Politika

Davutoğlu: Suriyeli çocuklara "büyüyünce ne olacaksın?" diye sorduklarında "Türk olacağım" diyorlar

Başbakan Davutoğlu, 'Yeni Türkiye Yolunda' adlı ulusa sesleniş konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu

01 Nisan 2016 00:57

Başbakan Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan 'Yeni Türkiye Yolunda' adlı ulusa sesleniş konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında mülteci sorununa da değinen Davutoğlu, Suriyeli çocuklara 'büyüyünce ne olacaksın' diye sorduklarında ‘doktor’ ya da ‘mühendis’ değil ‘Türk olcağım’ dediklerini söyledi.

Davutoğlu’nun konuyla ilgili aktardığı hikaye şöyle:

"Ama bunlar karşılıksız değil. Bakın, size beni çok etkileyen bir hatırayı nakledeyim. Geçen hafta yoğun bir gündemle uğraşırken bir doktor hanımefendiden bir mesaj aldım. Bu mesajda, doktor hanımefendi ki kendisi Suriyeli mültecilerle ilgilenen bir sivil toplum kuruluşunda gece-gündüz Suriyeliler için koşuyor, Suriyeli çocuklarla beraber olduğunda onların başlarını okşuyor. 7-8 yaşlarında bir çocuğa soruyor, 'Okula gidiyor musun', çocuk 'Gidiyorum' diyor. 'Peki, ne olmayı düşünüyorsun' diyor, normalde herhangi bir çocuğa sorulduğunda bu sorunun cevabı bellidir, 'Doktor olacağım, mühendis olacağım' vesaire. Çocuk ne diyor biliyor musunuz; 'Ben büyüyünce Türk olacağım'. Çünkü onun zihninde Türk merhametli, şefkatli, gücü yeten bir kişidir. Düşünün Türkiye’de nasıl bir intiba edinmiş ki bu çocuk büyüyünce sizin gibi olmak istiyor. Türk olmak derken bir etnisiteyi kastetmiyor, bir tavrı, bir duruşu, bir merhameti kastediyor, sizleri kastediyor, her bir vatandaşımızı kastediyor ve diyor ki, 'Ben sizler gibi olmak istiyorum, sizler gibi merhametle çocukların başını okşamak istiyorum, sizler gibi aşını fakirlerle, muhtaçlarla paylaşmak istiyorum."

NTV’nin haberine göre, 1 Kasım'dan sonra hükümetin kurulmasına müteakip, 20 Aralık'ta bütün milletin huzuruna çıktığını anımsatan Davutoğlu, seçim öncesinde verdikleri vaatleri tek tek sıraladıklarını, net bir taahhütte bulunarak üç ay içinde vaatlerin tümünü yerine getireceklerini söylediğini belirtti.

 

“Karnemle karşınızdayım”

Bazılarının sözlerini çok iddialı bulduğunu, bazılarının ise "Türkiye terörle mücadele ederken bunları yapamaz. Türkiye'nin bütçe imkanlarıyla bütün bu vaatleri bu kadar kısa sürede yerine getirmek imkansız" dediğini ifade eden Davutoğlu, "O bazıları var ya işte sizin, bizim zihnimize şüphe düşürmek isteyen o bazıları var ya, bu milletin gücünü, kudretini, muhabbetini bilmiyor, o bazıları var ya, bizim milletimize hizmet etme azmimizi bilmiyor. Bakın işte huzurunuzdayım, hocalığımdan da kaynaklanan bir misalle anlatayım. Üç aylık bir dönem sonrasında işte karnemle birlikte yanınızdayım. 20 Aralık'ta 3 aylık hedeflerimizi, 6 aylık hedeflerimizi, 1 yıllık, 4 yıllık hedeflerimizi sıralamıştım, şimdi gelin hep beraber bakalım. Ama önce şunu söyleyeyim. Allah'ın izniyle, sizlerin yardımıyla, duasıyla biz 3 ayda vaatlerimizin yüzde 100'ünü yerine getirmenin huzuru içinde sizlerle birlikteyiz." diye konuştu.

