Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesi hakkında "İki ihtimal söz konusu" dedi ve bir ihtimalin "Tahir Elçi’ye suikast" olduğunu söyledi. Davutoğlu, ikinci ihtimal olarak "Elçi'nin güvenlik güçleri ve PKK üyeleri arasındaki çatışma arasında hayatını kaybetmesidir" dedi. "Failli meçhullere izin vermeyiz" diyen Davutoğlu, "Bu olayı mutlak suretle aydınlatacağız" ifadesini kullandı. Elçi'nin ölümüne ilişkin olarak hükümetten ilk açıklamayı yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala, Elçi'nin çatışmada öldürüldüğünü söylemişti.
Davutoğlu, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün MİT TIR'ları haberi yüzünden tutuklanmasına ilişkin olarak "Tutuksuz yargılanmalarının daha doğru olabileceğini düşünüyoruz" dedi.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Takip ettiğim gibi biraz önce İçişleri Bakanı'mızdan detaylı bir bilgi aldım, bütün soruşturmalar sürüyor. Dört Ayaklı Minare'nin zarar görmesine ilişkin, Tahir Elçi, olumlu bir çağrı yapacağı düşüncesiyle basın toplantısı yaparken bir araç içinden polislerimize teröristler polisimizi şehit ediyorlar.
"İki olay arasında 100 metrelik mesafe var. Bu çatışma esnasında Tahir Elçi hayatını kaybetti. Sayın Tahir Elçi’nin ailesine, şehit polisimizin ailesine söz veriyorum, aydınlatacağız."
"İki ihtimal var"
"İki ihtimal var. Birinci ihtimal Sayın Elçi’ye suikast düzenlenmiş olması. Mutlaka ortaya çıkarılacaktır, varsa. Kim yapmış olursa olsun, hedef sadece Sayın Elçi değil, Türkiye’dir. Polislerimizin öldürülmesi de Sayın Elçi’nin Türkiye’nin mutlaka aydınlatılacaktır. Bizim dönemimizde faili meçhul olmaz.
"İkinci ihtimal ise, teröristlerin saldırısı sırasında çift yönlü olarak oradakileri korumalara teröristlere güvenlik güçlerimizin ateş açması sonucu Sayın Elçi’nin hayatını kaybetmesi.
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının canı, malı, onuru, kutsaldır. Vatandaşlarıma, özellikle Diyarbakır’daki vatandaşlarımıza çağrım, sukûnetle, provokasyonlara, tahriklere kapılmadan olayın aydınlatılmasını beklemeleridir. Hukuk camiasına, barolarımıza başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
"Araştırıyoruz, şu anda. Olayın aydınlatılmasına çalışıyoruz. İlk saldırı, polislerimize yönelik. Daha önce de terör örgütlerine girdikleri yönünde istihbari bilgiler alındı."
Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasının sorulması üzerine Davutoğlu şöyle devam etti:
"Biz de takip ediyoruz. Hukuki bir süreç. Yürütmenin müdahil olduğu bir konu değil. Devam eden bir süreç. Basın özgürlüğü esastır. Basın özgürlüğü de ancak medeni hukuk ile sınırlandırılabilir. Devlet sırlarını ifşanın hukuk sınırı içinde bir suç teşkil etmesi söz konusu. Ancak hiçbir şekilde hukuki konulara müdahil olmayız. Karar verecek olan bağımsız mahkemelerdir. Ben de geçmişte köşe yazarlığında bulundum. Özellikle Suriye’de son döneme bakıldığında MİT TIR’larıyla ilgili devleti ifşa etmek için, Türkiye’yi mahkum etmek için yaptığı çalışmaların farkındayız."
"Tutuksuz da yargılanabilirler"
"Bayırbucak’ta olanları görüyoruz. Bu tür durumlarda tutuklanma istisnai bir durumdur. Tutuksuz da yargılanabilirler ama nihayetinde mahkemenin takdiridir. Tutuksuz yargılanması esas itibariyle, daha doğru olabileceğini düşünüyoruz. Ancak bizim karar verebileceğimiz bir husus değil. Yargı bağımsızlığı içinde değerlendirilecek bir konu."
"Ümüt ederim, Cumhurbaşkanı'mız Putin’le bir görüşme gerçekleştirir"
Davutoğlu, Bakanlar Kurulu ve Rusya sorularına da şöyle yanıt verdi:
"Suriye’deki konuları ele aldık. Enerji konusunu ele aldık. Rusya dostumuzdur, komşumuzdur. Öte yandan Türkiye ateş çemberinin içindedir. Bunu da en iyi bilen ülke Rusya’dır. Hava sahasını, kara ve deniz sahalarını. Defaatle Rusya nezdinde açıkladığımız angajman kuralları var. Olayın olduğu anda Rus uçağı olduğu konusunda hiçbir bilgi söz konusu değil. Angajman kuralları gereği önbildirim olmaksızın, milliyeti bilmeyen her uçak hasım telakki edilir. Bu konudaki tutumumuz açıktır. Bu Rusya’yı hedef alan bir angajman kuralı değil. Ümit ederiz Rusya derin dostluk ve komşuluk ilişkilerimizde bunu değerlendirir. Herhangi bir tırmanmaya, gerilime izin vermeden. Sayın Cumhurbaşkanı'mız, ümit ederim, Sayın Putin’le bir görüşme gerçekleştirir. İletişim kanalları açık olmalı ve olay kendi çapı ve çerçevesi içinde ele alınmalı. Biz dün Bakanlar Kurulu’nda olabilecek her gelişmeyle ilgili bütün ihtimalleri ve tedbirleri görüştük."
"Bu değerlendirmeleri yapacağız. Önemli olan bizim için Suriye krizi nedeniyle Türkiye-Rusya arasında daha yüksek bir krizin yaşanmamasıdır. Engellenmesi için elimizden geleni yapacağız.
"Üç ihlalde de Rusya tarafıyla temasa geçildi. Bir daha ihlal olmaması için... Burada üç husus önemli. Bir Türkiye’nin kara, hava, deniz ihlali yaptırmayız. Alacağımız tedbiri de kimseye sormayız. Bu anlamda sınır güvenliği konusunda kimsenin bizi suçlamasına izin vermeyiz. İki, Türkiye Suriye’nin komşusudur. Mülteciler Türkiye’ye geliyor. Üçüncüsü DEAŞ’a karşı mücadele yapılacaksa DEAŞ’a karşı yapılsın. Gelin o zaman iki koalisyonun aynı anda çalışma yapmasına engel olalım. Aynı hava sahasını iki koalisyon kullanıyor. Bir koordinasyon gerekir. Olmazsa bu tür kazalar olur. Suriye’de çözülmeyen krizin hepimize bedel olarak döndüğünü görmekteyiz."