DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, son günlerde düğünlerde terör örgütü propagandası yapıldığı gerekçesiyle bazı kişilerin gözaltına alınmasına ilişkin, “Onlarca insan istedikleri Kürt şarkılar eşliğinde halay çektiği için tutuklu. Ne yapalım, sizin seçtiğiniz playlistler ile mi halay çekelim? Bu bir nefret suçu, ırkçılık ve ayrımcılık değilse nedir? Ceza mevzuatınıza belli ki yeni bir şey gelmiş: Kürt olmak suçtur. Nasıl Karadeniz horondan, Ege zeybekten vazgeçmezse Kürtler de halaylarından vazgeçmez" dedi. DEM Parti'li belediyelerin hazırladığı Kürtçe yaya uyarı işaretlerinin kapatılmasına da tepki gösteren Doğan, "Bir kez daha sesleniyoruz hükümete ve iktidara: Bundan vazgeçin. Kendi iktidar kavganızı Kürtler üzerinden yapmayın. Toplumu tehlikeli bir yere sürüklüyorsunuz" ifadelerini kullandı.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Pek çok açıdan geçmişin karanlık yıllarını anımsatan bir 10 günü geride bıraktık” diyen Doğan, “Dün Van il binamız halay gerekçesiyle ablukaya alındı, gece ev baskınları yapıldı ve Van İl Eş Başkanlarımız Gülşen Kurt ve Veysi Dilekçi’nin de aralarında olduğu çok sayıda DEM Partili gözaltına alındı” dedi.
Doğan, şöyle konuştu:
“Belli ki birileri, bazı güçler ya da odaklar; geçmişten çok iyi tanıdığımız bir blok veya bloklar harekete geçmiş vaziyette. Bir başka deyimiyle ırkçılar iş başında. Geçmiş iktidarlar gibi bu iktidarlar da yaşananlardan ders çıkarmıyor. Bu ısrar, bu politikalar onlarca yıl sürdürüldü. Kimse sonuç alamadı. Böyle olsa olsa sonunu hızlandırabilirsiniz, güç kazanamazsınız. Kürtlerin kendilerini ifade etme biçimine bir saldırı yapıyorsunuz. Kürt düşmanısınız. Bu tablonun sorumlusu sizsiniz çünkü siz hükümet ediyorsunuz.
"Onlarca insan istedikleri Kürt şarkılar eşliğinde halay çektiği için tutuklu"
Irkçılık da normalleştirilmeye çalışılıyor. Bu çok tehlikeli. Bir milletvekili gözler önünde saldırıya uğradı ve hiçbir şey olmamış gibi devam edildi. Bunların hiçbirinin tesadüf olmadığını biliyoruz. Mersin’den Hakkari’ye Siirt’ten Ağrı’ya süren yeni bir operasyon başlatıldı. Kürtlerin katıldığı etkinlikleri servis eden bir akıl çıktı ortaya. İçişleri Bakanlığı etiketlenerek ‘göreve’ davet edilerek paylaşılıyor. Bu hesapların kimler tarafından yönetildiğine bakmayan Bakanlık da hazırlıklı olduğu bu davetlere hızlıca yanıt veriyor ve ‘gereği yapıldı’ deniliyor. Onlarca insan istedikleri Kürt şarkılar eşliğinde halay çektiği için tutuklu. Ne yapalım sizin seçtiğiniz playlistler ile mi halay çekelim? Bu bir nefret suçu, ırkçılık ve ayrımcılık değilse nedir?
Ceza mevzuatınıza belli ki yeni bir şey gelmiş: Kürt olmak suçtur. Bugün bunu savunanlar, sessiz kalanlar daha dün 31 Mart yerel seçimlerinden önce her yerde Kürtçe şarkılarla partilerinin propagandalarını yapanlar özellikle de AKP. Neden Kürtçe şarkılarla propaganda yaptınız? Bugün ne oldu da Kürtçe şarkı söylemek, slogan atmak, halay çekmek suç oldu bir anda? Neden Kürtlerin günlük yaşamda kullandığı her şey suç olmaya dönüştürülüyor? Halay videosunda gençlerin tutuklanma gerekçesi olarak ‘Biji serok Apo’ sloganı ‘Yaşasın Başkan Apo’ demek. Bu sloganı atmak suç değil. Bununla ilgili AİHM, AYM ve Yargıtay kararları var ve bu slogan ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. Bu kararlara rağmen hangi akıl neden böyle hareket ediyor? Kim, neyi, neden kışkırtmak istiyor? Kürtler bu kışkırtıcılığa gelmeyecek kadar deneyimli bir halk. Bunun için çok ağır bedeller ödediler. DEM Parti’nin temsil ettiği siyasi gelenek bu oyunlara prim vermeyecek kadar tecrübeli bir gelenek.
