12 Şubat 2014 09:56
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinin kopma noktasına geldiğini belirterek, hükümet sözlerini tutmadığı için sabırların taştığını kaydetti.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, " Kendi güvenlikleri için bütün bürokrasi ve parlamento harıl harıl çalışıyor. Ama 1 yıldır yürüttüğümüz çözüm sürecinin güvenliği adına tek bir yasa bile çıkarmıyorlar" tepkisinde bulundu. Demirtaş ayrıca neden "paralel devlet" ile ilgili bir soruşturma açılmadığını sorarak, "Suç değilse bizde istiyoruz. Yok suç ise ki yasalara ve anayasaya göre bütün bu yapıların tamamı suç işlemiştir o halde bunun belgesi ile açıklayıp savcıya teslim edeceksin" dedi.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş, milletvekillerin büyük çoğunluğunun seçim bölgesinde olduğunu söyledi. Demirtaş konuşmasına Alevi yurttaşların “Hızır Orucu”nun hayırlı olmasını dileyerek başladı.
İnternet yasasına değinen Demirtaş, yasanın AKP’nin çoğunluğu ile Meclis’ten çıktığını ve Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Gül’ün onayını beklediğini söyledi. BDP olarak yasaya ilişkin eleştiri ve önerilerini görüşmeler sırasında ortaya koyduklarını belirten Demirtaş, “AKP, Cumhuriyet tarihi boyunca bütün hükümetlerin yaptığı sansür anlayışını kendisi açısından da hak görmesi nedeniyle yasayı çıkardı. Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrıyı tekrarlıyorum. Cumhurbaşkanlığı makamı bu tarz durumlarda demokrasi içinde bir emniyet sübabı görevi görüyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu yasanın fişleme hakkı tanıyan maddelerinin tümü ile veto edip parlamentoya geri göndermesi çağrısını yineliyorum” dedi.
Demirtaş, AKP’nin mevcut “Darbe anayasası”nı bile ihlal eden yasalar çıkardığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül’ün bunu onaylaması durumunda suça ortak olacağını kaydeden Demirtaş, Cumhurbaşkanı’nın veto etmesini beklediklerini kaydederek, tek parti ve çok partili dönem ile darbe dönemlerinde yapılan uygulamaları anlattı.
Demirtaş, bu dönemlerdeki hükümetlerin ortak uygulamalarının ise medyayı baskı altına almak olduğunu belirterek, “Padişahlardan son padişan Erdoğan’a kadar bu değişmedi. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde medya özgür olamadı. Haber alma hakkı bir hak olarak görülmedi. 2007 sonrasında bütün bu süreçlerin en amansız ve zalimce sansür uygulamaları hayata geçirildi. Erdoğan iktidarı döneminde olduğu kadar hiçbir dönemde doğrudan müdahale yaşanmadı. Fas’ta televizyon izlerken bile ülkedeki herhangi bir kanalı doğrudan telefon açacak kadar hiçbir dönem sansür arayışı gelişmedi” dedi. Demirtaş, kendilerinin bu yaşananları 4 yıldır söylediğini ve daha önce bazı genel yayın yönetmenlerinin kendilerine yönelik baskıyı kendi ağızlarından dinlediklerini söyledi.
Demirtaş, “Çok arzulamamıza rağmen sizi çıkaramıyoruz diyen program yapımcıları ve bize sansürü anlatan genel yayın yönetmenleri var. Arınç’ın arayıp bizle ilgili tehditler ettiğini söyledi. Arınç’ın bizzat bir patronu arayarak, ‘Şu kanalında hangi BDP’li vekil konuşuyor biz size ne söylemiştik’ dediğini kulağımızla duyduk. Bunları biliyorduk. Bunu anlatıyorduk ama Başbakan’ın Fatih’leri bunları yayınlamıyordu. BDP’nin grup toplantılarını TRT dahil hiçbir kanal canlı yayınlamaya cesaret etmez. TRT bizim vergilerimizle çalışıyor ama bizden 40 kat daha fazla AKP yayını yapmış. BDP’nin konuşmalarını TRT’de ana haber bülteninde bile göremezsiniz. Babalarının çiftliği gibi idare ettikleri TRT’den bahsediyorum” ifadesini konuştu. Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın sadece HaberTürk’te değil bütün kanallarda “Fatihlerinin” olduğunu söyledi.
