihsel olarak yaşadığı büyük depremler, bölgedeki deprem riskinin yüksekliğini gözler önüne seriyordu. Prof. Dr. Pampal, gelecekte büyük bir deprem olması durumunda şaşırmayacağını, bu potansiyelin her zaman mevcut olduğunu belirtti.