 

“Asgari ücretleri bin liradan
bin 300 liraya çıkardık”

Başbakan Davutoğlu, "asgari ücreti bin liradan, bin 300 liraya çıkaracağız" deyip çıkardıklarını, "emeklilere bin 200 lira ek maaş vereceğiz" dediklerini ve bunu da yaptıklarını bildirdi.

Geçtiğimiz hafta Kızılcahamam'da kendisine sarılıp, vaatleri yerine getirdiği ve millete hizmet ettiği için dua eden, bağrına basan nineye de teşekkürlerini sunan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz her zaman yaşlılarımızın yanındayız, onların hizmetindeyiz, onların duası analarımızın, ahirete intikal etmiş babaannelerimizin duası gibidir. Allah onların duasından bizi eksik etmesin. Yine muhtarlarımıza buradan selam ediyorum, 950 liraydı aylıkları bin 300 liraya çıkardık. Sevgili gençler, bilmiyorum şu anda ekran başında bizi mi izliyorsunuz, yoksa laptoplarınızla bilgilenip ya da cep telefonlarınızdan mı bizi takip ediyorsunuz ama bildiğim bir şey var ki siz bizi yakından takip ediyorsunuz, çünkü sizler bizim geleceğimizin teminatısınız.

“Ve yine siz biliyorsunuz ki ben meydanlara gelip sizlere 330 liralık bursu, 400 lira yapacağım demiştim. Elhamdülillah yaptık. Bir hoca olarak bu arada bütün gençlik hızınız arasında derslerinizi de ihmal etmemenizi özellikle rica ediyorum. Ayrıca iş kurma kararı veren gençlerimize 30 bin lira karşılıksız destek vereceğiz, dediğimizde 'bu da olur mu' diyenler oldu. Belki sizin içinizde de şüphe edenler olmuş olabilir ama Aralık ayından itibaren iş kuran her gencimize 30 bin lira karşılıksız sermaye veriyoruz. Yetmedi diyorsanız, 100 bin lira da faizsiz kredi veriyoruz. Benim teminatım yok diyorsanız, yüzde 85 teminatı da biz sağlıyoruz, çünkü gençlerimizin geleceğe ümitle bakması lazım. Birileri gençlerimizin geleceğini karartmaya çalışırken, biz onlara nice güzel nevruzlar planlıyoruz."

 

Pasaportlardan 4,5G’ye

Davutoğlu, gençler için pasaport harçlarını kaldırdıklarını, ücretsiz interneti başlattıklarını belirterek, "Gençler, müjdeler olsun 1 Nisan'dan itibaren 4,5G teknolojisi devreye giriyor, size teknolojinin en hızlısı lazım, bize de dinamik bir gençlik lazım. Yolunuz açık olsun. Size söz verdiğimiz her şeyi yaptık, size en büyük sözümüz çok daha güçlü bir Türkiye devretmek, onu da yapacağız inşallah" ifadesini kullandı.

Esnafa 30 bin lira faizsiz kredi verecekleri vaadinde bulunduklarını ve bunu da sağladıklarını anlatan Davutoğlu, kadınlara da şöyle seslendi:

"Sizler için de çok açık bir taahhütte bulunmuştuk. Doğum izninden sonra ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, üçüncü çocuk için 6 ay yarı zamanlı, tam ücretli çalışma imkanı getirmiştik, onu da devreye soktuk, söz verdik mi biz yaparız, hele hele annelerimize verdiğimiz söz, hiç yarı yolda kalmaz. Allah size çocuklarınızla hayırlı uzun ömürler nasip eylesin."

 

Çiftçiler için reform

Çiftçilere "yemde, gübrede KDV'yi kaldıracağız" sözü verdiklerini ve kaldırdıklarını, toplumun her kesimine değen, herkese dokunan, bütün vaatleri üç ay içinde yerine getirdiklerine dikkati çeken Davutoğlu, reformların da yüzde 80'ini yaptıklarını, reformların diğer yüzde 20'sinde ise Meclis'e sevk etmek üzere çalışmaların sürdüğünü aktardı.