“Hiçbir dönem bu kadar pervasız olmadı. Bizzat rüşvet parası ile kanal satın almak yetmedi bunlara. AKP’nin onlarca ulusal, yüzlerce yerel kanalı vardır. Bizzat AKP talimatı ile çalışan kanallardır bunlar. Gayri resmi olarak sahibi AKP’dir. Bu yetmiyor muhalefetin sesini kısması için, muhalefetin AKP teşhirinin duyulmaması için geri kalan medyayı da sansür ile baskı altına alıyorlar. 90’larda gazete binalarını bombalıyorlardı. Gazetecileri katlediyorlardı” diyen Demirtaş, şimdi ise daha sinsi uygulamalar ile medyanın baskı altına alınmaya çalışıldığını kaydetti.
Demirtaş, 90’larda medyanın bölgede yaşananları yansıtmadığını hatırlatarak, o dönem medyada yazanların akan kana sebep olduğunu söyledi. Demirtaş, “O dönem devlet zulmü iyi anlatılsaydı bu yaşananlar olmayacaktı. Medya hükümete yaranma geleneği nedeni ile eli kana bulanmış medyadır. Zor koşullarda çalışmayı göze alanlarda medyada tutunmaya çalışmıştır. İnternet yasası da şimdi bunları katmerliyor. Şimdi grup konuşmasında internet kullanıcılarının sayısını söylüyor. Böyle bir çarpıtma olur mu? Ona kalırsa Abdulhamit döneminde hiç internet kullanıcısı yoktu. Zaten bu olayın dünyada 15 yıllık bir yaygınlaşması var. Bunu da kendine bağlıyor. ‘Ben icat ettim’ diyecek ama yüzü tutmuyor. Fatihi arayıp şunu şöyle yap diyen anlayış internete özgürlük getirebilir mi?” şeklinde konuştu.
Demirtaş, AKP’nin istihbarat kökenli bir bürokratını TİB’in başına getirdiğini hatırlatarak, bunu hırsızlık ve rüşvet ile ilgili ses kayıtlarının internete düşmesi durumunda bunu engellemek için yaptıklarını belirtti. Erdoğan’ın grup toplantısında Baykal ve MHP kasetlerine değinmesini hatırlatan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kendisinin yarım saatte engellediğini söylüyor. O zaman bu yasaya ne gerek var. Hemen arkasından ise ‘Bu yayınları durdurmamız 5 gün sürüyor’ diyor. Hangisi doğru? Kendisi düştüğü çelişkinin farkında değil. İnternette kadınların ve çocukların istismarını engellemek istiyorsanız bu zaten yasalarda şu anda var. Derdiniz bu değil. Derdiniz ortaya çıkan ses kayıtlarının ve görüntülerin toplum tarafından hızlı bir şekilde öğrenilmesini engellemek. Kişilik haklarını korumak isteseydiniz. Partimizin hukuk dışı dinlenmesine ilişkin tape kayıtlarının medyaya servis edilmesini engellerdiniz. Arkadaşlarımız daha gözaltındayken tape kayıtlarını akşam televizyondan izliyorduk. Benim yaptığım konuşmalar suç içermemesine rağmen televizyonda servis ediyordunuz. Bunları engellemek için yasa çıkardın mı? Yok. Şimdi telaşın neden?”
Demirtaş, kendi partililerinin 5 yıldır bütün yaşamlarının medyalarda servis edildiğini hatırlatarak, Başbakan’ın bir gün çıkıp “ayıptır” diyemediğini tam tersine bu tape kayıtlarını kendilerine karşı kullandıklarını vurguladı.