"Kimse iktidar kavgasını Kürtler üzerinden yapmasın"
Kimse iktidar kavgasını Kürtler üzerinden yapmasın. Bu kışkırtıcılık maalesef bir türlü tesis edilemeyen ve en çok ihtiyacımız olan şeye, toplumsal barışa zarar verir. Devlet bu ayrıştırıcı politikalar yerine yurttaşlarının hakkını ve güvenliğini korumalı. Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratik süreci için gerçekçi adımlar atmalı. Yasaklarla eğer yol alınabilseydi bugüne kadar pek çok iktidar Kürt sorununu çözümsüz bıraktığı için adı dahi hatırlanmaz hala gelmezdi. Bu yöntemlerin alasını gördü Türkiye, keşke yaşamasaydı. O gün ölüm listeleri hazırlandı bugün sosyal medyadan hedef gösteriliyor.
"Yalnızca Kürt olmakla suçlanan bu insanları serbest bırakın"
Demokratik siyaset hakkı kullanmak istiyoruz tutukluyorsunuz, ama vazgeçemiyoruz. Böyle ne bir halkı yok edebilirsiniz, ne de bir halkın gerçekliğinden vazgeçmesini sağlayabilirsiniz. Gelin hep birlikte bu halayı büyütelim. Nasıl Karadeniz horondan, Ege zeybekten vazgeçmezse Kürtler de halaylarından vazgeçmez. Yalnızca halay mı? Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadıkları bölgelerde yollardaki yaya uyarı işaretlerine de tahammül edilmiyor. Bir kez daha sesleniyoruz hükümete ve iktidara: Bundan vazgeçin. Kendi iktidar kavganızı Kürtler üzerinden yapmayın. Toplumu tehlikeli bir yere sürüklüyorsunuz. Şu anda tutuklanan tüm yöneticilerimizin, gençlerin, kadınların ve herkesin serbest bırakılması gerekiliyor. Vazgeçin bu suçtan, dönün bu yanlıştan. Yalnızca Kürt olmakla suçlanan bu insanları serbest bırakın."
"Katliam yasasını belediyelerimizde uygulamayacağız"
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanlığı Hayvan Bakım Evi ve Rehabilitasyon Merkezi'ne bağlı ekiplerin, Silvan İlçesi'ndeki başıboş köpekleri toplamaya başladığına ilişkin haberlerin doğru olmadığını belirten Doğan, şu açıklamayı yaptı:
“Yeni bir yasama yılı için şimdiden insanlar Meclis’e gelecek yasa tekliflerini düşünüyor. Günlerdir herkes ayakta, insanlar bu katliam yasasına ilişkin seslerini yükseltmeye çalışıyorlar. Biz de DEM Parti olarak buna karşı mücadele ettik hem Meclis’te hem de sokakta. Bu yasayı belediyelerimizin uygulamayacağını açıkladık. Silvan’dan gelen görüntülerle DEM Parti’nin verdiği mücadele manipüle edilmeye çalışılıyor. Buradan DEM Parti olarak bir kez daha söylüyoruz nasıl dün 'hayır' oyu kullandık, bizler bu uygulamayı da hayata geçirmeyerek bu mücadeleye devam edeceğiz. 'Hayvanlar toplanıyor ve barınaklara götürülmek isteniyor' haberi doğru değil. Barınaklara tedavi için götürülüyor hayvanlar. Biz bu yasayı belediyelerimizde uygulamayacağız ne pahasına olursa olsun bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Halaylarınızdan, şarkılarımızdan, türkülerimizden, sloganlarımızdan vazgeçmeyeceğiz.”(ANKA)