6 aylık program içinde yer alan reformların yüzde 20'sini de hayata geçirdiklerini vurgulayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu kadar yoğun tempo ancak size olan muhabbetimizle izah edilebilir. Tabi bu vaatlerimizin içinde sizlere duyurduğum en önemli vaadimiz de taşeron işçilerimizle ilgili. Yılların biriktirdiği bir meseleydi biliyorsunuz taşeronluk konusu, kartopu gibi büyümüş hükümetimizin önüne gelmişti. Bir neşter atmak gerekiyordu ama neşteri nasıl atacaktık? Bunun için çok yoğun bir çalışma gösterdik, her yönüyle meseleyi ele aldık. Aslında meydanlara çıktığımda verdiğim söz, asıl işlerde çalışanların kadroya alınmasıyla ilgiliydi. Eğer sadece asıl işlerde çalışanlara böyle bir imkan tanırsak, yardımcı işlerde çalışan vatandaşlarımız mahzun olacak. Tabi bunun için fedakarlık yapmak gerekiyordu, bütçe imkanlarına bakmak gerekiyordu, verilen sözün gereğini yapmak gerekiyordu. Onun için ilgili bakanlarımızla yoğun bir çalışmadan sonra asıl işlerde, yardımcı işlerde çalışan ayrımı gözetmeksizin bütün vatandaşlarımıza aynı imkanı tanımaya karar verdik. Bu kalıcı ve bütün emekçilerimizi memnun eden bir adımdı, Allah hayırlı mübarek eylesin. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili gerekli düzenlemeleri de yapacağız ve bu konuda attığımız adımı bütün vatandaşlarımızı, bütün taşeron işçilerimizi ve ailelerini memnun edecek şekilde inşallah noktalayacağız. Gece uyumayız, gündüz koştururuz ama size verdiğimiz sözü de bihakkın yerine getiririz."

 

Bütçe konusu

Başbakan Davutoğlu, geçen ay bütçeyi Meclis'ten geçirdiklerini belirterek, bütçenin hayırlı bereketli ve güzel hizmetlere vesile olmasını diledi.

AK Parti 2002'de iktidara geldiğinde toplam bütçenin 119 milyar, şimdi ise 570 milyar lira olduğunu aktaran Davutoğlu, şunları söyledi:

"Ayrıca sadece şunu söylemem bile bütçedeki değişimi gösterir. Şu an bu seneki bütçemizde eğitime ayırdığımız pay 109 milyar lira yani hemen hemen 2002 yılında Türkiye'nin toplam bütçesini bu sene biz sadece eğitime ayırıyoruz ve bütçedeki eğitimin payı da yüzde 19,5. Sağlık bütçesi 95 milyar lira. Bu da sağlığa verdiğimiz önemi gösteriyor. Bu bütçemizin bereketli olmasını diliyorum. Nasıl aile bütçeleri dikkatlice, özenli bir şekilde kullanılmazsa hepinizi, hepimizi ay sonunda zorlamaya başlar, bütçe de dikkatli kullanılmadığı zaman mutlaka sıkıntı doğurur. Bakın emin olun kendi bütçemizde ne kadar titizsek, milletin bütçesinde ondan çok daha fazlasıyla titiziz."

Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Nitekim güzel bir haberi sizlerle paylaşayım, Şubat ayında bütün bu vaatlere dünyadaki ekonomik sıkıntılara rağmen, bütçemiz 2.4 milyar lira fazla verdi. Eskiden bütçe açıklarından bahsederdik, geçen sene dahi aynı ayda bütçe 2 milyar lira civarında açık vermişti, şimdi ise 2.4 milyar lira fazla verdik. Bunda bizim emeğimizin payı var doğru ama en büyük pay size ait. 1 Kasım'da Türkiye'yi kaosa, bütçeyi tıkanıklığa sevk edecek bir karara imza atmadınız, aksine bize güvenerek, hep beraber Türkiye'yi kalkındıracağımıza inanarak istikrara destek verdiniz. Değerli vatandaşlarım, emin olunuz bütçemizin her kuruşu bizim namusumuzdur, şerefimizdir, onurumuzdur, sizden bize emanettir, sizin alın terinizin yansımasıdır onu koruyacağız. Bayrağımızı nasıl koruduysak, liramıza nasıl itibar kazandırdıysak, her yerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti pasaportuna nasıl güç kazandırdıysak, bütçemizi de koruyacağız."