“Paralel devlet ile yıllardır el ele bize ne zulüm yaptığınızı unutmayacağız. Bakanlar Kurulu sonrası sözcü çıkıyor ve ‘Paralel devlet ile ilgili herhangi bir soruşturma yapmadık’ diyor. Suç değilse herkes kendine kursun. Suç ise soruşturma niye yok. Herkes kendine bir tane kursun. Biz de istiyoruz devlet. Suç değilse bizde istiyoruz. Yok suç ise ki yasalara ve anayasaya göre bütün bu yapıların tamamı suç işlemiştir o halde bunun belgesi ile açıklayıp savcıya teslim edeceksin” diyen Demirtaş, hükümetin “Paralel yapı” ile birlikte çalıştığını bundan dolayı soruşturma açamadığını söyledi.
Demirtaş, “Bu paralel yapının il toplantılarında AKP’liler var. Yeri geldiğinde vali, imam, savcı ve bürokrattan oluşuyor. O yüzden soruşturma açamıyor. Halen mağduriyet üzerinden konuşuyorlar. Şu anda sen zalim konumundasın mazlum değilsin” ifadelerini kullandı. Demirtaş, 30 Mart’ın yaklaştığını ve sayılı günün çabuk geçeceğini belirtti.
Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın seçim akşamı yanında sağlık görevlisi bulundurması gerektiğini çünkü tansiyonlarını yükselteceklerini söyledi. Demirtaş, şunları vurguladı: “Halk BDP ve HDP’nin adaylarının etrafında kenetlenecek. Yöntem budur. 17 Aralık’tan bu yana binlerce görevli yer değiştirildi. Parlamentoya yağmur gibi AKP’yi koruma yasaları getirildi. Kendi güvenlikleri için bütün bürokrasi ve parlamento harıl harıl çalışıyor. Ama 1 yıldır yürüttüğümüz çözüm sürecinin güvenliği adına tek bir yasa bile çıkarmıyorlar. Yani yeniden çatışmanın olmaması çocukların ölmemesi için yasa çıkarmıyorlar. Kendi çocukları için ise günlerdir uğraşıyorlar. Aylardır söylüyoruz. Çözüm süreci koptu kopacak. Sabırlar taştı. Verdiğin sözler var. İmralı’da değil kamuoyunda verdiğin sözler var. ‘Barışı getireceğiz’ dedin. ‘Biz 21 Mart’taki bildirinin arkasındayız’ dedin. Peki 1 yıldır gerilla sınır dışında bekliyor. Bunlar sonsuza kadar orada mı duracak. Hani bunun yasası. 16 defa İmralı’ya gitmişiz hani bunun yasası. Müzakere edeceğiz demişsiniz hani bunun yasası. Çözüm sürecinin güvenliği, yurttaşın güvenliği AKP’nin umurunda bile değil. O seçim atlatmanın derdinde. Kendi güvenliği için binlerce yer değiştirme yapıyorlar.”
Demirtaş, savaşta yaşamını yitiren her canın kendileri için önemli olduğunu kaydetti. Demirtaş, halkın çocukları için yönetmeliklerin bile değiştirilmediğini ancak kendi çocukları için ise herşeyi yaptıklarını söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti: “Biz çözüm süreci bitmez diye canla başla çalışıyoruz. Bu şekilde gidebilecek mi? Göreceğiz. Süreç kopmasın diye hükümet ile hergün görüşüyoruz. Çaba sarf ediyoruz. Buna karşılık AKP ise tek bir hasta tutsağın serbest kalması için bile kılını kıpırdatmıyor. ‘Ne süreci süreç mi var ortada’ diyenler de var. Biz AKP’nin kerameti hürmetine bu sürece girmedik. Türkiye’ye demokrasi gelsin, gençler ölmesin, halklar özgür olsun diye bu sürece geldik. BDP bu süreci bitirsin diye bize baskı yapacağınıza AKP adım atsın diye ona baskı yapsanız belki adım atardı. AKP kendi eli ile süreci bitirirse bakalım ne olacak. Bu süreçten bir şey çıkmaz diyenleri en önde görmek isteriz. Kiminiz PKK saflarında kiminiz ordunun saflarında savaşmaya hazır olun o halde. Bu kadar savaş sevdalısı iseniz. Yok ‘biz savaş istemiyoruz’ diyorsanız baskıyı hükümete yapacaksınız. Süreci bitir diye Kürtlere değil süreci sürdür diye AKP’ye baskı yapacaksınız. Adım atmayan hükümettir. Baskı görmesi gereken onlardır. Birgün süreç biterse sizin baskınız veya provokasyonlarınızdan değil AKP’nin adım atmamasından bitmiş olacak."
