Politika

Deniz Feneri, İHDK'ya nasıl girdi?

Birgün gazetesi köşe yazarlarından Kaboğlu, İHDK’da Kurul başkanı olduğu dönemde, Kurul yapısında yapılan değişiklikleri ve Deniz Feneri'nin Kurul'a dahil oluşun

18 Eylül 2008 03:00

Prof. İbrahim Kaboğlu, İnsan Hakları Danışma Kurulu (İHDK) başkanı olduğu dönemde  Kurul yapısında  kendisine bile haber verilmeden değişiklikler gerçekleştirildiğini ve yeni düzenlemeyi Resmi Gazete’den öğrendiğini açıkladı.

Kaboğlu, gizlenen yönetmelik değişikliğiyle birlikte, Deniz Feneri Derneği’nin insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu temsilcisi sıfatıyla İHDK’ye alınışını ve kurulun tamamen nasıl dışlandığını Birgün gazetesindeki köşesinde şöyle dile getirdi:

İnsan haklarına ilişkin olarak ilgili devlet kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasında iletişim sağlamak ve insan haklarını kapsayan ulusal ve uluslararası konularda danışma organı olarak görev yapmak üzere….” İnsan Hakları Danışma Kurulu (İHDK) oluşturuldu. Üyeleri belirleme, çalışma ve işleyiş ilkelerini düzenleyen İHDK Yönetmeliği kısmen değiştirildikten sonra, Kurul ilk toplantısını 26 Şubat 2003’te yaparak 66 üye ile çalışmaya başladı. İnsan hakları sorunlarını gündemine alan kurul, ekim ayına kadar gerçekleştirdiği 5 toplantı ile kurumlaşma yönünde hayli yol aldı.

“Gizlenen Yönetmelik değişikliği”: 23 Kasım 2003 günü yönetmelik değişikliği ise, Kurul’un yapısında ve hedefinde ciddi bir sapma yarattı. Neden ve nasıl? Bir kez, Kurul’a üye alımına ilişkin ölçütleri yeniden belirleyen Yönetmelik, TBB gibi bazı kuruluşların kontenjanının azalttı ve yeni üye alımı yolunu açtı. İkinci olarak daha da önemlisi, değişiklik, İHDK dışlanarak kotarıldı; İHDK üyeleri ve başkanlık divanına haber bile verilmedi. Kurul başkanı olarak yeni düzenlemeyi Resmi Gazete’den öğrendim.

Bu operasyonla Kurul’a alınan 16 yeni üye arasındaki Birlik Vakfı, Hukukçular Derneği, Yazarlar Birliği, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Deniz Feneri Derneği vardı.

Bunlar değinilen yasa maddesin “insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları temsilcileri” sıfatıyla İHDK’ya alınmıştı, yine Kurul tamamen dışlanarak.

Bu nedenle, Kurul’un 9 Aralık 2003’te yaptığı toplantıya, Yönetmelik değişikliği ve yeni üye alımları üzerine yapılan kavga damgasını vurmuştu. İnsan Haklarından sorumlu Başbakan yrd. A. Gül ise, bu sorunları kendisine anlatmak için İHDK üyeleri ile görüşmek bir yana 30 üyenin ortak mektubuna yanıt bile vermedi.

Hükümet ve basın” Ya bugünkü kavganın nedeni? Hükümet’in öz evladı konumundaki Deniz Feneri’nin Almanya’daki adaşı orada topladığı paraları Türkiye’de amaç dışı dağıtması ve bu işe en hafif deyimle AKP’nin bulaştırılması… Fakat işin özünden çok bunu medyanın kamuoyuna yansıtması, soruna dönüştürüldü.

Oysa, kamuoyunun toplumu ilgilendiren sorunları bilme hakkı, meydanını bunları iletme ödevi ile gerçekleştir. Özellikle iktidar partisine ilişkin haberlerin eleştirilerin ve bunlara gösterilen sert ve hükümet çevrelerini rahatsız eden tepkiler, ifade özgürlüğünün en geniş halkası. Buna karşılık AKP’nin tepkiçi tavrında, Deniz Feneri ile ilişkileri ve bunun yolsuzluk ağında gündeme gelmiş olması belirleyici. Burada başlıca dört sorun iç içe: İktidar-medya ilişkisinde yanlış niteleme, medya yapılanması, derneklerin amaçtan sapması, ve piyasa ekonomisi……….