 

“Dış politikada hareketli günler”

Başbakan Davutoğlu, yoğun iç gündem dışında, dışarıda da dış politikada da son derece hareketli günler yaşadıklarını, İran'a ve iki kez Brüksel'e giderek, iki kez Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi gerçekleştirdiğini anımsattı.

Ürdün'e gittiğini, İzmir'de Türkiye-Yunanistan Ortak Hükümet Toplantısına dayalı zirveyi gerçekleştirerek, çok sayıda misafiri de Ankara'da ağırladıklarını anımsatan Davutoğlu, İran'a yapılan ziyaretin dost ve komşu iki ülke arasında özellikle önümüzdeki döneme ışık tutacak yepyeni bir açılımın başlangıcı olduğunu vurguladı.

Ambargolar döneminde İran'a dostluğunu gösteren Türkiye'nin, bu kez İran ile ortak bir ekonomik hamle dönemi yaşaması için gerekli adımları atması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Nitekim çok önemli konularda prensip kararlarına vardık. Şu anda 10 milyar dolar civarında olan ticaretimizi 30 milyar dolara çıkarmaya da niyetliyiz. Son olarak Ürdün'e yaptığım ziyarette de dost ve kardeş Ürdün'ün Türkiye ile birlikte bundan sonra gerçekleşeceği atılımları özellikle Akabe Limanı’nın Türk denizcileri tarafından gemileri tarafından kullanımı konusunda da prensip kararına vardık." değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, en önemli gelişmenin ise Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yaşandığını, yaklaşık 12 yıl zirve gerçekleştirilmeyen Avrupa Birliği ile bir ayda iki zirve gerçekleştirdiklerini, bunda Suriye başta olmak üzere mülteciler sorununun muhakkak payı olduğunu ama ayrıca Türkiye'nin takip ettiği rasyonel dış politikanın ve Türkiye'nin bütün çevre coğrafyaları etkileyen önemli rolünün de büyük payı olduğu kaydetti.

AB-Türkiye ilişkilerinde hem Suriyeli mülteciler sorununa ağırlık verdiklerini hem de Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini derinlemesine gelişmesi konusunda da mutabakata vardıklarını aktaran Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Suriye'de yaşanan kriz ve diğer bölgelerde ortaya çıkan kaoslar büyük bir mülteci akınının Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçişine sebebiyet verdi. Bunu durdurmak için elimizden geleni yaptık, ama Aylan bebeğin sahile vuran cesedi hala hepimizin gözleri önündedir. Bir insanlık trajedisiyle karşı karşıyayız, Türkiye ve siz, hepimiz bu insanlık trajedisinde alnımızın akıyla, insaniyetin gerektirdiği her şeyi yapıyoruz. 2,5 milyonu aşkın kardeşimizi ağırlıyoruz, bir ensar ahlakıyla muhacirleri ağırlamanın ağır sorumluluğunu üstlenmiş durumdayız."

 

"Türkiye’deki mülteci sayısı artmayacak”

Avrupa Birliği ile son yaptıkları görüşmelerde, Ege Denizi’nde yeni Aylan bebeklerinin cesetlerini görmemek için önemli bir mutabakata ulaştıklarını anımsatan Davutoğlu, "Bu da Türkiye’den Ege adalarına geçen mültecilerin geri alınması karşılığında geri alınan her bir mülteci için düzenli göç şeklinde Türkiye’den bir mültecinin Avrupa’ya gitmesi. Yani birebir yöntemiyle hem Türkiye’de mülteci sayısı artmayacak, hem kimse bir daha Ege Denizi üzerinden Avrupa’ya geçme arzusuyla, ihtirasıyla, can kaybına sebebiyet verilmeyecek. Bu uygulama 4 Nisan’dan itibaren başlayacak" diye konuştu.