Öcalan’ın görüntülerini yayınlayanlara seslenen Demirtaş, “Merak etmeyin bu halk kimin ne olduğunu biliyor. Sizin uyduruk videolarınız ne halkın kafasını karıştırır ne de sürece müdahale eder. Kendi kendinize izlersiniz. 15 yıldır İmralı’da nasıl amansız mücadele verildiğini biliyoruz. Her birinizi 15 saat oraya koysalar bütün değerlerinizi satarsınız” dedi. Hükümetin somut adımlar atması gerektiğini belirten Demirtaş, hasta tutsakların durumuna dikkat çekerek adım atılması gerektiğini belirtti. Demirtaş, hükümetin bu konuda dahi minnet borçlularmış gibi yaklaştığını belirtti.
Demirtaş, sorunun çözümü için kendilerinin ciddi yaklaştığını söyleyerek, “Bunların yaklaşımı da böyle olacak çıkıp ‘barışı sağladık analar ağlamıyor’ diyerek bunun rantını yemeye çalışacak. Bunun adı ilkesizliktir. Barışı Sayın Öcalan’ın çağrısı sağladı sen sağlamadın. Sen üzerine düşen hiçbir adımı atmadın. TMK var olduğu müddetçe her ağır ceza mahkemesi ÖYM olacak. Bunu da bize demokrasi diye yutturmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
Demirtaş, hükümetin günü birlik yaklaşımının çözüm sürecini bitme noktasına getirdiğini belirterek, ortada sürecin olup olmadığı konusunda muğlak bir durumda olduklarını söyledi.
Demirtaş, dershane yasasına da değinerek, AKP’nin her yerden korktuğunu söylerken, şöyle konuştu: “Utanmasalar sınıf başkanlarını bile seçecekler. Bütün okulları bakanlığın talimatı ile ihaleye açacaklar. Devlet okulunu özel okula kiraya verecekler. 30 yıllığına hazineden özel okula arazi tahsis edecekler. Parası olmayan fakirlerin okulunda okuyacak parası olan, evinde ayakkabı kutusu olan ise özel okullarda okuyacak. Sistemi bu hale getirmeye çalışıyorlar buna da ‘Milli eğitimde reform’ diyorlar. Madem özel okulda kaliteli eğitim imkanı var neden bunu devlet okulunda yapmıyoruz. Atama bekleyen öğretmenler ile kapanacak dershanelerde bulunan öğretmenleri de işe alıp neden eğitim kalitesini arttırmıyoruz.”
Demirtaş, ekonomide iyi gelişmelerin tamamının rant yiyicilerin gelirinin arttırdığını, kazancın asgari ücretli, köyle ya da işçinin cebine girmediğini belirtti. Domatesin tarladaki fiyatlarını geçen yıl ile birlikte anlatan Demirtaş, Domates’in market fiyatlarının iki katı arttığını kaydetti.
Demirtaş, “Çiftçi geçen yıl ürettiğinden daha ucuza satıyor. Bunlar temel gıdalar. Yüzde 300’e varan artışlar var. Rant, hırsızlık düzeni budur. Yolsuzluk sadece çalıp ayakkabı kutusuna doldurmak değildir. En büyük hırsızlık burada yaşanıyor” diye konuştu.
© Tüm hakları saklıdır.