Dimdik ayaktayız
93 yıl önce bugün, 7 Mayıs 1924’te İstanbul basını ilk sayısı yayımlanan Cumhuriyet gazetesi karşısında önce şaşırdı, sonra ürktü.
Karşılarında adıyla bile meydan okuyan bir gazete vardı. Onlar ünlü “muharrir”lerinin köşelerinde hilafetin kaldırılmasına, Amerikan mandasının reddedilmesine, İngilizlerle aranın bozulmasına şiddetle karşı çıkarken, adı bile tüm ezberleri bozan bir gazete “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyor, yüzlerce yıllık başkenti yok sayıyor ve Anadolu bozkırındaki bir kasaba irisini, Ankara’yı başkent olarak selamlıyordu.
Dahası kurucusu Yunus Nadi’nin kaleminden “Cumhuriyet gazetesi, sadece cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur” diye meydan okuyordu.
Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve onu izleyen Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış, yorgun, hatta bitkin; okumuş - yazmış, eğitim görmüş evlatlarının pek çoğunu Çanakkale savunmasında şehit verip yitirmiş; kefen bezi ve toplu iğne bile üretemeyen alabildiğine yoksul bir ülkede yeni ve bağımsız bir devlete, o ülkenin bağrından çıkmış ve bütün egemenliği temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne alkış tutmak, “Padişah efendimizin” hükmünü yok saymak İstanbul medyası için çılgınlıktan öte karanlık bir geleceğe göz kırpmak demekti.
Cumhuriyet gazetesi onların safında sıraya girmedi. Bağımsızlığı ve halkın egemenliğini yani yeni ilan edilmiş Cumhuriyet’i savunmayı kendine ödev ve ilke belledi.
Adını Mustafa Kemal Atatürk koymuştu. Ankara’da Kurtuluş Savaşı’nın sesi Yeni Gün gazetesini yayımlayan Yunus Nadi’yi çağırmış ve şöyle demişti:
“Şimdi İstanbul’da, Babıâli’de cumhuriyet düşmanlarına ve hilafet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkaralım, adını da Cumhuriyet koyalım.”
Gazetenin adı Cumhuriyet oldu ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği bütün köklü dönüşümlerin, cesur atılımların hemen her aşamasında, dönemecinde çağdaşlık, laiklik ve özgürlük bayrağını taşıdı.
*
93 yıl sonra bugün, 7 Mayıs 2017.
Cumhuriyet gazetesi yine köşeleri tutmuş, medyanın ezberlerini bozuyor; çağdaşlık, laiklik ve özgürlük bayrağını yine onurla taşıyor.
Tam da bu nedenle iktidardaki siyasal İslamcı partinin ve onun medyasının hedef tahtasında Cumhuriyet var. Hapis cezaları ile, hukuksuz hukuk mahkemeleri ile, reklam boykotları ile kuşatılmış Cumhuriyet.
Diz çökmesi, boyun eğmesi, tek adam iktidarına biat etmesi, halkın haber alma hakkını savunmaktan uzak durması, özgürlüklerin ve demokrasinin bayrağını yükseltmekten vazgeçmesi isteniyor, umuluyor.
Boşuna çaba.
Cumhuriyet “içerdeki” ve “dışardaki” çalışanları ile el ele; dostları ve okurları ile omuz omuza ve dimdik ayakta. Bütün zorlukları göğüslemeye, bütün tehditleri boşa çıkarmaya, “sahici” bir gazete olmaya, doğru bildiği yolda sarsılmadan, sapmadan yürümeye kararlı.
Cumhuriyet 93 yaşında bir delikanlı. Tehditler, saldırılar vız geliyor, vız gelir ona...