"Aldığımız her mülteci için bir mülteciyi Avrupa’ya göndereceğiz, böylece bir denge kurulacak ve illegal yollar ve bu illegal yollar üzerinden kazanç sağlayan, alçakça kazanç sağlayan insan kaçakçılarını engellemiş olacağız" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Peki, bununla birlikte pakette başka ne var? En önemli husus şu değerli vatandaşlarım; inşallah Türkiye 4 Mayıs’a kadar Meclise sevk ettiğimiz yasaların kanunlaşmasıyla gerekli şartları yerine getirdiğinde haziran ayından itibaren artık Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa’ya vizesiz gitme hakkına sahip olacaklar, hayırlı mübarek olsun. İnşallah bu hedefi gerçekleştiririz ve 4 Mayıs’a kadar bütün atılması gereken adımları, reformları hayata geçirmiş oluruz."

 

Türkiye-AB ilişkileri

Meclisteki muhalefet partilerine seslenen Davutoğlu, "Hangi siyasi aidiyeti taşırsa taşısın, gelin hep beraber elimizden geleni yapalım ve bu reformların en kısa sürede tamamlanması için çaba sarf edelim. Varsa bunun sonucunda bir onur, bu onuru hep beraber paylaşalım. Ama eğer Meclis bu konuda çalışmalarını tamamlayamazsa, bunun sorumluluğu da bu çalışmaları engelleyenlerin üzerinde olur" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, Türkiye-AB Zirvesi'nde, üyelik müzakereleri çerçevesinde 33. faslın da açılmasına karar verildiğini belirterek, "Yeni bir faslın açılmasıyla önümüzdeki dönemde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin daha da derinleşeceğine inanıyoruz" ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Mülteciler bağlamında Avrupa Birliği taahhüt etmiş olduğu 3 milyarın üzerine, bir 3 milyar daha 2018 yılına kadar vermeyi taahhüt etti. İlk 3 milyarlık paketin de uygulamalarını inşallah önümüzdeki günlerde, 16 Nisan’da Kilis’te başlatmayı planlıyoruz. Gördüğünüz gibi hem mültecilere deva ve şifa olmaya çalışıyoruz, hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini yeni bir eksene, yeni bir çerçeveye oturtmaya çaba gösteriyoruz."

"Suriyelilere, evinden, barkından, yurdundan koparılmış Suriyeli yetimlere gösterdiğimiz merhamet için bir kez daha ecdadım adına, tarihim adına, insanlığımız adına teşekkür ediyorum" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama bunlar karşılıksız değil. Bakın, size beni çok etkileyen bir hatırayı nakledeyim. Geçen hafta yoğun bir gündemle uğraşırken bir doktor hanımefendiden bir mesaj aldım. Bu mesajda, doktor hanımefendi ki kendisi Suriyeli mültecilerle ilgilenen bir sivil toplum kuruluşunda gece-gündüz Suriyeliler için koşuyor, Suriyeli çocuklarla beraber olduğunda onların başlarını okşuyor. 7-8 yaşlarında bir çocuğa soruyor, 'Okula gidiyor musun', çocuk 'Gidiyorum' diyor. 'Peki, ne olmayı düşünüyorsun' diyor, normalde herhangi bir çocuğa sorulduğunda bu sorunun cevabı bellidir, 'Doktor olacağım, mühendis olacağım' vesaire. Çocuk ne diyor biliyor musunuz; 'Ben büyüyünce Türk olacağım'. Çünkü onun zihninde Türk merhametli, şefkatli, gücü yeten bir kişidir. Düşünün Türkiye’de nasıl bir intiba edinmiş ki bu çocuk büyüyünce sizin gibi olmak istiyor. Türk olmak derken bir etnisiteyi kastetmiyor, bir tavrı, bir duruşu, bir merhameti kastediyor, sizleri kastediyor, her bir vatandaşımızı kastediyor ve diyor ki, 'Ben sizler gibi olmak istiyorum, sizler gibi merhametle çocukların başını okşamak istiyorum, sizler gibi aşını fakirlerle, muhtaçlarla paylaşmak istiyorum."

 

"Siz bir insanlık dersi veriyorsunuz"

Suriyeli sığınmacılar için Türkiye'de gösterilen misafirperverliğe dikkati çeken Davutoğlu, "Siz bir insanlık dersi veriyorsunuz, emin olun kim ne derse desin içeride ve dışarıda bu insanlık dersi nesilden nesile, asırdan asıra anlatılacak. Bir kez daha Suriyeli kardeşlerimize barış ve huzur içinde yaşayacakları günlerin gelmesi dileğiyle her zaman yanlarında olduğumuzu vurguluyorum" dedi.

Her cuma günü Türkiye’nin doğusunda ve batısında farklı illerde bulunacağını daha önce söylediğini, bu sözünü yerine getirdiğini anlatan Davutoğlu, geçen 4 hafta içinde Şırnak Silopi, İzmir, Van ve Manisa’da vatandaşlarla buluştuğunu kaydetti.

Yurt içi ziyaretlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Yani bir ayağımız doğuda, bir ayağımız batıda, bir ayağımız Silopi’de, bir ayağımız İzmir’de, bir ayağımız Manisa’da, bir ayağımız Van’da. Silopi ziyaretinden sizlere bahsetmek isterim, çünkü beklenen bir ziyaretti. Silopililerin hasretle beklediği, benim hasretle kavuşmayı beklediğim bir andı. Silopi’ye gittim, mübarek cuma namazını orada Silopili kardeşlerimle eda ettim. Esnafımızla buluştuk, Silopi’nin dertlerini dinledim ama en çok beni ne memnun etti biliyor musunuz? Silopi’nin gözünde terörün uyandırdığı karamsarlığı değil, devletin yanlarında olmasının getirdiği bir iyimserliği gördüm. Özellikle de cuma namazı için diz çöktüğümüzde yaklaşık 90 yaşlarında yaşlı bir Silopilinin, elimi tutup gözü yaşlı 'Bizi bırakmayın' deyişi hep kulaklarımda olacak. Sabah kalktığımda kulağımda olacak, toplantıya girdiğimde kulağımda olacak, gece uykuya geçmeden önce yine kulağımda olacak ama her an da yüreğimde olacak ve buradan söylüyorum. Silopi’deki kardeşlerime, Sur’daki, Cizre’deki, Nusaybin’deki, Yüksekova’daki, Şırnak merkezdeki kardeşlerime söylüyorum; sizi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. 78 milyonumuza söylüyorum; hiçbiriniz yalnız değilsiniz, devletin merhamet eli yanınızdadır. Hiçbiriniz kesinlikle yeise kapılmayın, devletimizin kudret eli yanınızdadır."

Van ziyaretinde gördüğü muhabbetin de kendisine büyük bir enerji verdiğini vurgulayan Davutoğlu, “Bütün Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlarımıza terörün, onların gününü, geleceğini karartmaya çalışan terörün gündemine teslim olmamış olmaları dolayısıyla teşekkürü bir borç biliyorum. Biz onlara güveniyoruz. Onlar çukur kazanlara, onlar el yapımı bombalar döşeyenlere, onlar mayın döşeyenlere, onlar barikat kuranlara karşı 78 milyonun sıcak nefesini hep beraber hissetmenin huzuru içinde davranacaklar” şeklinde konuştu.

 

" Sur yukarıdan bakıldığında bir yürek şeklindedir, bir kalp şeklindedir "

Yarın da Diyarbakır’a gideceğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Kim ne derse desin, her an yüreğimizin en mutena köşesinde olan Diyarbakırımıza kavuşacağız, tekrar kavuşacağız. Ulu Cami’ye gideceğiz. Hain odakların büyük tahribat verdiği Fatih Paşa Camisi'ni göreceğiz. Dört Ayaklı Minare'de kültürümüzün izlerini süreceğiz. Hazreti Süleyman’ın huzuruna varacağız. Bakınız, Sur yukarıdan bakıldığında bir yürek şeklindedir, bir kalp şeklindedir. Aslında bir simgedir bu, Diyarbakır Sur içiyle yüreğimizin ta derunundadır. Diyarbakır ve Sur bizim onurumuzdur, bizim şerefimizdir ve mutlaka korunacaktır. Buradan bu vesileyle bütün vatandaşlarımıza teröre karşı gösterdikleri direnç dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum.”

Ankara Güvenpark ile İstanbul İstiklal Caddesi’nde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dileğinde bulunan Davutoğlu, şöyle dedi:

“Milletler zor zamanlardaki imtihanlarına gösterdikleri tepkilerle anılırlar. Biz bütün bu terör saldırıları karşısında her zamankinden daha fazla kenetlenmek zorundayız. Terör bizi hayattan bezdirmeye çalışıyor. Biz hayata daha çok sarılacağız. Terör bizim birbirimizden şüphe etmemize yol açmaya çalışıyor, biz birbirimize daha çok sarılacağız. Terör yeise kapılmamızı istiyor, biz teröre inat daha fazla iyimser olacağız. Terör geleceğimizi karartmak istiyor, biz her birimizin yaktığı mumla geleceğimizi daha fazla aydınlatacağız. Bu saldırılar karşısında milletimizin gösterdiği basiret ve vakar için her birinize teşekkür ediyorum."

Vatandaşlara, teröre karşı birlik olma çağrısında bulunan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Geliniz hep beraber el ele, omuz omuza, yürek yüreğe teröre karşı tek ses olalım. Geliniz hep beraber terörün yıkmak istediği hayalleri, ülkemizle ilgili hayallerimizi tekrar inşa edelim. Geliniz sokaklarımıza sahip çıkalım, esnafımıza sahip çıkalım. Şehirlerimize, dağlarımıza, ovalarımıza sahip çıkalım. Geliniz hep beraber onların bize yasaklamaya çalıştıkları sokaklarda el ele tutuşalım. Geliniz hep beraber alışveriş merkezlerinde, pazarlarda, meydanlarda omuz omuzayız diyerek birlikte yürüyelim. Onlar bizim korkmamızı bekliyorlar, korkmadığımızı gösterelim. Onlar bizim susmamızı bekliyorlar, susmayacağımızı gösterelim. Onlar bizim hayata küsmemizi bekliyorlar, küsmeyeceğimizi gösterelim. Onlar bizim birbirimize düşmemizi istiyorlar, düşmeyeceğimizi gösterelim. Onlar halkın arasında iletişimi azaltmak istiyorlar, her zamankinden daha çok birbirimize sarılalım."

 

"Selam seferberliği başlatalım"

"Herkes komşusuna sarılsın, herkes sokakta gördüğü diğer bir kardeşine, bir vatandaşına selam versin. Bir selam seferberliği başlatalım, tanıdığımız-tanımadığımız herkese yolda selam verelim" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Her selam ile birbirimize barış temennisinde bulunalım. Selam verdiğimiz herkese tebessüm edelim. Onlar kaşlarımızın çatılmasını, onlar nefret dili kullanmamızı bekliyor olabilirler. Biz tebessümle, merhametle konuşalım. Kimseden nefret etmeyelim, kolektif olarak kimseyi suçlamayalım. Terörü suçlayalım, teröristi suçlayalım ama asla herhangi bir etnik, mezhebi gruba, kesime özel bir husumet beslemeyelim. Biz çok köklü bir medeniyetin çocuklarıyız. Bizim şehirlerimiz her dilden, her dinden, her etnik ve mezhebi kökenden eserlerle ve oradan gelen mirasla dolu. Şehirlerimizi ihya edelim, kültürümüzü inşa edelim, geleceğimizi hep birlikte kuralım. Nasıl evimizde huzur içinde isek, sokağımızda, şehrimizde huzur içinde olabilmek için hep beraber el ele tutuşalım."

Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Nevruzumuzu kutladık, önümüzde Hıdırellez var, önümüzde ramazan var, önümüzde Muharrem var, önümüzde Kurban Bayramı var, önümüzde Cumhuriyet Bayramı var. Cumhuriyet hepimizindir, ramazan hepimizindir, Muharrem hepimizindir, Nevruz ve Hıdırellez hepimizindir. Baharı birlikte karşıladık, Allah yazı da birlikte idrak etmeyi nasip eylesin. Bayram günümüzü engellemeye çalışanlara karşı da hep beraber duralım. Allah gecenizi hayreylesin, baharınızı hayreylesin, yılınızı hayreylesin. Hayırlı akşamlar diliyorum."

İlgili Haberler